Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    Bölüm 4 - İtiraf Etme

    “Günahlarını gizleyen başarılı
    olmaz, İtiraf edip bırakansa
    merhamet bulur.”
    GY 23.1

    (Süleyman’ın Özdeyişleri 28:13)

    Allah’ta merhamet bulmanın şartları basit, adil ve makuldür. Rab, günahlarımızın bağışlanması için bizden ağır bir iş istemez. Gök’ün Allahı’na canlarımızı beğenilir hale getirmek ya da günahımızın cezasını çekmek için uzun ve yorucu haclar yapmamız veya günahlarımızın cezasını sanki ödeyebilecekmişiz gibi kendimizi incitmemiz veya aşağılamamız gerekmez; fakat günahını itiraf edip bırakan merhamet bulacaktır.GY 23.2

    Elçi şöyle diyor: “Şifa bulmak için günahlarınızı birbirinize itiraf edin ve birbiriniz için dua edin” (Yakup 5:16). Günahlarınızı Allah’a itiraf edin, zira günahı yalnızca Allah affedebilir; kusurlarınızı da birbirinize itiraf edin. Arkadaşınızı veya komşunuzu incittiyseniz yanlışınızı tanımalısınız, onun görevi ise sizi serbestçe bağışlamaktır. Sonra Allah’tan af dilemelisiniz, zira incittiğiniz kardeşiniz Allah’ın malıdır ve onu incitmekle onun Yaratıcısı ve Kurtarıcısı’na karşı günah işlemişsinizdir. Dava, günahın her lekesini temizleyebilen, “her alanda bizim gibi denenmiş, ama günah işlememiş,” “zayıflıklarımızda bize yakınlık du[yan]” tek gerçek Aracı olan Başrahibimiz’e sunulur (İbraniler 4:15).GY 23.3

    Suçunu tanıyarak canlarını Allah’ın önünde alçaltmamış olanlar, kabulün ilk şartını henüz yerine getirmemişlerdir. O pişman olunmayacak tövbeyi tecrübe etmediysek, günahımızdan iğrenerek bunları gerçekten ruhumuzdan gelen bir utanç duygusu ve kırgınlıkla itiraf etmediysek, günahların affını hiçbir zaman gerçekten aramamışızdır; ve hiçbir zaman aramadıysak, hiçbir zaman Allah’ın selametini bulamamışızdır. Geçmiş günahların affını almamış olmamızın tek sebebi, kalplerimizi alçaltmaya ve gerçeğin sözünün şartlarına uymaya razı olmamamızdır. Bu meseleyle ilgili açık talimatlar verilmiştir. İster aleni ister gizli olsun, günahların itirafı kalpten ve serbestçe beyan edilmelidir. Günahkârdan zorla alınmamalıdır. Ne hafif ve aldırışsız bir şekilde yapılmalıdır ne de günahın iğrençliğinin farkında olmayan kişilerden zorla alınmalıdır. Canın en gizli yerlerinden dökülen itiraf, sonsuz merhametin Allahı’na ulaşacaktır. Mezmurcu şöyle diyor: “RAB gönlü kırıklara yakındır, ruhu ezikleri kurtarır” (Mezmur 34:18).GY 23.4

    Gerçek itirafın daima spesifik olma niteliği vardır ve her bir günahı kabullenir. Günahlar sadece Allah’ın önüne getirilecek nitelikte olabilirler; günahın yüzünden zarar gören kişilere itiraf edilmesi gereken yanlışlar olabilirler; ya da umumi bir karaktere sahip olup herkesin önünde itiraf edilmesi gereken türden olabilirler. Ancak tüm itiraf kesin ve isabetli olmalı, suçlu olduğunuz günahları tanımalıdır.GY 24.1

    Samuel’in zamanında İsrailliler Allah’tan uzaklaştılar. Günahın acısını çekiyorlardı; zira Allah’a olan imanlarını, O’nun ulusu yönetme gücünü ve hikmetini algılama yeteneklerini, O’nun kendi davasını savunma ve haklı çıkarma kabiliyetine olan itimatlarını kaybetmişlerdi. Evrenin büyük Yöneticisi’nden dönerek etraflarındaki diğer uluslar gibi yönetilmeyi istediler. Huzur bulmadan önce şu kesin itirafta bulundular: “Bütün günahlarımıza kendimize bir kral istemek kötülüğünü de ekledik” (1. Samuel 12:19). Suçlu bulundukları bu günahın itiraf edilmesi gerekiyordu. Küstahlıkları, ruhlarını ezdi ve onları Allah’tan kopardı.GY 25.1

    İtiraf, samimi tövbe ve hareketlerde düzelme olmadan Allah’a kabul edilebilir olmayacaktır. Hayatta kesin değişimler olmalıdır; Allah’a itici olan her şey bırakılmalıdır. Günah yüzünden duyulan samimi üzüntünün sonucu bu olacaktır. Bize düşen görev açıkça önümüze konulmuştur: “Yıkanıp temizlenin, kötülük yaptığınızı gözüm görmesin, kötülük etmekten vazgeçin. İyilik etmeyi öğrenin, adaleti gözetin, zorbayı yola getirin, öksüzün hakkını verin, dul kadını savunun” (Yeşaya 1:16, 17). “Aldığı rehini geri verse, çaldığını ödese, yaşam veren kurallar uyarınca davranıp günah işlemese kesinlikle yaşayacak, ölmeyecektir” (Hezekiel 33:15). Pavlus, tövbe işiyle ilgili şöyle diyor: “Bakın bu acılar, Tanrı’nın isteğiyle çektiğiniz bu acılar sizde ne büyük ciddiyet, paklanmak için ne büyük istek yarattı! Sizde ne büyük öfke, korku, özlem, gayret ve suçluyu cezalandırma arzusu uyandırdı! Bu konuda her bakımdan masum olduğunuzu kanıtladınız” (2. Korintliler 7:11).GY 25.2

    Günah ahlaki algıları körelttiği zaman, yanlış yapan kişi karakter eksikliklerini farketmez ve yaptığı kötülüğün büyüklüğünü anlamaz; ve Kutsal Ruh’un ikna edici gücüne boyun eğmediği sürece, günahına kısmen kör kalacaktır. İtirafları samimi ve kalpten değildir. İnkâr ettiği her suça, suçu savunacak bir bahane ekler, kınandığı şu veya bu şeyi bazı koşullar mevcut olmasaydı öyle yapmayacağını beyan eder.GY 25.3

    Adem ile Havva, yasak meyveden yedikten sonra bir utanç ve dehşet duygusuyla dolmuşlardı. İlk olarak tek düşünceleri günahlarını nasıl mazur gösterip korkunç ölüm cezasından kaçabilecekleri oldu. Rab günahları hakkında sorunca Adem suçu kısmen Allah’a, kısmen Havva’ya yükleyerek cevap verdi: “Yanıma koyduğun kadın ağacın meyvesini bana verdi, ben de yedim.” Kadın ise suçu yılana yükledi: “Yılan beni aldattı, o yüzden yedim” (Yaratılış 3:12, 13). Sen neden yılanı yarattın? Sen neden onun Aden’e girmesine izin verdin? Onun bahanesinde ima edilen sorular bunlardı, böylelikle düşüşlerinin sorumluluğunu Allah’a atfediyordu. Kendini haklı çıkarma ruhu yalanların babasından kaynaklanmaktadır ve Adem’in tüm çocuklarında sergilenmiştir. Bu türden itiraflar ilahî Ruh tarafından ilham edilmemiştir ve Allah’a kabul edilebilir olmayacaktır. Gerçek tövbe, insanı, suçunu kendisi taşımaya ve hile veya ikiyüzlülük olmadan onu tanımaya yönlendirecektir. Zavallı vergi görevlisi gibi, gözlerini bile göğe kaldırmadan “Tanrım, ben günahkâra merhamet et” 1 Bkz. Luka 18:13. Çev. diye haykıracaktır ve suçlarını tanıyan aklanacaktır, zira tövbekâr ruhu İsa kendi kanıyla savunacaktır.GY 25.4

    Allah’ın sözündeki samimi tövbe ve utanç örnekleri, içinde günah için hiçbir mazeret veya kendini haklı çıkarma teşebbüsü olmayan bir itiraf ruhu sergilemektedir. Pavlus kendini korumaya çalışmadı; kendi günahını en koyu tonlarıyla resmediyor, suçunu hafifletmeye çalışmıyor. Şöyle diyor: “Başkâhinlerden aldığım yetkiyle kutsallardan birçoğunu hapse attırdım; ölüm cezasına çarptırıldıkları zaman oyumu onların aleyhinde kullandım. Bütün havraları dolaşıp sık sık onları cezalandırır, inandıklarına küfretmeye zorlardım. Öylesine kudurmuştum ki, onlara zulmetmek için bulundukları yabancı kentlere bile giderdim” (Elçilerin İşleri 26:10, 11). “Mesih İsa günahkârları kurtarmak için dünyaya geldi… Günahkârların en kötüsü benim” demekten kaçınmıyor (1. Timoteos 1:15).GY 26.1

    Samimi tövbe ile yatıştırılmış mütevazı ve kırık bir kalp, Allah’ın sevgisine ve Golgota’nın bedeline değer verebilecektir; ve aynı bir oğlun sevecen bir babaya itirafta bulunduğu gibi, gerçekten tövbekâr bir kimse tüm günahlarını Allah’ın önüne getirecektir. Yazıldığı gibi, “günahlarımızı itiraf edersek, güvenilir ve adil olan Tanrı günahlarımızı bağışlayıp bizi her kötülükten arındıracaktır” (1. Yuhanna 1:9).GY 26.2

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents