Kidron İrmağı'nın ötesindeki bahçelerin, zeytin koruluklarının aradan ve uyuyan şehrin sessiz caddelerinden İsa'ysu yerek götürdüler.1Markos 14:53.Vakit gece yarısını çoktan geçmişti ve O'nu takip eden kalabalığın gürültüsü gecenin sessizliğinde yankılanıyordu Kurtarıcı'nın elleri bağlıydı ve zorlukla yürüyordu. Fakat O'nu tutuklayanlar bir an önce eski başkâhin Hanna'nın sarayına gitmek istiyorlardı. SO 689.1
Hanna, hahamlar ailesinin yöneticisi konumundaydı. Yaşına duyulan saygıdan dolay, halk tarafından başkâhin olarak tanınırdı. Onun öğütleri Allah'ın sesi olarak kabul edilir ve yerme getirilirdi. Daha deneyimsiz olan Kayafa'nın İsa'ya vermeyi amaçladıkları cezayı veremeyeceğinden endişe ettiklerinden, yargılamada bizzat kendisi de hazır bulunmalıydı. Onun kurnaz ve zekice karakteri İsa'nın ne olursa olsun yargılanması için gerekliydi. İsa Yüksek Kurul'un önünde sorguya çekilmeden önce Hanna'nın önünde sorgulanmalıydı. Yüksek Kurul, Roma yasasına göre olum cezasını infaz edemiyordu. Suçluyu yargıladıktan sonra Roman, onayım alması gerekiyordu. Bu yüzden İsa'nın, Romalılar tarafından ölüm cezasını gerektiren bir suçtan dolay, yargılanması gerekiyordu. SO 689.2
Ayrıca Yahudiler'e göre de suç sayılabilecek bir şey yapmış olması gerekiyordu. Hahamların ve yöneticilerin arasında da İsa'nın öğretisi ile ikna olanlar az değildi; fakat dışlanma korkusundan dolayı bunu açıkça söyleyemediler. Hahamlar, Nikodim'in şu sorusunu çok_ıy. hatırlıyorlardı: “Yasamıza göre bir adamı dinlemeden, ne yaptığını öğrenmeden onu yargılamak doğru mu?”2Yuhanna 7:51.Bu soru kurulun bir süreliğine tereddüt duymasına neden oldu ve onların planlarını engelledi. Aramatyalı Yusuf ve Nikodim şimdi göreve çağrılmayacaktı; fakat adaletten yana konuşmaya cesaret edebilen başka kişiler de vardı Bu dava öyle kusursuz yönetilmeliydi ki, Kurul'un tüm üyelerinin İsa'ya karşı iş birliği yapmasını sağlamalıydı. Hahamların ileri sürdüğü iki suçlama vardı. Eğer İsa'nın Allah'a karşı küfür ettiği kanıtlanabilirse, Yahudiler tarafından mahkum edilecekti. Ülke yönetimine karşı halkı kışkırtmaktan dolayı suçlu bulunursa, Romalılar tarafından mahkum edilecekti. Hanna önce ikinci suçlamayı ileri sürdü. O'nu suçlayabileceği sözler söylemesini umut ederek öğrencileri ve öğretileri hakkında Isa'ya sorular sordu. Yeni bir krallık kurmak amacıyla gizli bir kuruluş oluşturmaya çalıştığını kanıtlamak için bazı açıklamalarda bulunacağını düşündü. Böylece hahamlar, toplumun huzurunu bozan ve isyan çıkaran bir kişi olarak O'nu Romalılar'a teslim etmek için bir neden bulabilirlerdi. SO 689.3
İsa, hahamların maksadını açık bir kitap gibi okudu. Sorguya çeken kişinin ruhunun derinliklerini okurcasına, kendisinin yolundan gidenler ile arasında her hangi bir gizli ilişki bulunduğunu ve amacını gizlemek için gizlice ve karanlıkta toplantı yaptıkları hakkında ileri sürdükleri iddiaları reddetti. Öğretilerini, ve amaçlarını asla gizleme- mişti. Onlara şöyle cevap verdi: “Ben söylediklerimi dünyaya açıkça söyledim. Her zaman bütün Yahudiler'in toplandıkları havralarda ve tapmakta dersler verdim. Gizli hiçbir şey söylemedim.”3Yuhanna 18:20. SO 690.1
Kurtarıcı, çalışma yöntemini kendisini suçlayanlarınki ile karşılaştırdı. Tuzağa düşürmeye ve dürüstlükle elde etmelerinin imkansız olduğu şeyi yalan yere yeminle taraflı bir mahkemede elde etmek için aylar boyunca O nu yakalamaya çalıştılar. Şimdi kendi amaçlarını uyguluyorlardı. Bir çete ile gece yarısı baskın yapmak, yargılamadan önce alay ve işkence etmek onların her zaman yaptıkları şeylerdi. Onların bu hareketi yasaya aykırıydı. Kendi yasalarına göre henüz suçu ispatlanmamış birisi suçsuz sayılırdı. Buna göre Yahudi liderler de kendi kurallarına göre suçluydular. SO 690.2
Isa, kendisini suçlayan başkâhine dönerek şöyle dedi: “Beni niçin sorguya çekiyorsun? Hahamlar ve yöneticiler O'nun yaptıklarını izle- mek ve her söylediğini yetiştirmek için ajanlar yollamadılar mı? Bu ajanlar her toplantıda yer alıp kendilerini yollayanlara yapılanlar hakkında rapor vermediler mi? “Konuştuklarımı duyanlardan sor. Onlar ne söylediğimi biliyorlar.”4Yuhanna 18:21. SO 690.3
Hanna bu kararlı cevap karşısında sessiz kaldı. Kendisinin davayı yürütmesiyle ilgili gizli kalmasını istediği bir şeyi İsa'nın açıkça belirtmesinden endişe ederek O'na bu kez başka bir şey söylemedi. Hanna'nın sessiz kaldığını gören görevlilerden biri öfke içinde “başkâhine nasıl böyle cevap verirsin” diyerek O'na bir tokat attı. SO 691.1
İsa, sakin bir şekilde şöyle cevap verdi: “Eğer yanlış bir şey söylediysem, yanlışımı göster. Ama söylediklerim doğruysa, niçin bana vuruyorsun?”5Yuhanna 18:22-23.İsa, aynı şekilde kin dolu sözlerle karşılık vermedi. Bu sakin cevabı O'nun asla kışkırtılmayan, günahsız, sabırlı ve nazik yüreğinden geldi. SO 691.2
İsa büyük hakaretlere ve zulme maruz kaldı. Onlar için sınırsız fedakarlıkta bulunduğu, kendisinin yarattığı varlıkların elinde akla gelebilecek her türlü zulmü gördü. Günaha duyduğu nefret ve mükemmel kutsallığı oranınca acı çekti. Kendisine bir düşman gibi davranan insanlar tarafından yargılanması büyük bir fedakarlıktı. Şeytan'ın kontrolü altındaki insanlar tarafından kuşatılmak O'na acı veriyordu. İlahi gücünü bir an için bile kullansa, kendisine eziyet edenleri yok edebileceğini biliyordu. İşte bu denenmesini daha da zor hale getiriyordu. SO 691.3
Yahudiler, gösterişli bir şekilde ortaya çıkacak olan bir Mesih a- rıyorlardı. Sonsuz gücüyle istediği takdirde insanların düşüncelerini bir anda değiştirmesini ve bu düşünceleri O'nun egemenliğinin bilgisine yöneltmesini bekliyorlardı. Böylece kendisini yüceltilmesini sağlayacağına ve onların hırslarını ve arzularını gerçekleştireceğine inanıyorlardı. Kendisine böyle kötü davranılırken İsa, ilahi karakterini gös-termesi için zorlu bir sınavdan geçiriliyordu. Sadece tek bir sözü ya da bakışı ile kendisine zulmedenlerin, kendisini kralların, hükümdarların, hahamların ve tapmakların üzerinde bir Rab olduğunu açıkça belirtmelerini sağlayabilirdi. Fakat insan özdeşliğinde olmayı kendisi seçmişti ve bu zor duruma katlanması gerekiyordu. SO 691.4
Göklerdeki melekler Rab'lerine karşı yapılan her davranışı izliyorlardı. O'nu özgür kılmayı istiyorlardı. İlahi yönetim altında sınırsız bir güce sahiptiler. Bir fırsatta Mesih'in emri üzerine yüzseksenbeşbin Asurlu savaşçıyı bir gecede yok etmişlerdi. İsa'nın bu utanç verici yargılanmasında Allah'ın düşmanlarını bir anda yok etmek melekler için ne kadar kolay bir iş sayılırdı. Fakat bu işle görevlendirilmemişlerdi. Düşmanlarını ölümle cezalandırabilen Kişi şimdi onların yaptıklarına katlanıyordu. Baha'sına olan sevgiden ve dünyanın başlangıcından beri dünyanın günahını yüklenme konusunda verdiği sözden dolayı kurtarmak için geldiği insanların yaptığı tüm haksızlıklara şikayet etmeksizin katlanıyordu. İnsanların hakaretlerine ve kötü davranışlarına katlanmak O'nun hizmetinin bir parçasıydı. İnsanlığın tek umudu İsa'nın, insanların yaptığı kötülüklere katlanabilmesindeydi. SO 692.1
İsa, kendisini suçlayanlara avantaj sağlayabilecek hiçbir şey söylemedi; yine de yargılanmanın bir işareti olarak bağlanmıştı. Yargılamanın yasal bir dava gibi görünmesi gerekiyordu ve yetkililer hızlı hareket etmeliydiler. Halkın İsa'ya ne kadar büyük bir ilgi duyduğunu biliyorlardı ve tutuklandığı eğer ülke dışında da duyulursa, O'nu kurtarma girişiminde bulunulacağından endişe ediyorlardı. Ayrıca yargılama ve infaz hemen yapılmazsa, Fısıh kutlamasından dolayı bir haftalık bir gecikme olacaktı. Bu ise onların tüm planlarını bozabilirdi. İsa'nın yargılanmasını garantilemek için kalabalığın bağırıp çağırmalarına izin verildi. Bir haftalık gecikme bu ateşli saldırıları söndürebilir ve belki de karşı bir atağa geçilmesine neden olabilirdi. Halkın ılımlı kesimi İsa'nın tarafına geçerse, birçoğu haklılığını ortaya çıkaracak bir kanıt bekler ve böylece O'nun yaptığı kudretli işler açığa çıkmış olurdu. Tüm bunlar Yüce Kurul'a karşı tepkiye neden olurdu. Onların yaptıkları kınanır ve İsa yeniden özgürlüğüne kavuşabilirdi. Hahamlar ve yöneticiler, bu yüzden kendilerinin maksatları açıkça ortaya çıkmadan önce İsa'nın, Roma'nın eline teslim edilmesi gerektiğine karar verdiler. SO 692.2
Fakat her şeyden önce O'nu suçlamak için yeterli bir neden bulunmalıydı. O ana kadar hiçbir neden bulamamışlardı. Hanna, İsa'nın Kayafa'nın yanına götürülmesini emretti. Kayafa Sadukailer'dendi ve onlardan bazıları o zamanlar İsa'ya en çok düşman olan kimselerdi. Zayıf bir karaktere sahip olmasına rağmen Kayafa da tıpkı Hanna gibi son derece sert ve acımasız biriydi. İsa'yı yok etmek için elinden geleni yapacaktı. Sabahın alaca karanlığında ellerinde fenerlerle silahlı bir kalabalık İsa'yı başkâhinin sarayına götürdü. Yüksek Kurul'un üyeleri bir araya gelirken Hanna ve Kayafa İsa'yı burada da sorguladılar; ama yine başarısız oldular. SO 692.3
Mahkeme heyeti yargı salonunda bir araya geldiğinde, Kaya başkanlık koltuğuna oturdu. Her iki tarafta da davaya özel ilgi duyan yargıçlar vardı. Kürsünün aşağısındaki platformda Romalı askerler dizilmişlerdi. Kürsünün önünde İsa duruyordu. Kalabalığın dikkati O'na çevrilmişti. Gergin bir bekleyiş vardı. İsa, tüm kalabalığın içinde sakin ve sessiz bir şekilde duran tek kişiydi. O'nu çevreleyen ortam kutsal bir etki ila kaplı gibi görünüyordu. SO 693.1
Kayafa, İsa'yı kendisinin rakibi olarak görmüştü. Halkın Kurtarıcı'nın sözlerini dinlemek için gösterdiği ilgi ve O'nun öğretilerim kabul etmek için hazır olmaları başkâhinin kıskançlık duymasına yol açmıştı Fakat Kayafa şimdi tutukluya doğru baktığında O'nun asıl ve ağırbaşlı tavrına hayran kaldı. Bu Kişi'nin ilahi kaynaklı olduğunu düşünmeye başladı. Fakat bu düşünceyi hemen aklından çıkardı. Alaycı ve kibir dolu bir ses tonuyla İsa'nın, en büyük mucizelerinden birini mahkeme önünde de gerçekleştirmesini istedi. Fakat sözleri İsa'nın üzerinde bir yankı uyandırmadı. İnsanlar Kayafa ve Hanna'nın kibirli ve sert davranışlarını İsa'nın son derece sakin ve ağırbaşlı davranışıyla karşılaştırdılar. Yüreği taşlaşmış olan bu insanlar bile şu soruyu düşünmeye başladılar: ilahi görünüme sahip olan bu Kişi, bir katil gibi mahkum edilmeli miydi? SO 693.2
Kayafa İsa'dan yana oluşan etkinin farkındaydı ve davanın bir an önce tamamlanması için çaba harcadı. İsa'nın düşmanlan büyük bir şaşkınlık içindeydiler. O'nu mahkum etmeye kararlıydılar; fakat bunu nasıl yapacaklarını bilmiyorlardı. Mahkeme heyetinin üyeleri Ferisiler ve Sadukiler'den oluşmaktaydı. Bu iki grubun arasında büyük bir anlaşmazlık, hatta düşmanlık vardı; aralarında kavga çıkmaması için, üzerinde anlaşamadıkları bazı konulara değinmeye cesaret edemediler. İsa, söyleyeceği birkaç sözle onları birbirine düşürebilir ve böylece kendisine karşı duydukları öfkeyi bu kez onların birbirlerine karşı duymalarını sağlayabilirdi. Kayafa bunu biliyordu ve bir çekişmeye girmekten kaçınmak istiyordu. Birçok kişi Mesih'in hahamlara ve din bilginlerine karşı olduğuna ve onları ikiyüzlü ve katil olarak suçladığına tanıklık edebilirdi. Fakat bu kanıt yeterli değildi, çünkü Sadukiler de Ferisilere aynı suçlayıcı sözlerle karşı gelmekteydiler. Böyle bir suçlama Romalılarla Ferisileri de karşı karşıya getirebilirdi. İsa'nın Yahudi geleneklerini çiğnediği konusunda yeterli kanıt vardı; fakat gelenekler söz konusu olduğunda Ferisiler ve Sadukiler birbirlerine düşmanca davranmaktaydılar. Ayrıca böyle bir kanıt Romalılar üzerinde hiçbir etki bırakmazdı. İsa'nın düşmanları O'nun Sebt Günü ile ilgili emri çiğnediğini öne sürmeye cesaret edemediler, çünkü yaptığı işlerin ilahi varlığını açığa çıkaracağından korkuyorlardı. Yani yaptığı mucizeler ortaya çıkarsa hahamların amaçları da sona ermiş olacaktı. SO 693.3
İsa'yı, isyan başlatmak ve ayrı bir ülke yönetimi kurmaya çalışmakla suçlamak için yalancı tanıklar tutuldu. Fakat onların ifadeleri de belirsiz ve çelişkiliydi. Sorgulama sırasında kendi ifadeleri ile bile çeliştiler. SO 694.1
