Yahudi Çocuk, ilk yıllarından itibaren hahamların talepleriyle kuşatıldı. Onların katı kuralları, anlamsız sınırlamalar getiriyor ve günlük yaşamı her bakımdan olumsuz yönde etkiliyordu. Gençler, doğru İsrailliler olarak uymaları beklenen sayısız kurallarla havra öğretmenlerinden dersler aldılar. Fakat İsa, bu konularla ilgilenmedi. Çocukluğundan beri hahamların yasasına bağlı olmadan hareket etti. Eski Antlaşma O'nun sabit çalışmasıydı ve hep şu sözü tekrarladı: “Allah böyle diyor.” SO 73.1
İnsanların durumları O'nun düşüncesine açılmaya başladığında, toplumun isteklerinin, Allah'ın istekleri ile sürekli ters düştüğünü gördü. İnsanlar kendi buluşları olan teorileri överek, Allah'tan uzaklaşıyorlardı. Hiçbir değeri olmayan geleneksel ayinlere katılıyorlardı. İbadetleri, sadece törenlerden ibaretti. Öğretilmesi amaçlanan kutsal gerçekler, ibadet edenlerden saklandı. Mesih onların imandan yoksun ibadetlerinde huzur bulamadıklarını gördü. Onlar Allah'a içten ve samimi bir şekilde ibadet etmeleri sonucunda sahip olabilecekleri ruhun özgürlüğünü hiç tanımadılar. İsa Allah'a yapılması gereken gerçek ibadetin anlamını insanlığa öğretmek için gelmişti ve insanların isteklerinin ilahi buyruklara karıştırılmasını onaylayamazdı. Bilge öğretmenlerin uygulamalarına ya da emirlerine karşı bir saldırıda bulunmadı; fakat kendi sade alışkanlıkları yüzünden azarlandığında, hareketinin gerekçesi olarak Allah'ın sözünü gösterdi. SO 73.2
İsa, nazik ve uysal bir şekilde, iletişim kurduğu insanları mutlu etmeye çalıştı. İsa, çok nazik ve mütevazı olduğu için din yorumcuları ve ihtiyarlar2Eski İsrail ulusunun önde gelen ailelerinin reisleri. Ayrıca Yüksek Kurul'a bakınız. Yüksek Kurul: Antik çağda Yahudilerin milli meclisi olan ve “Sanhedrin” olarak da bilinen Yüksek Kurul, başkâhinler, ihtiyarlar ve din bilginlerinden oluşurdu. Ç.N.kendi öğretileriyle O'nu çok kolay etkileyebileceklerini sanıyorlardı. Hahamlardan kalma eski usul ve gelenekleri kabul etmesi için O'nu zorladılar. Fakat İsa onların iddia ettikleri bu yetkilerini Kutsal Yazı'ya göre kanıtlamalarını istedi. O, Allah'ın ağzından çıkan her sözü duymak istiyordu fakat, insanların kendi icatları olan geleneklere ve kurallara uyamazdı. İsa Kutsal Yazıları baştan sona biliyor gibi gö-rünüyordu ve onları insanlara gerçek anlamları ve önemleriyle gösterdi. Hahamlar bir çocuktan ders almaya utanıyorlardı. Kutsal Yazı'yı açıklamanın, kendilerinin görevi olduğunu ve İsa'nın onların yorumlarını kabul etmek zorunda olduğunu iddia ettiler. O'nun, kendi sözlerine karşı olmasına kızıyorlardı. SO 73.3
Kendi gelenekleri için Kutsal Yazı'da hiçbir temelin bulunmadığını biliyorlardı. İsa'nın ruhsal anlayışta onlardan çok daha ileride olduğunun da farkındaydılar. Buna karşın İsa'nın, onların emirlerine riayet etmemesi onları öfkelendiriyordu. O'nu ikna etmekte başarısız oldular. Bunun üzerine Yusuf ve Meryem'i aradılar ve itaatsiz davrandığını iddia ederek O'ndan şikayetçi oldular. Mesih bu yüzden azarlandı ve eleştirildi. SO 74.1
Mesih, fiziksel bakımdan olduğu kadar, karakter yapısı bakımından da gelişirken, çok erken yaşta kendi adına hareket etmeye başla-mıştı. Anne ve babasına duyduğu saygı ve sevgi bile O'nu Allah'ın Sözü'ne itaat etmekten alıkoyamadı. “Böyle yazılıdır” sözü, O'nun, aile geleneklerinden farklı olan her hareketinin gerekçesiydi. Hahamların kendisini zorlaması yüzünden yaşamı boyunca çoğu zaman acı dolu günler geçirdi. Daha genç yaştayken bile çok zor olan, güçlüklere karşı sabırla dayanma ve ağırbaşlılık dersini öğrenmek zorunda kaldı. SO 74.2
Yusufun oğulları olarak çağrılan erkek kardeşleri, hahamlardan yana oldular. Gelenekler sanki Allah'ın istekleriymiş gibi, ısrarla onlara uyulması gerektiğini savundular. Hatta insanların yasalarını Allah'ın Sözü'nden daha üstün gördüler. Doğru ve yanlışı ayırt etmede İsa'nın yaptığı net açıklama, onların büyük ölçüde rahatsızlık duymalarına sebep oldu. O'nun, Allah'ın Yasası'na olan bağlılığını “inatçılık” olarak niteleyerek bundan dolayı O'nu sert bir şekilde eleştirdiler. Hahamlara cevap verirken gösterdiği bilgi ve zekasına şaşırdılar. O'nun, din bil- ginlerinden ders almadığını biliyorlardı. Buna karşın O'nun, kendileri için bir öğretmen olduğunun da farkındaydılar. O'nun eğitiminin kendi eğitimlerinden daha üstün olduğunu kabul ettiler. Yaşam ağacına O'nunla ulaşılabileceğini ve O'nun kendilerinin farkında olmadıkları bilginin kaynağı olduğunu fark edemediler. SO 74.3
Isa insanlar arasında ayırım yapılmasına her zaman karşıydı ve onların sert kurallarından uzaklaşarak, bu bakımdan özellikle Ferisileri3Ferisiler: Eski Yahudilerde biçimci ve tutucu bir mezhep.kızdırmıştı. Dini, günlük yaşam için aşırı kutsal hale getirilmiş bir mesele olarak ve yüksek, ayrılıkçı duvarlarla çevrelenmiş bir halde buldu. O, bu ayırım duvarlarını aştı. İnsanlarla olan ilişkilerinde onlara, “Senin inancın nedir?” ya da “Hangi imanlı topluluğuna aitsin?” diye sormadı. Yardımcı gücünü, ihtiyacı olan herkesin yararına kullandı. Kutsal karakterini göstermek için keşiş hücresine çekilmek yerine, insanlığın yararı için tüm gücüyle çalıştı. Kutsal Kitap öğretisinin, kişiyi aşağılamaya dayalı bir öğretiş olmadığı ilkesini insanlara aşıladı. Saf ve bozulmamış bir inancın, sadece belli zamanlar ve özel durumlar için olmadığını öğretti. Her zaman ve her yerde insanlara sevgi ve şefkat gösterdi ve etrafına neşe dolu bir kutsallık ışığı yaydı. Tüm bunlar, Ferisilere karşı bir sitemdi. Bu, dinin bencilliğe dayalı olmadığını ve onların şahsi çıkarlarına olan aşırı düşkünlüklerinin, gerçek dindarlıkla bağdaşmadığını gösterdi. Bu, onların İsa'ya karşı duydukları düşmanlığı artırdı ve bu yüzden Mesih'i kendilerinin kurallarına uyması için zorlamaya çalıştılar. SO 75.1
Mesih acı çeken insanları gördüğünde, sürekli onların acılarını dindirmeye çalıştı. Onlara verecek çok az parası vardı. Fakat sık sık, kendisinden daha fazla ihtiyacı olduğunu gördüğü kimselere kendi yiyeceğini verdi. Erkek kardeşleri O'nun fazla ileri gittiğini ve O'nun etkisinin kendi etkilerini yok edeceğini düşündüler. Mesih onların hiçbirisinin sahip olmadığı ya da sahip olmak istemediği bir kişisel özelliğe sahipti. İsa onların hor gördükleri yoksul insanları arayıp buldu ve onları yüreklendirici sözler söyledi. İhtiyacı olanların ellerine usulca bir bardak soğuk suyla birlikte kendi yiyeceğini verdi. İnsanların acılarını dindirmeye çalışırken öğrettiği gerçekler, O'nun gösterdiği lütuf hareketleriyle bütünleşti ve böylece insanların hafızalarında yer etti. SO 75.2
Tüm bunlar, O'nun kardeşlerinin hoşnutsuzluğuna yol açtı. O'ndan yaşça daha büyük oldukları için İsa'nın kendilerine itaat etmesi gerektiğini düşündüler. O'nu, kendisini onlardan üstün görmekle suçladılar ve hatta, kendisini, öğretmenlerden, başkâhinlerden ve din bilginlerinden daha üstün gördüğünü iddia ederek azarladılar. O'nu sık sık tehdit ettiler ve korkutmaya çalıştılar. Fakat O, Kutsal Yazıların rehberliğinde yoluna devam etti. SO 76.1
İsa kardeşlerini seviyordu ve onlara iyi davrandı. Fakat kardeşleri O'nu kıskandılar, O'na inanmadıklarını en açık bir şekilde gösterdiler ve O'na hakaretler yağdırdılar. O'nun davranışlarını anlayamadılar. İsa yanlış olan birçok şeyi düzeltmeyi amaçladı. O, Allah'ın ilahi Oğlu'ydu. Buna karşın küçük bir çocuktu. Evrenin Yaratıcısı'ydı, dünya O'nun'du ve buna karşın hayatının her aşamasında yoksulluk çekti. Dünyevi kibir ve üstünlük taslayan tavırlardan tamamen uzak durdu ve ağırbaşlı bir kişiliğe sahipti. Dünyevi yücelik elde etmek için çaba harcamadı. En düşük konumdayken bile halinden memnundu. Bu, O'nun kardeşlerini kızdırdı. O'nun yoksulluk ve sıkıntı içindeyken bile sakinliği korumasının nedenini anlayamadılar. “O'nun yoksulluğuyla bizim zengin olabilmemiz için” Mesih'in bizim uğrumuza yoksul olduğunu bilmiyorlardı.42. Korintliler 8:9.Onlar O'nun görevinin sırrını, Eyüb'ün arkadaşlarının, Eyüb'ün uğradığı hakaretleri ve çektiği acıları anlayabildiğinde daha fazla anlayamadılar. SO 76.2
İsa kardeşleri tarafından yanlış anlaşıldı. Çünkü kendisi onlar gibi değildi. İsa'nın doğru olarak belirttiği bir şeyi, onlar mutlaka yanlış olarak kabul ediyorlardı. Diğer insanlara uyarak, Allah'tan uzaklaştılar ve yaşamlarında O'nun gücüne sahip olamadılar. Onların uyduğu dini formaliteler, kendi karakterlerini değiştiremezdi. Onlar “Nanenin, anasonun ve kimyonun ondalığını5Kazancın ve varlığın onda birini Allah'a ayırmak ilkin İbrahim'e buyrulan çok eski bir yükümlülüktür. Yaratılış 14:20 ve 28:22'ye bakınız. Bu, alışkanlığın yanı sıra önem taşıyan ruhsal yükümlülükleri vurgular. Ç.N.” ödediler; fakat “ruhsal yasanın daha önemli yönleri olan adaleti, merhameti ve sadakati” ihmal ettiler.6Matta 23:23.İsa'nın örneği, onların sürekli kızgınlık duymasına yol açtı. O, dünyada tek bir şeyden, nefret etti, o da günahtı. İnsanların yaptıkları kötülüklere tanık olmak O'nu çok üzüyordu; ve O'nun bu üzüntüsünü gizlemesi imkansızdı. Kutsal görünme çabalarının altında günaha duydukları sevgiyi gizlemeye çalışan şekilcilerle Allah'ı yüceltmek için en fazla gayret gösteren Kişi'nin karakteri arasındaki bu büyük fark, açıkça görülüyordu. Çünkü İsa, tüm yaşamı boyunca ülke içinde ve dışında, kendisinin karşı olduğu kötülükleri sürekli kınadı. Bencil olmayışı ve dürüstlüğüyle sürekli alay edildi. O'nun sabretme gücü ve nezaketi korkaklık olarak görüldü. SO 76.3
İsa, insanların başına gelebilecek her türlü olayı yaşadı. Doğumundan dolayı O'na hakaret etmeye çalışanlar oldu ve hatta, çocukluğunda bile onların alaycı şakaları ve kötü fısıldaşmalarıyla karşılaştı. Sabırlı olmayıp kendisi de onlara aynı şekilde davransa ve sert cevap verseydi; ve hatta kardeşlerinin yanlış bir hareketini onaylasaydı, insanlık için iyi bir örnek olamazdı ve kurtuluş planını uygulamada başarısız olurdu. Eğer İsa günaha bir mazeret bulunabileceğini kabul etseydi, Şeytan zafer kazanmış olacaktı. Bu yüzden Ayartıcı, İsa'nın günaha yöneltilebilmesi için O'nun yaşamını mümkün olduğunca zorlaştırmaya çalıştı. Fakat Şeytan O'nu ne zaman günaha teşvik etmeye çalışsa, Mesih ona şu cevabı verdi: “Böyle yazılıdır.” Kardeşlerini yanlışları yüzünden nadiren azarlardı; fakat onlarla Allah'ın sözü ile konuşurdu. Yasak olan bazı hareketleri yapmak için onlarla işbirliği yapmayı reddettiğinden, sık sık korkak olmakla suçlandı. Fakat şöyle cevap verdi: “İşte Rab korkusu, akıl budur ve kötülükten uzaklaşmak anlayıştır.”8Eyüp 28:28. SO 77.1
O'nun varlığında huzur bulan ve O'nun birlikteliğini arayan bazı kimseler de vardı; fakat birçoğu O'ndan çekindi. Çünkü onlar, O'nun lekesiz yaşamı tarafından kınandılar. Genç arkadaşları O'nu kendileri gibi davranmaya zorladılar. O, zeki ve neşe doluydu; varlığı onları sevindiriyordu ve O'nun pratik önerilerini kabul ediyorlardı; O'nun dürüst ve dikkatli olması, arkadaşlarını rahatsız ediyordu. Bu yüzden O'na, dar görüşlü ve tutucu dediler. İsa, şöyle cevap verdi: “Kutsal Yazı da şöyle yazılıdır: 'Genç adam yolunu ne ile temizler? Senin sözünü tutmakla. Sana karşı günah işlememek için sözünü yüreğimde sakladım.'”9Mezmurlar 119:9, 11. SO 77.2
O'na sık sık soruldu: “Tek başına ve bizden farklı olmakta niçin bu kadar kararlısın?” O, Kutsal Yazı'da şöyle yazılı olduğunu söyler: “Ne mutlu yollan temiz olanlara, Rab'bin yasasında yürüyenlere! Ne mutlu O'nun öğütlerine uyanlara. Bütün yüreğiyle O'na yönelenlere! Hiç haksızlık etmezler ve O'nun yolunda yürürler.”10Mezmurlar 119:1-3. SO 77.3
O'na, Nasıralı gençlerin oyun ve eğlencelerine niye katılmadığını sorduklarında, O şöyle der: “Senin yasalarının yolunda, her zenginlik benimmiş gibi sevindim. Emirlerini iletmek için elçi olacağım ve senin yollarına saygı göstereceğim. Kanunlarından zevk alacağım ve sözünü unutmayacağım.”11Mezmurlar 119:14-16. SO 78.1
İsa haklarını zorla elde etmeye çalışmadı. O'nun işi sık sık gereksiz yere zorlaştırıldı. Çünkü O, işini severek yapıyordu ve bundan şikayetçi değildi. Buna karşın asla başarısız olmadı ve cesaretini yitirmedi. Allah'ın kutsal ışığıyla bu zorlukların üstesinden geldi. O'na kaba davranıldığı zaman, kendisi de aynı şekilde karşılık vermedi ve hakaretlere sabırla dayandı. SO 78.2
O'na defalarca “Kendi kardeşlerinin bile sana böyle sert davranmasına niçin razı oluyorsun?” diye sorulduğunda, O, şu sözlerle cevap verdi: “Oğlum, yasamı unutma; yüreğin benim emirlerime uysun; çünkü onlar sana ömür uzunluğunu ve yaşam yıllarını artırırlar. Gerçek ve lütuf seni bırakmasın; onları boynuna bağla ve yüreğinin levhasına yaz; Rab'bin ve insanların gözünde lütuf ve anlayış bulacaksın.”12Süleyman'ın Özdeyişleri 3:1-4. SO 78.3
İsa'nın davranışları, O'nu tapınakta buldukları andan itibaren anne ve babası için bir sırdı. O, sert tartışmalara girmek istemiyordu. Buna karşın O'nun temsil ettiği örnek, sabit bir dersti. Diğer insanlardan ayrı yaşayan biri gibi görünüyordu. En mutlu saatlerini doğa ve Allah ile birlikte olduğu anlarda yaşıyordu. Fırsat buldukça tarlalara gitmek, yeşil vadilerde derin düşünmek ve dağlık bölgede ya da ormanda ağaçların arasında Allah ile birliktelik kurmak için işinden bir süre uzaklaşıyordu. Sabah erken saatlerde sık sık Kutsal Yazılar'ı inceleyerek ya da dua ederek tapındığında ıssız yerler buluyordu. Bu sessiz saatlerden sonra günlük işlerine başlamak ve sabırlı bir çalışına örneği vermek için geri dönüyordu. SO 78.4
İsa, tüm hayatı boyunca annesine derin bir saygı ve sevgi duydu. Meryem kendisinden doğan bu Kutsal Çocuk'un, uzun süre önce vaat edilen Mesih olduğuna kalpten inanıyordu. Buna karşın imanını açıklamaya çalışmadı. Meryem dünyadaki yaşamı boyunca Mesih'in acıla- rını sürekli paylaştı. Çocukluğunda ve gençliğinde O'nun üzerine getirilen felaketlere, acı içinde tanık oldu. O'nun hareketlerinde doğru olduğunu bildiği şeyleri savunmasıyla, kimi zaman kendisi de zor anlar yaşadı. Bir çocuğun evdeki diğer aile bireyleriyle olan ilişkilerinin ve bir annenin çocuklarına gösterdiği sevgi ve şefkatin, çocuğun karakterinin oluşmasında en önemli etken olduğunu biliyordu. Yusufun oğulları ve kızları bunun farkındaydılar; ve onu telaşlandırarak, İsa'nın hareketlerini kendi standartlarına göre düzeltmeye çalıştılar. SO 78.5
Meryem, İsa ile sık sık görüş ayrılığına düştü ve O'nu hahamların geleneklerine uymaya zorladı. İsa, Allah ile ilgili konulardaki düşüncelerinden ve insanların, hatta masum hayvanların acılarını hafifletmeye çalışmasındaki alışkanlıklarından vazgeçmeye ikna edilemedi. Başkâhinler ve hahamlar, İsa'yı kontrol altına almak için Meryem'i aradıklarında, Meryem çok üzüldü. Fakat İsa, annesine kendi hareketlerinin doğruluğunu onaylayan Kutsal Yazı'daki açıklamaları gösterdiğinde, Meryem'in yüreği huzur buldu. SO 79.1
Meryem bazen İsa ile O'nun Allah tarafından gönderildiğine inanmayan kardeşleri arasında kalıyordu; fakat O'nun ilahi bir karakteri olduğu birçok şekilde kanıtlanıyordu. Meryem O'nun başkalarının iyiliği için birçok fedakarlık yaptığını gördü. O'nun varlığı eve daha temiz ve dürüst bir ortam getirdi; ve O'nun hayatı toplum bireyleri arasında işleyen bir maya gibiydi. Kimseye zarar vermeden ve ahlakı bozulmadan, düşüncesiz, kaba ve nezaketsiz insanların arasında yaşadı. Adil olmayan vergi görevlilerinin,13Mesih zamanında Roma İmparatorluğu adına kendi halkından vergi toplayan ve bu yüzden kendilerinden nefret edilen Yahudiler.savurgan insanların, dürüst olmayan Samiriyelilerin, putperest askerlerin, köylülerin ve her türden insanın arasında yaşadı. İnsanları bitkin ve çaresiz bir şekilde gördüğünde, onlara sürekli sevgi dolu sözler söyledi. Bununla birlikte, ağır bir yükü taşımak zorunda kaldı. Onların sıkıntılarım paylaştı ve Allah'ın sevgisinin, iyiliğinin ve merhametinin doğasından öğrendiği dersleri onlara öğretti. SO 79.2
Hepsine, kendilerini, doğru kullanıldığında sonsuz zenginlikler sağlayacak olan yeteneklerle donatılmış olarak görmelerini öğretti. Hayatından gereksiz şeyleri çıkardı ve kendi örneğiyle, hayatın her anının, insanlığa yararlı işler yapmak üzere kutsal amaçlar için harcanmasının ve bir hazine gibi değerinin bilinmesinin gerektiğini öğ- retti. Hiç kimseyi hor görmedi ya da onları ihmal etmedi ve koruyucu gücünü herkesin derdine -çare bulmak için kullandı. Birlikte olduğu tüm topluluklarda zamana ve şartlara uygun olarak dersler verdi. Onlara, Allah'ın çocukları gibi davranmalarını sağlayacak olan karakteri elde ederek, suçsuz ve zararsız olabilecekleri güvencesini verdi ve en umutsuz ve en kötü durumda olanlara bile ümit vermeye çalıştı. Sık sık, Şeytan'ın denetimi altında sürüklenen ve O'nun tuzağından kurtulmaya gücü olmayanlarla karşılaştı. Cesaretini yitirmiş, güçsüz, Şeytan tarafından kandırılmış ve günah işlemiş olan herkese, onların ihtiyacı olan şefkat ve merhamet dolu sözleri, anlayabilecekleri bir şe-kilde söyledi. Karşılaştığı diğer insanlar, uğradıkları felaketlere karşı birlik olup el ele mücadele ediyorlardı. Allah'ın melekleri onlardan yana oldukları ve onların galip gelmelerini sağlayacağı için, sonunda kazanacakları teminatını vererek, güçlü olmaları için onları yüreklendirdi. O'nun bu şekilde yardım ettiği kimseler, tamamen güvenebilecekleri bir Kişi'nin olduğuna ikna oldular. Mesih, onların sırlarını başkalarına asla açıklamayacaktı. SO 79.3
İsa, ruhun olduğu kadar bedenin de iyileştiricisiydi. Fark ettiği acının her safhasıyla ilgilenirdi. Acı çeken herkesin acısını dindirdi. O'nun sevgi dolu sözleri, onların sıkıntılarını gideriyor ve teselli ediyordu. Hiç kimse O'nun bir mucize ile çalıştığını söyleyemezdi. Fakat iyileştiren gerçek sevgi, Ondan, hasta olanlara ve sıkıntı çekenlere aktı. Böylece çocukluğundan itibaren, sürekli insanlara yararlı olmak için çalıştı ve bu yüzden kamu hizmetine başladıktan sonra herkes O'nun ismini duymaktan memnun oldu. SO 80.1
Buna karşın, çocukluğu ve yetişkinliği boyunca İsa, yoluna hep yalnız başına devam etti. İnsanların kurtuluşu için çok ağır sorumluluklar taşıdı. İnsanlığın kökleşmiş ilke ve amaçlarında kesin bir değişme olmadıkça, her şeyin kaybedileceğini biliyordu. Bu, O'nun ruhunun taşıdığı yüktü ve hiç kimse O'na yüklenen bu ağırlığın farkına varamadı. Gerçekleştirmek istediği amaç üzerinde yoğunlaşarak, in-sanların ışığı olabilmesi için yaşamının planını uyguladı. SO 80.2