Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents

Geçmişten Sonsuzluğa - 2. Cilt

 - Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    Bölüm 5—Süleyman'ın Tövbesi

    Süleyman'ın yönetimi sırasında Rab ona iki kez göründü, onay ve öğüt sözleri verdi. Givon'daki bir gece görümü sırasında bilgelik, zenginlik ve saygınlık vaatlerinin yanı sıra alçakgönüllü ve söz dinler bir tavır için öğütler de verildi. Tapmak adandıktan sonra Rab onu sadakat konusunda bir kez daha uyardı. Süleyman'a verilen öğütler son derece sadeydi, vaatler de harikaydı. Ne var ki, Göklerin beklentilerini karşılamaya son derece uygun koşulları, karakteri ve yaşamı olan kişi hakkında şöyle yazılmaktadır: “İsrail'in sı Rab, kendisine iki kez görünüp, 'Başka ilahlara tapma!' demesine karşın, Süleyman Rab'bin yolundan saptı ve O'nun buyruğuna uymadı.” (1.Krallar 11:9,10). Süleyman'ın imandan dönüşü o denli katıksız, yüreği günahtan ötürü o denli katıydı ki, durumu tümüyle ümitsiz görünüyordu.2GS 44.1

    Süleyman, Allah ile yaşamış olduğu beraberliğin sevincini bırakıp benliğin zevklerinde doyum aramaya başladı. Bu deneyim şöyle dile getirilmektedir: “Büyük işlere girdim. Kendime evler inşa ettim, bağlar diktim. Bahçeler, parklar yaptım, oralara türlü türlü meyve ağaçları diktim. Dal budak salan orman ağaçlarını sulamak için havuzlar yaptım. Kadın, erkek köleler satın aldım; evimde doğan kölelerim de vardı. Ayrıca benden önce Yeruşalim'de yaşayan herkesten çok sığıra, davara sahip oldum.2GS 44.2

    Altın, gümüş biriktirdim; kralların, vilayetlerin hazinelerini topladım. Kadın, erkek şarkıcılar ve erkeklerin özlemi olan bir harem edindim. Böylece büyük üne kavuştum, benden önce Yeruşalim'de yaşayanların hepsini aştım. Bilgeliğimden de bir şey yitirmedim. Gözümün dilediği hiçbir şeyi kendimden esirgemedim. Gönlümü hiçbir zevkten alıkoymadım. Yaptığım her işten zevk aldı gönlüm. Bütün emeğimin ödülü bu oldu. Yaptığım bütün işlere, harcadığım bütün emeklere bakınca, gördüm ki, hepsi boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış. Güneşin altında hiçbir kazanç yokmuş.2GS 44.3

    Sonra bilgelik, delilik, akılsızlık nedir diye baktım; çünkü kralın yerine geçecek kişi zaten yapılanın ötesinde ne yapabilir ki? ... Böylece hayattan nefret ettim. Çünkü güneşin altında yapılan iş çetindi bence. Her şey boş ve rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış. Güneşin altında harcadığım bütün emekten nefret ettim. Çünkü her şeyi benden sonra gelecek olana bırakmak zorundayım” (Vaiz 2:418).2GS 44.4

    Süleyman acı bir deneyim yaşayarak dünyasal zevklerin peşinde geçen bir yaşamın boşluğunu öğrendi. Putperest ilahlara sunaklar yaptı ve onların insan ruhunu rahatlatma vaatlerinin ne kadar boş olduğunu öğrendi. Kasvetli ve can sıkıcı düşünceler gece gündüz onu rahatsız etmeye başladı. Süleyman için artık yaşam sevinci ya da akıl huzuru kalmamıştı, gelecek de ümitsiz görünüyordu.2GS 45.1

    Ne var ki Rab onu bırakmamıştı. Ciddi yargı sözleriyle kralı uyardı, izlediği yolun ne denli günahlı olduğunu görmesini istedi. Süleyman'ın çevresindeki korumasını kaldırarak, düşmanların egemenliği taciz etmesine ve zayıflatmasına izin verdi. Rab kral soyundan gelen bir düşmanı, Edomlu Hadat'ı Süleyman'a karşı ayaklandırdı... Allah, efendisi Sova Kralı Hadadezer'den kaçan bir düşmanı, Elyada oğlu Rezon'u Süleyman'a karşı ayaklandırdı... Hadat'ın yaptığı kötülüğün yanı sıra, Rezon Süleyman yaşadığı sürece İsrail'in düşmanı oldu; Aram'da krallık yaparak İsrail'den nefret etti... Efrayim oymağından Nevat oğlu Seredalı Yarovam Kral Süleyman'a karşı ayaklandı. Yarovam Süleyman'ın görevlilerindendi (1.Krallar 11:14-28).2GS 45.2

    En sonunda Rab, bir peygamber aracılığıyla Süleyman'a ürkütücü bir mesaj verdi: “Seninle yaptığım antlaşmaya ve kurallarıma bilerek uymadığın için krallığı elinden alacağım ve görevlilerinden birine vereceğim” dedi, “ancak baban Davut'un hatırı için, bunu senin yaşadığın sürede değil, oğlun kral olduktan sonra yapacağım” (11,12.ayetler).2GS 45.3

    Süleyman ev halkıyla birlikte nasıl mahkum edildiğini işittiği zaman gördüğü düşten uyandı. Vicdanı harekete geçti ve akılsızlığını gerçek ışıkta görmeye başladı. Ezik bir ruhla, zayıf düşmüş bir zihin ve bedenle dünyanın çatlak sarnıçlarına sırt çevirerek yeniden yaşam suyunun kaynağına döndü. Çektiği acılar en sonunda sonuç verdi. Akılsızlığın pençesinden kurtulamadığı için tümüyle yıkıma uğramaktan korkuyordu, ama artık Allah'ın mesajındaki ümit ışığını görebiliyordu. Allah Süleyman'ı tümüyle kesip atmamıştı; onu kendi başına kurtulamadığı mezardan da beter bir tutsaklıktan kurtarmaya hazırdı.2GS 45.4

    Süleyman, üstü gözeten daha üst birinin gücünü ve sevgisini minnetle kabul etti (Vaiz 5:8). Düştüğü yerden kalkıp paklığa ve kutsallığa doğru adım atmaya başladı. Günahın yıkıcı sonuçlarından kaçmayı asla ümit edemezdi, zihnini izlediği benlik yolunun anılarından tamamen arındıramazdı, ama başkalarının aynı akılsızlığa kapılıp sürüklenmesine engel olabilirdi. Yanılgılarını itiraf edebilir ve kendi hatalarıyla etkin kıldığı kötülüğün sonuçlarından ötürü başkaları kaybolmasın diye uyarıda bulunabilirdi.2GS 46.1

    Gerçek tövbeli, geçmiş günahlarını unutmaz. Esenliğe kavuşur kavuşmaz, yapmış olduğu hatalara karşı kayıtsız bir tavır takınamaz. Kendi yanlışlarından ötürü kötülüğün tuzağına düşenleri düşünür ve onları gerçeğin yoluna çekmek için elinden geleni yapar. Kavuştuğu ışık ne kadar parlak olursa, başkalarını da doğru yola yöneltme arzusu o kadar güçlü olacaktır. Yanlış yolunu doğru gibi göstermeye ya da hatalarını hafife almaya çalışmaz, tehlike işareti vererek başkalarının dikkatli olmasını sağlar.2GS 46.2

    Süleyman, “insanların içi kötülük doludur, yaşadıkları sürece içlerinde delilik vardır” dedi (Vaiz 9:3). Ayrıca şöyle ilan etti: “Suçlu çabuk yargılanmazsa, insanlar kötülük etmek için cesaret bulur. Günahlı yüz kez kötülük edip uzun yaşasa bile, Allah'tan korkanların, O'nun önünde saygıyla duranların iyilik göreceğini biliyorum. Oysa kötü, Allah'tan korkmadığı için iyilik görmeyecek, gölge gibi olan ömrü uzamayacaktır” (Vaiz 8:11-13).2GS 46.3

    Kral heba olan yıllarını gelecek kuşaklar için bir tür uyarı dersi olarak, esinleme ruhuyla kaydetti. Böylece, ektiği tohumlar kendi halkı tarafından kötülüğün ekinleri olarak biçildiği halde, bütün emekleri boşa gitmemiş oldu. Süleyman sonraki yıllarda yumuşak huylu ve ezik bir yürekle 'bildiklerini halka da öğretmeye başladı'. “Hesap etti, araştırdı ve birçok özdeyişi düzene soktu. Bilgelerin sözleri üvendire gibidir, derledikleri özdeyişlerse, iyi çakılan çivi gibi; bir tek Çoban tarafından verilmişler. Bunların dışındakilerden sakın, evladım. Çok kitap yazmanın sonu yoktur, fazla araştırma da bedeni yıpratır” (Vaiz 12:9-12).2GS 46.4

    “Her şey duyuldu, sonuç şu” diye yazdı, “Allah'a saygı göster, buyruklarını yerine getir, çünkü insanın bütün görevi budur. Allah her işi, her gizli şeyi yargılayacaktır, ister iyi ister kötü olsun” (13,14 ayetleri).2GS 46.5

    Süleyman'ın sonraki yazıları, izlediği yolun kötülüğünü giderek daha çok fark ettiğini göstermektedir. Göklerin en seçkin armağanlarını çar çur etmesine yol açan hatalara karşı gençleri korumaya özen gösterdi. Destek ve yaşam kaynağı olan Allah'ta teselli bulması gereken ileri yaşında Göklerin ışığına ve Allah'ın bilgeliğine sırt çevirdiğini, Yahve yerine putlara tapındığını keder ve utançla itiraf etti. Şimdi ise, böyle bir yaşam sürmenin boşluğunu üzücü deneyim yoluyla öğrendiği için, kendisinin geçtiği acı yola düşmesinler diye başkalarıni kurtarmayı arzulamaktadır.2GS 47.1

    Allah'ın hizmetinde gençleri bekleyen ayrıcalıklara ve sorumluluklara ilişkin şu dokunaklı sözcükleri yazdı: “Işık tatlıdır, güneşi görmek güzeldir. Evet, insan uzun yıllar yaşarsa, sevinçle yaşasın. Ama karanlık günleri unutmasın, çünkü onlar da az değil. Gelecek her şey boştur. Ey delikanlı, gençliğinle sevin, bırak gençlik günlerinde yüreğin sevinç duysun. Gönlünün isteklerini, gözünün gördüklerini izle, ama bil ki, bütün bunlar için Allah seni yargılayacaktır. Öyleyse at tasayı yüreğinden, uzaklaştır derdi bedeninden. Çünkü gençlik de dinçlik de boştur” (Vaiz 11:7-10).2GS 47.2

    “Bu yüzden zor günler gelmeden,
    'Zevk almıyorum' diyeceğin yıllar yaklaşmadan,
    Güneş, ışık, ay ve yıldızlar kararmadan,
    Ve yağmurdan sonra bulutlar geri dönmeden,
    Gençlik günlerinde seni Yaratan'ı anımsa.
    O gün, evi bekleyenler titreyecek,
    Güçlüler eğilecek,
    Öğütücüler azaldığı için duracak,
    Pencereden bakanlar kararacak.
    Değirmen sesi yavaşlayınca,
    Sokağa açılan çift kapı kapanacak,
    İnsanlar kuş sesiyle uyanacak,
    Ama şarkıların sesini duyamayacaklar.
    Dahası yüksek yerden,
    Sokaktaki tehlikelerden korkacaklar;
    Badem ağacı çiçek açacak,
    Çekirge ağırlaşacak,
    Tutku zayıflayacak.
    2GS 47.3

    Çünkü insan sonsuzluk evine gidecek,
    Yas tutanlar sokakta dolaşacak.
    Gümüş tel kopmadan,
    Altın tas kırılmadan,
    Testi çeşmede parçalanmadan,
    Kuyudaki su dolabı kırılmadan,
    Toprak geldiği yere dönmeden,
    Ruh onu veren Allah'a dönmeden, seni Yaratan'ı anımsa” (Vaiz 12:1-7).
    2GS 48.1

    Süleyman'ın yaşamı yalnızca gençler için değil, ileri yaşta olanlar, yaşamın doruklarından inen ve batan güneşle yüzleşenler için de uyarılarla doludur. İyi ve kötü arasında gidip gelen çalkantılı gençleri görür ve işitiriz. Kötü tutkular onlar için çok güçlü gelebilir. Ancak ileri yaşta olanlarda bu tür iniş ve çıkışlara ya da sadakatsizliğe rastlayacağımızı düşünmeyiz. Neticede karakterin oturduğunu, ilkelerin de köklendiğini sanırız. Oysa bu her zaman böyle olmaz. Süleyman'ın karakteri meşe gibi sağlam olması gerekirken, ayartının gücüyle yıkılıvermiştir. Kuvvetinin doruk noktasında olması gerekirken en zayıflar arasında bulunmuştur.2GS 48.2

    Bu tür örneklere baktığımızda, hem gençler hem de yaşlılar için tek güvencenin dikkatli olup dua etmek olduğunu görüyoruz. Güvenliğimiz yüksek mevkiden ya da büyük ayrıcalıklardan kaynaklanmıyor. Yıllarca gerçek iman deneyimini yaşayan bir kişi, Şeytan'ın saldırılarına maruz kalabliliriz. İçsel günah ve dışsal ayartıyla mücadelede bilge ve güçlü Süleyman bile yenik düşmüştür. Onun yenilgisi bize şunu gösteriyor: İnsanın düşünsel, nitelikleri hangi düzeyde olursa olsun, Allah'a geçmişte ne denli sadık bir hizmet sunmuş olursa olsun, kendi bilgeliğine ve namusuna asla güvenmemelidir.2GS 48.3

    Her kuşakta ve ülkede karakteri bina etmenin gerçek temeli ve yöntemi aynıdır. “Allahın olan Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün gücünle ve bütün aklınla sev. Komşunu da kendin gibi sev” (Luka 10:27). Allah'ın büyük prensibi, Kurtarıcımızın karakterinde ve yaşamında ortaya konan yüce ilke, bizim tek temelimiz ve rehberimizdir. “Yaşadığınız sürenin güvencesi O'dur. Bol bol kurtuluş, bilgi ve bilgelik sağlayacak. Halkın hazinesi Rab korkusudur” (Yeşaya 33:6).2GS 48.4

    Bu ayet, İsrail'e şu sözler söylendiği zaman olduğu gibi şimdi de geçerlidir: “Onlara sımsıkı bağlanın. Çünkü ne denli bilge ve anlayışlı olduğunuzu uluslara bunlar gösterecek. Bu kuralları duyunca, uluslar, 'Bu büyük ulus gerçekten bilge ve anlayışlı bir halk!' diyecek” (Tesniye 4:6). Kişisel namus, evde paklık, toplumsal refah ve sabit bir ulusun tek güvencesi budur. Yaşamın bütün karmaşaları, tehlikeleri ve çatışkılarında tek güvence Allah'ın söylediklerini yapmaktır. “Rab'bin kuralları doğrudur. Böyle yaşayan asla sarsılmayacak” (Mezmurlar 19:8; 15:5).2GS 49.1

    Süleyman'ın yoldan çıkışından ders alanlar, onu alt eden günahların geldiğini görünce sakınacaklardır. İnsanı yoldan çıkmaktan alıkoyan tek şey Göklerin gereklerine uymaktır. Allah insana yüce bir ışık ve büyük bereketler sağlamıştır; ama bu ışık ve bereketler kabul edilmedikçe, söz dinlemezliğe ve imandan dönüşe karşı güvence olamaz. Allah'ın yüksek itimat gerektiren konumlara yerleştirdiği insanlar, O'nu bırakıp insan bilgeliğine döndükleri | zaman ışık karanlık haline gelir. Onların yetenekleri de tuzak olur.2GS 49.2

    Mücadele sona erene kadar, Allah'tan ayrılanlar olacaktır. Şeytan koşulları öyle düzenleyecektir ki, Allah'ın gücüyle korunmadıkça canın burçları sinsice zayıflayacaktır. Her adımda, “Bu Rab'bin yolu mudur?” diye sormalıyız. Yaşam devam ettiği sürece tutkulara ve hırslara karşı sıkı bir kararlılıkla uyanık durmamız gerekecektir. Allah'a dayanmadıkça ve Mesih'teki saklı yaşamımıza sığınmadıkça güvencede olamayız. Uyanık olmak ve dua etmek paklığın güvencesidir.2GS 49.3

    Allah Kentine girenler, dar kapıdan gireceklerdir. “Oraya murdar hiçbir şey, iğrenç ve aldatıcı işler yapan hiç kimse asla girmeyecek; yalnız adları Kuzu'nun yaşam kitabında yazılı olanlar girecektir” (Esinleme 21:27). Ancak düşen insanların ümitsizliğe kapılmasına gerek yoktur. Bir zamanlar Allah'ın onurlandırdığı yaşlı insanlar, canlarını kirletmiş, erdemlerini şehvet sunağında kurban etmiş olabilirler. Ama tövbe ederler, günahlarını bırakırlar, Allah'a dönerlerse, onlar için hala ümit var demektir. “Çekmek üzere olduğun sıkıntılardan korkma!” diye çağıran kişi, aynı zamanda şöyle diyor: “Bak, İblis sizi sınamak için aranızdan bazılarını yakında zindana atacak ve 0n gün süreyle sıkıntı çekeceksiniz. Ölüm pahasına da olsa sadık kal, ben sana yaşam tacını vereceğim. Kötü kişi yolunu, fesatçı düşüncelerini bıraksın; Rab'be dönsün, merhamet bulur, Allahımız'a dönsün, bol bol bağışlanır” (Esinleme 2:10); (Yeşaya 55:7). Allah günahtan nefret ediyor, ama günahlıları seviyor. Ve şöyle diyor: “Onların dönekliğini düzelteceğim, gönülden seveceğim onları” (Hoşea 14:4).2GS 49.4

    Süleyman'ın tövbesi içtendi; ancak bırakmış olduğu kötü örneğin verdiği zarar, tamir edilemedi. O imandan döndüğü zaman, krallıkta pak, sadık ve güvenilir kişiler vardı. Ama birçoğu yoldan çıktı; putperestliğin güçleri ve dünyasal etkinlikler işlemeye başladı. Tövbe eden kral, bunları kolay kolay durduramadı. Süleyman'ın iyiliğe yönelik etkisi büyük oranda zayıfladı. Birçok kişinin onun önderliğine duyduğu güven sarsıldı. Kral günahını itiraf etti, hatta sonraki kuşaklara akılsızlığını ve tövbesini aktardı. Buna rağmen, hatalarının kötü etkisini tümüyle ortadan kaldırmayı umut edemezdi. Süleyman'ın imandan sapmasının verdiği cesaretle birçokları kötülük yapmaya devam ettiler. Onun önderliğini izleyen birçoklarının yıkımı, Allah'ın ona verdiği yeteneklerin kötüye kullanılmasından kaynaklanmaktadır.2GS 50.1

    İzlediği kötü yolun üzerinde acı acı düşünen Süleyman, yüreğini şu şekilde dile getirdi: “Bilgelik silahtan iyidir, ama bir deli çıkar, her şeyi berbat eder...Güneşin altında gördüğüm bir kötülük var, hükümdarın elinden çıkan yanlışlık gibidir: Akılsızlık çok yüksek makamlara konuyor.Ölü sinekler attarın ıtırını kokutur. Biraz aptallık da bilgeliği ve saygınlığı bastırır.” (Vaiz 9:18; 10:5,6,1).2GS 50.2

    Süleyman'ın yaşamında gördüğümüz birçok ders içinde belki de en çok vurgulanması gereken etkimizi iyilik ya da kötülük için kullanabileceğimiz gerçeğidir. Etki alanımız ne denli dar olursa olsun, ya iyilik ya da kötülük için etki ederiz. Etkimiz, bizim bilgimiz ya da kontrolümüz dışında başkalarında bereket ya da lanet işlevi görür. Ya hoşnutsuzluğun kasvetini ve bencilliğiyle birlikte günahın ölümcül iğnesinin zehrini, ya da iman,cesaret ve ümidin yaşam veren gücünü ve sevginin hoş kokusunu yansıtırız. Mutlak bir gerçek varsa, o da çevremizde iyi ya da kötü bir etki bıraktığımızdır.2GS 50.3

    Etkimizin çevremize ölüm saçması korkutucu bir düşüncedir, ama mümkündür. Yanlış yola sapan bir can, kaybedilen sonsuz mutluluk - bu kaybın bedelini kim hesaplayabilir! Ancak acele bir hareketimiz, düşüncesiz bir sözümüz başka bir kişinin yaşamını öyle derinden etkileyebilir ki, canını mahva götürebilir. Karakterimizdeki bir leke bile birçoklarını Mesih'ten döndürebilir.2GS 50.4

    Ekiten tohumdan hasat çıkar, bunu yeniden ektiğimizde yeni hasat kat ve kat çoğalmış olur. Başkalarıyla ilişkimizde de aynı yasa geçerlidir. Her hareket ya da söz meyve verecek bir tohumdur. Düşünceli nezakete, söz dinlerliğe, benliği inkara dayanan her eylem başkalarında meyve verecek ve onlardaki bu meyveler de yine başkalarının bol meyve vermesini sağlayacaktır. O halde her türlü kıskançlık, kötülük ya da bölünme, birçoklarım zehirleyecek bir acı köktür (İbraniler 12:15). O halde zehirlenenlerin sayısı ne kadar çok olacaktır! O halde iyiliğin ya da kötülüğün ekilmesi sonsuzluğa dek uzanan bir etkinliktir.2GS 51.1

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents