Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents

Geçmişten Sonsuzluğa - 1. Cilt

 - Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    Yusuf Zindanda

    Yusuf'un gerçek karakteri zindanda bile parlıyordu. Yıllarca sunduğu sadık hizmete zalimce karşılık verilmiş, ama Yusuf buna rağmen somurtkan ve güvenilmez bir kişi haline gelmemişti. Davasını esenlik içinde Tanrı'ya getirerek O'na güvenmişti. Kendisine yapılan yanlışlar üzerinde durmak yerine kendi kederini unutarak başkalarının kederini hafifletmeye koyulmuştu. Zindanda bile yapacak bir iş buldu. Tanrı onu daha büyük işlerde kullanmak için acılarla eğitilmesine izin veriyordu. Yusuf gerekli olan disiplini almayı reddetmedi. Merhamet ve bilgelikle hareket edebilmesi için adaleti ve uysallığı öğrendi.1GS 116.3

    Yusuf, zaman içinde zindancıbaşının güvenini kazanmayı başardı ve sonunda bütün mahkumların başına getirildi. Zindanda oynadığı rol dertli ve sıkıntılı olanlara merhamet etmek ve namuslu davranmak Yusuf'u gelecekteki zenginliğe ve saygınlığa hazırlıyordu. Kederli olanlara söylenen her şefkatli söz, ezilenleri rahatlatmaya yönelik her eylem, muhtaç olanlara verilen her armağan, arka-sında doğru bir niyet olduğu taktirde, veren kişiye bereket olarak dönecektir.1GS 116.4

    Bir süre sonra Firavun'un sakisi ve fırıncısı bir suç işleyerek zindana atıldılar. Yusuf'un sorumluluğuna verildiler. Bir sabah onların üzgün olduğunu gözlemleyen Yusuf, ikisinin de önemli birer düş gördüğünü öğrendi. Düşlerinin anlamını bilmek istiyorlardı. “Düş gördük ama yorumlayacak kimse yok” dediler. Yusuf, “Yorum Tanrı'ya özgü değil mi?” dedi, “Lütfen düşünüzü bana anlatın.”1GS 116.5

    Onlar düşlerini anlatırlarken Yusuf da yorumlarını yapmaya başladı. Saki, üç gün içinde görevine dönecek ve önceki gibi Firavun'a kase sunmaya devam edecekti. Oysa fırıncı, Firavun'un buyruğuyla öldürülecekti. Her iki olay da bildirildiği gibi gerçekleşti.1GS 117.1

    Firavun'un sakisi, düşünü yorumladığı için Yusufa derin bir minnet duydu. Yusuf da, adil olmayan tutukluluğu için davasının krala götürülmesini istedi: “Ama her şey yolunda giderse, lütfen beni anımsa. Bir iyilik yap, Firavun'a benden söz et. Çıkar beni bu zindandan. Çünkü ben İbrani ülkesinden zorla kaçırıldım. Burada da zindana atılacak bir şey yapmadım.”1GS 117.2

    Saki, düşün tümüyle yerine geldiğini gördü, ama kralın hizmetine döndükten sonra Yusuf'u unuttu. İki yıl sonra, Yusuf hala tutukluydu. Yüreğinde tutuşan ümit, yavaş yavaş sönmeye yüz tuttu.1GS 117.3

    Ne var ki Tanrı'nın eli, zindanın kapılarını açmak üzereydi. Mısır kralı bir gecede iki düş gördü. Her iki düş de aynı olaya işaret ediyordu ve bir felaketin olacağını gösteriyordu. Büyücüler ve bilge adamlar bu düşleri yorumlayamadılar. Kralın şaşkınlığı giderek arttı ve bütün sarayı dehşetle sarsmaya başladı. Bu olay sakiye kendi düşünü hatırlattı. Aklına Yusuf geldi; ne denli unutkan ve nankör davrandığını görüp üzüntüye kapıldı. Hemen krala çıkıp kendisinin ve fırıncının düşlerini anlattı. Bu düşlerin İbrani bir tutuklu tarafından nasıl yorumlandığını ve yerine geldiğini söyledi.1GS 117.4

    Firavun için bir köleye akıl danışmak alçaltıcı bir deneyimdi, ama kafasındaki yükten kurtulmak için bunu yapmaya hazırdı. Yusuf hemen çağrıldı, zindan giysileri çıkarıldı ve krala götürüldü. Firavun Yusufa, “Bir düş gördüm” dedi, “Ama kimse yorumlayamadı. Duyduğun her düşü yorumlayabildiğini işittim.” Yusuf, “Ben yorumlayamam” dedi, “Firavun'a en uygun yorumu Tanrı yapacaktır.” Yusuf üstün bilgeliği olduğunu reddederek Tanrı'yı onurlandırdı. Bu tür gizemleri yalnızca Tanrı açıklayabilirdi.1GS 117.5

    Firavun Yusufa anlatmaya başladı: “Düşümde bir ırmak kıyısında duruyordum. Irmaktan semiz ve güzel yedi inek çıktı. Sazlar arasında otlamaya başladılar. Sonra arık, çirkin, cılız yedi inek daha çıktı. Mısır'da onlar kadar çirkin inek görmedim. Cılız ve çirkin inekler ilk çıkan yedi semiz ineği yedi. Ama kötü görünüşleri değişmedi. Sanki bir şey yememiş gibi görünüyorlardı. Sonra uyandım. Bir de düşümde bir sapta dolgun ve güzel yedi başak bittiğini gördüm. Sonra solgun, cılız, doğu rüzgarının kavurduğu yedi başak daha bitti. Cılız başaklar yedi güzel başağı yuttular. Büyücülere bunu anlattım. Ama hiçbiri yorumlayamadı.”1GS 117.6

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents