Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    Bölüm 3 - Tövbe

    Bir kimse Allah’ın önünde nasıl haklı çıkabilir? Günahkâr nasıl doğru kılınabilir? Tanrı’yla, kutsallıkla uyum içinde olmanın tek yolu Mesih’tir; ama Mesih’e nasıl gelebiliriz? Pentikost Günü’nde kalabalığın günahtan suçlu bulunduklarında, “Ne yapmalıyız?” diye bağırmaları gibi, bugün de birçok kişi aynı soruyu soruyor. Petrus’un cevabının ilk sözü buydu: “Tövbe edin” (Elçilerin İşleri 2:37, 38). Başka bir zaman, kısa bir süre sonra, “Günahlarınızın silinmesi için tövbe edin ve Tanrı’ya dönün” demişti (Elçilerin İşleri 3:19).GY 13.1

    Tövbe, günah için pişmanlığı ve ona yüz çevirmeyi içerir. Günahın habisliğini görmedikçe onu terketmeyiz; onu kalpten bırakmazsak, hayatta gerçek bir değişme olmaz.GY 13.2

    Tövbenin asıl yapısını anlamayanlar çoktur. Birçok kişi günah işledikleri için üzülür ve hatta yanlışlarının başlarına sıkıntı getireceğinden korktuları için sözde bir değişim de uygularlar. Fakat bu, Kutsal Kitap anlayışına göre tövbe değil. Günah için değil, sıkıntı için üzülüyorlar. Esav, ilk oğulluk hakkını sonsuza dek kaybettiğini görünce duyduğu üzüntü aynen buydu. Balam, yolunun önünde kılıcını çekmiş melekten dehşete kapılınca, hayatını kaybetmemek için suçluluğunu ikrar etmişti; ancak gerçek bir tövbe, amaçlarını değiştirme, kötülükten iğrenme yoktu. Yahuda İskariot, Rabb’ine ihanet ettikten sonra, “Ben suçsuz kanı1Bkz. KK dipnot. Çev. ele vermekle günah işledim” diye inlemişti (Matta 27:4).GY 13.3

    İtirafı suçlu ruhundan zorlayan, korkunç bir suçluluk hissi ve gelecek yargıyı dehşetle beklemekti. Başına gelecek olan sonuçlar onu dehşetle doldurmuştu, fakat Tanrı’nın lekesiz Oğlu’na ihanet ettiği ve İsrail’in Kutsalı’nı inkâr ettiği için yüreğinde derinden gelen kalp kırıcı bir keder yoktu. Firavun, Tanrı’nın yargılarını çekerken, daha fazla cezadan kaçmak amacıyla günahını itiraf etti, ama cezalar durdurulduğu anda Cennet’e isyanına geri döndü. Bütün bunlar günahın sonuçları için üzüldüler, ama asıl günah için pişmanlık duymadılar.GY 13.4

    Ama kalp, Allah’ın Ruhu’nun etkilemesine yol verince, vicdan canlanır ve günahkâr, Allah’ın gökte ve dünyadaki hükmünün temeli olan yasanın derinliği ve kutsallığı ile ilgili bir şey kavrar. “Dünyaya gelen, her insanı aydınlatan gerçek Işık” ruhun gizli bölümlerini aydınlatır ve saklanan karanlıklar dışarı vurulur (Yuhanna 1:9). Suçlu olduğuna ikna olur ve bu zihinde ve kalpte kök salar. Günahkâr, Yahve’nin2İbranice Eski Ahit’te (Tevrat) ilahî isim olan YHVH’in harf çevirisidir. Çev. doğruluğunu kavramaya başlar ve kendi suçluluğu ve kirliliğiyle kalpleri Arayan’ın önünde durmanın dehşetine kapılır. Allah’ın sevgisini, kutsallığın güzelliğini, saflığın neşesini görür; hasretle temizlenmeyi ve Cennet’le birlikteliğe yeniden kavuşmayı arzular.GY 14.1

    Davut’un düşmesinden sonra ettiği dua, günah için gerçek pişmanlığı örnekliyor. Tövbesi samimi ve derindi. Suçluluğunu yatıştırmak için hiçbir çaba yoktu; tehdit edilen hiçbir ceza dua etmesine sebep değildi. Davut günahının büyüklüğünü gördü; ruhunun kirliliğini gördü; günahından nefret etti. Sadece af dilemek için değil, kalp saflığı için de dua etti. Kutsallığın neşesini aradı — Tanrı’yla uyum ve birlikteliğe geri dönmeyi. Ruhunun sözleri şöyleydi:GY 14.2

    “Ne mutlu isyanı bağışlanan, günahı örtülen insana! Suçu RAB tarafından sayılmayan, Ruhunda hile bulunmayan insana ne mutlu!” (Mezmur 32:1—2)GY 14.3

    “Ey Tanrı, lütfet bana, sevgin uğruna; Sil isyanlarımı, sınırsız merhametin uğruna… Çünkü biliyorum isyanlarımı, Günahım sürekli karşımda… Beni mercanköşkotuyla arıt, paklanayım, Yıka beni, kardan beyaz olayım… Ey Tanrı, temiz bir yürek yarat, Yeniden kararlı bir ruh var et içimde. Beni huzurundan atma, Kutsal Ruhun’u benden alma. Geri ver bana sağladığın kurtuluş sevincini, Bana destek ol, istekli bir ruh ver… Kurtar beni kan dökme suçundan, Ey Tanrı, beni kurtaran Tanrı, Dilim senin kurtarışını ilahilerle övsün.” (Mezmur 51:1—14)GY 14.4

    Böylesine bir tövbe, kendi gücümüzle başarabileceğimizin ötesindedir. Sadece yükseklere çıkmış ve insanlara armağanlar vermiş Mesih aracılığıyla elde edilebilir.GY 15.1

    Tam burada çoğu kişinin yanılabileceği bir nokta var ve böylelikle Mesih’in onlara vermek istediği yardımı kaçırırlar. Mesih’e tövbe etmeden önce gelemeyeceklerini ve tövbenin günahlarının affedilmesi için hazırlık olduğunu düşünürler. Tövbenin günahların affedilmesinden önce geldiği doğrudur; zira sadece kırık ve tövbekâr bir kalp bir Kurtarıcı’ya ihtiyaç duyar. Ama günahkârın İsa’ya gelmeden önce tövbe etmeyi beklemesi lazım mı? Tövbe, günahkâr ve Kurtarıcı’nın arasına bir engel olarak mı konacak?GY 15.2

    Kutsal Kitap, günahkârın Mesih’in davetini kabul etmeden önce tövbe etmesi gerektiğini öğretmiyor, “Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm” (Matta 11:28). Hakiki tövbeye yol açan şey Mesih’ten akan erdemdir. Petrus, İsraillilere Mesih hakkında, “İsrail’e tövbe ve günahlarının bağışlanmasını vermek için Allah O’nu kendi sağ eliyle Reis ve Kurtarıcı olarak yükseltti” diyerek durumu açıkladı (Elçilerin İşleri 5:31[Kİ]). Mesih olmadan affedilemeyeceğimiz gibi, vicdanı canlandıran Mesih’in Ruhu olmadan da tövbe edemeyiz.GY 15.3

    İsa, “Ben yerden yukarı kaldırıldığım zaman bütün insanları kendime çekeceğim” demiştir (Yuhanna 12:32). Mesih, günahkâra dünyanın günahları için ölen bir Kurtarıcı olarak açığa vurulmalı; ve Kafatası’nda çarmıhta Tanrı Kuzusu’nu görünce, kurtuluşun gizemi zihinlerimize açılmaya başlar ve tövbeye yol açar. Mesih, günahkârlar adına ölmekle akıl almaz bir sevgi gösterdi; ve günahkâr bu sevgiyi gördükçe, sevgi kalbi yumuşatır, zihni etkiler ve ruhta tövbekârlığa doğru ilham verir.GY 15.4

    İnsanların bazen Mesih’e çekildiklerinin farkına varmadan önce günahlı davranışlarından utanıp bazı kötü alışkanlıklarını bıraktıkları doğrudur. Ancak ne zaman samimi bir doğru yapma isteğinden kaynaklanan bir değişim uygulamaya çalışsalar, onları çeken Mesih’in gücüdür. Farkında olmadıkları bir güç ruhları üzerinde çalışıyordur, vicdan canlanır ve hayatın düzelişi dışarıdan bile görülür. Ve Mesih onları çarmıhına bakmaya, günahlarının deştiği Kişi’yi görmeye doğrulttukça, buyruk vicdana oturur. Hayatlarının kötülüğü, ruhun derin köklü günahı ortaya konur. Mesih’in doğruluğunu kavramaya başlarlar ve “Günah nedir ki kurbanının kurtuluşu böylesine bir fedakârlık gerektirsin? Bütün bu sevgi, bütün bu eziyet çekme, bütün bu utanç duyma, mahvolmamamız, sonsuz yaşama kavuşmamız için zorunlu muydu?” diye haykırırlar.GY 15.5

    Günahkâr bu sevgiye karşı koyabilir, Mesih’e doğru çekilmeyi reddedebilir; fakat karşı koymazsa İsa’ya doğru çekilecektir; kurtuluş planının bilinci, onu Tanrı’nın biricik Oğlu’nun eziyet çekmesine sebep olmuş günahları için, tövbe ile çarmıhın dibine yönlendirecektir.GY 16.1

    Kâinatın her bir öğesi üzerinde çalışan ilahî akıl, insanların kalbine konuşuyor ve sahip olmadıkları birşey için açıklanamaz bir hasret yaratıyor. Dünyevi şeyler hasretlerini gideremez. Tanrı’nın Ruhu onlara huzur ve rahatlık verebi­lecek yegâne şeyleri aramalarını diliyor—İsa’nın lütfunu, kusallığın neşesini. Görünür ve görünmez etkilemelerle Kurtarıcımız, insanların zihinlerini günahın tatminkâr olmayan zevklerinden, O’nun aracılığıyla elde edebilecekleri sonsuz bereketlere doğru yönlendirmek amacıyla devamlı işbaşında. Bu dünyanın kırık sarnıçlarından boş yere içmeye çalışan bu canlara ilahî mesaj hitap ediyor, “Susayan gelsin. Dileyen, yaşam suyundan karşılıksız alsın” (Vahiy 22:17).GY 16.2

    Bu dünyanın verebildiğinden daha iyisini kalpten arzula­yan siz, bu özlemin ruhunuza konuşan Tanrı’nın sesi olduğunu bilirsiniz. O’ndan, size tövbekârlık vermesini, sonsuz sevgisi ve mükemmel paklığıyla Mesih’i göstermesini dileyin. Kurtarıcı’nın hayatında, Allah’ın yasasının ilkeleri —Allah’a ve insana doğru sevgi— mükemmelce örneklenmiştir. Cömertlik, özverili sevgi, O’nun ruhunun hayatıydı. Ancak O’na baktıkça, O’ndan bize ışık sızdıkça kendi kalbimizin günahkârlığını kavrayabiliriz.GY 16.3

    Nikodim’in3Bkz. Yuhanna 3. Çev. yaptığı gibi, hüsnükuruntularla, kendi hayatımızın dürüst, ahlaki karakterimizin doğru olduğunu ve sıradan bir günahkâr gibi kalbimizi Tanrı’nın önünde alçaltmamızın gerekmediğini sanmış olabiliriz. Fakat Mesih’ten gelen ışık ruhumuza yansıdıkça ne kadar iffetsiz olduğumuzu görebiliriz. Güdülerin bencilliğini, hayatın her edimini lekelemiş olan Allah’a karşı düşmanlığı sezebiliriz. O zaman tüm doğru işlerimizin gerçekten kirli çaput4Bkz. Yeşaya 64:6. Çev. gibi olduğunu anlayacağız ve bizi günahın lekelemesinden te­mizleyebilecek, kalplerimizi O’nun suretinde yenileyebilecek tek şeyin Mesih’in kanı olduğunu bileceğiz.GY 16.4

    Allah’ın görkeminin tek bir ışını, Mesih’ın paklığının tek bir parıltısı ruha işleyince, her bir lekeyi acı halde belirginleştirir, insan karakterinin sakatlığını ve bozukluğunu açığa vurur. Kutsal olmayan arzuları, kalbin ihanetini, dudakların kirliliğini ortaya koyar. Allah’ın yasasını fesheden sadakatsiz­likler günahkârın kendi görüşüne açılır ve ruhu, Tanrı’nın Ruhu’nun arayan etkisinin altında yakalanır, tutulur. Mesih’in lekesiz karakterine baktıkça kendinden tiksinir.GY 17.1

    Peygamber Daniel ona gönderilen semavi habercinin etrafını saran görkemi görünce kendi güçsüzlüğü ve kusurluluğunun hissi altında ezilmişti. Müthiş olayın etkisini şöyle anlatıyor, “Bu büyük görümü seyrederken gücüm tükendi, benzim büsbütün soldu, kendimi toparlayamadım” (Daniel 10:8). Böylece dokunulmuş ruh, bencilliğinden nefret eder, kendini beğenmişliğinden tiksinir ve Mesih’in doğruluğu aracılığıyla Tanrı’nın yasası ve Mesih’in karakteriyle uyumlu olan temiz kalpliliği arar.GY 17.2

    Pavlus, “Yasaya dayanan doğruluk derseniz” yani dış görünüşte davranışlar konusunda, “kusursuzdum” diyor (Filipililer 3:6). Ancak yasanın ruhsal karakteri ayırt edilince, günahkâr olduğunu görüyor. İnsani mantıkla görünür hayatına harfi harfine yasayla bakınca günah işlememişti; ancak kutsal ilkelerinin derinliklerine bakıp kendisini Allah’ın gördüğü gibi görünce, utançla başını eğip suçunu itiraf etti. “Yasanın bilincinde değilken diriydim” diyor. “Ama buyruğun bilincine vardığımda günah dirildi, bense öldüm” (Romalılar 7:9). Yasanın ruhsal niteliğini görünce, günah gerçek çirkinliğiyle ortaya çıktı ve özsaygısı yok oldu.GY 17.3

    Tanrı her günahı aynı büyüklükte saymaz; Tanrı’nın da insanın da suçluluk ölçülerinde dereceler vardır; ancak insan gözünde şu ya da bu kötü hareket her ne kadar önemsiz görünse de, hiçbir günah Allah’ın gözünde küçük değildir. İnsanların yargılaması eksikli, kusurludur; ancak Tanrı herşeyi aslına göre ölçer. Alkolikten nefret edilir, günahlarından ötürü cennete giremeyeceği söylenir; ama kibir, bencillik ve açgözlülük çoğunlukla azarlanmaz. Fakat bunlar, Allah için özellikle ağır günahlardır; zira karakterinin hayırseverliğine, düşmemiş evrenin atmosferi olan özverili sevgisine karşıttır. Daha büyük günahlardan işleyen bir kimse, ayıplığını ve eksikliğini sezip Mesih’in lütfuna ihtiyacı olduğunu anlayabilir; fakat kibir hiç ihtiyaç duymaz ve böylece Mesih’e ve vermek için geldiği sonsuz bereketlere kalbi kapatır. “Tanrım, ben günahkâra merhamet et” diye dua eden zavallı vergi görevlisi (Luka 18:13), kendisini çok kötü bir adam olarak gördü, başkaları da onu bu gözle gördü; ancak ihtiyacını algıladı ve suçu ve utancının tüm yüküyle Allah’ın önüne gelip O’ndan merhamet diledi. Kalbi, Tanrı’nın Ruhu’nun lütufkâr işini yapıp onu günahın gücünden kurtarmasına açıktı. Ferisinin övüngen ve kendini beğenmiş duası, kalbinin Kutsal Ruh’un etkisine kapalı olduğunu gösterdi. Tanrı’yla arasındaki uzaklıktan dolayı i­lahî kutsallığın mükemmelliğine kıyasla kendi kirliliğinin hissi yoktu. Hiçbir ihtiyaç duymadı ve hiçbir şey almadı.GY 17.4

    Günahkârlığınızı görüyorsanız kendinizi iyileştirmek için beklemeyin. Mesih’e gelmek için yeteri kadar iyi olmadıklarını sanan ne kadar çok kişi var. Kendi çabalarınızla mı iyileşeceğinizi sanıyorsunuz? “Kûşlu5KM’de “Habeş” olarak çevirilmiştir. Çev. derisinin rengini, pars beneklerini değiştirebilir mi? Kötülük etmeye alışmış olan sizler de iyilik edemezsiniz” (Yeremya 13:23). Bize yalnızca Allah’ta yardım vardır. Daha kesin ikna edilmeyi, daha iyi fırsatları veya daha kutsal mizaçları beklememeliyiz. Ken­dimizden hiçbir şey yapamayız. Mesih’e aynen olduğumuz gibi gelmeliyiz.GY 19.1

    Ama hiç kimse, Tanrı’nın yüce sevgisi ve merhametiyle, lütfunu reddedenleri bile kurtaracağı düşüncesiyle kendini kandırmasın. Günahın aşırı günahkârlığı sadece çarmıhın ışığında ölçülebilir. İnsanlar, Tanrı’nın günahkârı başından atmak için çok fazla iyi olduğunu iddia ettiklerinde, Kafatası’na baksınlar. İnsanın kurtulabileceği başka bir yol olmadığı için, bu fedakârlık haricinde insan ırkının günahın kirletici gücünden kaçması ve kutsal varlıklarla birlikteliğe yeniden kavuşması imkânsız olduğu için, tekrar ruhsal hayata paydaş olmaları olanaksız olduğu için, Mesih itaatsizin suçunu kendi üzerine alıp onun adına ızdırap çekti. Tanrı’nın Oğlu’nun sevgisi, ızdırap çekmesi ve ölmesi, günahın büyüklüğüne tanıklık ediyor. Ruhun Mesih’e teslim edilmesi dışında günahın gücünden kaçış yok, daha üstün bir hayat için umut yoktur.GY 19.2

    Pişmanlık duymayanlar, bazen Hristiyan olduğunu iddia edenler hakkında, “Ben de onlar kadar iyiyim. Onlar benden daha özverili, ağırbaşlı veya davranışlarında daha ihtiyatlı değil. Onlar da benim gibi nefsine düşkün, zevk peşinde” bahanesinde bulunurlar. Böylece başkalarının kusurlarını kendi görev ihmalleri için bir bahane olarak kullanırlar. Fakat başkalarının günahları ve eksikleri kimseyi haklı çıkarmaz, zira Rab bize hatalı bir insan örneği vermemiştir. Tanrı’nın lekesiz Oğlu bize örnek olarak verilmiştir ve Hristiyan olduğunu iddia edenlerin yanlış yolu izlediklerinden şikâyet edenler daha iyi bir yaşam ve daha asil örnekler gösterme­lidirler. Eğer bir Hristiyan’ın ne olması gerektiği konusundaki anlayışları o kadar yüksekse, kendileri için o kadar daha büyük bir günah değil mi? Neyin doğru olduğunu bildikleri hâlde yapmayı reddediyorlar.GY 20.1

    Ertelemekten sakının. Günahlarınıza yüz çevirme ve İsa aracılığıyla temiz bir kalp arama işini ertelemeyin. Binlerce kişi sonsuzlukta yankılanan hataya işte burada düşmüştür. Burada hayatın kısalığı ve belirsizliği üzerinde çok durmayacağım; fakat Tanrı’nın Kutsal Ruhu’nun yalvaran sesine boyun eğmeyi erteleyerek, günaha devam etmeyi seçmekte büyük ve yeterince iyi kavranmayan bir tehlike var. Çünkü bu erteleme aslında günahın ta kendisidir. Günah, her ne kadar küçük sanılsa da, sadece sonsuz kayıp tehlikesiyle işlenebilir. Bizim yenemediğimiz şey, bizi yenecek ve yıkımımıza yol açacaktır.GY 20.2

    Adem ile Havva kendilerini, yasak meyveyi yemek kadar küçük bir meselenin, Tanrı’nın uyardığı kadar korkunç sonuçlara yol açamayacağına ikna etmişlerdi. Ancak bu küçük mesele Tanrı’nın değişmez ve kutsal yasasının çiğnenmesiydi. Sonuçta insanı Tanrı’dan ayırdı ve dünyamıza ölüm ve anlatılamaz acının girmesine kapı açtı. Çağdan çağa dünyamızdan devamlı inlemeler yükseliyor ve tüm yaratılış insanın itaatsizliğinin sonuçlarının acısıyla cebelleşip sızlanıyor. Cennet bile insanın Tanrı’ya karşı isyanının etkisini hissetmiştir. Golgota, ilahî yasayı çiğnemenin bedelini karşılamak için gerekli olan mükemmel kurbanın anıtıdır. Günahı küçümsemeyelim.GY 20.3

    Her işlenen günahın, Mesih’in lütfunun her ihmal edilişinin veya her reddedilişinin üzerimizde etkisi oluyor; bu kalbi sertleştiriyor, iradeyi ayartıyor, anlama gücünü hissizleştiriyor ve Tanrı’nın Kutsal Ruhu’nun şefkatli ricalarına boyun eğme eğilimini azaltmakla kalmayıp buna olan yetiyi bile düşürüyor.GY 20.4

    Çoğu insan, kötü bir yolu istedikleri zaman değiştirebilecekleri düşüncesiyle sıkıntılı vicdanlarını rahatlatmaya çalışır. Merhametin davetleriyle oyalanmalarına rağmen tekrar tekrar çağırılacaklarını sanırlar. Zannederler ki, lütuf Ruhu’nu aşağıladıktan ve oylarını Şeytan’ın lehine kullandıktan sonra, korkunç bir olay durumunda yollarını değiştirebilirler. Ancak bu o kadar da kolay değil. Bir hayat boyu yaşanmış deneyimler, alınmış eğitim, karakteri öylesine şekillendirmiştir ki çok az insan bundan sonra İsa’nın şeklini almayı ister.GY 21.1

    Tek bir yanlış karakter özelliği bile, bir günahlı arzu, sürekli benimsendiğinde tüm müjdenin gücünü nötrleştirir. Günaha izin verilen her sefer, ruhun Tanrı’ya sırt çevirme eğilimini güçlendiriyor. İlahî gerçeğe karşı kâfir küstahlık veya duyarsız umursamazlık gösteren, sadece kendi ektiğini biçer. Tüm Kutsal Kitap’ta günahla uğraşmaya karşı bilge adamın şu sözlerinden daha ciddi bir uyarı yoktur: Günahkârı “günahının kemendi kıskıvrak bağlayacak” (Süleyman’ın Özdeyişleri 5:22).GY 21.2

    Mesih bizi günahtan özgür kılmak için hazır, ancak iradeyi zorlamıyor. Eğer devamlı günah yüzünden irade tamamen günah eğilimindeyse ve kurtarılmayı istemiyorsak, O’nun lütfunu kabul etmiyorsak, daha ne yapabilir? O’nun sevgisini kararlı reddedişimizle kendimizi imha etmişizdir. “Uygun zaman işte şimdidir, kurtuluş günü işte şimdidir.” “Bugün O’nun sesini duyarsanız… yüreklerinizi nasırlaştırmayın” (2. Korintliler 6:2; İbraniler 3:7, 8).GY 21.3

    “İnsan dış görünüşe, RAB ise yüreğe bakar” —insan kalbi, karışık sevinç ve hüzün hisleriyle; daldan dala konan, tutarsız kalp; o kadar kirliliğin ve yalanın yuvası olan kalp (1. Samuel 16:7). O, güdülerini bilir, her bir amacını ve sebebini. Ruhunuzun tüm lekeleriyle gidin O’na. Mezmur yazarı gibi, yüreğinizin tüm bölümlerini herşeyi gören göze aç ve, “Ey Tanrı, yokla beni, tanı yüreğimi, sına beni, öğren kaygılarımı. Bak, seni gücendiren bir yönüm var mı, öncülük et bana sonsuz yaşam yo­lunda!” diye haykır (Mezmur 139:23, 24).GY 21.4

    Kalp temizlenmeyince çoğu kişi zihinsel bir din edinir, bir tür sofuluk. Duanız, “Ey Tanrı, temiz bir yürek yarat, yeniden kararlı bir ruh var et içimde” olsun (Mezmur 51:10). Kendi ruhunuzla dürüstçe ilgilenin. Fâni hayatınız tehlikedeymişcesine azimli ve sebatlı olun. Bu mesele Allah ve kendi ruhunuz arasında yapılacak bir hesaplaşma, sonsuza dek kapatılacak bir hesap. Bir tek ümitli yanlış varsayım, harabiyetinize damga vurmaya yetecektir.GY 21.5

    Tanrı’nın sözünü dua ile çalışın. O söz, Tanrı’nın yasasında ve Mesih’in hayatında bulanan ve bunlar olmadan ‘kimsenin Rab’bi göremeyeceği’ kutsallık ilkelerini size sunuyor (İbraniler 12:14). İnsanı günahkâr olduğuna ikna ediyor; kurtuluş yolunu açıkça belirtiyor. Sizinle konuşan Tanrı’nın sesi olarak ona kulak verin.GY 22.1

    Günahın büyüklüğünü görünce, kendinizi gerçekten olduğunuz gibi görünce, ümitsizliğe kapılmayın. Günahkârları kurtarmak için geldi Mesih. Biz Tanrı’yı ken­dimizle barıştırmak durumunda değiliz, zira —ah, mükemmel sevgi!— “Tanrı, Mesih aracılığıyla bizi kendisiyle” barıştırıyor (2. Korintliler 5:19). Günahkâr çocuklarının kalplerini kazan­mak için şefkatli sevgisiyle kur yapıyor. Hiçbir dünyevi anne baba, çocuklarının kusurları ve hatalarıyla, Tanrı’nın kurtarmaya çalıştığı kişilerle olduğu kadar sabırlı olamaz. Hiç kimse günahkârı çağırırken ona Allah kadar şefkat ile yalvaramaz. Hiç bir insan dudağından avareye doğru, O’nunkinden daha şefkatli niyaz akmamıştır. Tüm sözleri, tüm uyarıları, anlatılamaz sevginin fısıltısıdır.GY 22.2

    Şeytan çok büyük bir günahkâr olduğunuzu söylemeye gelince, yüzünüzü Kurtarıcınız’a kaldırıp O’nun erdemlerini sayın. Size yardım edecek olan şey, O’nun ışığına bakmaktır. Günahınızı ikrar edin, fakat düşmana “Mesih İsa günahkârları kurtarmak için dünyaya geldi” deyin ve O’nun eşsiz sevgisi sayesinde kurtarılabileceğinizi söyleyin (1. Timoteos 1:15). İsa, Simun’a iki borçlu hakkında bir soru sordu. Birinin borcu küçük bir miktardı, diğerininki ise çok büyük; ancak tefeci ikisinin de borcunu bağışladı ve Mesih Simun’a hangisinin onu çok seveceğini sordu. Simun, “Kendisine daha çok bağışlanan” diye yanıt verdi (Luka 7:43). Günahkârlığımız büyüktür, ancak Mesih affedilebilmemiz için öldü. Fedakârlığının erdemleri, Baba’ya bizim adımıza sunulmak için yeterlidir. Ken­disi en çok bağışlananlar O’nu en çok sevecek ve büyük sevgisi ve sonsuz fedakârlığı için O’na övgüler sunmak için tahtına en yakın duracaklardır. Ancak Tanrı’nın sevgisini tamamen kavrayınca günahın günahkârlılığını tam olarak anlarız. Bizim için indirilen zincirin uzunluğunu görünce, Mesih’in bizim adımıza yaptığı sonsuz fedakârlığı biraz olsun kavrayınca, kalp alçakgönüllülük ve tövbe ile erir.GY 22.3

    5 Bkz. KK dipnot. Çev. 6 İbranice Eski Ahit’te (Tevrat) ilahî isim olan YHVH’in harf çevirisidir. Çev. 7 Bkz. Yuhanna 3. Çev. 8 Bkz. Yeşaya 64:6. Çev. 9 KM’de “Habeş” olarak çevirilmiştir. Çev.GY 22.4

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents