[Bu bölüm, Elçilerin İşleri 18:1-18 ayetlerine dayanmaktadır.]
Hristiyanlık Dönemi’nin ilk yüzyılında, Korint yalnızca Yunanistan’ın değil, tüm dünyanın önde gelen kentlerinden biriydi. Grekler, Yahudiler ve Romalılar, her ülkeden yolcularla birlikte, hevesle iş ve zevk peşinde koşarak sokaklarını dolduruyorlardı. Roma İmparatorluğu’nun her yerinden kolayca erişilebilecek büyük bir ticari merkez olan burası, Allah ve O’nun gerçeği için anıtlar kurulabilecek önemli bir yerdi. EI 211.1
Korint’te yaşayan Yahudiler arasında, sonradan Mesih için samimi işçiler olarak öne çıkacak olan Akvila ile Priskilla vardı. Bu kişilerin kim olduklarını anlayan Pavlus, “onlarla kaldı.” Pavlus bu işlek seyahat yolundaki çalışmalarının en başında, her yerde işinin ilerlemesine engel olacak ciddi engeller gördü. Kent neredeyse tamamen putperestliğe teslim olmuştu. Gözde tanrıçaları Venüs’tü, ve Venüs ibadetiyle bağlantılı pek çok ahlâk bozucu ayin ve tören vardı. Korintliler büyük ahlâksızlıkları nedeniyle putperestler arasında bile göze çarpıyorlardı. Zamanın zevklerinin ve sevinçlerinin dışında çok az düşünceleri veya endişeleri var gibiydiler. EI 211.2
Elçi, müjdeyi Korint’te duyururken, Atina’daki çalışmalarını nitelendirenden daha farklı bir yol izledi. Atina’da tarzını dinleyicilerinin karakterine göre ayarlamaya çalışmış; mantığa mantıkla, bilime bilimle, felsefeye felsefeyle karşılık vermişti. Bu şekilde harcanan zamanı düşündüğünde ve Atina’da verdiği öğretinin çok az meyve getirdiğini fark ettiğinde, Korint’te ilgisizlerin ve aldırışsızların dikkatini çekebilmek için farklı bir çalışma planı izlemeyi kararlaştırdı. Ayrıntılı tezlerden ve tartışmalardan kaçınmaya ve Korintliler arasında “İsa Mesih’ten ve O’nun çarmıha gerilişinden başka hiçbir şey bilmemeye” karar verdi. Onlara “insan bilgeliğinin ikna edici sözlerine değil, Ruh’un kanıtlayıcı gücüne” dayanarak vaaz edecekti (1. Korintliler 2:2, 4). EI 211.3
Pavlus’un Korint’teki Greklere sunmak üzere olduğu İsa, alt sınıflardan gelen bir Yahudi’ydi ve kötülüğüyle meşhur bir kasabada yetişmişti. Kendi ulusu tarafından reddedilmiş, en sonunda bir suçlu olarak çarmıha gerilmişti. Grekler insan neslinin yüceltilmesi gerektiğine inanıyorlardı, ancak felsefe ve bilim çalışmasını gerçek yücelmenin ve şeref elde etmenin tek yolu olarak görüyorlardı. Pavlus onları, bu pek tanınmayan Yahudinin gücüne edilen imanın, insanın her gücünü yücelteceğine ve asilleştireceğine inanmaya sevk edebilecek miydi? EI 212.1
Günümüzde yaşayan pek çok kişinin zihninde Golgota’da- ki haç kutsal hatıralarla kuşatılmıştır. Çarmıha gerilme sahneleri kutsal çağrışımlar yapmaktadır. Fakat Pavlus’un zamanında çarmıh, nefret ve dehşet hisleriyle anılıyordu. Çarmıh üzerinde ölen birisini insanlığın Kurtarıcısı olarak yüceltmenin alaylar ve karşıtlık getirmesi doğal olurdu. EI 212.2
Pavlus mesajının Korint’in hem Grekleri hem de Yahudi- leri tarafından nasıl karşılanacağını çok iyi biliyordu. Bunu “Biz çarmıha gerilmiş Mesih’i duyuruyoruz. Yahudiler bunu yüzkarası, öteki uluslar da saçmalık sayarlar” diyerek kabul etti (1. Korintliler 1:23). Yahudi dinleyicileri arasında ilan etmek üzere olduğu mesaj yüzünden öfkelenecek olan pek çok kişi vardı. Sözleri Greklerin gözünde saçmalık ve delilik olarak görülecekti. Çarmıhın insan neslinin yüceltilmesiyle ya da insanlığın kurtuluşuyla nasıl bir bağlantısı olduğunu göstermeye çalıştığı için, kendisine aklı kıt olarak bakılacaktı. EI 212.3
Fakat Pavlus için çarmıh, en büyük ilginin gösterilmesi gereken tek nesneydi. Çarmıha gerilmiş Nasıralı’nın izleyicilerine karşı yürüttüğü zulüm kariyerinde yakalanıp durdurulduğu günden beri, çarmıhla övünmekten hiçbir zaman geri durmamıştı. O zaman kendisine Mesih’in ölümünde açıklanmış olan Allah’ın sınırsız sevgisinin bir bildirisi verilmiş; ve hayatında muhteşem bir dönüşüm gerçekleşerek, tüm tasarılarını ve amaçlarını gökle uyumlu hale getirmişti. O andan itibaren Mesih’te yeni bir insan olmuştu. Bir günahkârın Baba’nın sevgisini O’nun Oğlu’nun kurbanlığında görüldüğü gibi gördüğünde ve ilahî etkiye boyun eğdiğinde, kalpte bir değişimin meydana geleceğini ve bundan böyle Mesih’in her şey ve her şeyde1Bkz. Koloseliler 3:11 olacağını kişisel tecrübesiyle biliyordu. EI 213.1
Pavlus, ihtida ettiği zaman, insan kardeşlerinin Nasıra- lı İsa’yı dönüştürme ve kurtarma kudretine sahip yaşayan Allah’ın Oğlu olarak görmelerine yardımcı olma arzusuyla yanıp tutuşuyordu. Bundan böyle onun hayatı tamamen Çarmıha Gerilmiş Olan’ın sevgisini ve gücünü resmetmeye yönelik bir çabaya adandı. Duygudaşlıkla dolu kalbi tüm sınıftan insanları içine aldı. “Grekler’e ve Grek olmayanlara, bilgelere ve bilgisizlere karşı sorumluluğum var” diye beyan etti (Romalılar 1:14). Kutsallarının şahsında acımasızca zulmetmiş olduğu Yücelik Rabbi’ne duyduğu sevgi, davranışının harekete geçirici ilkesi, onun motive edici gücüydü. Görev yolundaki gayreti zayıflayacak olursa, çarmıha ve orada açıklanan hayret verici sevgiye bir tek bakış zihnini eyleme hazırlamasına2Bkz. 1. Petrus 1:13. ve kendini inkâr yolunda ilerlemesine yeterli oluyordu. EI 213.2
Korint’teki sinagogda vaaz eden, Musa’nın ve peygamberlerin yazılarından konuları tartışarak, dinleyicilerini vaat edilen Mesih’in gelişine getiren elçiye bakın. Kurtarıcı’nın insanlığın büyük başkâhini3Bkz. İbraniler 4:14. olarak işini, yani kendi hayatını kurban vererek günaha ilk ve son kez olarak kefaret edip ve bundan sonra göksel tapınaktaki görevine başlayacağını açıklarken onu dinleyin. Pavlus’un dinleyicileri, gelişini özlemle bekledikleri Mesih’in zaten geldiğini, O’nun ölümünün tüm kurban sunularının örneklediği olayın aslı olduğunu, ve gökteki tapınakta yerine getirdiği hizmetin geriye doğru gölge ederek Yahudi rahiplerinin hizmetini açıklayan büyük nesne olduğunu anladılar. EI 213.3
Pavlus “Yahudilere, İsa’nın Mesih olduğuna dair tanıklık ediyordu.” Eski Ahit Yazıları’ndan, peygamberlik sözlerine ve Yahudilerin evrensel beklentilerine göre Mesih’in İbrahim’in ve Davut’un soyundan olacağını gösterdi; sonra da ata İbrahim’den mezmurcu krala ve sonrasına kadar İsa’nın soyunun izini sürdü. Peygamberlerin vaat edilen Mesih’in karakterine ve çalışmasına ve O’nun yeryüzünde karşılanışına ve göreceği muameleye ilişkin tanıklıklarını okudu; sonra da tüm bu öngörülerin Nasıralı İsa’nın hayatında, hizmetinde ve ölümünde yerine geldiğini gösterdi. EI 214.1
Pavlus Mesih’in, kurtuluşu öncelikle Mesih’in gelişini ulusal varlıklarının doruk noktası ve görkemi olarak beklemekte olan ulusa sunmak üzere gelmiş olduğunu gösterdi. Fakat o ulus kendilerine hayat verecek olan Kişi’yi reddederek, hükümranlığı ölümle sonuçlanacak olan başka bir önderi seçmişti. Dinleyicilerini Yahudi ulusunu yaklaşmakta olan yıkımdan yalnızca tövbenin kurtarabileceği gerçeğine ikna etmeye çalışıyordu. Tamamen anlıyor olmalarının başlıca övünç ve şeref kaynakları olan o Kutsal Yazılar’ın anlamına ilişkin cehaletlerini açığa çıkardı. Dünyasallıklarını, mevki, unvan ve gösteriş sevgilerini ve aşırı bencilliklerini kınadı. EI 214.2
Pavlus Ruh’un gücüyle, kendi mucizevi ihtidasının ve Nası- ralı İsa’da son derece mükemmel bir şekilde yerine gelmiş olan Eski Ahit Yazıları’na olan güveninin öyküsünü anlattı. Sözlerini ciddi bir samimiyetle söylüyordu ve dinleyicileri onun çarmıha gerilen ve dirilen Kurtarıcı’yı tüm kalbiyle sevdiğini anlamadan edemediler. Zihninin Mesih’e odaklı olduğunu, tüm hayatının Rabbi’ne bağlı olduğunu görüyorlardı. Sözleri o kadar etkileyiciydi ki, yalnızca Hristiyan dinine karşı en sert nefretle dolu kişiler bunlardan etkilenmeden durabilirdi. EI 214.3
Fakat Korintli Yahudiler elçi tarafından böylesine net bir şekilde sunulan kanıtlara gözlerini kapadılar ve onun yalvarışlarını dinlemeyi reddettiler. Onları Mesih’i reddetmeye yönlendiren ruh, O’nun hizmetkârına karşı gazap ve öfke ile doldurdu; Allah onu müjde mesajını Uluslara iletmeye devam edebilmesi için özel olarak korumasaydı, hayatına son verebilirlerdi. EI 215.1
“Ama Yahudiler karşı gelip ona sövmeye başlayınca Pavlus, giysilerini silkerek, ‘Başınıza geleceklerin sorumlusu sizsiniz!’ dedi. ‘Sorumluluk benden gitti. Bundan böyle öteki uluslara gideceğim.’ Pavlus oradan çıktı, Tanrı’ya tapan Titius Yustus adlı birinin evine gitti. Yustus’un evi havranın bitişiğindeydi.” Silas ile Timoteos, Pavlus’a yardım etmek için “Makedonya’dan gel[mişlerdi]” ve birlikte Uluslar için çalıştılar. Pavlus ve yoldaşları, Mesih’i düşkün neslin Kurtarıcısı olarak hem putperestlere hem de Yahudilere ilan ettiler. Çarmıhın habercileri karmaşık ve zorlayıcı tartışmalardan kaçınarak, dünyanın Yaratıcısı’nın, evrenin Yüce Hükümdarı’nın nitelikleri üzerinde durdular. Kalpleri Allah’ın ve O’nun Oğlu’nun sevgisiyle ışıldayarak, putperestlere insanlık yararına verilen sonsuz kurbanlığa bakmaları için yalvardılar. Çoktan beridir putperestliğin karanlığı içinde yollarını el yordamıyla bulmaya çalışanların Golgota’daki haçtan yayılan ışığı bir görseler Kurtarıcı’ya doğru çekileceklerini biliyorlardı. Kurtarıcı, “Ben yerden yukarı kaldırıldığım zaman bütün insanları kendime çekeceğim” diye beyan etmişti (Yuhanna 12:32). EI 215.2
Korint’te çalışan müjde işçileri, kendileri için çalıştıkları insanların canlarını tehdit eden korkunç tehlikeleri gördüler; ve onlara İsa’da olan gerçeği kendilerine verilen sorumluluğun bilinciyle sundular. Mesajları açık, sade ve kararlıydı - hayata götüren hayat kokusu, ya da ölüme götüren ölüm kokusu. 4Bkz. 2. Korintliler 2:16 Ve müjde yalnızca sözlerinde değil, aynı zamanda günlük hayatlarında da açıklanıyordu. Melekler onlarla işbirliği yaptı ve Allah’ın lütfu ile gücü pek çok kişinin ihtidasında ortaya kondu. “Havranın yöneticisi Krispus bütün ev halkıyla birlikte Rab’be inandı. Pavlus’u dinleyen Korintliler’den birçoğu da inanıp vaftiz oldu.” EI 216.1
Yahudilerin elçilere karşı her zaman gösterdikleri nefret şimdi şiddetlenmişti. Krispus’un ihtidası ve vaftizi, bu inatçı muhalifleri ikna edeceği yerde daha da öfkelendirmişti. Pavlus’un vaazlarının aksini kanıtlayacak tezler getiremiyor- lardı ve bu kanıtların yokluğu nedeniyle aldatmacaya ve habis saldırılara başvurdular. Müjdeye ve İsa’nın adına küfrettiler. Kör öfkeleri içinde, hiçbir söz söyleyemeyecekleri kadar acı, hiçbir araç kullanamayacakları kadar aşağılık değildi. Mesih’in mucizeler yaptığını inkâr edemiyorlardı; fakat O’nun bu mucizeleri Şeytan’ın gücüyle yaptığını beyan ettiler; ve Pavlus’un yaptığı harika işlerin de aynı aracı tarafından gerçekleştirildi-ğini söylemeye cüret ettiler. EI 216.2
Pavlus Korint’te bir ölçüde başarı kazanmış olsa da, o yozlaşmış kentte gördüğü ve duyduğu kötülükler neredeyse cesaretini kırıyordu. Uluslar arasında tanık olduğu ahlâksızlık ve Yahudilerden gördüğü nefret ve hakaretler ruhuna büyük bir ızdırap veriyordu. Orada bulduğu malzemeden bir kilise inşa etmeye çalışmanın bilgece olduğundan şüphe etti. EI 216.3
Kentten ayrılıp daha umut verici bir yere gitmeyi planlarken ve görevini anlamak için samimiyetle uğraşırken, Rab bir görümde ona görünerek: “Korkma” dedi, “Konuş, susma! Ben seninle birlikteyim; hiç kimse sana dokunmayacak, kötülük yapmayacak. Çünkü bu kentte benim halkım çoktur.” Pavlus bunu Korint’te kalması için bir emir ve Rabb’in ekilmiş tohumları arttıracağına dair bir garanti olarak anladı. Güçlenmiş ve yüreklenmiş olarak, orada gayretle ve sebatla çalışmaya devam etti. EI 216.4
Elçinin çabaları topluluk karşısında konuşmayla sınırlı değildi; o şekilde ulaşılamayacak olan pek çok kişi vardı. Evden eve çalışmayla pek çok zaman geçirdi, böylece ev ortamının sıcak ilişkilerinden faydalandı. Hastaları ve kederlileri ziyaret etti, sıkıntılı olanları teselli etti ve zulüm görenlere moral verdi. Ve sözylediği ve yaptığı her şeyde İsa’nın adını yüceltti. Böylece “zayıflıkta ve korkuda ve çok titreme içinde” çalıştı (1. Korintliler 2:3 [Kİ]). Öğretisinin ilahî olandan ziyade insanî olanın etkisini ortaya koymasından korkarak titriyordu. EI 217.1
Pavlus sonradan şöyle beyan etti: “Olgun kişiler arasında bilgece sözler söylüyoruz; ama bu bilgelik ne şimdiki çağın, ne de bu çağın gelip geçici önderlerinin bilgeliğidir. Tanrı’nın saklı bilgeliğinden gizemli biçimde söz ediyoruz. Zamanın başlangıcından önce Tanrı’nın bizim yüceliğimiz için belirlediği bu bilgeliği bu çağın önderlerinden hiçbiri anlamadı. Anlasalardı yüce Rab’bi çarmıha germezlerdi. Yazılmış olduğu gibi, ‘Tanrı’nın kendisini sevenler için hazırladıklarını hiçbir göz görmedi, hiçbir kulak duymadı, hiçbir insan yüreği kavra-madı.’ Oysa Tanrı Ruh aracılığıyla bunları bize açıkladı. Çünkü Ruh her şeyi, Tanrı’nın derin düşüncelerini bile araştırır. İnsanın düşüncelerini, insanın içindeki ruhundan başka kim bilebilir? Bunun gibi, Tanrı’nın düşüncelerini de Tanrı’nın Ruhu’ndan başkası bilemez. EI 217.2
“Tanrı’nın bize lütfettiklerini bilelim diye, bu dünyanın ruhunu değil, Tanrı’dan gelen Ruh’u aldık. Ruhsal kişilere ruhsal gerçekleri açıklarken, Tanrı’nın lütfettiklerini insan bilgeliğinin öğrettiği sözlerle değil, Ruh’un öğrettiği sözlerle bildiririz” (1. Korintliler 2:6-13). EI 217.3
Pavlus yeterliliğinin kendisinde değil, Kutsal Ruh’un mev-cudiyetinde olduğunu anladı; O’nun lütufkâr etkisi kalbini doldurarak, her düşüncenin Mesih’e tabi olmasını sağlıyordu. Kendisinden “İsa’nın yaşamı bedenimizde açıkça görülsün diye İsa’nın ölümünü her an bedenimizde taşıyoruz” diye bahsetti (2. Korintliler 4:10). Elçinin öğretisinde, Mesih odak noktasıydı. “Artık ben yaşamıyorum” dedi, “Mesih bende yaşıyor” (Galatyalılar 2:20). Benlik gizlenmişti; Mesih ise ilan edilmiş ve yüceltilmişti. EI 217.4
Pavlus belagatli bir konuşmacıydı. İhtida etmesinden önce çoğunlukla dinleyicilerini uzun konuşmalarla etkilemeye çalışıyordu. Ancak şimdi bunların hepsini bir yana bırakmıştı. Pav- lus, duyguları tatmin ederek hayal gücünü besleyebilecek olan, ancak günlük deneyime dokunmayan şairane tanımlamalar ve düşsel tasvirlere başvurmak yerine, hayati öneme sahip gerçekleri basit bir dil kullanarak kalplere getirmeye çalışıyordu. Gerçeğin düşsel tasvirleri duygu coşkunluğuna neden olabilir, ancak bu şekilde sunulan gerçekler çoğunlukla imanlı kişiyi hayatın savaşına karşı güçlendirmek ve sağlamlaştırmak için gerekli olan besini sağlamaz. Mücadele veren canların acil ihtiyaçları ve mevcut denemeleri - bunlar Hristiyanlığın temel ilkelerine dair sağlam ve pratik bir eğitim verilerek karşılanmalıdır. EI 218.1
Pavlus’un Korint’teki çabaları meyvesiz kalmadı. Pek çok kişi putlara tapmaktan dönerek yaşayan Allah’a hizmet etmeye başladı ve Mesih’in bayrağı altında büyük bir kilise oluştu. Bazıları Ulusların en sefihleri arasından kurtarılarak, Allah’ın merhametinin ve Mesih’in kanının günahtan temizlemede etkinliğinin anıtları haline geldiler. EI 218.2
Pavlus’un Mesih’i sunmakta kazandığı artan başarı, imansız Yahudileri daha kararlı bir karşıtlığa sevk etti. “Gallio’nun Ahaya Valisi olduğu sıralarda, hep birlikte Pavlus’a karşı gelen Yahudiler onu mahkemeye çıkardılar.” Yetkililerin önceki olaylarda olduğu gibi kendileriyle aynı safta yer almalarını bekliyorlardı; böylece yüksek ve kızgın seslerle elçiye karşı şikâyetlerini seslendirdiler ve “Bu adam Yasa’ya aykırı biçimde Tanrı’ya tapınmaları için insanları kandırıyor” dediler. EI 218.3
Yahudi dini Roma gücünün koruması altındaydı, bu nedenle Pavlus’u suçlayanlar ona kendi dinlerinin kanunlarını çiğneme suçunu isnat edebildikleri takdirde, yargılanması ve mahkûm edilmesi için büyük ihtimalle kendilerine teslim edileceğini düşündüler. Böylece ölümünü tasarlamayı umuyorlardı. Fakat Gallio dürüst bir adamdı, bu nedenle kıskanç ve entrikacı Yahudilerin kuklası olmayı reddetti. Onların bağnazlıklarından ve kendini beğenmişliklerinden tiksinerek, suçlamaları hiçbir şekilde dikkate almadı. Pavlus kendisini savunmak için konuşmaya hazırlanırken, Gallio ona bunun gerekli olmadığını söyledi. Sonra kızgın suçlayıcılara dönerek şöyle dedi: ” ‘Ey Yahudiler, davanız bir haksızlık ya da ciddi bir suçla ilgili olsaydı, sizleri sabırla dinlemem gerekirdi. Ama sorun bir öğreti, bazı adlar ve kendi yasanızla ilgili olduğuna göre, bu davaya kendiniz bakın. Ben böyle şeylere yargıçlık etmek istemem.’ Sonra Gallio onları mahkemeden kovdu.” EI 219.1
Hem Yahudiler hem de Grekler Gallio’nun kararını merakla beklemişlerdi; onun davayı kamu yararıyla hiçbir ilgisi olmadığı için hemen düşürmesi ise Yahudilerin şaşkın ve kızgın bir şekilde geri çekilmeleri için bir işaret olmuştu. Valinin kararlı tutumu, Yahudilere yardakçılık etmekte olan gürültücü kalabalığın gözlerini açtı. Pavlus’un Avrupa’daki çalışmaları sırasında ilk kez kalabalık ondan tarafa döndü; valinin gözleri önünde ve onun müdahalesi olmadan, elçiyi suçlayanların en önde gelenlerini şiddetli bir şekilde sıkıştırdılar. “Hep birlikte, havranın yöneticisi Sostenis’i yakalayıp mahkemenin önünde dövdüler. Gallio ise olup bitenlere hiç aldırmadı.” Böylece Hristiyanlık parlak bir zafer kazandı. EI 219.2
“Pavlus Korint’teki kardeşlerin yanında bir süre daha kaldı.” Elçi bu noktada Korint’ten ayrılmaya zorlanacak olsaydı, İsa’nın imanına ihtida edenler tehlikeli bir konuma itileceklerdi. Yahudiler kazandıkları avantajın devamını getirmeye, bölgede Hristiyanlığı yok etmeye çalışacaklardı. EI 219.3