Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents

Geçmişten Sonsuzluğa - 2. Cilt

 - Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    Bölüm 43—Görünmeyen Gözcü

    Daniel'in yaşamının son döneminde kendisinin ve İbrani arkadaşlarının sürgüne gönderilmesinin üzerinden yıllar geçtikten sonra ülkede büyük değişiklikler olmuştu. Ulusların korktuğu (Hezekiel 28:7) Nebukadnessar ölmüş ve tüm dünyanın övgüsü olan Babil (Yeremya 51:41) bilge olmayan yöneticilerin eline geçmişti. Ülkede yavaş, ama kararlı bir çözülme vardı.2GS 309.1

    Nebukadnessar'ın torunu olan Belşassar'ın akılsızlığı ve zayıflığı yüzünden kibirli Babil yakında yıkılacaktı. Genç yaşına rağmen krallık yetkisine ortak olmasına izin verilen Belşassar kendi gücüyle böbürlenerek göklerin Allahına karşı diklendi. Allah'ın isteğini öğrenmesi ve söz dinleme sorumluluğunu anlaması için ona birçok fırsat tanındı. Büyükbabasının, Allah'ın fermanıyla nasıl insanların arasından kovulduğunu biliyordu. Nebukadnessar'ın daha sonra Allah'a nasıl döndüğünü ve mucizevi bir şekilde sağlığına kavuşturulduğunu da hatırlıyordu. Ne var ki Belşassar, zevk ve sefa sevgisi nedeniyle unutmaması gereken dersleri unuttu. Kendisine bolca bağışlanan fırsatları tüketti, gerçeği tanımak için elinin altındaki olanakları ihmal etti. Nebukadnessar'ın anlatılmaz acılar çekerek ve ezilerek aldığı derslere Belşassar kayıtsız kaldı.2GS 309.2

    Çok geçmeden terslikler baş gösterdi. Babil, Medli Daryus'un yeğeni Koreş tarafından kuşatıldı. Koreş, birleşik Med ve Pers ordularının komutanıydı. Ne var ki keyfine düşkün Belşassar, Fırat ırmağı tarafından korunan, tunç kapıları ve dev duvarlarıyla ele geçmez gibi görünen kalenin içinde kendini güvencede hissediyor, zamanını zevk ve eğlenceyle geçiriyordu.2GS 309.3

    Kayıtsız bir güvenlik duygusu içinde yaşayan kral, soylu adamlarından bin kişiye büyük bir şölen verdi, onlarla şarap içti. Zenginliğin ve gücün hükmedebileceği her şey bu sahnenin ihtişamına katkıda bulunuyordu. Güzel kadınlar cazibelerini kullanıyorlardı. Zeki ve eğitimli erkekler de oradaydılar. Yöneticiler ve devlet adamları su gibi şarap içiyorlar, onun çıldırtıcı etkisiyle alem yapıyorlardı. İnsanların aklını başlarından alan utanmazca sarhoşluk yüzünden aşağılık tutkular dizginsiz kaldı; kralın kendisi de bu aleme önderlik yapıyordu.2GS 309.4

    Kral şarabını keyifle içerken, atası Nebukadnessar'ın Yeruşalim'deki tapınaktan çıkarıp getirdiği altın ve gümüş kapların getirilmesini buyurdu. Öyle ki, kendisi, karıları, cariyeleri, soylu adamları onlarla içsinler. Böylece Allah'ın Yeruşalim'deki tapınağından alman altın kaplar getirildi; kral, karıları, cariyeleri, soylu adamları onlarla içtiler. Şaraplarını içerken altından, gümüşten, tunçtan, demirden, ağaçtan, taştan ilahları övdüler2GS 310.1

    Belşassar, bu putperest alemi gözleyen göksel bir tanık olduğunu aklının ucundan bile geçirmiyordu. Tanrısal bir gözcü gözlerini bu rezilliğe çevirmişti; bağırışları dinliyor, putlara tapınma etkinliğini seyrediyordu. Davet edilmemiş bu konuk kısa bir şüre sonra varlığını belli etti. Alemin doruk noktasında bir insan elinin parmakları belirdi, şamdanın yanındaki saray duvarının sıvası üzerine yazmaya başladı. Kral yazan eli gördü, aklından geçenler onu ürküttü, benzi soldu; eli ayağı tutmaz oldu, dizlerinin bağı çözüldü.2GS 310.2

    Gürültülü cümbüşün sesi kesildi; insanlar adsız bir dehşete kapılarak elin yazdığı gizemli karakterlere baktılar. O anda gözlerinin önünden kötü yaşamlarının eylemleri geçti, meydan okudukları sınırsız Allah'ın yargı kürsüsünün önünde durduklarını gördüler. Birkaç dakika önce Allah hakkında ileri geri konuşanların beti benzi attı, neşeli bağırışların yerini korku çığlıkları aldı. Allah insanların yüreğine korku saldığında dehşetin yoğunluğunu saklayamazlar.2GS 310.3

    İçlerinde en çok korkan Belşassar'dı. Allah'a yönelik olan ve bu alemle Babil krallığında doruk noktasına çıkan isyanın en büyük sorumlusu oydu. Gücüne meydan okunan ve gururla baş kaldırılan Allah'ın temsilcisinin, görünmeyen Gözcünün varlığı kralı korkuyla felç etti. Vicdanı rahatsız oldu. Belşassar göklerin Allahına karşı gururla dikleniyor ve kendi gücüne güveniyordu. Kimsenin kendisine hesap soracak cüreti gösteremeyeceğini varsayıyordu. Oysa artık kendisine emanet edilenlerin hesabının sorulacağını anlıyordu, kaybedilen fırsatlar ve küstah tavrı için hiçbir mazereti olmadığını biliyordu.2GS 310.4

    Kral yanan harfleri okumak için boşuna gayret gösterdi. Kavrayamadığı bir sır vardı, anlayamadığı bir güç iş başındaydı. Çaresizlik içinde krallığının bilgelerinden yardım istedi. Yüksek sesle Babil'in bilgelerini - falcılarla yıldızbilimcileri - çağırttı. Onlara, “Bu yazıyı kim okuyup ne anlama geldiğini bana açıklarsa, kendisine mor giysi giydirilip boynuna altın zincir takılacak ve ülkede üçüncü önder olacak” dedi. Ancak vaat edilen bu zengin ödüllerin yararı olmadı. Kralın bütün bilgeleri geldiyse de yazıyı kimse okuyamadı ne anlama geldiğini de açıklayamadı. Göksel bilgelik satılamaz ve satın alınamazdı. Nebukadnessar'ın eski kuşak bilgeleri onun rüyasını nasıl yorumlayamadılarsa, Belşassar'ın bilgeleri de gizemli karakterleri okuyamadılar.2GS 310.5

    Bu arada kralla soyluların seslerini duyan kraliçe şölen salonuna geldi. “Çok yaşa, ey kral!” dedi, “Aklından geçenler seni ürkütmesin, benzin solmasın! Ülkende kendisinde kutsal ilahların ruhu bulunan biri var. Atan Kral Nebukadnessar'ın döneminde kavrayışa, sağduyuya, ilahlara özgü bilgeliğe sahip olmakla tanınırdı. Atan Kral Nebukadnessar onu sihirbazların, yıldızbilimcilerin, falcıların başkanlığına atadı. Kralın Belteşassar diye çağırdığı Daniel olağanüstü bir ruha, bilgiye, sağduyuya sahiptir. Üstelik düşleri yorumlama, bilmeceleri çözme, gizemleri açıklama yeteneği de vardır. Daniel'i çağırt, yazının ne anlama geldiğini o sana söyleyecektir.”2GS 311.1

    Böylece Daniel'i kralın önüne getirdiler. Kral, “Kral atamın Yahuda'dan getirdiği, Yahuda sürgünlerinden Daniel sen misin?” diye sordu, “Sende ilahların ruhu bulunduğunu, kavrayış, sağduyu ve olağanüstü bilgelikle donanmış olduğunu duydum. Bu yazıyı okuyup ne anlama geldiğini söylemeleri için bilgelerle falcıları çağırttım. Ama ne anlama geldiğini açıklayamadılar. Senin yorum yapabildiğini, gizemleri açıklayabildiğim duydum. Bu yazıyı okur, ne anlama geldiğini açıklayabilirsen, sana mor giysi giydirilip boynuna altın zincir takılacak; ülkede üçüncü önder olacaksın.”2GS 311.2

    Daniel dehşete kapılmış kalabalığın önünde kralın vaatlerinden hiç etkilenmediğini belli ederek durdu. En Yüce Olan Allah'ın kuluna yaraşan sessiz bir saygınlık taşıyordu. Pohpohlayıcı sözler söylemeyi reddetti ve krala şöyle dedi: “Armağanların senin olsun, ödüllerini de bir başkasına ver.” “Ama ben yine de yazıyı okuyup ne anlama geldiğini sana açıklayacağım.”2GS 311.3

    Peygamber Belşassar'a, onu kurtarabilecek olan ve aslında kendisinin de bildiği alçakgönüllülük dersinin gerçeklerini anımsattı. Nebukadnessar'ın günahından, düşmesinden ve Rab'bin onunla ilişkisinden söz etti. Ona büyük bir yücelik ve egemenlik bağışlanmıştı. Allah onun gururunu yargıladı, o da İsrail'in Allahının gücünü ve görkemini tanıdı. Daniel bu sözlerden sonra büyük kötülüğünden ötürü Belşassar'ı azarladı. Ona günahını, alması gerektiği halde almamakta direndiği dersleri gösterdi. Belşassar büyük babasının deneyimini kavrayamamış, olayların uyarılarından anlam çıkaramamıştı. Gerçek Allah'ı tanıma ve sözünü dinleme fırsatına sahip olduğu halde bunu benimsememişti; isyanın sonuçlarını biçmek üzereydi.2GS 311.4

    Peygamber şöyle duyurdu: “Ama ey sen, onun torunu Belşassar, bunların hepsini bildiğin halde alçakgönüllülüğü benimsemedin. Bunun yerine göğün Rab'bine karşı kendini yükselttin. O'nun tapınağından aldıkları kapları sana getirdiler. Sen, karıların, cariyelerin, soylu adamların onlarla şarap içtiniz. Görmeyen, duymayan, anlamayan altından, gümüşten, tunçtan, demirden, ağaçtan, taştan ilahları övdün. Soluğunu elinde tutan, bütün yollarını gözeten Allah'ı ise yüceltmedin. Bu yüzden Allah o yazıyı yazan eli gönderdi. “Yazılan yazı şudur: MENE, MENE, TEKEL ve PARSİN. 'Bu sözcüklerin anlamı şudur: MENE: Allah senin krallığının günlerini saydı ve ona son verdi. TEKEL: Terazide tartıldın ve eksik bulundun. PERES: Krallığın ikiye bölünerek Medler'le Persler'e verildi.'”2GS 312.1

    Çılgınca cümbüşün yaşandığı o gece Belşassar ve ülke yöneticileri suç ölçüsünü aştılar, Kildani krallığının suçları doruk noktasına ulaştı. Allah'ın kısıtlayıcı eli artık kötülüğe engel olamazdı. Allah çeşitli yollarla onlara yasasına saygı gösterilmesini öğretmek istemişti. Allah yargısı göklere varanlara ilişkin “Babil'i iyileştirmek istedik, ama iyileşmedi.” dedi (Yeremya 51:9). İnsan yüreğinin tuhaf sapkınlığından ötürü Allah geri alınamayacak yargı kararını harekete geçirmek zorunda kaldı. Belşassar düşmeli, krallığı başka ellere geçmeliydi.2GS 312.2

    Peygamber konuşmaya son verdiği zaman kral peygambere vaat ettiklerini yerine getirdi. Belşassar'ın buyruğu üzerine Daniel'e mor giysi giydirilip boynuna altın zincir takıldı ve ülkede üçüncü önder ilan edildi.2GS 312.3

    Yüzyıl kadar önce kral ve danışmanların bir 'zevk gecesinde' birleşerek Allah'a karşı diklenecekleri bildirilmişti. Ancak o gece hızlı bir şekilde korku ve yıkım mevsimine dönüşecekti. Dramın oyuncuları daha dünyaya gelmeden önce gerçekleşecek olaylar bildirilmiştir.2GS 312.4

    Cümbüşün düzenlediği salonda kötü sonları mühürlenmiş olan kişilerle birlikte eğlenen kral habercilerden kentin düşman eline geçtiğini öğrendi. “Kent bütünüyle düştü, ırmak geçitleri tutuldu, bataklıklar ateşe verildi, askerler dehşete kapıldı' diye haber verdiler”(31,32. ayetler). Kendisi ve soyluları Yahve'nin kutsal eşyalarını kullanarak içki içer, gümüş ve altın ilahlara övgüler sunarken Medler ve Persler ırmak geçitlerini aşmışlar, savunmasız kentin merkezine doğru ilerliyorlardı. Darius'un ordusu saray duvarlarının altında duruyordu, kent düşman askerleriyle dolmuştu. Onların zafer bağırışları şaşkına dönen alemcilerin çaresiz çığlıklarına karışıyordu.2GS 313.1

    Kildani kralı Belşassar o gece öldürüldü ve onun yerine yabancı bir kral tahta geçti.2GS 313.2

    İbrani peygamberler Babil'in nasıl düşeceğini açık bir dille bildirmişlerdi. Allah onlara gelecekteki olayları açıklamıştı: “Şeşak nasıl alındı! Bütün dünyanın övünç kaynağı nasıl ele geçirildi! Uluslar arasında Babil nasıl dehşet oldu!” “Bütün dünyanın balyozu nasıl da kırılıp paramparça oldu! Babil uluslar arasında nasıl dehşet oldu!” 'Babil düştü' sesiyle yeryüzü titreyecek, Çığlığı uluslar arasında duyulacak.”2GS 313.3

    “Ansızın düşüp paramparça olacak Babil, yas tutun onun için! Yarasına merhem sürün, belki iyileşir.” “Çünkü Babil'e karşı bir yok edici çıkacak; yiğitleri tutsak olacak, yayları paramparça edilecek. Çünkü Rab karşılık veren bir Allah'dır, her şeyin tam karşılığını verir. Babil önderlerini, bilgelerini, valilerini, kaymakamlarını, yiğitlerini öyle sarhoş edeceğim ki, sonsuz bir uykuya dalacak, hiç uyanmayacaklar.” “Senin için tuzak kurdum, ey Babil, bilmeden tuzağıma düştün. Bulunup yakalandın, çünkü Rab'be karşı çıktın.”2GS 313.4

    “Rab silahhanesini açtı, öfkesinin silahlarını çıkardı. Her Şeye Egemen Rab Yahve'nin Kildani ülkesinde yapacağı iş var.” “İsrail halkı da Yahuda halkı da eziyet çekiyor. Onları tutsak edenler sıkı tutmuş, salıvermek istemiyorlar. Ama onların Kurtarıcısı giiçlüdür, O'nun adı Her Şeye Egemen Yahve'dir...” (Yeremya 51:41; 50:23,46; 51:8,56,57; 50:24,25,33,34).2GS 313.5

    “Babil'in kalın surları böylece yerle bir edildi, yüksek kapıları ateşe verildi.” Rab işte böyle kibirlilerin küstahlığını sona erdirdi ve zalimlerin gururunu kırdı. Sodom'la Gomora' nasıl yıkıldıysa, Kildaniler'in yüce gururu, Krallıkların en güzeli olan Babil de öyle yıkıldı. Peygamber önceden şöyle duyurmuştu: “Orada bir daha kimse yaşamayacak, kuşaklar boyu kimse oturmayacak, bedeviler çadır kurmayacak, çobanlar sürülerini dinlendirmeyecek. Orası yabanıl hayvanlara barınak olacak, evler çakallarla dolacak, baykuşlar yuva yapacak, tekeler oynaşacak orada. Kalelerinde sırtlanlar, görkemli saraylarında çakallar uluyacak. Babil'in sonu yaklaştı, günleri uzatılmayacak.” “Babil'i baykuş yuvasına, bataklığa çevirecek, yıkım süpürgesiyle süpüreceğim” (Yeremya 51:58; Yeşaya 13:11,19-22; 14:23).2GS 314.1

    Babil'in son yöneticisi için tanrısal Gözcünün ilk yöneticiye kestiği hüküm kesildi: “Ey Kral..., krallık senden alındı” (Daniel 4:31).2GS 314.2

    Ey Babil, erden kız,
    İn aşağı, toprağa otur.
    Ey Kildani kızı,
    Tahtın yok artık, yere otur.
    Bundan böyle, 'Nazik, narin' demeyecekler sana.
    Bir çift değirmen taşı al da un öğüt,
    Çıkar peçeni, kaldır eteğini.
    Baldırını aç, ırmaklardan geç.
    Çıplaklığın sergilenecek, mahrem yerlerin görünecek.
    Öç alacağım, kimseyi esirgemeyeceğim.”
    Bizim kurtarıcımız İsrail'in Kutsalı'dır.
    O'nun adı 'Her Şeye Egemen Yahve'dir!'
    Rab diyor ki: “Ey Kildani kızı,
    Karanlığa çekilip sessizce otur.
    Çünkü bundan böyle 'Ülkeler kraliçesi' demeyecekler sana.
    Halkıma öfkelenmiş,
    Mirasım olduğu halde onu bayağılaştırıp Eline teslim etmiştim.
    Ama sen onlara acımadın,
    Yaşlılara bile çok ağır bir boyunduruk yükledin.
    2GS 314.3

    'Sonsuza dek kraliçe olacağım' diye düşünüyordun,
    Bunları aklına getirmedin, sonuçlarını düşünmedin.
    “Ey güvenlikte yaşayan zevk düşkünü,
    İçinden, 'Kraliçe benim, başkası yok;
    Hiç dul kalmayacak,
    Evlat acısı görmeyeceğim' diyorsun.
    Dinle şimdi:
    Bir gün içinde ikisi birden başına gelecek:
    Çok sayıda büyüye, etkili muskalarına karşın Hem dul kalacak,
    Hem evlat acısını alabildiğine yaşayacaksın. “Kötülüğüne güvendin,
    'Beni gören yok1 diye düşündün.
    Bilgin ve bilgeliğin seni saptırdı.
    İçinden, 'Kraliçe benim, başkası yok diyordun.
    Ne var ki, felakete uğrayacaksın.
    Onu durduracak büyü yok elinde,
    Başına gelecek belayı önleyemeyeceksin.
    Üzerine ansızın hiç beklemediğin bir yıkım gelecek.
    Gençliğinden beri emek verdiğin
    Muskalarına, çok sayıda büyüye devam et;
    Belki yararını görür,
    Kimilerini titretirsin.
    Aldığın öğütlerin çokluğu Seni tüketti.
    Yıldız falcıların, yıldızbilimcilerin,
    Ay başlarında ne olacağını bildirenlerin,
    Şimdi kalksınlar da
    Başına geleceklerden seni kurtarsınlar.
    “Bak, hepsi anızdan farksız,
    Ateş yakacak onları.
    Canlarını alevden kurtaramayacaklar.
    Ne ısınmak için kor,
    Ne de karşısında oturulacak ateş olacak.
    Emek verdiğin adamlar böyle olacak.
    Gençliğinden beri alış veriş ettiğin herkes
    Kendi yoluna gidecek,
    2GS 315.1

    Seni kurtaran olmayacak” (Yeşaya 47:1-15).2GS 316.1

    Tarih sahnesine çıkan her ulusun yeryüzünü bir şiire işgal etmesine izin verilmiştir. Bu süre Kutsal Allah'ın tasarısını gerçekleştirip gerçekleştirmediğine bağlıdır. Peygamberlik sözleri dünyanın en büyük imparatorluklarının - Babil, Med-Pers, Grek ve Roma - yükselişini ve ilerleyişini kaydetmiştir. Bunlarla birlikte daha güçsüz uluslarda da tarih tekrarlanmıştır. Her biri belli bir dönem için sınanmış, ama sonunda gerileyip görkemini yitirerek dünya sahnesinden silinmiştir.2GS 316.2

