Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    Bölüm 12 - Şüphelerle Ne Yapmalı

    Pek çok kişi, özellikle Hristiyan hayatında genç olanlar, bazen şüpheciliğin telkinleriyle dertlenir. Kutsal Kitap’ta açıklayamadıkları, hatta anlayamadıkları birçok şey vardır ve Şeytan onların Kutsal Yazılar’ın Allah’ın vahyi olduklarına imanını sarsmak için bunları kullanmaktadır. “Doğru yolu nasıl bilebilirim? Kutsal Kitap gerçekten Allah’ın sözüyse bu şüphelerden ve kafa karışıklığından nasıl kurtulabilirim?” diye sorarlar.GY 69.1

    Allah asla bize imanımızın temelini kurmaya yeterli kanıt vermeden inanmamızı istemez. O’nun varlığı, O’nun karakteri, O’nun sözünün gerçekliği mantığımıza hitap eden tanıklıklarla kurulmuştur; ve bu tanıklık boldur. Yine de Allah şüphenin olasılığını hiçbir zaman ortadan kaldırmamıştır. İmanımız kanıta dayalı olmalıdır, gösterişe değil. Şüphe etmek isteyenler fırsat bulacaklardır; oysa gerçekten gerçeği bulmak isteyenler imanlarını dayamak için bol bol kanıt bulacaklardır.GY 69.2

    Sınırlı zihinlerin Sınırsız Olan’ın faaliyetlerinin karakterini tamamen kavramaları imkânsızdır. En keskin zekâya, en yüksek eğitim almış akla o kutsal Varlık daima gizeme bürünmüş olacaktır. “Tanrı’nın derin sırlarını anlayabilir misin? Her Şeye Gücü Yeten’in sınırlarına ulaşabilir misin? Onlar gökler kadar yüksektir, ne yapabilirsin? Ölüler diyarından derindir, nasıl anlayabilirsin?” (Eyüp 11:7, 8).GY 69.3

    Elçi Pavlus, “Tanrı’nın zenginliği ne büyük, bilgeliği ve bilgisi ne derindir! O’nun yargıları ne denli akıl ermez, yolları ne denli anlaşılmazdır!” diye haykırıyor (Romalılar 11:33). “Bulut ve zifiri karanlık” çevresini sarmış olsa da, “doğruluk ve adalettir tahtının temeli” (Mezmur 97:2). Bizimle ilgilenmesini ve O’nu harekete geçiren dürtüler sınırsız güce bağlanmış sonsuz sevgi ve merhameti fark edebilecek kadar kavrayabiliriz. O’nun amaçlarını ancak bize faydalı olacağı derecede anlayabiliriz; bunun ötesi için hâlâ her şeye gücü yeten ele ve sevgi dolu olan kalbe güvenmeliyiz.GY 69.4

    Allah’ın sözü, ilahî Yazar’ının karakteri gibi, sınırlı yaratıklar tarafından asla tamamen kavranamayacak sırlar sunmaktadır. Dünyaya günahın girmesi, Mesih’in beden alması, yenilenme, diriliş ve Kutsal Kitap’ta sunulan diğer birçok konu, insan aklının açıklayamayacağı, hatta tamamen anlayamayacağı kadar derin sırlardır. Fakat Allah’ın takdirinin gizemlerini anlayamasak da O’nun sözünden kuşkulanmaya hiçbir nedenimiz yoktur. Doğal dünyada devamlı kavrayamadığımız sırlarla kuşatılmışız. En mütevazı yaşam biçimleri bile en bilge filozofların açıklamakta yetersiz kaldıkları bir sorun sergiler. Her yerde aklımızın ermediği harikalar bulunmaktadır. Öyleyse ruhsal dünyada da kavrayamadığımız sırların bulunmasına şaşırmalı mıyız? Zorluk sadece insan aklının zayıflığı ve darlığından kaynaklanmaktadır. Allah bize Kutsal Yazılar’da ilahî karaktere dair yeteri kadar kanıt vermiştir ve O’nun takdirinin tüm gizemlerini kavrayamadığımız için O’nun sözünden şüphelenmemeliyiz.GY 70.1

    Elçi Petrus, Kutsal Yazılar’da “güç anlaşılan bazı yerler var ki, bilgisiz ve kararsız kişiler… bunları da çarpıtarak kendi yıkımlarını hazırlıyorlar” diyor (2. Petrus 3:16). Kutsal Yazılar’ın zorluğu, şüpheciler tarafından Kutsal Kitap’ın aleyhinde bir sav olarak ileri sürülmüştür; ancak tam tersine, bu zorluklar onun vahiy olduğuna güçlü kanıt oluşturmaktadır. Eğer kolaylıkla anlaşılabilenin dışında Allah’ın tanımını vermeseydi, eğer O’nun büyüklüğü ve görkemi sınırlı akıllar tarafından kavranabilseydi, o zaman Kutsal Kitap ilahî yetkinin yanlış anlaşılamaz ehliyetini taşımazdı. Sunulan temaların haşmeti ve gizemi, onun Allah’ın sözü olduğuna iman ilham etmelidir.GY 70.2

    Kutsal Kitap gerçeği öylesine basit ve insan kalbinin ihtiyaçlarına ve arzularına mükemmelce uyarlanmış bir şekilde açıklıyor ki, bu hem en yüksek seviyede geliştirilmiş zihinleri şaşırtıp cezbediyor hem de en mütevazı ve kültürsüz kişilerin kurtuluş yolunu görebilmelerini sağlıyor. Yine de bu basitçe açıklanmış gerçekler öylesine yüksek, öylesine geniş kapsamlı, insan kavrayış gücünün öylesine ötesi konuları ele alıyor ki, onları yanlızca Allah’ın beyan ettiği için kabul edebiliriz. Böylece kurtuluş planı önümüze konulmuştur, öyle ki her can, Allah’ın kurduğu düzene göre kurtulabilmesi için, Allah’a doğru atması gereken tövbe adımlarını ve Rabbimiz İsa Mesih’e doğru atması gereken iman adımlarını görebilsin; yine de bu kolaylıkla anlaşılabilir gerçeklerin altında O’nun görkeminin örtüsü olan gizemler yatmaktadır — araştırıldığında aklı yenen fakat gerçeği samimiyetle arayan kişiye hürmet ve iman ilham eden gizemler. Kişi, Kutsal Kitap’ı araştırdıkça Allah’ın sözü olduğuna kanısı gittikçe artar ve insan mantığı, ilahî vahyin haşmeti önünde eğilir.GY 70.3

    Kutsal Kitap’ın büyük gerçeklerini tamamen anlayamadığımızı kabullenmek, yalnızca sınırlı aklın sınırsızı kavramaya yetersiz olduğunu itiraf etmektir; insanın sınırlı insan bilgisiyle Her Şeyi Bilen’in amaçlarını anlayamadığını itiraf etmektir.GY 71.1

    Şüpheciler ve imansızlar, Allah’ın sözünün tüm gizemlerine akıl erdiremedikleri için onu reddederler; ve Kutsal Kitap’a inandıklarını ikrar eden herkes de bu noktada güvende değildir. Elçi, “Ey kardeşler, hiçbirinizde diri Tanrı’yı terk eden kötü, imansız bir yüreğin bulunmamasına dikkat edin” diyor (İbraniler 3:12). Kutsal Kitap’ın öğretilerini yakından çalışıp Kutsal Yazılar’da açıklandığı kadar “Tanrı’nın derin düşüncelerini” araştırmak doğrudur (1. Korintliler 2:10). “Gizlilik Tanrımız RAB’be özgüdür… açığa çıkarılanlar sonsuza dek bize ve çocuklarımıza aittir” (Yasa’nın Tekrarı 29:29). Fakat Şeytan’ın işi zihnin araştırıcı güçlerini çarpıtmaktır. Kutsal Kitap gerçekleri üzerinde düşünülmesine bir miktar gurur karıştırılır, öyle ki insanlar Kutsal Yazılar’ın her bölümünü tatmin edici bir şekilde açıklayamadıklarında sabırsızlanır ve yenik hissederler. İlham edilmiş sözleri anlamadıklarını kabullenmek onlar için fazlasıyla utanç vericidir. Allah’ın onlara gerçeği açıklamayı uygun bulana dek sabırla beklemeye razı değiller. Yardımsız insani bilgeliklerinin onları Kutsal Yazılar’ı anlamaya yetkin kılmaya kâfi olduğunu hissederek başarısız olduklarında resmen onun yetkisini reddederler. Popüler olarak Kutsal Kitap’tan türedikleri varsayılan teori ve temaların bir çoğunun aslında onun öğretisinde hiçbir temeli olmadığı, hatta ilhamın tüm mahiyetine aykırı olduğu doğrudur. Bunlar pek çok zihin için şüphe ve kafa karışıklığı kaynağı olmuştur. Ancak bunlar Allah’ın sözü yüzünden değil, insanın onu çarpıtmasının sonucudur.GY 71.2

    Eğer yaratılmış varlıkların Allah’ın ve O’nun işlerinin tam bir anlayışına varmaları mümkün olsaydı, bu noktaya geldikten sonra onlar için gerçeğin yeni keşifleri, bilgide büyüme, zihnin ve kalbin gelişmesi olmazdı. Allah artık en üstün olmazdı; ve insan, bilginin ve başarının zirvesine varmış olarak ilerlemeyi bırakırdı. Böyle olmadığı için Allah’a şükredelim. Allah sınırsızdır; “bilginin ve bilgeliğin bütün hazinele[ri]” O’ndadır (Koloseliler 2:3). Ve tüm ebediyet boyu insanlar hep arayabilir, hep öğrenebilir ve buna rağmen asla O’nun bilgeliğinin, O’nun iyiliğinin ve O’nun gücünün hazinelerini tüketemez.GY 72.1

    Allah bu hayatta dahi sözünün gerçeklerinin halkına devamlı açılmasını amaçlamaktadır. Bu bilgiyi elde etmenin bir tek yolu vardır. Allah’ın sözünün anlayışına yalnızca o sözün verildiği Ruh’un aydınlatması yoluyla erişebiliriz. “Tanrı’nın düşüncelerini de Tanrı’nın Ruhu’ndan başkası bilemez,” “Ruh her şeyi, Tanrı’nın derin düşüncelerini bile araştırır” (1. Korintliler 2:11, 10). Ve Kurtarıcı’nın izleyicilerine vaadi şuydu: “O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi tüm gerçeğe yöneltecek… benim olandan alıp size bildirecek” (Yuhanna 16:13, 14).GY 72.2

    Allah, insanın muhakeme gücünü kullanmasını ister; ve Kutsal Kitap çalışması, aklı diğer her şeyden çok yükseltir ve güçlendirir. Yine de mantığı tanrılaştırmaktan kaçınmalıyız, zira mantık insanın zayıflığına ve sakatlığına tabidir. Kutsal Yazılar’ı anlayışımızın, en küçük gerçeğin anlaşılamayacağı bir şekilde bulutlanmasını istemiyorsak, küçük çocuğun sadeliğine ve imanına sahip olmalıyız, öğrenmeye hazır bir şekilde Kutsal Ruh’un yardımını aramalıyız. Allah’ın gücü ve bilgeliğine yönelik bir anlayış ve O’nun büyüklüğünü kavramakta yetersizliğimizi fark etmemiz, bize alçakgönüllülük ilham etmelidir ve aynı O’nun mevcudiyetine girdiğimiz zaman yapacağımız gibi, O’nun sözünü kutsal bir huşu ile açmalıyız. Kutsal Kitap’a geldiğimizde, mantık kendinden üstün bir yetkiyi tanımalıdır ve kalp ve zekâ büyük “BEN’İM”e 7Bkz. Mısır’dan Çıkış 3:14. Çev. boyun eğmelidir.GY 72.3

    Zor veya gizli görünen pek çok şey vardır ki Allah, anlayışı bu şekilde arayanlara onu açık ve basit hale getirecektir. Ancak Kutsal Ruh’un rehberliği olmadan devamlı Kutsal Yazılar’ı çarpıtma veya yanlış yorumlama tehlikesinde olacağız. Kutsal Kitap sık sık fayda görülmeden, hatta zarar görerek okunmaktadır. Allah’ın sözü hürmet ve dua ile açılmadığında; düşünceler ve ilgiler Allah’a odaklanmadığında veya O’nun iradesiyle uyumlu olmadığında, zihin şüpheyle bulutlanır; ve Kutsal Kitap çalışmasının içinde şüphecilik güçlenir. Düşman düşünceleri kontrol altına alır ve doğru olmayan yorumlar tavsiye eder. İnsanlar ne zaman sözde ve eylemde Allah ile uyum içinde olmayı aramasalar, o zaman ne kadar eğitimli olursa olsunlar, Kutsal Yazılar’ın anlayışında hatalı olma eğilimindedirler ve açıklamalarına güvenmek tehlikelidir. Kutsal Yazılar’ı orada tutarsızlık bulmak amacıyla çalışanlar, ruhsal aydınlanmaya sahip değildir. Bozuk bakış açılarıyla aslında açık ve basit olan şeylerde şüphe etme ve inanmamak için birçok sebep bulacaklardır.GY 72.4

    Ne kadar gizlemeye çalışsalar da, kuşku ve şüpheciliğin asıl sebebi, çoğu durumlarda, günah sevgisidir. Allah’ın sözünün öğretileri ve kısıtlamaları, kibirli ve günaha düşkün kalpte hoş karşılanmaz ve onun şartlarına uymaya razı olmayanlar onun yetkisinden şüphelenmeye hazırdırlar. Gerçeğe varmak için, gerçeği bilmeye samimi bir arzumuz ve ona itaat etmeye gönüllülüğümüz olmalıdır. Ve Kutsal Kitap çalışmasına bu ruhla gelen herkes onun Allah’ın sözü olduğuna dair bol bol kanıt bulacaktır, öyle ki kendilerini kurtuluş için bilge kılacak gerçeklerinin anlayışını elde edebilsinler.GY 73.1

    Mesih, “Eğer bir kimse Tanrı’nın isteğini yerine getirmek istiyorsa, bu öğreti[yi]… bilecektir” demiştir (Yuhanna 7:17). Anlamadığınız şeyleri sorgulamak ya da şikayet etmek yerine, halihazırda üzerinize parlayan ışığı izleyin ve size daha çok ışık verilecektir. Anlayışınıza açılan her görevi Mesih’in lütfuyla yerine getirin ve şimdi şüphelendiklerinizi anlamanız ve yerine getirmeniz sağlanacaktır.GY 73.2

    Hem en yüksek eğitim görmüşlere hem de en cahillere açık bir kanıt vardır: deneyimin kanıtı. Allah bizi, O’nun sözünün gerçekliğini ve O’nun vaatlerinin gerçeğini kanıtlamaya davet etmektedir. “Tadın da görün, RAB ne iyidir” diyor (Mezmur 34:8). Başkasının sözüne güvenmek yerine kendimiz tatmalıyız. O, “Dileyin, alacaksınız” diye ilan ediyor (Yuhanna 16:24). O’nun vaatleri yerine getirilecektir. Asla yıkılmamışlardır; asla yıkılmayacaklardır. Ve İsa’ya yanaştıkça ve O’nun sevgisinin doluluğunda sevindikçe, şüphemiz ve karanlık O’nun mevcudiyetinin ışığında kaybolacaktır.GY 73.3

    Elçi Pavlus, Allah’ın “bizi karanlığın hükümranlığından kurtarıp sevgili Oğlu’nun egemenliğine aktardı[ğını]” söylüyor (Koloseliler 1:13). Ve ölümden yaşama geçmiş herkes “Tanrı’nın gerçek olduğuna mührünü” basabilir (Yuhanna 3:33). Şu tanıklıkta bulunabilir: “Yardıma ihtiyacım var ve onu İsa’da buldum. Her ihtiyaç karşılandı, ruhumun açlığı giderildi; ve şimdi Kutsal Kitap benim için İsa Mesih’in vahyidir. İsa’ya neden inandığımı mı soruyorsunuz? Çünkü O benim için ilahî Kurtarıcı’dır. Kutsal Kitap’a neden mi inanıyorum? Çünkü onun ruhuma konuşan Allah’ın sesi olduğunu buldum.” Kutsal Kitap’ın gerçek olduğu, Mesih’in Allah’ın Oğlu olduğu tanıklığı kendi içimizde olabilir. Kurnazca uydurulmuş masalları izlemediğimizi biliyoruz. 8Bkz. 2. Petrus 1:16. Çev.GY 74.1

    Petrus, kardeşlerini “Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in lütfunda ve O’nu tanımakta ilerleyin” diyerek yüreklendiriyor (2. Petrus 3:18). Allah’ın halkı lütufta gelişirken, devamlı O’nun sözünün daha net bir anlayışını elde edecektir. Onun kutsal gerçeklerinde yeni ışık ve güzellikler algılayacaklardır. Bu, kilise tarihi boyu tüm çağlarda geçerli olmuştur ve sona kadar devam edecektir. “Doğruların yolu şafak ışığı gibidir, giderek öğle güneşinin parlaklığına erişir” (Süleyman’ın Özdeyişleri 4:18).GY 74.2

    İmanla sonsuzluğa bakıp Allah’ın zihin gelişimi vaadini yakalayabiliriz, insanî yetiler ilahî olanlarla birleşir ve ruhun her gücü ışık Kaynağı’yla doğrudan bağlantıya getirilmiş olur. Allah’ın takdiriyle ilgili kafamızı karıştıran her şeyin o zaman açıklanacağına sevinebiliriz, o zaman anlaması zor olan şeyler cevaplanacaktır; ve sınırlı zihinlerimizin önceden yalnızca kafa karışıklığı ve kırılmış amaçlar keşfettiği yerde, en mükemmel ve güzel uyumu göreceğiz. “Şimdi her şeyi aynadaki silik görüntü gibi görüyoruz, ama o zaman yüz yüze görüşeceğiz. Şimdi bilgim sınırlıdır, ama o zaman bilindiğim gibi tam bileceğim” (1. Korintliler 13:12).GY 74.3

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents