Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents

Geçmişten Sonsuzluğa - 2. Cilt

 - Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    Bölüm 40—Nebukadnessar'ın Rüyası

    Daniel ve arkadaşları Babil kralının hizmetine girdikten kısa bir süre sonra putperest ulusa İsrail'in Allahının gücünü ve sadakatini gösterecek gelişmeler olmaya başladı. Nebukadnessar dikkat çekici bir rüya gördü, ruhu üzüntüyle sarsıldı, uykusu kaçtı. Kralın zihni derinden etkilendiyse de, uyandığı zaman rüyanın ayrıntılarını anımsayamadı.2GS 291.1

    Nebukadnessar şaşkınlık içinde kalarak bilge adamlarını sihirbazları, falcıları, büyücüleri, yıldızbilimcileri çağırttı, onların yardımını istedi. “Beni üzüntüyle sarsan bir düş gördüm. Ne anlama geldiğini öğrenmek istiyorum” dedi. Onlardan kafasını rahatlatacak bir açıklama duymak istiyordu.2GS 291.2

    Bilge adamlar şöyle karşılık verdiler: “Ey kral, sen çok yaşa! Düşünü bu kullarına anlat ki, ne anlama geldiğini söyleyelim.”2GS 291.3

    Onların kaçamak yanıtlarından tatmin olmayan kral üstüne üstlük kuşkuya da düştü. Bu adamlar insanların sırlarını açıklamaya yönelik bilmiş edalarına rağmen kendisine yardımcı olamıyorlardı. Kral bilge adamlara bir yandan zenginlik ve saygınlık vaat ederken, diğer yandan da ölüm tehditleri savurdu. Yalnızca rüyanın yorumunu değil kendisini de bildirmelerini istedi: “Gördüğüm düşü ve ne anlama geldiğini bana açıklamazsanız, kararım kesin, paramparça edileceksiniz” diye karşılık verdi, “Evleriniz de çöplüğe çevrilecek. Ama düşü ve ne anlama geldiğini açıklayabilirseniz, sizi büyük armağanlarla ödüllendirip onurlandıracağım. Onun için bana düşü ve ne anlama geldiğini açıklayın.”2GS 291.4

    Onlar yine, “Ey kral, düşü bu kullarına anlat ki, ne anlama geldiğini söyleyelim” dediler.2GS 291.5

    Nebukadnessar güvendiği adamların açık vefasızlığı karşısında küplere bindi ve şöyle dedi: “Kararımın kesin olduğunu bildiğiniz için zaman kazanmak istediğinizi anlıyorum” dedi, “Ama düşün ne olduğunu bana açıklamazsanız, sizin için tek ceza vardır. Durumun değişeceğini umarak bana yalan yanlış şeyler söylemek için aranızda anlaşmışsınız. Şimdi bana düşün ne olduğunu söyleyin ki, ne anlama geldiğini açıklayabileceğinizi anlayayım.”2GS 291.6

    Sihirbazlar başarısızlıklarının sonuçlarını düşünerek krala isteğinin mantık dışı olduğunu ve bu sınavdan hiçbir insanın geçemeyeceğini söylediler: 'Yeryüzünde senin bu isteğini yerine getirecek tek kişi yoktur' diye yanıtladılar, “Kaldı ki, büyük, güçlü hiçbir kral bir sihirbazdan, falcıdan ya da yıldızbilimciden böyle bir şey istememiştir. Kralın isteğini yerine getirmek güçtür. İnsanlar arasında yaşamayan ilahlardan başka krala bunu açıklayabilecek kimse yoktur.”2GS 291.7

    Buna çok öfkelenen kral, Babil'deki bütün bilgelerin öldürülmesini buyurdu.2GS 292.1

    Daniel ve arkadaşları da ölüm fermanına uygun düşen kişiler arasındaydı. Danielle arkadaşlarının öldürülmesi için de adamlar gönderildi. Daniel Babil'in bilgelerini öldürmeye giden kralın muhafız alayı komutam Aryok'la bilgece, akıllıca konuştu. Aryok'a, “Kralın buyruğu neden bu denli sert?” diye sordu. Aryok durumu Daniel'e anlattı. Bunun üzerine Daniel krala gidip düşünüm ne anlama geldiğini söyleyebilmesi için zaman istedi.2GS 292.2

    Kral Daniel'in bu isteğine razı oldu. Daniel evine dönüp olup bitenleri arkadaşları Hananya'ya, Mişael'e, Azarya'ya anlattı. Göklerin Allahı'na yakarmalarını istedi; öyle ki, Allah onlara lütfedip bu gizi açıklasın ve kendisiyle arkadaşları Babil'in öbür bilgeleriyle birlikte öldürülmesinler. Işık ve bilgeliğin kaynağından hep birlikte dilekte bulundular. Allah'ın kendilerini bulunmalarını istediği yere koyduğunu ve O'nun isteğine uygun bir yaşam sürdüklerine emindiler. Bu nedenle imanları güçlüydü. Sıkıntı ve zorluklarda yönlendiriş ve korunma için her zaman Allah'a dönmüşlerdi, Allah da onlara yardımcı olmuştu. Şimdi de yürek ezikliği içinde kendilerini dünyanın yargıcına emanet ettiler. Bu özel ihtiyaç anında Allah'ın korumasını dilediler. Bu yalvarışları boşa gitmedi. Onurlandırdıkları Allah onları onurlandırdı. Allah'ın Ruhu onların üzerine geldi, kralın rüyası ve anlamı Daniel'e bir gece rüyada açıklandı.2GS 292.3

    Daniel her şeyden önce kendisine verilen vahiy için Allah'a teşekkür etti: “Allah'ın adına öncesizlikten sonsuzluğa dek övgüler olsun! Bilgelik ve güç O'na özgüdür. O'dur zamanları ve mevsimleri değiştiren. Kralları tahttan indirir, tahta çıkarır. Bilgelere bilgelik, anlayışlılara bilgi verir. Derin ve gizli şeyleri ortaya çıkarır, karanlıkta neler olduğunu bilir, çevresi ışıkla kuşatılmıştır. Ey atalarımın Allahı, sana şükreder, seni överim. Sen ki, bana bilgelik ve güç verdin, senden istediklerimizi bana bildirdin ve kralın düşünü bize açıkladın.”2GS 292.4

    Hemen kralın bilgeleri yok etmesini buyurduğu Aryok'un yanına giden Daniel şöyle dedi: “Babil'in bilgelerini yok etme” “Beni krala götür, düşünün ne anlama geldiğini açıklayacağım.” Aryok onu hemen krala götürdü ve, “Sürgündeki Yahudalılar arasında kralın düşünü yorumlayabilecek birini buldum” dedi.2GS 293.1

    Yahudi tutsak dünyanın en güçlü imparatorunun huzurunda sakin ve kendine hakim bir şekilde duruyordu. İlk sözleriyle birlikte kendisini alçalttı ve bütün bilgeliğin kaynağı olan Allah'ı yüceltti. Kral “Gördüğüm düşü ve ne anlama geldiğini bana söyleyebilir misin?” diye sordu. Daniel şöyle yanıtladı: “Kralın açıklanmasını istediği gizi ne bir bilge, ne falcı, ne de sihirbaz açıklayabilir. Ama gökte gizleri açıklayan bir Allah var. Gelecekte neler olacağını Kral Nebukadnessar'a O bildirmiştir. Yatağında yatarken gördüğün düş ve görümler şunlardır:2GS 293.2

    “Sen, ey kral, yatarken gelecekle ilgili düşüncelere daldın, gizleri açan da neler olacağını sana bildirdi. Bana gelince, ey kral, öbür insanlardan daha bilge olduğum için değil, düşünün ne anlama geldiğini bilesin, aklından geçenleri anlayasın diye bu giz bana açıklandı. “Ey kral, düşünde önünde duran büyük bir heykel gördün. Çok büyük ve olağanüstü parlaktı, görünüşü ürkütücüydü. Başı saf altından, göğsüyle kollan gümüşten, karnıyla kalçaları tunçtan, bacakları demirden, ayaklarının bir kesimi demirden, bir kesimi kildendi.2GS 293.3

    Sen bakıyordun ki, bir taş insan eli değmeden kesilip heykelin demirden, kilden ayaklarına çarparak onları paramparça etti. Demir, kil, tunç, gümüş, altın aynı anda parçalandı; yazın harman yerindeki saman çöpleri gibi oldular. Derken bir rüzgar çıktı, hiç iz bırakmadan hepsini alıp götürdü. Heykele çarpan taşsa büyük bir dağ oldu, bütün dünyayı doldurdu.”2GS 293.4

    Daniel sözlerine “rüya budur” diyerek güvenle son verdi. Bütün ayrıntıları büyük bir dikkatle dinleyen kral kendisini sıkıntıya sokan rüyanın bu olduğunu biliyordu. Rüyanın yorumunu da güvenle dinlemeye hazırdı. Kralların kralı büyük gerçeği Babil kralına bildirecekti. Allah gücünü dünyanın krallıkları üzerinde gösterecek, kralları tahta çıkarıp tahttan indirecek yetkiye sahip olduğunu açıklayacaktı. Nebukadnessar'ın zihni Göklere karşı sorumluluk duygusuyla dolmalıydı. Zamanın sonuna kadar gerçekleşecek olaylar onun huzurunda bildirilecekti.2GS 293.5

    “Sen, ey kral, kralların kralısın. Göklerin Allahı sana egemenlik, güç, kudret, yücelik verdi. İnsanoğullarım, yabanıl hayvanları, gökteki kuşları senin eline teslim etti. Seni hepsine egemen kıldı. Altından baş sensin.2GS 294.1

    Senden sonra senden daha aşağı durumda başka bir krallık çıkacak. Sonra bütün dünyada egemenlik sürecek tunçtan üçüncü bir krallık çıkacak.2GS 294.2

    Dördüncü krallık demir gibi güçlü olacak. Çünkü demir her şeyi kırıp ezer. Demir gibi tümünü kırıp parçalayacak. Ayaklarla parmakların bir kesiminin çömlekçi kilinden, bir kesiminin demirden olduğunu gördün; yani bölünmüş bir krallık olacak bu. Öyleyken onda demirin gücü de bulunacak, çünkü demiri kille karışık gördün.2GS 294.3

    Ayak parmaklarının bir kesimi demirden, bir kesimi kilden olduğu gibi, krallığın da bir bölümü güçlü, bir bölümü zayıf olacak. Demirin kille karışık olduğunu gördüğüne göre halklar evlilik bağıyla birbirleriyle karışacaklar ama, demirin kille karışmadığı gibi onlar da birbirine bağlı kalmayacaklar.”2GS 294.4

    “Bu krallar döneminde göklerin Allahı hiç yıkılmayacak, başka halkın eline geçmeyecek bir krallık kuracak. Bu krallık önceki krallıkları ezip yok edecek, kendisiyse sonsuza dek sürecek.2GS 294.5

    İnsan eli değmeden dağdan kesilip gelen taşın demiri, tuncu, kili, gümüşü, altını parçaladığını gördün. Yüce Allah bundan sonra neler olacağını krala açıklamıştır. Düş gerçek, yorumu da güvenilirdir.” Bunun üzerine Kral Nebukadnessar Daniel'in önünde yüzüstü yere kapandı. Ona bir sunu ve buhur sunulmasını buyurdu.2GS 294.6

    Kral yorumun gerçek olduğuna ikna olmuştu, alçakgönüllülüğe ve korkuya kapılarak Daniel'e, “Madem bu gizi açıklayabildin, Allahın gerçekten İlahların ilahı, kralların Efendisi” dedi, “Gizleri açan O'dur.”2GS 294.7

    Nebukadnessar bilgelerin öldürülmesiyle ilgili fermanı geri aldı. Daniel'in sırları açıklayan Allah'la bağlantısından ötürü bu adamların canı esirgendi. Sonra Daniel'i yüksek bir göreve getirdi; ona birçok değerli armağan verdi. Onu Babil İli'ne vali atadı, Babil'in bütün bilgelerinin başkanı yaptı. Daniel'in isteği üzerine Şadrak'ı, Meşak'ı, Aved-Nego'yu da Babil İli'nde yüksek görevlere atadı. Daniel ise sarayda kaldı.2GS 294.8

    İnsanlık tarihinde ulusların gelişimi, imparatorlukların yükselmesi ve yıkılması insanın isteğine ve hükmüne bağlıdır gibi görünür. Olayları büyük oranda belirleyen sanki insanın gücü, hırsı ya da kaprisleridir. Oysa Allah'ın sözünde bir perde açılır, insanın çıkarlarının, gücünün ve tutkularının arkasında merhametin kaynağı olan Allah'ın çeşitli aracılarla sessiz ve sabırlı bir şekilde kendi isteğinin tasarısını gerçekleştirdiğini fark ederiz.2GS 295.1

    Elçi Pavlus, Atinalı bilgelerin huzurunda eşsiz bir güzelliğe ve yumuşaklığa dayanan sözlerle Allah'ın yaratılışta, ırkların ve ulusların dağılımdaki tasarısını açıklamıştır: “Dünyayı ve içindekilerin tümünü yaratan, göğün ve yerin Rabbi olan Allah, elle yapılmış tapmaklarda oturmaz. Herkese yaşam, soluk ve her şeyi veren kendisi olduğuna göre, bir şeye gereksinmesi varmış gibi O'na insan eliyle hizmet edilmez. Allah, tüm ulusları bir tek insandan türetti ve onları yeryüzünün dört bir bucağına yerleştirdi. Ulusların var olacağı belirli süreleri ve yerleşecekleri bölgelerin sınırlarını önceden saptadı. Bunu, kendisini arasınlar ve el yordamıyla da olsa bulabilsinler diye yaptı. Aslında Allah hiçbirimizden uzak değildir” (Elçilerin İşleri 17:24-27).2GS 295.2

    Allah isteyen herkesin antlaşmasına katılacağını açıkça bildirmiştir (Hezekiel 20:37). Allah'ın tasarısı yaratılış aracılığıyla dünyanın hem kendileri hem de birbirleri için bereket kaynağı olabilecek ve Yaratıcılarını onurlandıracak varlıklara zemin olmasıydı. Onlar hakkında şöyle demiştir: “Kendim için biçim verdiğim bu halk bana ait olan övgüleri ilan edecek” (Yeşaya 43:21).2GS 295.3

    Allah hem bireyler hem de uluslar için gerçek başarının yolunu hazırlayan ilkeleri bildirmiştir. Musa İsraillilere bu yasayla ilgili şöyle demişti: “Onlara sımsıkı bağlanın. Çünkü ne denli bilge ve anlayışlı olduğunuzu uluslara bunlar gösterecek. Bunlar sizin için boş sözler değildir, sizin yaşamınızdır” (Tesniye 4:6; 32:47). İsrail'e sunulan bereketler aynı koşullarda ve aynı derecede göklerin altındaki her ulusa ve her bireye sunulmuştur.2GS 295.4

    Çeşitli uluslar tarih sahnesine çıkmadan yüzlerce yıl önce her şeyi bilen Allah çağların ilerisini, evrensel krallıkların yükselişlerini ve yıkılışlarını görmüştür. Allah Nebukadnessar'a Babil krallığının yıkılacağını ve belli bir dönem için ikinci bir krallığın ortaya çıkaracağını bildirmiştir. Gerçek Allah'ı yüceltmeyi reddettiği için onun görkemi de son bulacak ve yerine üçüncü bir krallık gelecektir. Üçüncü krallığın ardından demir gibi bir krallık çıkacak ve dünya uluslarına egemen olacaktır.2GS 295.5

    Dünyanın en zengin ülkesi olan Babil'in yöneticileri Yahve korkusuna her şeyden çok öncelik verselerdi, kendilerini O'na bağlayacak ve güçlü kılacak bilgeliğe ve kudrete kavuşacaklardı. Ancak onlar yalnızca sıkıntıya düştüklerinde ve zorlandıklarında Allah'a sığındılar. Böyle zamanlarda, kendi içlerindeki büyük adamlardan yardım gelmediğini gördüklerinde yaşayan Allah'ı onurlandıran ve O'nun tarafından onurlandırılan Daniel gibi adamlardan yardım dilediler. Sınırsız Allah'ın sırlarını açıklamaları için böyle adamlara başvurdular; çünkü gururlu Babil'in adamları yüksek öğrenime sahip oldukları halde Allah'tan günah nedeniyle o denli uzaklaşmışlardı ki O'nun gelecekle ilgili uyarılarını ve vahiylerini açıklayamıyorlardı.2GS 296.1

    Allah sözünün öğrencisi ulusların tarihinde tanrısal peygamberliğin yerine gelişine tanık olabilir. Babil yöneticileri kendilerini Allah'tan bağımsız gördükleri ve krallıklarının görkemini insan başarısına bağladıkları için ülke en sonunda yıkılıp yok oldu. Med-Pers egemenliği Allah'ın yasası ayaklar altına alındığı için Göklerin gazabına maruz kaldı. Rab'bin korkusu halkın çoğunluğunun yüreğinde yer bulmadı. Kötülük, küfür ve yozlaşma baskın çıktı. Sonradan gelen krallıklar daha yoz ve aşağılık çıktılar; ahlaksal değer ölçeğinde giderek daha fazla ağırlık kaybettiler.2GS 296.2

    Yeryüzünde egemenlik süren her yönetici Gökler tarafından bağışlanmıştır, başarısı Allah vergisi bu yetkiyi nasıl kullandığına bağlıdır. Göksel Gözcü her insana, “Sen beni tanımadığın halde seni güçlü kılacağım” demektedir ( Yeşaya 45.5). Nebukadnessar'a söylenmiş şu sözler her insan için de birer yaşam dersidir. “Doğru olanı yaparak günahından, düşkünlere iyilik ederek suçlarından vazgeç. Olur ya, gönencin uzun sürer” (Daniel 4:27).2GS 296.3

    Bu gerçekleri anlamak - doğruluğun bir ulusu yücelttiğini ve merhametin onu kaldırdığını, tahtın doğrulukla kurulduğunu, bu ilkelerin işleyişinin kralları tahttan indiren ve tahta çıkaran Allah'ın gücünün belirtisi olduğunu kavramak - tarihin felsefesini anlamak demektir (Süleyman'ın Özdeyişleri 14:34; 16:12; 20:28; Daniel 2:21).2GS 296.4

    Bu gerçekler yalnızca Allah'ın sözünde açıkça belirtilmiştir. Ulusların ve bireylerin gücünün onları yenilmez kılan olanaklarda, fırsatlarda ya da onların kibirli büyüklüklerinde olmadığı burada görülmektedir. Bu güç onların Allah'ın tasarısını hangi ölçüde gerçekleştirdiğine bakılarak ölçülür.2GS 297.1

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents