Yazıcılar ve Ferisiler yalnızca Mesih’i değil, öğrencilerini de rabbinik 31Rabbinik: Hahamlara veya hahamlığa ilişkin. “Öğretmen” anlamına gelen İbranice “rabbi” kelimesinden türetilmiştir. Bkz. Yuhanna 1:38. Çev. törenler ve uygulamaları dikkate almadıkları için günahkârlıkla suçluyorlardı. Din öğretmenleri olarak saygı göstermeye alıştıkları kişilerden gelen kınama ve suçlamalar çoğunlukla öğrencilere şaşkınlık ve sıkıntı veriyordu. İsa bu al-datmacayı açığa çıkardı. Ferisilerin çok büyük kıymet verdiği doğruluk türünün değersiz olduğunu beyan etti. Yahudi ulusu Allah tarafından iltimas edilen özel ve sadık bir halk olduklarını iddia ediyordu; ancak Mesih onların dininin kurtaran imandan yoksun olduğunu örnekleyerek gösterdi. Tüm o gösterişli dindarlıkları, insani icatları ve törenleri, hatta yasanın harici gerekliliklerini övüngen bir tavırla yerine getirmeleri, onları kutsal yapmaya yaramıyordu. Kalpleri pak değildi, karakterleri asil değildi ve Mesih’in karakterine benzemiyordu. BDD 55.2
Yasaya dayalı bir din, canı Allah’la uyumlu hale getirmeye yetersizdir. Ferisilerin tövbekârlıktan, şefkatten ve sevgiden yoksun, sert ve katı kuralcılıkları, günahkârlar için sadece tö- kez oluyordu. Tadını yitirmiş olan tuz gibiydiler; zira dünyayı yozlaşmadan koruyabilecek bir etkileri kalmamıştı. Tek gerçek iman, canı paklamak için “sevgiyle etkisini gösteren imandır” (Galatyalılar 5:6). Karakteri dönüştüren maya gibidir. BDD 55.3
Yahudilerin bütün bunları peygamberlerin öğretilerinden öğrenmiş olmaları gerekirdi. Yüzyıllarca önce, canın Allah nezdinde aklanmak için feryadı, Mika peygamberin sözlerinde dile getirilmiş ve yanıt bulmuştu: “RAB’bin önüne ne ile çıkayım, yüce Tanrı’ya nasıl tapınayım? O’nun önüne yakmalık sunuyla mı, bir yaşında danayla mı çıkayım? Binlerce koç sunsam, zeytinyağından on binlerce dere akıtsam, RAB hoşnut kalır mı? ... Ey insanlar, RAB iyi olanı size bildirdi; adil davranmanızdan, sadakati sevmenizden ve alçakgönüllülükle yolunda yürümenizden başka Tanrınız RAB sizden ne istedi?” (Mika 6:6-8). BDD 56.1
Hoşea peygamber Ferisiliğin özünü oluşturan düşünceye “İsrail serpilen bir asmaya benzer, [boş] meyvesini veriyor” sözleriyle işaret etmektedir (Hoşea 10:1). 32Bu ayetin İbranicesi şöyle anlaşılabilir: “İsrail boş bir asmadır, kendisine eşittir” veya “İsrail bereketli bir asmadır, kendisine eşittir.” Eğer ikinci örnek kullanılırsa (KK’de olduğu gibi), anlam ayetin kalan kısmında açıklanıyor; ancak yazar orijinal İngilizce’de bu kısmı kullanmamıştır, zira İngilizcesi tek cümleyle anlaşılıyor. Ayetin kalan kısmı, “Meyvesi arttıkça, sunakları da arttı. Ülkesi zenginleştikçe, onu güzel dikili taşlarla donattı.” Yani asma (İsrail) bol yapraklarıyla (dindarlıkla) bereketli görünüyor, ancak asmanın meyvesi boş. İsrail iyi meyveden yoksun, zira adakları putlara tapmak için dikilmiş. Bu yüzden ayetin anlamını daha iyi açıklamak için “boş” kelimesi tercüme ekibi tarafından eklenmiştir. Ed. Yahudiler Allah’a hizmet etme iddiasındayken, gerçekte yalnızca kendi benlikleri için çalışıyorlardı. Doğrulukları, yasayı kendi fikirlerine ve kendi bencil menfaatlerine göre tutma çabalarının meyvesiydi. Bu yüzden de kendilerinden daha iyi olamazdı. Kendilerini kutsal kılma uğraşılarında, kirli bir şeyden temiz bir şey çıkarmaya çabalıyorlardı. Allah’ın yasası O’nun kutsal olduğu gibi kutsal, O’nun mükemmel olduğu gibi mükemmeldir. İnsanlara Allah’ın doğruluğunu sergiler. İn sanın bu yasayı kendiliğinden tutması imkânsızdır; zira insanın mizacı bozuk, hasarlı ve Allah’ın karakterinden tamamen farklıdır. Bencil kalbin işleri “murdar olanlar [gibi],” ve “bütün doğru işlerimiz kirli âdet bezi gibi”dir (Yeşaya 64:6). BDD 56.2
Yasa kutsal olmasına rağmen, Yahudiler yasayı kendi ça-balarıyla tutup doğruluk kazanamazlardı. Mesih’in öğrencileri, göğün krallığına gireceklerse, Ferisilerin doğruluğundan farklı nitelikte bir doğruluk kazanmalıdır. Allah onlara kendi Oğlu’nda yasanın mükemmel doğruluğunu sundu. Kalplerini Mesih’i kabul etmek üzere tamamen açarlarsa, Allah’ın kendi yaşamı ve sevgisi onlarda yaşayacak, onları O’nun suretine dönüştürecekti; böylece Allah’ın karşılıksız armağanı aracılığıyla yasanın gerektirdiği doğruluğa sahip olacaklardı. Fakat Ferisiler Mesih’i reddettiler; “Tanrı’nın öngördüğü doğruluğu anlamadıkları ve kendi doğruluklarını yerleştirmeye çalıştıkları için” (Romalılar 10:3), Allah’ın doğruluğuna boyun eğmek istemediler. BDD 57.1
İsa dinleyicilerine Allah’ın emirlerini tutmanın ne demek olduğunu - bunun kendilerinde Mesih’in karakterinin kopyalanması olduğunu göstermekle devam etti. Zira O’nda, Allah günden güne onlara açıklanıyordu. BDD 57.2