Yuhanna, “İsa’nın sevdiği öğrenci” olarak diğer öğrencilerin üzerinde seçkin bir yere sahiptir (Yuhanna 21:20). Mesih’in dostluğuna üstün bir ölçüde sahip olduğu anlaşılmaktadır, ve Kurtarıcı’nın güveninin ve sevgisinin pek çok işaretini almıştır. Mesih’in başkalaşım dağı üzerindeki yüceliğine ve Getsemani’deki acısına tanık olmasına izin verilen üç kişiden biriydi, ve Rabbimiz çarmıh üzerindeki ızdırabının son saatlerinde annesini onun gözetimine emanet etmişti. EI 465.1
Kurtarıcı’nın sevgili öğrenciye karşı sevgisine, coşkun bağlılığın tüm gücüyle karşılık verilmişti. Yuhanna Mesih’e asmanın görkemli sütuna sarıldığı gibi sıkı sıkıya tutundu. Efendisi’nin uğruna mahkeme salonunun tehlikelerine göğüs gerdi ve çarmıhın yanında durdu, Mesih’in dirildiğini duyduğunda ise gayretiyle tez canlı Petrus’u dahi geride bırakarak mezara koştu. EI 465.2
Yuhanna’nın hayatında ve karakterinde sergilenen güvenli sevgi ve özverili bağlılık, Hristiyan kilisesi için paha biçilemez değerde dersler sunmaktadır. Yuhanna sonraki deneyiminin ortaya koyduğu sevecen karaktere doğal olarak sahip değildi. Mizacında ciddi kusurlar vardı. Hem gururlu, ısrarcı ve şeref düşkünüydü hem de tez canlı ve zarar gördüğünde kin tutan birisiydi. Ona ve erkek kardeşine “gökgürültüsü oğulları” 1Bkz. M arkos 3:17. adı verilmişti. Kötü mizaç, intikam arzusu, tenkitçilik ruhu, bunların hepsi sevilen öğrencide bulunuyordu. Fakat ilahî Öğretmen tüm bunların altındaki gayretli, samimi, sevgi dolu kalbi fark etti. İsa bu çıkarcılığı azarladı, tutkularını hüsrana uğrattı, imanını denedi. Fakat ona canının özlem duyduğu şeyi gösterdi - kutsallığın güzelliğini, sevginin dönüştürücü gücünü. EI 465.3
Yuhanna’nın karakterindeki kusurlar Kurtarıcı’yla kişisel birlikteliği sırasında birkaç kez belirgin biçimde ön plana çıktı. Bir keresinde Mesih Samiriyelilerin bir köyüne önünden haberciler göndererek, köylülerin kendisi ve öğrencileri için yiyecek-içecek hazırlamalarını rica etti. Fakat Kurtarıcı kasabaya yaklaştığında, Yeruşalim’e doğru yoluna devam etmek istermiş gibi göründü. Bu Samiriyelilerin kıskançlığını uyandırdı ve O’nu kendileriyle kalmaya davet edecekleri yerde, sıradan bir yolcuya dahi gösterecekleri nezaketi esirgediler. İsa hiçbir zaman kendi varlığını insanlara zorla kabul ettirmez, Samiriyeliler de böylece O’ndan misafirleri olmasını isteselerdi kendilerine bahşedilecek olan bereketi kaybettiler. EI 466.1
Öğrenciler, Mesih’in amacının kendi varlığıyla Samiriye- lileri bereketlemek olduğunu biliyorlardı; ve Efendileri’ne gösterilen soğukluk, kıskançlık ve saygısızlık onları hayretle ve öfkeyle doldurdu. Bilhassa Yakup ile Yuhanna öfkelendiler. Büyük bir saygı gösterdikleri Kişi’ye böyle davranılması, onlara hemen cezalandırılmadan geçilemeyecek kadar büyük bir yanlış olarak görünmüştü. Coşkunlukla, “Ya Rab, ister misin ki İlya’nın da yaptığı gibi, gökten ateş insin ve onları yiyip bitirsin diye emredelim?” dediler, İlyas peygamberi alıp götürmek üzere gönderilen Samiriyeli komutanların ve onların bölüklerinin yok edilişinden bahsediyorlardı. İsa’nın söyledikleri sözlerden ötürü acı çektiğini şaşkınlıkla gördüler, O’nun azarı kulaklarına düştüğünde ise daha da çok şaşırdılar: “Siz ne tür ruhtan olduğunuzu bilmiyorsunuz! Çünkü İnsanoğlu, insanların canlarını yok etmeye değil, ancak kurtarmaya geldi” (Luka 9:54-56 [Kİ]). EI 466.2
Mesih’in görevinin hiçbir yerinde insanları kendisini kabul etmeye zorlamak yoktur. Vicdanı zorlamaya çalışanlar yalnızca Şeytan ve onun ruhuyla harekete geçirilen insanlardır. Kimi zaman kötü meleklerle ittifak kurmuş olan insanlar, doğruluk için gayret gösterme bahanesi ile, insan kardeşlerini kendi din anlayışlarına döndürmek için başlarına sıkıntılar getirirler; fakat Mesih her zaman merhamet göstermekte, her zaman kendi sevgisinin açığa vurulmasıyla kazanmaya çalışmaktadır. Canda bir rakibe meydan veremez, ne de kısmi hizmeti kabul eder; fakat yalnızca gönüllü hizmeti, sevginin kısıtlaması altındaki kalbin isteyerek teslim olmasını arzular. EI 467.1
Başka bir sefer Yakup ile Yuhanna anneleri aracılığıyla Mesih’in krallığında en itibarlı mevkilerde bulunmalarına izin verilmesi için ricada bulundular. Mesih’in kendi krallığının niteliğine dair defalarca tekrarladığı öğretilere rağmen, bu genç öğrenciler halen insanların arzularına uygun bir tahta oturacak ve krallık gücüne sahip olacak bir Meshedilmiş Kişi’ye umut besliyorlardı. Oğullarıyla birlikte onlar için bu krallıktaki itibarlı mevkileri arzulayan anne, “Senin krallığında benim bu iki oğlum, biri sağında biri de solunda otursun diye emret” diye ricada bulundu. EI 467.2
Fakat Kurtarıcı şöyle yanıt verdi: “Siz ne dilediğinizi bilmiyorsunuz. Benim içmek üzere olduğum kâseyi içebilir misiniz? Ve vaftiz olunduğum vaftizle vaftiz olabilir misiniz?” O’nun gizemli sözlerinin denenmelere ve sıkıntıya işaret ettiğini hatırladılar, yine de kendilerinden emin bir şekilde, “Edebiliriz” yanıtını verdiler. Rableri’nin başına gelecek her şeyi paylaşarak sadakatlerini kanıtlamayı en yüce şeref sayacaklardı. EI 467.3
Mesih, “Benim kâsemi gerçekten içeceksiniz; ve vaftiz olunduğum vaftizle vaftiz olacaksınız” dedi, ancak önünde taht yerine bir çarmıh bulunuyordu, sağında ve solunda ise yoldaşları olarak iki suçlu olacaktı. Yakup ile Yuhanna sıkıntıda Efendileri ile paydaş olacaklardı - biri kılıçla gelen çabuk bir ölümle ölecek; diğeri ise Efendisi’ni çalışmada, baskı ve zulme uğrama yolunda en uzun süre izleyen öğrenci olacaktı. İsa şöyle devam etti: “Ama sağımda ve solumda oturmayı vermek bana ait değildir; ama Babam tarafından kendilerine hazırlanmış olanlara verilecektir” (Matta 20:21-23 [Kİ]). EI 467.4
İsa bu ricayı harekete geçiren güdüyü anlamıştı, bu nedenle iki öğrencinin gururunu ve ihtirasını kınadı: “Ulusların önderleri onlara egemen kesilir, ileri gelenleri de ağırlıklarını hissettirirler. Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkârı olsun. Aranızda birinci olmak isteyen, ötekilerin kulu olsun. Nitekim İnsanoğlu, hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi” (Matta 20:25-28). EI 468.1
Allah’ın krallığında, mevki kayırmacılıkla kazanılmaz. Hak edilmez, keyfî bir bağışla da alınmaz. Karakterin bir sonucudur. Taç ve taht, ulaşılan bir durumun işaretleridir - Rabbimiz İsa Mesih’in lütfu aracılığıyla benlik üzerinde zaferin işaretleri. EI 468.2
Çok sonra, Yuhanna Mesih’in acılarına paydaş olarak O’nunla duygudaşlık kazandığında, Rab İsa ona kendi krallığına yaklaşmanın koşulunu açıkladı. Mesih, “Ben nasıl galip gelerek Babam’la birlikte Babam’ın tahtına oturdumsa, galip gelene de benimle birlikte tahtıma oturma hakkını vereceğim” dedi (Vahiy 3:21). Mesih’e en yakın duracak olan kişi, O’nun fedakâr sevgi ruhundan -“övünme[yen], böbürlenme[yen]... kendi çıkarını arama[yan], kolay kolay öfkelenme[yen], kötülüğün hesabını tutma[yan]” (1. Korintliler 13:4, 5) sevginin- Rabbimiz’i sevk ettiği gibi, öğrenciyi de insanlığın kurtuluşu için her şeyi vermeye, ölüme varıncaya kadar yaşamaya, çalışmaya ve fedakârlıkta bulunmaya sevk eden sevginin ruhundan en çok içmiş olan olacaktır. EI 468.3
Yakup ile Yuhanna müjdeleme çalışmalarının ilk zamanlarında başka bir kez, Mesih’in bilinen bir izleyicisi olmadığı halde O’nun adıyla cinleri çıkaran bir adamla karşılaştılar. Öğrenciler adamın çalışmasını engellediler ve böyle yapmalarının doğru olduğunu düşündüler. Fakat meseleyi Mesih’in önüne getirdiklerinde onları azarladı ve şöyle dedi: “Ona engel olmayın! ... Çünkü benim adımla mucize yapıp da ardından beni kötüleyecek kimse yoktur” (Markos 9:39). Kendini herhangi bir şekilde Mesih’e dost olarak gösteren bir kimse geri çevril- memelidir. Öğrenciler dar ve dışlayıcı bir ruh beslememeli, fakat Efendileri’nde gördükleri geniş kapsamlı anlayışı sergilemelidirler. Yakup ile Yuhanna, bu adamı engellediklerinde Rabb’in şerefini göz önünde bulundurduklarını sanmışlardı; ancak kendi şerefleri için kıskançlık ettiklerini görmeye başladılar. Hatalarını itiraf ederek azarlanmayı kabul ettiler. EI 468.4
Mesih’in lütufta büyümek ve O’nun işine uygunluk için yumuşak huyluluğu, alçakgönüllülüğü ve sevgiyi vazgeçilmez önemde olarak ortaya koyan dersleri, Yuhanna için en yüce değerdeydi. Her dersin kıymetini bildi ve sürekli olarak hayatını ilahî örneğe uygun hale getirmeye çalıştı. Yuhanna Mesih’in yüceliğinin farkına varmaya başlamıştı - daha önceden umut etmesi aşılanan dünyasal debdebe ve gücü değil, “Babadan gelen, lütuf ve gerçekle dolu biricik Oğul’un yüce-liğini” (Yuhanna 1:14). EI 469.1
Yuhanna’nın Efendisi’ne muhabbetinin derinliği ve coşkunluğu Mesih’in ona sevgisinin nedeni değildi, fakat o sevginin etkisiydi. Yuhanna İsa gibi olmayı arzuluyordu, ve Mesih’in sevgisinin dönüştürücü etkisi altında yumuşak huylu ve alçakgönüllü oldu. Benlik İsa’da gizlenmişti. Tüm yoldaşlarından çok, Yuhanna kendisini bu harika hayatın gücüne teslim etti. Şöyle diyor: “Yaşam açıkça göründü, O’nu gördük.” “Nitekim hepimiz O’nun doluluğundan lütuf üzerine lütuf aldık” (1. Yuhanna 1:2; Yuhanna 1:16). Yuhanna Kurtarıcı’yı tecrübeye dayalı bir bilgiyle tanıyordu. Efendisi’nin dersleri canı üzerine işlenmişti. Kurtarıcı’nın lütfuna tanıklıkta bulunduğunda, basit olan dili tüm varlığını kaplayan sevgiyle bela- gatli hale dönüşmüştü. EI 469.2
Yuhanna’nın Mesih’e olan derin sevgisi, onu her zaman O’na yakın olmayı arzulamaya sevk ediyordu. Kurtarıcı Onikiler’in hepsini seviyordu, fakat en kabul edici ruh Yuhan- na’daydı. Diğerlerinden daha gençti ve çocuklara özgü saf bir güvenle kalbini İsa’ya açtı. Böylece Mesih’le daha fazla duygudaşlık kazandı ve Kurtarıcı’nın en derin ruhsal öğretileri onun aracılığıyla insanlara iletildi. EI 469.3
İsa Baba’yı temsil edenleri sever, ve Yuhanna Baba’nın sevgisinden diğer hiçbir öğrencinin yapamadığı şekilde söz edebiliyordu. Karakterinde Allah’ın niteliklerini yansıtarak, kendi canında hissettiklerini insan kardeşlerine açıkladı. Rabb’in yüceliği yüzünden okunuyordu. Kendisini dönüştüren kutsallığın güzelliği, Mesih’e yaraşır bir parlaklıkla çehresinden ışıldıyordu. Mesih’e benzemek ve O’nunla birlikte olmak canının tek arzusu oluncaya dek, hayranlık ve sevgiyle Kurtarıcı’ya baktı, ve Efendisi’nin karakteri onun karakterinden yansıdı. EI 470.1
“Bakın” dedi, “Baba bizi o kadar çok seviyor ki, bize ‘Tanrı’nın çocukları’ deniyor! ... Sevgili kardeşlerim, daha şimdiden Tanrı’nın çocuklarıyız, ama ne olacağımız henüz bize gösterilmedi. Ancak, Mesih göründüğü zaman O’na benzer olacağımızı biliyoruz. Çünkü O’nu olduğu gibi göreceğiz” (1. Yuhanna 3:1, 2). EI 470.2