Hizmetine başladığı sıralarda İsa, şöyle demişti: “Bu tapmağı yıkın. Üç günde onu yeniden kuracağım.”6Yuhanna 2:20.İsa burada aslında mecazi olarak ölümüne ve yeniden dirilişine atıfta bulunmuştu. “İsa'nın sözünü ettiği tapmak kendi bedeniydi”7Yuhanna 2:21.Yahudiler Kudüs'teki tapınakla ilgili bu sözleri sözcük anlamına göre anladılar. İsa'nın söylediği tüm sözlerin içinde O'nu suçlayabilmek için bundan başka bir söz bulmadılar. Bu sözleri yanlış yorumlayarak kendilerine yarar sağlayacaklarını umdular. Romalılar, tapınağın tekrar kurulmasında, geliştirilmesinde katkıda bulunmuşlardı ve ona yapılacak herhangi bir hakaret onların öfkelenmelerine sebep olurdu. Romalılar ve Yahudiler, Ferisiler ve Sadukiler bu noktada anlaşabilirlerdi; çünkü onların hepsi de tapınağa büyük bir saygı duyuyordu. Bu konuda ifadeleri diğerlerininki kadar çelişkili olmayan iki tanık buldular. İsa'yı suçlamak için kendisine rüşvet verilen tanıklardan biri “bu adam: 'ben Allah'ın tapınağını yıkıp, uç günde tekrar kurabilirim' dedi” diye bildirdi. Böylece İsa'nın sözleri çarpıtıldı. Bu sözler, eğer gerçekte İsa'nın söylediği gibi bildirilmiş olsaydı, Isa'nın Yüksel kurul tarafından bile mahkum edilmesine yol açmayacaktı. İsa, Yahudiler'in iddia ettiği gibi sıradan bir kişi olsaydı, O'nun bu bildirisi sadece uygunsuz ve kendini beğenmiş bir hareket olarak görülürdü; fakat küfür olarak yorumlanmazdı. Yalancı tanıklar tarafından bildirildiğinde bile O'nun sözleri, Romalılar tarafından ölüm cezasını hak eden bir suç olarak görülmezdi. SO 694.2
İsa birbirine zıt olan ifadeleri sabırla dinledi. Kendisini savunmak için hiçbir söz söylemedi. Sonunda O'nu suçlayanlar şaşırdılar ve çılgı- na döndüler. Davada hiçbir gelişme olmuyordu; İsa'ya karş kurdukları planlar suya düşecekmiş gibi görünüyordu. Kayafa hayal kırıkılığına uğramıştı. Onlar için tek bir kalmıştı. İsa'yı hemen mahkum edeceğini açıkça gösteriyordu; ayağa kalkıp İsa'ya “hiç cevap vermeyecek mısın? Nedir bunların sana karşı ettiği bu tanıklıklar?” dedi.8Matta 26:62.İsa, susmaya devam etti. “O'na zalimce davrandılar eziyet etti , ama O ağzını açmadı. Kesime götürülen kuzu gibi, kırkıcılar önünde sessizce duran koyun gibi ağzını açmadı.”9Yeşaya 53:7.Kayafa sağ elini göğe doğru kaldırarak şöyle dedi: “Yaşayan Tanrı adına sana yemin ettiriyorum. Söyle bana Mesih sen mısın.”10Matta 26:63. SO 694.3
İsa bu talebe karşı sessiz kalamadı. Sessiz kalması için olduğu gibi konuşması için de belirli bir zaman vardı. Kendisine direkt olarak soru soruluncaya dek konuşmamıştı. Eğer şimdi cevap verirse olumunun kesinleşeceğini biliyordu. Fakat bu talep ulusun en yüksek makamındaki kişiden Yüce Allah adına gelmişti. İsa, yasaya gereken saygıyı göstermek istiyordu. Üstelik O'nun, Allah ile olan ilişkisi hakkında da şüphe duy muşlardı. Karakterini ve hizmetini açıkça belirtmeliydi. Öğrencilerine şöyle demişti: “İnsanların önünde beni açıkça kabul eden herkesi, ben de göklerde Babamın önünde açıkça kabul edeceğim.”11Matta 10:32.Şimdi kendi örneği ile aynı dersi tekrarladı. İsa cevap verirken herkes O'na doğru bakıyor ve dikkatle dinliyordu- “Söylediğin gibidir.” Şu sözleri eklerken ilahi bir ışık O'nun solgun yüzünü aydınlattı: “Üstelik size şunu söyleyeyim. Bundan sonra İnsanog- lu'nun, Kudretli Olan'ın sağında oturduğunu ve göğün butları üzerinde geldiğini göreceksiniz.”12Matta 26:64.İsa'nın ilahiliği bir an için O'nun insani bedeninde parıldadı. Başkâhin İsa'nın gizemli bakışları karşısında korkudan titredi. Bu bakış sanki O'nun gizli düşüncelerini okuyor ve yüreğine bir ok gibi sapla yordu. Eziyet ettikleri Tanrı'nın Oğlu'nun bu bakışlarını yaşamı oyunca asla unutamayacaktı. SO 695.1
“Bundan sonra İnsanoğlu'nun, Kudretli Olan'ın yanında oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz.” İsa bu sözlerde o an meydana gelen olayın tam tersini belirtiyordu. Yaşamın ve görkemin Rabbi, Yüce Allah m sağında oturacaktı. Tüm dünyanın yargıcı olacak ve O'nun kararma itiraz edilemeyecekti. O zaman Allah'ın huzurunda her gizli düşünce açığa çıkacak ve herkes yaptığı işe göre yargılanacaktı. SO 696.1
İsa'nın sözleri başkâhinin birden korkuya kapılmasına sebep oldu. Herkesin yaptığı işe göre Allah'ın huzurunda yargılanacağı ve ölüler için diriliş olacağı düşüncesi, Kayafa'yı dehşete düşürdü. Yaptığı işlerden dolayı gelecekte yargılanacağına inanmak istemiyordu. Son yargı günü birden gözlerinin önüne geldi. Onun sonsuza dek gizlemeyi umduğu sırlarla birlikte mezarların ölülerini teslim ettiği o korkunç manzarayı düşündü. Bir an için, her şeyi gören ve gizli düşüncelerini okuyarak, kendisinin ölülerle birlikte sonsuza dek gizlemeyi umduğu sırları açığa çıkaran İlahi Yargıç'ın huzuruna çıktığını hissetti. SO 696.2
Başkâhin bu görümden sonra gerçeğe döndü. Mesih'in sözleri bu Saduki'yi derinden etkilemişti. Diriliş, yargı günü ve gelecek yaşam ile ilgili öğretileri inkâr etti. Şeytani bir öfkeye kapıldı ve birdenbire çılgına döndü. Önünde mahkum olan bu Kişi, kendisinin en çok umut beslediği teorileri kötüleyecek miydi? Ne kadar çok öfkelendiğini halkın da görebilmesi için üzerindeki giysileri yırtarak başka bir soru yöneltilmeden İsa'nın, Allah'a küfretmek gerekçesiyle mahkum edilmesini talep etti. “Artık tanıklara ne ihtiyacımız var? İşte küfrü duydunuz. Buna ne diyorsunuz?” dedi.13Matta 26:65.O zaman herkes O'nu ölüme mahkum etti. SO 696.3
Kayafa, hırs ve öfke içinde bu sözleri söyledi. İsa'nın sözlerine inandığı için kendisine de kızgındı. Gerçeğin derin anlamıyla kendi yüreğindekini açığa çıkarıp İsa'nın Mesih olduğunu açıkça bildirmek yerine inatla kendi üzerindeki giysileri parçaladı. Bu hareketin büyük bir anlamı vardı. Başkâhin, yargıçları etkilemek ve İsa'nın mahkum edilmesini sağlamak için yaptığı bu hareket ile aslında kendi kendisini mahkum etmişti. Kayafa, Allah'ın Yasası'na göre artık kâhinlik görevini sürdüremezdi. Kendi ölüm hükmünü bildirmişti. SO 696.4
Bir başkâhin, giysilerini yırtmamalıydı. Levililer'in yasasına göre bunun yapılması ölüm cezası ile yasaklanmıştı. Başkâhin hiçbir durumda giysisini yırtmamalıydı. Yahudilerin arasında arkadaşları öldüğünde giysi-lerin yırtılması bir gelenekti; fakat hahamlar bu geleneği uygulamamalıy- dılar Bununla ilgili olarak Musa'ya Mesih tarafından şöyle buyrulmuştu: “Saçlarınızı dağıtmayın, üstünüzü başınızı yırtmayın. Yoksa olursunuz ve Rab bütün topluluğa öfkelenir.”14Levililer 10:6. SO 696.5
Hahamın giydiği her şey temiz ve lekesiz olmalıydı. O güzel resmi giysilerle İsa Mesih'in karakteri temsil ediliyordu. Giyside davranışlarda sözlerde ve ruhta mükemmellikten başka hiçbir şey Allah in nazarında kabul edilebilir değildi. Allah'a hizmet etmenin kutsallığını mükemmellikten başka hiçbir şey daha iyi gösteremez. İnsan pişmanlıkla ve mütevazı bir davranışla yüreğini arındırabilir. Allah bunu fark eder. Fakat kutsal hizmeti yerine getirmek için kullanılan giysiler yırtılmamalıdır. Aksi takdirde kutsal değerler yanlış tanıtılmış olur. Kutsal hizmeti yerine getirmek için tapınakta görev yapan başkâhının, üzerindeki yırtık giysi ile Allah'tan uzaklaşmış olduğu açıkça görülüyordu. Kendi üzerindeki giysiyi yırtarak Allah'ı temsil eden bir karaktere sahip olmadığını göstermişti. Artık bir başkâhin olarak Allah tarafından kabul edilemezdi. SO 697.1
Kayafa'nın bu davranışı insani hırsı ve kusurluluğu açıkça gösterdi. Kayafa insani geleneklere uymak için, giysisini yırtarak Allah'ın Yasası'nı geçersiz kıldı. Allah'a küfür edilmesi halinde bir başkâhının dehşet içinde giysilerini yırtabilmesi ve suçsuz sayılabilmesi için insanı bir yasa çıkarıldı. Böylece Allah'ın Yasası insanların yasası tarafından geçersiz kılınmış oldu. Başkâhinin her hareketi halk tarafından dikkatle izlendi; ve Kayafa bu hareketin, kendisini dindar bir kimse olarak gösterdiğim düşündü Fakat İsa'ya karşı bir suçlama olarak planlanan bu harekette Tan- rı'nın “kendisini temsil ettiğini”15Çıkış 23:21.belirttiği Kişi'ye hakaret ediyordu Aslında küfreden bizzat kendisiydi. Kendisi Allah'ın hükmü altın dururken, küfrettiği gerekçesiyle İsa'nın hakkında hüküm veriyor il. SO 697.2
Kayafa giysilerini yırtarken Yahudi ulusunun, ulus olarak bundan sonra Allah'ın gözünde nasıl bir yeri olacağını açıkça gösteriyordu. Allah'ın bir zamanlar en seçkin olan halk, kendisini Allah'tan ayırıyor ve O'ndan gittikçe uzaklaşıyordu. İsa çarmıhta “Tamamlandı!”16Yuhanna 19:30.diye haykırdığında tapınağın perdesi ikiye yırtıldı, Yüce Allah, Yahudi ulu-sunun tüm örneklerin aslını, tüm gölgelerin aydınlığı olan Kişi yi reddettiğini bildirdi. İsrail Allah'tan ayrıldı. Artık kendisi ve halkı için hiçbir anlamı kalmadığından dolayı Kayafa başkâhinlik giysisini yutabilirdi! Artık kendisi ve ulusu için duyduğu büyük korkudan dolayı giysisini yırtabilirdi! SO 697.3
Yüksel Kurul İsa'nın ölüm cezasını hak ettiğini duyurdu; fakat bir mahkumu gece yargılamak Yahudi yasalarına aykırıydı. Yasal yargılama ancak gündüz ve heyetin tüm üyeleri ile birlikte yapılabilirdi. Buna rağmen Kurtarıcı'ya hüküm giymiş bir cani gibi davrandılar, hakaretlerde bulundular ve O'na eziyet ettiler. Başkâhinin sarayının etrafında askerlerin ve halkın toplandığı açık bir avlu vardı. İsa, her iki yanında kendisinin, Tanrı'nın Oğlu olduğu ile alay edenlerin bulunduğu bu avludan geçirilerek içerideki hücreye götürüldü. Şu sözleri tekrarlayıp O'nunla alay ettiler: “Bundan sonra İnsanoğlu'nun, Kudretli Olan'ın sağında oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz.”17Matta 26:64.Hücrede yasal duruşma anını beklerken korunmadı. Cahil kalabalık, heyetin önünde O'na nasıl zalimce davranıldığını görmüştü ve bundan cesaret alarak kendi karakterlerindeki tüm şeytani yönleri sergi-lediler. İsa'nın ilahi ve ağırbaşlı görünümü onları çılgına çevirdi. Alçakgönüllülüğü, masumiyeti ve ilahi sabrı onların yüreğini Şeytan'a özgü bir nefretle doldurdu. Merhamet ve adalet ayaklar altına alındı. Hiçbir katile bile İsa Mesih'e davrandıkları kadar zalimce ve insanlık dışı bir şekilde davranmamışlardı. SO 698.1
Fakat İsa'nın yüreğini daha derin bir acı sarmıştı; hiçbir düşman eli O'na bu kadar büyük bir acı veremezdi. İsa, Kayafa'nın önünde sorgulanıp kendisi ile alay edilirken kendi öğrencileri tarafından bile inkar edilmişti. SO 698.2
Öğretmenlerini bahçede bırakan iki öğrenci O'nu tutuklayan grubu uzaktan takip etmeye çalıştı. Bu öğrenciler Petrus ve Yuhanna idi. Kahinler Yuhanna'yı İsa'nın çok iyi bilinen bir öğrencisi olarak tanıyorlardı ve Öğretmeninin küçük düşürüldüğünü gördüğünde, böyle birinin İsa'nın Mesih olmadığına tanıklık edeceğini umarak, onu da yanlarında götürdüler. Yuhanna da Petrus tan yana konuştu ve böylece kendisinin yargı mahalline girmesine izin verildi. SO 698.3
Avluda ateş yakmışlardı; şafak vakti yaklaşmıştı ve gecenin en soğuk anıydı. Ateşin etrafında toplandılar ve Petrus da küstahça onlarla birlikte ısınmaya başladı. İsa'nın öğrencilerinden biri olduğunun fark edilmesini istemiyordu. Kalabalığın arasına karışarak kendisinin, İsa'yı getirenlerden biri olduğunun sanılmasını istiyordu. SO 698.4
Fakat ışık Petrus'un yüzünü aydınlattığında kapının yanındaki kadın ona dikkatle baktı. Onun Yuhanna ile birlikte içeri girdiğini fark etti. Yüzündeki üzgün ifadeyi gördü ve onun, İsa'nın öğrencilerinden biri olabileceğini düşündü. Petrus'a “sen de Nasıralı İsa ile birlikteydin!” dedi.18Markos 14:67-68.Petrus korktu ve şaşırdı; kalabalıktaki herkes ona doğru bakmaya başladı. Onun ne söylediğini anlamamış gibi davrandı; fakat hizmetçi kadın oradakilere ısrarla onun İsa ile birlikte olduğunu söylüyordu. Petrus kendisini cevap vermek zorunda hissetti ve öfkeli bir şekilde şöyle dedi: “Senin neden söz ettiğini bilmiyorum, anlamıyorum” dedi. Bu, Petrus'un ilk inkarıydı. Ve ardından horoz öttü. Ey Petrus! Öğretmenin için bu kadar çabuk mu utanacaktın, bu kadar çabuk mu Rab'bini inkar edecektin! SO 699.1
Öğrenci Yuhanna yargı salonuna girerek kendisinin, İsa'nın takipçisi olduğunu gizlemeye çalışmadı. İsa'ya hakaret eden kalabalığın arasına karışmadı. Kimse kendisine bir şey sormadı, çünkü kendisini farklı bir şekilde göstermemiş ve böylece kimse üzerinde bir şüphe uyandırmamıştı Kalabalığın kendisini fark etmeyeceği sessiz bir köşeye çekilmek, aynı zamanda İsa'ya yakın olmak istedi. Buradan Öğretmeninin yargılanmasında olup biten her şeyi görebiliyor ve duyabiliyordu. SO 699.2
Petrus, kendisinin gerçek karakterinin fark edilmesini istememişti. Sorumsuzca bir tavırla düşmanın bulunduğu tarafa geçmiş ve böylece ayartılması çok kolay bir kurban olmuştu. Eğer Öğretmeni uğruna savaşmak için çağrılsa, cesur bir asker olurdu; fakat hizmetçi kadın onu işaret ettiğinde aslında kendisinin bir korkak olduğunu kanıtladı. Rab uğruna aktif bir savaştan çekinmeyen bir çok kimse kendileri ile alay edildiği için imanlarını inkar etmeye yönelirler. Uzak durmaları gereken kimselerle bir araya gelerek ayartılacakları yola girerler. Başka şartlar altında asla suçlu olmayacakları şeyleri yaparlar ve söylemeyecekleri sözleri söylerler. İsa'nın günümüzdeki öğrencisi acı çekme ya da hakaret görme korkusuyla imanını gizliyorsa, tıpkı yargı salonunda Petrus'un yaptığı gibi Rab'bini inkar etmiş olur. SO 699.3
Petrus, Öğretmeninin yargılanmasına ilgi göstermemeye çalıştı; fakat kalabalığın O'na hakaret ve eziyet ettiğini, O'nun büyük bir acı çektiğini gördüğünde kalbini derin bir acı sarıyordu. Üstelik kendisine bu şekilde zulüm edildiği, hakaretlere izin verdiği için İsa'nın, kendisini ve öğrencilerini küçük düşürmesi onu şaşırtmış ve öfkelendirmişti. Gerçek duygularını gizlemek için İsa'ya zulmeden kalabalığın arasına karıştı. Fakat kendisinin onlardan biri olmadığı açıkça görülüyordu. Sahte davranışlar sergiliyor ve Öğretmenine zulmedilmesine ilgi gös-termiyormuş gibi görünmeye çalışırken duyduğu öfkeyi gizleyemiyordu. SO 699.4
Herkesin dikkati ikinci kez onun üzerine çevrildi ve Petrus, İsa'nın öğrencilerinden biri olmakla suçlandı. Petrus yemin ederek “O'nu tanımıyorum” dedi.19Matta 26:72.O'na bir fırsat daha verildi. Bir saat sonra Petrus'un, kılıçla kulağını kestiği adamın akrabası olan başkâhinin hizmetçilerinden biri “Bu adam Nasıralı İsa ile birlikteydi” dedi.20Matta 26:71.Petrus buna öfkelenirken, İsa'nın öğrencileri düzgün lehçeleri ile hemen fark edildiler; Petrus karşısındakileri kandırmak ve sahte karakterini doğrulamak için lanet okumaya ve küfretmeye başladı; ve hemen ardından horoz yine öttü. Petrus bunu duydu ve İsa'nın şu sözlerini hatırladı: “Bugün, bu gece, horoz iki kez ötmeden sen beni üç kez inkâr edeceksin.”21Markos 14:30. SO 700.1
Petrus, İsa'yı tanımadığına dair yemin ettiğinde horozun sesi kulaklarında çınlarken İsa döndü ve bu zavallı öğrencisine doğru baktı. Aynı anda Petrus da Ona doğru bakıyordu. Petrus, O'nu inkar etmesine rağmen İsa'nın yüzünde nefretin değil; bilakis, O'nun ilahiliğinin ve çektiği o büyük merhametin ve acının izlerini gördü. SO 700.2
İsa'nın sevgi ve şefkat dolu yüreğini yansıtan solgun yüzüne baktığında büyük bir acı adeta Petrus'un yüreğine bir ok gibi saplandı. Vicdan azabı duyuyordu. Petrus daha birkaç saat önce Rab'bi ile hapse hatta ölüme bile gideceğini vaad etmişti. İsa'nın, kendisini aynı gece içinde üç kez inkar edeceğini söylediğinde duyduğu acıyı hatırladı. Petrus az önce İsa'yı tanımadığını bildirmişti; fakat şimdi İsa'nın, onu ne kadar iyi tanıdığının ve sahte olduğunu kendisinin bile bilmediği yüreğindeki gizli düşünceleri nasıl açıkça okuduğunun farkına vardı. SO 700.3
Birden anılar Petrus'un gözünün önünde canlandı. Petrus, İsa'nın, öğrencilerine gösterdiği sonsuz sevgiyi, şefkati ve sabrı hatırladı. İsa'nın şu uyarısını hatırladı: “Şeytan sizleri buğday gibi kalburdan geçirmek için izin almıştır. Ama ben imanını yitirmeyesin diye senin için dua ettim.”22Luka 22:31-32. Nankörlüğünden, yalan yere yemin ettiğinden ve sahtekarlık yaptığından dolayı duyduğu korkunun ifadesi Petrus'un yüzünde açıkça görülüyordu. Bir kez daha Öğretmenine doğru baktı; O'na vurduklarını görmeye daha fazla dayanamadı ve üzgün bir şekilde hemen oradan ayrıldı. SO 700.4
Karanlıkta nereye gideceğini bilmeden ilerliyordu. En sonunda Getsemani bahçesine vardı. Birkaç saat önce yaşadıkları olay gözlerinin önünde canlandı. Kalabalığın zulüm ye hakaretler ettiği Öğretmeninin çektiği büyük acıyı hatırladı. Petrus İsa'nın, kendisi ile birlikte olması gereken öğrencileri uyurken bulduğunu, tek başına ağladığını ve dua ettiğini pişmanlık dolu yüreğiyle hatırladı. Birden O'nun şu kutsal uyarısı aklına geldi: “Uyanık durup dua edin ki, ayartılmayasınız.”23Matta 26:41.Yargı salonundaki olaya tanık oldu. Petrus, İsa'yı inkar ederek O'nun çektiği acıyı daha da artırdığını düşündükçe yüreği adeta kanıyordu. İsa'nın acı içinde Allah'a yakardığı yerde Petrus, yüzüstü yere kapandı ve ölmek istedi. SO 701.1
İsa'nın, uyanık kalıp dua etmesini söylemesine rağmen Petrus'un uyuması, onun bu büyük günahının yolunu hazırladı. Bu önemli anda uyuyan tüm öğrenciler çok büyük bir kayba uğradılar. Mesih, onların yaşayacakları zorlukları biliyordu; ve bu zorlukları aşamamaları için Şey- tan'ın, onların hislerini nasıl zayıflatacağını da biliyordu. Bu yüzden onları uyarmıştı. Petrus eğer bahçedeki o anı dua ederek ve uyanık durarak geçirseydi, Şeytan'ın tuzağına düşmez ve Rab bini inkar etmezdi. Öğrenciler İsa'nın bu büyük acıyı çektiği anda uyanık dursalardı, çarmıhta daha büyük acıyı çekerken O'nu görmeye hazır olurlardı. O'nun bu tarifsiz acıyı niçin çektiğini biraz olsun anlayabilirlerdi. O'nun çekeceği acıları, ölümünü ve dirilişini önceden bildiren sözlerini hatırlayabilirlerdi. Bu zorlu saatte yüreklerini bir umut ışığı doldurabilir ve imanları güçlenebi- lirdi. SO 701.2
Gün doğunca halkın ihtiyarları, Yüksek Kurul ve din bilginleri toplandılar. İsa, bunlardan oluşan Yüksel Kurul'un önüne çıkarıldı. İsa, kendisini Tanrı'nın Oğlu diye bildirdi ve bu sözleri O'nu suçlamak için bir sebep olarak gösterdiler. Geceleyin yapılan celsede bir çoğu orada bulunmadığı ve O'nun bu sözlerini duymadığı için bu yüzden O'nu mahkum edemediler. Roma mahkemesinin bu sözlerde ölüm cezası gerektirecek bir şey bulamayacağını da biliyorlardı. Fakat tüm bu sözleri tekrarladığını hepsi birden bizzat kendileri duysalardı, amaçlarına ulaşabilirlerdi. O'nun, kendisini Mesih olduğunu belirtmek için söylediği sözleri kışkırtı- cı ve politik bir iddia olarak yorumladılar. “Mesih sen misin?” diye sordular. İsa susmaya devam etti ve sonunda üzgün bir ses tonuyla şöyle cevap verdi: “Size söylesem, inanmazsınız. Size soru sorsam, cevap vermezsiniz. Ne var ki bundan böyle İnsanoğlu, kudretli Allah'ın sağında oturacaktır.” Hep bir ağızdan “sen Tanrı'nın Oğlu musun?” diye sordular. İsa da onlara “söylediğiniz gibi ben O'yum” dedi. “Artık ta-nıklığa ne ihtiyacımız var? İşte kendimiz O'nun ağzından duyduk” dediler.24Luka 22:66-71. SO 701.3
Yahudi yetkililerin verdiği üçüncü hükme göre İsa'nın ölmesi gerekiyordu. Artık gereken tek şeyin Romalılar'ın bu hükmü onaylaması ve O'nu kendi ellerine teslim etmesi olduğunu düşünüyorlardı. İsa bu kez daha kötü bir eziyete ve hakarete maruz kaldı. Tüm bunlar hahamların ve din bilginlerinin yanında ve onların onayı ile yapıldı. İnsanlık duygusundan artık tamamen uzaklaşmışlardı. Tartışma ile O'nu susturmayı başaramadıklarında, tüm çağlar boyunca imanlılara karşı yapıldığı gibi, çareyi şiddet kullanmakta, işkence yapmakta ve öldürmekte arıyorlardı. SO 702.1
İsa'nın hakkındaki hüküm yargıçlar tarafından açıklandığında halkı şeytani bir öfke sardı. Kalabalık, İsa'nın üzerine doğru yürüyerek vahşi hayvanlar gibi “Çarmıha gerilsin!”25Matta 27:33.diye bağırdılar. SO 702.2
Romalı askerler olmasaydı İsa canlı olarak çarmıha gerilemezdi. Kalabalık silahla engellenmeseydi yargıçların önünde paramparça edilirdi. Putperest insanlar kendisine karşı hiçbir şeyin kanıtlamadığı birine böylesine zalimce davranıldığı için öfkeliydiler. Romalı yetkililer, İsa'yı mahkum etmekle Yahudiler'in Roma'nın gücüne karşı geldiğini ve bir kişiyi sadece kendi tanıklığına göre yargılamanın Yahudi yasasına da aykırı olduğunu bildirdiler. Bu müdahale yargılama işlemlerinin aksamasına neden oldu; Yahudi liderlerde artık acıma duygusu da, utanma duygusu da kalmamıştı! SO 702.3
Hahamlar ve din bilginleri görevlerinin ciddiyetini unutup, Tan- rı'nın Oğlu'na kötü lakaplar takmaya başladılar. Ailesi ile alay ettiler. Kendisinin Mesih olduğunu iddia ettiği için en korkunç ölümü hak ettiğini bildirdiler. Kalabalığın arasında Kurtarıcı'ya hakaret eden ve O'na zulmedecek kadar kötü kişiler bile vardı. Başına eski bir örtü geçirdiler ve yüzüne vurarak “Ey Mesih, peygamberliğini göster baka- lım, sana vuran kim?”26Matta 26:26-38.diye sordular. Başındaki örtüyü aldıklarında aşağılık birisi gelip İsa'nın yüzüne tükürdü. SO 702.4
Allah'ın melekleri Rab'be karşı yapılmış olan her hareketi, her sözü ve her aşağılayıcı bakışı tek tek kaydetmişlerdir. İsa'nın solgun ve asil yüzüne tüküren o aşağılık insanlar bir gün onun güneşten daha parlak olan görkemine bakacaklardır. SO 703.1
Bu bölüm Matta 26:57-75; 27:1; Markos 14:53-72; 15:1; Luka 22:54-71 ve Yuhanna 18:13-27'ye dayanmaktadır. SO 703.2