Go to full page →

Bölüm 23: Mısır'daki On Felaket 1GS 142

Bu bölüm Çıkış 5-10'a dayanmaktadır.

Harun, meleklerin buyruğuyla Horev yakınlarındaki çölde kardeşiyle buluşmaya gitti. “Musa duyurması için Rab'bin kendisine söylediği bütün sözleri ve yapmasını buyurduğu bütün belirtileri Ha-run'a anlattı” (Çıkış 4:28). İkisi birlikte Mısır'a doğru yola koyuldular ve orada İsrail'in ihtiyarlarını topladılar. “Halk inandı; Rab'bin kendileriyle ilgilendiğini, çektikleri sıkıntıyı görmüş olduğunu duyunca, eğilip tapındılar” (Çıkış 4:31). 1GS 142.1

Krala bildiri taşıyan iki kardeş, Firavunların sarayına krallar Kralı'nın elçisi olarak girdiler; “İsrail'in Tanrısı Rab diyor ki: ‘Halkımı bırak gitsin, çölde bana bayram yapsın.’” 1GS 142.2

Firavun, “Rab kim oluyor ki, O'nun sözünü dinleyip İsrail halkını salıvereyim?” dedi. “Rab'bi tanımıyorum. İsrailliler'in gitmesine izin vermeyeceğim.” 1GS 142.3

Musa'yla Harun, “İbraniler'in Tanrısı bizimle görüştü” diye yanıt verdiler, “İzin ver, Tanrımız Rab'be kurban kesmek için çölde üç gün yol alalım. Yoksa bizi salgın hastalık ya da kılıçla cezalandırabilir.” 1GS 142.4

Kralın öfkesi alevlendi. “Ey Musa ve Harun, niçin halkı işinden alıkoyuyorsunuz? Siz de işinizin başına dönün” dedi. Krallık, bu yabancıların müdahalesinden yeterince iş kaybı vermişti. Bu nedenle Firavun, “Bakın, halkınız Mısırlılardan daha kalabalık, oysa siz onların işini engellemeye çalışıyorsunuz” dedi. 1GS 142.5

İsrailliler, tutsak oldukları yerde Tanrı'nın yasasıyla ilgili bilgiyi kısmen yitirmişlerdi; Sept günü genel olarak ihmal ediliyordu. Başlarındaki angaryacılar, Septin tutulmasını olanaksız kılıyorlardı. Ama Musa halka, kurtuluş koşulu olarak Tanrı'nın sözünü dinlemeleri gerektiğini öğretti. Bu nedenle Sept gününün yeniden tutulması için gösterilen gayret, onlara zulmedenlerin dikkatini çekti. (Bkz. Ek, l.not). 1GS 142.6

Öfkeyle dolan kral, İsraillilerin işten kaçmak için bir düzen kurduklarından kuşkulandı. Böyle tehlikeli bir düzeni uygulamamaları için onlara fırsat vermemeye kararlıydı. Yüklerini ağırlaştırıp ruhlarındaki bağımsızlığı ezmek için çalışma standartlarını yükseltti. İnşaatlarda en çok kullanılan madde güneşte kurutulmuş kerpiçti. Bu maddenin yapımı için çok sayıda işçinin çalıştırılması gerekiyordu. Kerpiç üretmek için saman kesiliyor ve kille karıştırılıyordu. Firavun İsraillilere saman verilmemesini, bunu kendilerinin toplamalarını buyurdu. Buna rağmen, aynı oranda kerpici aynı sürede üretmeye devam edeceklerdi. 1GS 142.7

Mısırlı angaryacılar, işin yürütülmesi için halkın üzerine İbrani görevliler atamışlardı. Kralın bu buyruğu yürürlüğe girince halk saman yerine anız toplamak için dağıldı, ama aynı işi aynı sürede yapmaları olanaksızdı. Bu nedenle İbrani görevliler ağır bir şekilde dövüldüler. 1GS 143.1

