İsa izleyicilerine dünyasal yücelik ve zenginlik kazanma, ve denenmelerden uzak bir hayat umudu sunmaz, ancak onlara kendini inkâr ve tekdir yollarında Efendileri ile birlikte yürüme ayrıcalığını sunar, zira dünya onları tanımaz. BDD 33.5
Kaybolmuş olanı kurtarmaya gelen Mesih’e, Allah’ın ve insanın ortak düşmanlarının birleşik güçleri tarafından karşı konuldu. Kötü insanlar ve kötü melekler, amansız bir ittifakta birleşerek, Selamet Reisi’ne karşı cephe aldılar. O’nun her sözü ve davranışı ilahî şefkatten meydana gelmiş olmasına rağmen, dünyaya benzemezliği en sert düşmanlığı kışkırttı. Mizacımızda bulunan habis ihtirasların uygulanması için ruhsat vermemesi, kendisine karşı en ateşli muhalefetin ve düşmanlığın yükselmesine neden oldu. Mesih İsa’da Allah’a adanmışlıkla yaşamak isteyenlerin hepsi 8Bkz. 2. Tim oteos 3:12. Çev. için de öyle olacaktır. Doğruluk ile günah, sevgi ile nefret, gerçek ile yalan arasında bastırılamaz bir çelişki vardır. Bir kimse Mesih’in sevgisini ve kutsallığın güzelliğini sunduğunda, Şeytan’ın krallığının tebaasını çekerek oradan uzaklaştırmaktadır, bu nedenle kötülüğün efendisi buna karşı koymak üzere harekete geçer. Kendisine Mesih’in ruhu aşılanmış olan herkesi baskı ve zulüm beklemektedir. Zulmün niteliği zamana göre değişir, ancak temel ilkesi -altında yatan ruh- Habil’in zamanından beri 9Bkz. Yaratılış 4:4-12 Çev. Rabb’in seçilmişlerini öldürenin aynısıdır. BDD 34.1
İnsanlar Allah’la uyumlu olarak yaşamaya çalıştıklarında, çarmıh engelinin ortadan kalkmadığını göreceklerdir. Yönetimler, hükümranlıklar ve göksel yerlerdeki kötülüğün ruhsal güçleri, 10Bkz. Efesliler 6:12. Çev göğün yasasına itaat eden herkese karşı cephe alırlar. Bu nedenle, zulüm Mesih’in öğrencilerine acı vermek bir yana sevinç getirmelidir, zira bu Efendileri’nin adımlarını izlemekte olduklarının bir işaretidir. BDD 34.2
Rab, halkına denenmelerden muafiyet vaat etmiş ol-mamasına rağmen, bundan çok daha iyi olanı vaat etmiştir. “Günlerin nasılsa, kuvvetin öyle olacaktır” demiştir. “Lütfum sana yeter. Çünkü gücüm, güçsüzlükte tamamlanır” (Yasanın Tekrarı 33:25 [KM]; 2. Korintliler 12:9). O’nun uğruna kızgın fırına girmeye çağrıldıysanız, İsa Babil’deki üç sadık gençle birlikte olduğu gibi, 11Bkz. Daniel 3. bölüm . Çev. sizin de yanınızda olacaktır. Kurtarıcıları’nı sevenler, O’nunla aşağılanmayı ve kınanmayı paylaşmak için her fırsata sevineceklerdir. Rableri’ne karşı duydukları sevgi, O’nun uğruna acı çekmeyi tatlı hale getirir. BDD 34.3
Şeytan her çağda Allah’ın halkına zulmetmiştir. Onlara işkence etmiş ve onları öldürmüştür, fakat onlar ölümde fatihler olmuşlardır. Sarsılmaz imanlarıyla, Şeytan’dan daha kudretli Biri’ni gözler önüne sermişlerdir. Şeytan bedene işkence ederek öldürebilir, fakat Mesih’le birlikte Allah’ta saklı olan hayata 12Bkz. Koloseliler 3:3. Çev. dokunamazdı. İnsanı zindan duvarları arasında hapsedebilir, fakat ruhu bağlayamazdı. Onlar, kasvetin ardından yüceliğe bakarak, şöyle diyebiliyorlardı: “Kanım şu ki, bu anın acıları, gözümüzün önüne serilecek yücelikle karşılaştırılmaya değmez.” “Geçici, hafif sıkıntılarımız bize, ağırlıkta hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak kadar büyük, sonsuz bir yücelik kazandırmaktadır” (Romalılar 8:18; 2. Korintliler 4:17). BDD 35.1
Denemeler ve zulümle, Allah’ın yüceliği -karakteri- O’nun seçilmiş olanlarında gözler önüne serilecek. Dünya tarafından nefret edilen ve zulme uğrayan Allah’ın kilisesi, Mesih’in okulunda eğitilir ve terbiye edilir. Yeryüzünde dar yollarda yürür; sıkıntı ocağında 13Bkz. Yeşaya 48:10. Çev. arıtılırlar. Mesih’i şiddetli çatışmalarda izler; özveri gösterir ve acı hayal kırıklıklarını yaşarlar; ancak acı verici tecrübeleri onlara günahın verdiği suçluluğu ve kederi öğretir, bu nedenle günaha nefretle bakarlar. Mesih’in acılarına hissedar olduklarından, yollarında O’nun yüceliğine de hissedar olmak yazılmıştır. Peygamber kutsal görümde Allah’ın halkının zaferini görmüştür. Şöyle der: “Ateşle karışık camdan deniz gibi bir şey gördüm. ... zafer kazananlar, ellerinde Tanrı’nın verdiği lirlerle cam denizin üzerinde durmuşlardı. Tanrı kulu Musa’nın ve Kuzu’nun ezgisini söylüyorlardı: ‘Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı, Senin işlerin büyük ve şaşılası işlerdir. Ey ulusların kralı, Senin yolların doğru ve adildir.’” “Bunlar o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir. Kaftanlarını Kuzu’nun kanıyla yıkamış, bembeyaz etmişlerdir. Bunun için, Tanrı’nın tahtı önünde duruyor, tapınağında gece gündüz O’na tapınıyorlar. Tahtta oturan, çadırını onların üzerine gerecek” (Vahiy 15:2, 3; 7:14, 15). BDD 35.2