Pavlus’un Roma’daki çalışmaları pek çok canın ihtida etmesi ve imanlıların güçlenerek cesaretlenmeleri sonuçlarını sağlayarak bereketlendsiyse de, yalnızca kendi güvenliğini değil, kilisenin refahını da tehdit eden bulutlar toplanıyordu. Roma’ya vardığında imparatorluk muhafızlarının komutanının gözetimine verilmişti, adil ve dürüst biri olan bu adamın müsamahası sayesinde müjde çalışmasını yürütmek için nispeten özgür kalmıştı. Fakat iki yıllık hapis hayatı bitmeden önce, bu adamın yerini elçinin kendisinden hiçbir özel iyilik bekleyemeyeceği bir görevli almıştı. EI 419.1
Yahudiler şimdi Pavlus’a karşı çabalarında her zamankinden daha etkindiler ve Nero’nun ikinci karısı yaptığı ahlâksız kadında kendileri için yararlı bir yardımcı buldular, Yahudiliğe dönen birisi olarak bu kadın, onların Hristiyanlığın savunucusuna karşı canice tasarılarına destek olmak için tüm nüfuzunu kullanıyordu. EI 419.2
Pavlus, başvurduğu Sezar’dan çok az adalet umabilirdi. Nero, kendisinden önce gelen yöneticilere nazaran ahlâkî bakımdan daha aşağı, karakter bakımından daha havai, aynı zamanda daha vahşi zulümler işlemeye eğilimi olan birisiydi. Hükümetin dizginleri daha despot bir yöneticinin eline bırakılamazdı. Hükümdarlığının ilk yılı, tahtın yasal mirasçısı olan üvey erkek kardeşinin zehirlenmesiyle tarihe geçmişti. Nero bir ahlâksızlık ve suç batağından diğerine alçalmış, en sonunda öz annesini, sonra da karısını öldürmüştü. İşlemeyeceği hiçbir vahşet, tenezzül etmeyeceği hiçbir rezillik yoktu. Tüm asil zihinlerde yalnızca nefret ve iğrenme uyandırıyordu. EI 419.3
Sarayında işlenen kötülüklerin ayrıntıları açıklanamayacak kadar aşağılayıcı ve korkunçtu. Çekincesiz kötülüğü, suçlarına ortak olmaya zorlanan insanlarda dahi nefret ve tiksinti uyandırıyordu. Bundan sonra önereceği kötülüklerin ne olacağına dair sürekli bir korku içindeydiler. Ancak Nero’nun bu suçları dahi tebaasının bağlılığını sarsmıyordu. O tüm medeni dünyanın mutlak hükümdarı olarak kabul ediliyordu. Dahası, kendisine ilahî şerefler veriliyor ve bir tanrı gibi tapınılıyordu. EI 420.1
İnsanî adalet bakımından, Pavlus’un böyle bir yargıcın önünde mahkûm edilmesi kesindi. Fakat elçi, Allah’a sadık kaldığı sürece korkacak hiçbir şeyi olmadığını hissediyordu. Geçmişte kendisinin koruyucusu olan Kişi, onu Yahudilerin fesadından ve Sezar’ın gücünden halen koruyabilirdi. EI 420.2
Ve Allah kulunu korudu da. Pavlus’un soruşturulmasında kendisine yöneltilen suçlamalar desteklenmedi, ve yaygın bek-lentinin aksine, üstelik kendi karakterine tamamen aykırı bir adaletperverlik sergileyerek, Nero tutukluyu suçsuz ilan etti. Pavlus’un zincirleri çözüldü; yeniden özgür bir adamdı. EI 420.3
Duruşması daha ertelenseydi ya da herhangi bir nedenle ertesi yıla kadar Roma’da alıkonulsaydı, o zaman meydana gelen zulümde yok olacağı şüphesizdi. Pavlus’un hapis kaldığı süre içinde Hristiyanlığa ihtida edenlerin sayısı o denli artmıştı ki, yetkililerin dikkatini çekti ve düşmanlığını uyandırdı. İmparatorun öfkesi bilhassa kendi ev halkı üyelerinin ihtida etmesiyle alevlenmişti ve çok geçmeden Hristiyanları merhametsiz zulmüne hedef yapacak bir bahane buldu. EI 420.4
Bu sıralarda Roma’da korkunç bir yangın çıktı ve kentin neredeyse yarısını yaktı. Rivayete göre alevlerin tutuşturulma- sını Nero’nun kendisi emretmişti, fakat şüpheyi uzaklaştırmak için evsizlere ve fakirlere yardımcı olarak büyük bir cömertlik gösterisi sergiledi. Ancak bu suçla itham edildi. Halk heyecana ve öfkeye kapılmıştı, Nero kendisini temize çıkarmak ve aynı zamanda kenti korktuğu ve nefret ettiği bir sınıftan temizlemek için suçlamayı Hristiyanlara yöneltti. Tasarısı başarılı oldu, böylece binlerce Mesih izleyicisi -erkekler, kadınlar ve çocuklar- zalimce öldürüldü. EI 421.1
Pavlus bu korkunç zulümden kurtuldu, zira salıverildikten kısa bir süre sonra Roma'dan ayrılmıştı. Bu son özgürlük aralığını kiliseler arasında çalışarak özenle geliştirdi. Grek ve Doğu kiliseleri arasında daha sağlam bir birlik kurmaya ve imanlıların zihinlerini, imanı yozlaştırmak üzere içeri sızan sahte öğretilere karşı güçlendirmeye çalıştı. EI 421.2
Pavlus’un katlandığı denenmeler ve endişeler onun fiziksel güçlerini yiyip bitiriyordu. Yaşlılığın getirdiği hastalıklara ya-kalanmıştı. Son çalışmasını yaptığını hissediyordu ve çalışma zamanı kısaldıkça çabalarını daha da yoğunlaştırdı. Gayretinin hiçbir sınırı yok gibi görünüyordu. Amaçta kararlı, eylemde hızlı, imanda güçlü olarak, pek çok ülkede kiliseden kiliseye gezdi ve elinden gelen tüm imkânlarla, İsa’ya canlar kazanma işinde sadakatle çalışabilmeleri ve daha o zamandan girmeye başladıkları denenme zamanlarında müjdeye sadık kalıp Mesih’e sadakatle tanıklık edebilmeleri için, imanlıların elini kuvvetlendirmeye çalıştı. EI 421.3