Bu görevliler krala çıkıp durumu bildirdiler. Ancak Firavun, alaylı bir karşılık verdi: “Tembelsiniz siz, tembel!” Bu yüzden ‘Gidip Rab'be kurban keselim' diyorsunuz. Haydi, işinizin başına dönün. Size saman verilmeyecek; yine de aynı sayıda kerpiç üreteceksiniz.” Görevlerine dönen işçiler, Musa ve Harun'la karşılaştılar. Onlara ya-kındılar; “Rab yaptığınızı görsün, cezanızı versin!” dediler, “Bizi Firavun'la görevlilerinin gözünde rezil ettiniz. Bizi öldürmeleri için ellerine bir kılıç verdiniz.” 1GS 143.2

Musa sıkıntıya düştü. Halkın acıları yoğunlaşmıştı. Bütün ülke gençlerin ve yaşlıların feryatlarıyla inliyordu. Hepsi de içine düştükleri durumdan ötürü Musa'yı sorumlu tutuyordu. Musa yüreğindeki acıyı Tanrı'ya getirdi: “Ya Rab, niçin bu halka kötü davrandın?” dedi, “Beni bunun için mi gönderdin? Senin adına Firavun'la konuşmaya gittim gideli Firavun bu halka kötü davranıyor. Sen de kendi halkını kurtarmak için hiçbir şey yapmadın.” 1GS 143.3

Rab Musa'ya, “Firavun'a ne yapacağımı şimdi göreceksin” dedi, “Güçlü elimden ötürü İsrail halkını salıverecek, güçlü elimden ötürü onları ülkesinden kovacak.” 1GS 143.4

İsrail'in ihtiyarları, atalarına verilen peygamberlik sözlerini ve Yusufun Mısır'dan kurtuluşla ilgili önbildirisini halka tekrarlayarak kardeşlerinin bocalayan imanını güçlendirmeye çalışıyordu. Bazıları dinlediler ve inandılar. Diğerleri ise ümit etmeyi reddettiler. İşçilerin arasında dolaşan sözleri işiten Mısırlılar, onların ümitleriyle alay ederek Tanrılarının gücünü hor gördüler. Mısırlılar İsraillilerin sahte ilahlar dediği varlıklara tapıyorlardı, ama zengin ve güçlü bir ulustular. İlahları onlara bolluk vermiş, İsraillileri de köleleri yapmıştı. Firavun, İbranilerin Tanrısının onları elinden kurtaramayacağını söylüyordu. 1GS 143.5

Bu gibi sözler, birçok İsraillinin ümidini kırmıştı. Doğruydu, gerçekten de köleydiler. Çocuklarının canına kıyılmış ve yaşam onlar için bir yük haline gelmişti. Ama onlar göklerin Tanrısına tapınıyorlardı. Elbette Tanrı, onları putperestlerin kölesi olarak bırakacak değildi. Ancak Tanrı'ya sadık olanlar şunu biliyorlardı: İsrail halkının yürekleri Tanrı'nın ayrıldığı, putperest ulusların kadınlarıyla evlendikleri ve putperestliğe kapıldıkları için Tanrı onların köle olmasına izin vermişti. Bu nedenle, kardeşlerine güvence vererek Tanrı'nın yakında zincirlerini kıracağını söylediler. 1GS 143.6

Ne var ki İbraniler, özgürlüğe henüz hazır değildiler. Cılız bir imanları vardı. Tuhaf bir ülkeye taşınmanın zorluklarını göğüslemek yerine köle olarak kalmayı tercih ediyorlardı. Bazı İbranilerin alışkanlıkları Mısırlıların alışkanlıklarına o kadar benzemişti ki Mısır'da kalmayı tercih ettiler. Böylece Rab, Mısırlı kralın despot yönetimine izin vererek kendisini halkına göstermeyi amaçlamıştı. İsraillilerin bazıları Mısır'dan çıkmayı reddedecek kadar sapmış olmasaydı Musa'nın görevi çok daha kolay olacaktı. “Ama umutları kırıldığı ve ağır baskı altında oldukları için onu dinlemediler.” 1GS 144.1

Rab Musa'ya, “Git, Mısır Firavununa İsraillileri ülkesinden salıvermesini söyle” dedi. Ama Musa, “İsrailliler beni dinlemedikten sonra, Firavun nasıl dinler?” diye karşılık verdi. Tanrı buyruğunu yineledi; Musa, Harun'u da yanına alıp Firavun'un huzuruna çıkmalı ve İsraillilerin bırakılmasını istemeliydi. 1GS 144.2