    Uluslar Allah'ın ilkelerini reddetmişler ve böylece kendi yıkımlarına yol açmışlardır. Ancak bu olayların arkasında Allah'ın tasarısını görmek mümkündür. Hezekiel Kıldani ülkesindeki sürgünde kendisine verilen harika bir benzetmede dünya yöneticilerinin işlerine hükmeden üstün bir Kudret görmüştür.2GS 316.3

    Çevar ırmağının kıyılarında kuzeyden gelen bir kasırgaya tanık olmuştur. “Kuzeyden esen kasırganın göz alıcı bir ışıkla çevrelenmiş, ateş saçan büyük bir bulutla geldiğini gördüm. Ateşin ortası ışıldayan madeni andırıyordu.” O noktada dört canlının hareket ettirdiği dört tekerlek görülüyordu. “Bunların üstünde laciverttaşından yapılmış tahta benzer bir nesne vardı. Yüksekte, tahtı andıran nesnede insana benzer biri oturuyordu. Keruvlar'ın kanatları altında insan eline benzer bir şekil göründü” (Hezekiel 1:4,26; 10:8). Bu tekerleklerin son derece karmaşık bir düzenleri vardı, ama mükemmel bir uyum içinde hareket ediyorlardı. Göksel varlıklar keruvların kanatlarının altındaki el tarafından destekleniyor ve yönlendiriliyor, böylece tekerlekleri hareket ettiriyordu. Laciverttaşından tahtın üzerinde Sonsuz Olan oturuyordu. Tahtın çevresindeki gökkuşağı da tanrısal merhametin simgesiydi.2GS 316.4

    Tekerleğe benzeyen unsurlar keruvların kanatlarının altındaki elin yönlendirişindeydi. Böylece insanlığın karmaşık olaylarının aslında Allah'ın denetimi dışına çıkamayacağı gösterilmiş oluyordu. Ulusların çekişmelerinin ve kavgalarının ortasında keruvların üzerinde olan Rab egemendir ve dünyanın gidişine yön vermektedir.2GS 316.5

    Ulusların tarihi günümüzde bizlere seslenir. Allah her ulusa ve her bireye kendi yüce tasarısında bir yer vermiştir. Günümüzde halklar ve uluslar, kusursuz Allah tarafından sınanmaktadırlar. Her insan kendi geleceğini belirleyen seçimleri kendisi yapar; Allah da kendi tasarısının gerçekleşmesi için bu seçimleri yönlendirebilir.2GS 316.6

    Yüce Allah'ın sözünde verilen peygamberlikler, sonsuz geçmişten sonsuz geleceğe dek bütün olayları bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlar. Bunlar çağların akışı içerisinde günümüzde hangi noktada bulunduğumuzu gösterir. Geleceği bildirilen olaylara ilişkin tüm peygamberlik sözleri zaman içinde gerçekleşmiştir. Bunları tarih sayfalarında izlemek mümkündür. Bundan sonra gelecek olayların da aynı şekilde gerçekleşeceğinden emin olabiliriz.2GS 317.1

    Günümüzdeki belirtiler büyük ve ciddi olayların eşiğinde olduğumuzu göstermektedir. Dünyamızda sıkıntı ve karışıklık hakimdir. Kurtarıcının ikinci gelişinden önce gerçekleşecek olaylarla ilgili peygamberliği gözlerimizin önünde gerçekleşiyor. “Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Korkmayın sakın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak” (Matta 24:6,7).2GS 317.2

    Çağımız hayatta olan herkes için büyük bir ilgi kaynağıdır. Yöneticiler, devlet adamları, yetkililer, her sınıfın kadın ve erkek düşünürleri gözlerini olaylara dikmişlerdir. Uluslar arası ilişkileri ilgiyle gözlemektedirler. Yeryüzündeki her unsura hükmeden yoğunluğu seyretmekte, büyük ve kararlı bir gelişmenin baş göstereceğini kabul etmektedir - dünya muazzam bir krizin eşiğindedir.2GS 317.3

    Bu olaylara ilişkin tek doğru bakış açısını Kutsal Kitap sağlar. Dünya tarihimizdeki son büyük olaylar Kutsal Yazıda kaydedilmiştir. Bu olayların gölgeleri şimdiden dünyamızın üzerine düşmüş, sesleri yeryüzünü titretmeye, insanların yüreklerini korkuyla doldurmaya başlamıştır.2GS 317.4

    “İşte Rab yeryüzünü harap edip viraneye çevirecek, yeryüzünü altüst edecek, üzerinde yaşayanları darmadağın edecek... Çünkü Allah'ın yasalarını çiğnediler, kurallarını ayaklar altına aldılar, ebedi antlaşmayı bozdular. Bu yüzden lanet dünyayı yiyip bitirdi, orada yaşayanlar suçlarının cezasını çekiyorlar. Yaşayanlar bu nedenle yanıyor, pek azı kurtulacak” (Yeşaya 24:1-6).2GS 317.5

    “Eyvahlar olsun! Çünkü Rab'bin günü yaklaştı. Her Şeye Gıicii Yeten, o gün yıkım getirecek. Yiyeceğimiz gözümüzün önünde yok edildi. Allahımızın Tapınağı'nda sevinç ve coşku sona erdi. Tohumlar keseklerin altında çürüdü, tahıl yok oldu, ambarlar boş kaldı, depolar yıkıldı. Hayvanlar nasıl da inliyor! Sığır sürüleri çaresiz. Çünkü otlaklar kurudu. Koyun sürüleri perişan oldu. Asmalar kurudu, incir ağaçları soldu; nar, hurma, elma, bütün meyve ağaçları kurudu. İnsanoğullarının sevinci yok oldu” (Yoel 1:15-18,12).2GS 318.1

    “Ah, içim içim! Acıdan kıvranıyorum. Ah, yüreğim, yüreğim çarpıyor. Sessiz duramıyorum! Çünkü boru sesini, savaş naralarını işittim! Felaket felaketi izliyor, bütün ülke viran oldu. Bir anda çadırlarım, perdelerim yok oldu.”2GS 318.2

    “Ah, ne korkunç gün! Onun gibisi olmayacak. Yakup soyu için sıkıntı dönemi olacak, yine de sıkıntıdan kurtulacak” (Yeremya 30:7).2GS 318.3

    “Sen Rab'bi kendine sığınak, yüceler Yiicesi'ni konut edindiğin için, başına kötülük gelmeyecek, çadırına felaket yaklaşmayacak” (Mezmır 91:9,10).2GS 318.4

    “Doğuran kadın gibi ağrı çek, acıyla kıvran, ey Siyon halkı. Şimdi kentten çıkıp kırlarda konaklayacaksın. Babil'e gidecek, orada özgürlüğe kavuşacaksın. Rab seni orada kurtaracak düşmanlarının elinden. Ama şimdi birçok ulus sana karşı birleşti. 'Siyon murdar olsun, başına gelenleri gözlerimizle görelim' diyorlar. Ne var ki, Rab'bin ne düşündüğünü bilmiyorlar, O'nun tasarılarını anlamıyorlar. Rab onları harman yerinde dövülen buğday demetleri gibi cezalandırmak için topladı” (Mika 4:10-12). Allah en büyük tehlike anında kilisesini boşa çıkarmayacaktır. Ona kurtuluş vaadi vermiştir. “Yakup'un çadırlarını eski haline kavuşturacağım, konutlarına acıyacağım. Yeruşalim höyük üzerinde yeniden kurulacak, saray kendi yerinde duracak” (Yeremya 30:18).2GS 318.5

    Sonra Allah'ın tasarısı gerçekleşecektir; O'nun krallığının ilkeleri güneşin altında yaşayan herkes tarafından onurlandırılacaktır.2GS 318.6

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents