Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents

Geçmişten Sonsuzluğa - 2. Cilt

 - Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    Bölüm 29—Babilli Elçiler

    Bir gün Kral Hizkiya, başarılı yönetiminin ortalarında ansızın ölümcül bir hastalığa yakalandı. Onu bu durumdan kurtarmak için insanın yapabileceği hiçbir şey yoktu. Peygamber Yeşaya ona Rab'den bir bildiri getirdiği zaman son ümit kırıntıları da kayboldu: “Rab diyor ki, ev işlerini düzene sok. Çünkü iyileşmeyecek, öleceksin” (Yeşaya 38:1).2GS 202.1

    Durum çok karanlık görünüyordu; buna rağmen kral, o güne dek sığınağı ve gücü olan, sıkıntıda hep yardıma hazır olan Allahına dua edebildi (Mezmur 46:1). Hizkiya yüzünü duvara dönüp Rab'be yalvardı: “Ya Rab, yürekten bir sadakatle önünde nasıl yaşadığımı, gözünde iyi olanı yaptığımı anımsa lütfen.” Sonra acı acı ağlamaya başladı” (2.Krallar 20:2,3).2GS 202.2

    Davut'un günlerinden bu yana, sapkınlık ve cesaret kırıklığının dorukta olduğu bir dönemde krallığı bina etmek için Hizkiya gibi varını yoğunu ortaya koyarak böylesine mücadele eden bir kişi çıkmamıştı. Ölüm döşeğindeki yönetici, Allah'a sadık bir şekilde hizmet etmiş, halkın Gerçek Kral olan Yahve'ye güvenini pekiştirmişti. Şimdi o da tıpkı Davut gibi yalvarıyordu:2GS 202.3

    Duam sana erişsin,
    Kulak ver yakarışıma.
    Çünkü sıkıntıya doydum,
    Canım ölüler diyarına yaklaştı. (Mezınur 88:2,3).

    2GS 202.4

    Çünkü umudum sensin, ya Rab Yahve,
    Gençliğimden beri dayanağım sensin.
    Doğduğum günden beri sana güveniyorum,
    Beni ana rahminden çıkaran sensin.
    Övgülerim hep sanadır.
    Yaşlandığımda beni reddetme,
    Gücüm tükendiğinde beni terk etme!
    Ey Allah, benden uzak durma,
    Allahım, yardımıma koş!
    Yaşlanıp saçlarıma ak düşse bile
    2GS 202.5

    Terk etme beni, ey Allah,
    Gücünü gelecek kuşağa,
    Kudretini sonrakilere anlatana dek (Mezmur 71:5,6,9,12,18).
    2GS 203.1

    Merhameti asla son bulmayan Rab, kulunun duasını işitti (Yeremya'nın Ağıtları 3:22). Yeşaya sarayın orta avlusundan çıkmadan önce Rab ona şöyle dedi: “Geri dön ve halkımı yöneten Hizkiya'ya şunu söyle: 'Atan Davut'un Allahı Rab diyor ki: Duanı işittim, gözyaşlarını gördüm, seni sağlığına kavuşturacağım. Üç gün içinde Rab'bin Tapınağı'na çıkacaksın. Ömrünü on beş yıl daha uzatacağım. Seni de kenti de Astır Kralı'nın elinden kurtaracağım. Kendim için ve kulum Davut'un hatırı için bu kenti savunacağım” (2.Krallar 20:4-6).2GS 203.2

    Peygamber ümit ve güvence sözlerini Hizkiya'ya getirdi. Kralın hastalıklı bölgesine incir pestili konulmasını buyuran Yeşaya krala Allah'ın merhametinin ve koruyucu gözetiminin müjdesini getirdi.2GS 203.3

    Midyan diyarındaki Musa, göksel habercinin huzurundaki Gidyon, göğe alınacak efendisinin huzurundaki Elişa gibi Hizkiya da bu bildirinin gökten geldiğine ilişkin bir işaret istedi: “Rab'bin beni iyileştireceğinin ve üç gün içinde Rab'bin Tapınağı'na çıkacağımın belirtisi nedir?”2GS 203.4

    Yeşaya şöyle karşılık verdi: “Rab'bin verdiği sözü tutacağına ilişkin belirti şu olacak: Gölge on basamak uzasın mı, kısalsın mı?” Hizkiya, “Gölgenin on basamak uzaması kolaydır, on basamak kısalsın” dedi.2GS 203.5

    Güneş saatinin on basamağının kısalması yalnızca Allah'ın mucizesiyle olabilirdi. Hizkiya'nın Rab tarafından işitildiğinin belirtisi bu olacaktı. Bunun üzerine peygamber Yeşaya Rab'be yakardı ve Rab Ahaz'ın merdiveninden aşağı düşmüş olan gölgeyi on basamak kısaltmıştı (8-11.ayetler).2GS 203.6

    Yahuda kralı eski gücüne kavuşunca ezgi sözleriyle Yahve'nin merhametini andı ve kalan günlerinde kralların Kralının hizmetinde kalacağına dair ant içti. Hizkiya'nın Allah'ın merhametini minnetle anması, Yaratıcının yüceliği için yıllarını vermeyi arzulayanlar için esin kaynağıdır.2GS 203.7

    “Hayatımın baharında ölüler diyarının kapılarından geçip2GS 203.8

    Ömrümün geri kalan yıllarından yoksun mu kalmalıyım?”
    demiştim,
    Yaşayanlar diyarında Rab'bi evet, Rab'bi bir daha görmeyeceğim,
    Bu dünyada yaşayanlar gibi insan yüzü görmeyceğim bir daha...
    Bir gün içinde sonumu getiriverdi.
    Sabırla bekledim sabaha kadar,
    Rab bir aslan gibi kırdı bütün kemiklerimi,
    Bir gün içinde sonumu getiriverdi.
    Kırlangıç gibi, turna gibi acı acı öttüm,
    Güvercin gibi inledim, gözlerim yoruldu yukarı bakmaktan.
    Ya Rab, eziyet çekiyorum, yardım et bana.
    Ne diyeyim? Bana seslenen de bunu yapan da Rab'dir.
    Tattığım bu acılardan sonra daha dikkatli yaşayacağım.
    Ya Rab, insanlar bunlarla yaşarlar.
    Canım da bunların sayesinde yaşıyor.
    İyileştirdin, yaşattın beni!
    Çektiğim bunca acı esenlik bulmam içindi.
    Beni sevdiğin için yıkım çukuruna düşmekten alıkoydun,
    Günahlarımı ardına attın.
    Çünkü ölüler diyarı sana şükredemez,
    Ölüm övgüler sunmaz sana.
    Ölüm çukuruna inenler senin sadakatine umut bağlayamaz.
    Diriler, yalnız diriler
    Bugün benim yaptığım gibi sana şükreder;
    Babalar senin sadakatini çocuklarına anlatır.
    Beni kurtaracak olan Rab'dir.
    Ömrümüz boyunca O'nun tapınağında
    Telli çalgılarımızı çalacağız” (Yeşaya 38:10-20).
    2GS 204.1

    O günlerde Fırat ve Dicle'nin verimli ovalarında, Asur'a tabi olan ve dünyayı yönetmeye talip olan eski bir ulus yaşıyordu. Bu halkın arasında astronomiyle yakından ilgilenen bilge insanlar vardı. Güneş saatinin on basamak kısaldığını fark ettiklerinde çok şaşırdılar. Babil Kralı Merodak-Baladan, göklerin Allahının bu mucizeyi Yahuda kralına bağışladığı yaşamın bir işareti olarak gerçekleştirdiğini öğrendiği zaman Hizkiya'yı kutlamak için elçiler gönderdi. Amacı bu kadar büyük bir harika yaratan Allah'ı daha iyi tanımaktı.2GS 204.2

    Bu habercilerin uzaktaki bir ülkenin yöneticisi tarafından gönderilmiş olması, Hizkiya'ya yaşayan Allah'ı yüceltme fırsatı vermişti. Onlara Allah'tan, her şeyi yaratandan söz etmek ne kadar kolay olurdu. Neticede, hiçbir ümit kalmadığı halde yaşamını uzatan Allah olmuştu. Kıldani ovalarından kalkıp gerçeği aramaya gelen bu kişiler, yaşayan Allah'ın yüceliğini öğrenselerdi ne büyük bir değişim olabilirdi!2GS 205.1

    Ne var ki Hizkiya'nın yüreği gurur ve kibirle doldu. Kendini yüceltmek için Allah'ın halkına emanet ettiği zenginliği açgözlü insanların gözleri önüne serdi. Deposundaki bütün değerli eşyaları - altını, gümüşü, baharatı, değerli yağı, silah deposunu ve hazine odalarındaki her şeyielçilere gösterdi. Sarayında da krallığında da onlara göstermediği hiçbir şey kalmadı (Yeşaya 39:2). Bunları Allah'ı yüceltmek için değil, yabancı elçilerin gözüne girmek için yaptı. Bıı adamların Allah sevgisi ya da korkusu taşımayan güçlü bir ulusun temsilcileri olduğunu, kendi ulusunun geçici zenginliğini onlara göstermenin akılsızca bir şey olduğunu düşünemedi.2GS 205.2

    Elçilerin Hizkiya'yı ziyaret etmesi, kralın minnettarlığını ve bağlılığını sınamak amacını güdüyordu. Babil önderlerinin ülkede yapılmış olan belirtiyi araştırmak için gönderdiği elçiler gelince, Allah Hizkiya'yı sınamak ve aklından geçenlerin hepsini öğrenmek için onu bıraktı (2.Tarihler 32:31). Hizkiya kendisine tanınan fırsatı İsrail'in Allahının gücüne, iyiliğine, merhametine tanıklık etmek için kullansaydı, elçilerin haberi karanlığı delip geçen bir etki yaratacaktı. Ancak Hizkiya, Rab'den çok kendisini yüceltti, kendisine yapılan bıı iyiliğe yaraşır biçimde davramnayıp büyüklendi (25.ayet).2GS 205.3

    Bu olayın sonuçları yıkım getirecekti! Elçiler gördükleri zenginliği ülkelerinde anlatacaklar, Babil kralı ve danışmanları kendi ülkelerini Kudüs'ün hâzineleriyle zenginleştirme kararı vereceklerdi. Hizkiya ciddi bir günah işlemişti. Bu yüzden Rab hem ona, hem Yahuda'ya, hem de Yeruşalim'e öfkelendi (25.ayet).2GS 205.4

    Peygamber Yeşaya Kral Hizkiya'ya gidip, “Bu adamlar sana ne dediler, nereden gelmişler?” diye sordu. Hizkiya, “Uzak bir ülkeden, Babil'den gelmişler” diye karşılık verdi. Yeşaya, “Sarayında ne gördüler?” diye sordu. Hizkiya, “Sarayımdaki her şeyi gördüler, hazinelerimde onlara göstermediğim hiçbir şey kalmadı” diye yanıtladı.2GS 205.5

    Bunun üzerine Yeşaya şöyle dedi: “Her Şeye Egemen Rab'bin sözüne kulak ver. Rab diyor ki: 'Gün gelecek, sarayındaki her şey, atalarının bugüne kadar bütün biriktirdikleri Babil'e taşınacak. Hiçbir şey kalmayacak. Soyundan gelen bazı çocuklar alınıp götürülecek, Babil Kralı'nın sarayında hadım edilecek.” Hizkiya, “Rab'den ilettiğin bu söz iyi” dedi (Yeşaya 39:3-8).2GS 206.1

    Üzüntüyle dolan Hizkiya ile Yeruşalim'de yaşayanlar gururu bırakıp alçakgönüllü davranmaya başladılar. Bu sayede Hizkiya'nın krallığı boyunca Rab'bin öfkesine uğramadılar (2.Tarihler 32:26). Ancak kötülük tohumları atılmıştı; bunlar zamanla filizlenecek acı ve yıkım ekinleri biçilecekti. Yahuda kralı, geçmişi temizleme ve hizmet ettiği Allah'ın adını onurlandırma kararlılığından ötürü kalan yıllarında başarılı bir yaşam sürdü. Ancak imanı sert bir şekilde sınanacak, kendisini mahvetmeyi ve halkını tümüyle yıkıma sürüklemeyi hedefleyen karanlık güçlerin üzerinde zafer kazanmanın tek yolunun Yahve'ye güven bağlamaktan geçtiğini öğrenecekti.2GS 206.2

    Elçilerin ziyaretinde Hizkiya'nın başarısız olması, herkese önemli bir ders olmalıdır. Yaşam deneyimimizde en çok Allah'ın merhametinden, şefkatinden, Kurtarıcının sevgisinin derinliklerinden söz etmeliyiz. Zihnimiz ve yüreğimiz Allah'ın sevgisiyle dolu olduğu zaman bunu ruhsal yaşamımıza giren unsurlara katmamız zor olmayacaktır. Büyük düşünceler, soylu tutkular, gerçeğin izlenimleri, bencilce olmayan amaçlar, kutsallık ve tanrısayarlık, yüreğin hazinesini ortaya koyan sözlerle ifade edilir.2GS 206.3

    Günbegün birlikte olduğumuz insanların bizim yardımımıza ve yönlendirişimize ihtiyaçları vardır. Öyle bir durumda olabilirler ki, zamanında söylenen bir söz, çivi gibi yerine oturabilir. Yarın bu kişiler bir daha asla görüşemeyeceğimiz yerlere gidebilirler. O halde bu kişiler üzerindeki etkimiz nedir?2GS 206.4

    Her gün, taşımak zorunda olduğumuz sorumlulukların yükü altına gireriz. Sözlerimiz ve hareketlerimiz, birlikte olduğumuz kişiler üzerinde etkilidir. Dudaklarımızı ve adımlarımızı titizlikle kollamalıyız. Tek bir dikkatsiz hareketimiz, sağduyusuz bir adımımız ve ayartının güçlü dalgaları kişiyi uçurumdan aşağı itmeye yetebilir. İnsan zihinlerine ektiğimiz düşünceleri oradan tekrar söküp alamayız. Eğer bunlar kötülük düşünceleriyse, kötülük doğuracaklar ve gücümüzü aşan bir zincirin halkaları haline geleceklerdir.2GS 206.5

    Diğer yandan, başkalarına iyi ilkeler öğreterek yardımcı oluyorsak, onlara iyilik yapma gücü vermiş oluyoruz. Onlar da aynı etkiyi başkaları üzerinde göstereceklerdir. Böylece, yüzlerce ve binlerce kişi, biz farkında olmadan bizim yardımımızı görecektir. Mesih'in gerçek izleyicisi, iletişim kurduğu herkesin iyi tasarılarına destek verir. İmansız ve günahı seven bir dünyaya Allah'ın lütfunu ve karakterinin yetkinliği gösterir.2GS 207.1

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents