Israil halkında, Mesih'in gelişini uzun süre bekleyen imanlıların arasında, Mesih'ten önce bir müjdeci doğdu. Yaşlı kâhin Zekarya ve karısı Elizabet “Allah'ın gözünde doğru kişilerdi”; sakin ve kutsal yaşamlarında gerçeğin ışığı, o kötü günlerin karanlığında bir yıldız gibi parladı. Bu imanlı çifte, “O'nun yollarını hazırlamak için Rab'bin sözüne göre hareket edecek olan” bir oğul vaat edildi. SO 81.1
Zekarya “Yahuda sırtlarında” yaşıyordu ve bir haftalığına tapınakta kâhinlik yapmak için Kudüs'e gitti. Bu, her kâhin sınıfı tarafından yılda iki kez yerine getirilmesi gereken bir hizmetti. “Ve zamanı geldi. Kendi sınıfı görev yaptığı dönemde Zekarya, Allah önünde kâhinlik etmekteydi. Kâhinlik töresi uyarınca, Rab'bin tapınağına girdiğinde buhur sunmak ona düştü.” SO 81.2
Zekarya tapınağın kutsal yerindeki altın sunağın önünde duruyordu. Buhur dumanı, İsrail'in dualarıyla Allah'ın önünde yükseliyordu. Rab'bin bir meleği “buhur sunağının sağında duruyordu.” Meleğin orada durması bir lütuf işaretiydi. Fakat Zekarya bunun farkına vara-madı. Kurtarıcı'nın gelmesi için yıllarca dua etti; gökyüzü şimdi bu duaların yanıtlanmak üzere olduğunu bildirmek için elçisini göndermişti; Allah'ın lütfü onun inanamayacağı kadar yüce görünüyordu. Yüreği korkuyla doldu ve titremeye başladı. SO 81.3
Fakat şu sevindirici güvence ile selamlandı: “Korkma Zekarya! Çünkü duan duyuldu. Karın Elizabet sana bir oğul doğuracak ve sen, onun adını 'Yahya' koyacaksın. Sana sevinç ve kıvanç getirecek. Çünkü Rab'bin önünde yüce bir kişi olacak. Şarap ve alkollü içki kullanmayacak. Daha annesinin karnındayken Kutsal Ruh ile dolacak... İsrailoğulları'nda birçoğunu Allah'ları Rab'be döndürecek. Babaların yüreklerini çocuklarına, söz dinlemezleri doğru kişilerin anlayışına döndürmek, Rab'be hazırlanmış bir halk yetiştirmek için; O'nun önün- de ruh ve güç bakımından İlyas peygamber gibi yürüyecek.” Zekarya meleğe sordu: “Bunu nasıl bileceğim? Kendim yaşlı bir adamım, eşim de yaşlandı.” SO 81.4
Zekarya, İbrahim de yaşlı olduğu halde, Allah'ın verdiği vaade iman ederek inandığı için ona nasıl bir oğul verildiğini çok iyi bili-yordu. Fakat yaşlı kâhin, düşüncelerinde bir an için insanlığın doğal zayıflığı olan şüpheye düştü. Allah'ın kendi vaat ettiğini yerine getirebileceğini unuttu. Meleğe verdiği cevabında, şu harikulade açıklamayı yapan Nasıralı kız Meryem'in, o tatlı ve çocuksu imanına ne kadar zıt bir inançsızlıktır bu! “Ben Rab'bin kuluyum, bana dediğin gibi olsun.”1Luka 1:38. SO 82.1
İbrahim'in ve Meryem'in oğullarının doğumu gibi Zekarya'nın oğlunun doğumu da yüce ve ruhsal bir gerçeği öğretecekti. Yavaş öğrendiğimiz, fakat çabuk unuttuğumuz bir gerçekti bu. Kendi gay-retimizle iyi ve yararlı işler yapma kabiliyetinde değiliz. Ancak, bizim yapmaya gücümüzün yetmediği şeyler, Allah'ın gücü tarafından itaatkar ve imanlı kişiler vasıtasıyla yerine getirilecektir. Vaat edilen çocuğun verilmesi iman yoluyla oldu. Ruhsal yaşama iman yoluyla ulaşılır ve dürüstlükle hareket etmemiz imanla sağlanır. SO 82.2
Zekarya'nın sorusuna karşın, melek şöyle dedi: “Ben, Allah'ın katında duran Cebrail'im. Sana bunu söylemeye ve Müjde'yi bildirmeye geldim.” Cebrail beş yüz yıl önce Daniel'e, Mesih'in gelişine kadar uzayan peygamberlik süresini bildirmişti. Bu sürenin sonunun yaklaş-tığını işaret eden bilgi, Zekarya'yı Mesih'in gelmesi için dua etmeye yöneltmişti ve şimdi kendisinin vasıtasıyla peygamberliğin verildiği gerçek elçi, onun gerçekleşmesini bildirmek için gelmişti. SO 82.3
Meleğin şu sözleri, “Ben Tanrı katında duran Cebrail'im,” onun gökyüzü katında yüce bir onura sahip olduğunu gösteriyor. Daniel'e mesajı getirdiğinde şöyle dedi: “Onlara karşı reisiniz Mikail'den2Mesih'ten başka.başka bana destek olan yok.”3Daniel 10:21.Kurtarıcı, Cebrail hakkında vahiyde şöyle der: “O, gönderdiği kendi meleği aracılığıyla bunu kulu Yuhanna'ya iletti.”4Esinleme 1:1.Melek, Yuhanna'ya şöyle bildirdi: “Ben, senin gibi ve peygamber olan senin kardeşlerinle bu kitabın sözlerine uyanlar gibi Allah'ın kulu- yum.”5Esinleme 22:9.Ne muhteşem bir düşünce — Tanrı'nın Oğlu'na mevki olarak en yakın olan melek, Allah'ın amacını günahkar insanlara açıklamakla görevlendirilmişti. SO 82.4
Zekarya meleğin sözlerinden şüphe duymuştu. Bu yüzden, bunlar gerçekleşinceye kadar bir daha konuşamayacaktı. Melek şöyle dedi: “Bak, şu anda dilin tutulacak... Ve bunlar oluncaya dek hiç konuşamayacaksın. Vakti gelince yerine gelecek olan bu sözlerime i- nanmadın.” Hizmeti yerine getiren kahinin görevi, halkın ve milletin günahlarının affı ve Mesih'in gelişi için dua etmekti; fakat Zekarya bunu yapmaya çalıştığında tek bir söz bile söyleyemedi. SO 83.1
Halkı kutsamak için tapınaktan dışarı çıktığında, “onlarla, işaretler vasıtasıyla konuştu ve dili tutuk kaldı.” Uzun süre beklemişlerdi ve Allah'ın hükmünün onun üzerine gelmiş olabileceğini düşünerek korkmaya başlamışlardı. Fakat o, kutsal yerden dışarı çıktığında, yüzü Allah'ın görkemiyle parlıyordu. “Onun, tapınağın kutsal bölümünde bir şey görmüş olduğunu anladılar.” Zekarya ne gördüğünü ve duyduğunu onlara işaretlerle anlattı. “Görev süresi bittiğinde evine geri döndü.” SO 83.2
Vaat edilen çocuğun doğmasından hemen sonra, Zekarya'nın dili çözüldü. “O, konuştu ve Allah'ı yücelten sözler söyledi. Onların çevresinde yaşayanların hepsini korku sardı. Tüm bunlar, Yahudiye'nin dağlık bölgesinde konuşulmaya başlandı. Olayı duyanların hepsi içleri sızlayarak O, nasıl bir çocuk olacak?' diye meraklanıyorlardı.” Tüm bunlar Yahya'nın, kendisi için yol hazırlayacağı Mesih'in gelişine insanların dikkatini çekmek içindi. SO 83.3
Kutsal Ruh, Zekarya ile birlikteydi ve şu güzel sözlerle oğlunun görevi üzerine peygamberlik etti: SO 83.4
Sen de, ey çocuk. Yüceler Yücesi'nin peygamberi diye anılacaksın. Rabbin yollarını hazırlamak üzere önünden gidecek ve O'nun halkına, günahlarının bağışlanmasıyla kurtulacaklarını bildireceksin. Çünkü Allah'ımızın yüreği merhamet doludur. O'nun merhameti sayesinde, yücelerden doğan güneş, karanlıkta ve ölümün gölgesinde yaşayanlara ışık saçmak ve ayaklarımızı esenlik yoluna yöneltmek üzere yardımımıza gelecektir.” SO 83.5
Yahya gelişiyor, ruhça güçleniyordu. İsrail'e açıklanacağı güne dek çöllerde kaldı.” Yahya'nın doğumundan önce melek, şöyle de- mişti: “Rab'bin önünde yüce bir kişi olacak. Şarap ve içki içmeyecek; ve o Kutsal Ruh ile dolacak.” Allah, Zekarya'nın oğlunu büyük bir görev, insana o zamana dek verilen en büyük görev için çağırmıştı. Bu görevi başarabilmek ve birlikte çalışmak için Rab'bin yanında olması gerekiyordu. Meleğin talimatına uyduğu zaman Allah'ın Ruhu onunla birlikte oluyordu. SO 83.6
Yahya insanlara Allah'ın ışığını getirmek için, Yehova'nın elçisi olacaktı. Onların düşüncelerine yeni bir yön vermeliydi. Allah'ın isteklerinin kutsallığı ve O'nun doğruluğuna olan ihtiyaçları ile onları etkilemeliydi. Böyle bir elçi kutsal olmalıydı. O, Allah'ın ruhunu içinde bulunduran bir tapmak olmalıydı. Görevini gerçekleştirmek için sağlam bir fiziksel yapıya, zihinsel ve ruhsal güce sahip olması gerekiyordu. Bu yüzden, kendi istek ve tutkularını denetleyebilmesi gerekliydi. Çevre şartlarından etkilenmeden, çöldeki kayalar ve dağlar kadar sağlam bir şekilde kalıp insanların arasında durabilmesi için tüm güçlerini kontrol etmesi gerekliydi. SO 84.1
Vaftizci Yahya'nın zamanında zenginlik hırsı, lüks yaşam ve gösteriş düşkünlüğü son derece yaygınlaşmıştı. Hissi zevkler, içki ve ziyafet düşkünlüğü ruhsal anlayışı körleştirerek ve günaha olan duyarlılığı azaltarak bedensel hastalıklara ve ahlaki bozukluğa neden oluyordu. Yahya bir reformcu gibi hareket edecekti. Kanaatkar yaşamı ve sade kıyafetiyle kendi yaşadığı dönemdeki insanların aşırılıklarını kınayacaktı. Bu yüzden, Yahya'nın anne ve babasına verilen emirler, gökyüzü katından gelen bir meleğin verdiği, bir nefse hakim olma dersiydi. SO 84.2
Kişinin karakteri en fazla çocukluk ve gençlik çağlarında etkilenir. İradeyi kontrol etme gücü, bu çağlarda kazanılmalıdır. Aile çevresinin, kişinin üzerinde bıraktığı etki tüm yaşam boyu sürer. İlk yıllarda edinilen alışkanlıklar, bir kişinin yaşam savaşında kazanacağını ya da kaybedeceğini belirlemede, doğal bir şekilde edinilen diğer alışkanlıklardan çok daha etkili olurlar. Gençlikte ektiklerimiz, gerek bu hayatta, gerekse gelecek hayatta alacağımız ürünü belirler. Peygamber olarak Yahya, “babaların yüreklerini çocuklarına, söz dinlemezleri doğru kişilerin anlayışına döndürecekti.” İsa'nın ilk gelişi için yol hazırlarken, Kurtarıcı'mızın ikinci gelişi için insanları hazırlayan kişilerden birini temsil ediyordu. Dünya insanların kendi isteklerinin düşkünlüğüne teslim oluyor. Yanlışlar ve uydurmacaların bolluğu her yerde dikkatimizi çekiyor. Şeytan'ın insanları yok eden tuzakları artı- yor. Allah korkusuyla kutsallığa ulaşmak isteyen herkes, iradeyi kontrol etme ve nefse hakim olma derslerini öğrenmelidir. Arzular ve tutkular, zihnimizdeki itaatkar düşüncelerin güçleriyle kontrol altında tutulmalıdır. Allah'ın sözünün kutsal gerçeklerini anlayıp uygulamamızı sağlayacak olan zihinsel güç ve ruhsal görüş için kendimizi disiplin altında tutmamız şarttır. Bu yüzden, nefse hakim olma, Mesih'in gelişi için hazırlanma işinde önemli bir yer tutar. SO 84.3
Zekarya'nın oğlu, doğal olarak kâhinlik eğitimi görecekti. Fakat hahamların okulları onun için uygun olmazdı. Allah, onu Kutsal Yazıların nasıl yorumlandığını öğrenmesi için ilahiyat öğretmenlerine göndermedi. Doğayı ve onun Tanrı'sını öğrenebilmesi için onu çöle çağırdı. SO 85.1
Onun çölde yerleştiği yer çorak tepelerin, vahşi sarp vadilerin ve kayalıklı mağaraların arasında ıssız bir bölgeydi. Fakat çölün zor şartlarında yaşamak için, dünyevi zevklerden ve lüks yaşamdan vazgeçmek, onun kendi seçimiydi. Onun buradaki çevresi, özverili ve sade bir yaşam sürmesi için uygundu. Burada, dünyanın gürültüsünden uzak ve rahatsız edilmeden, doğa, Kutsal Yazı ve Allah ile ilgili dersleri çalışabiliyordu. Meleğin, Zekarya'ya söylediği sözler, Allah korkusuna sahip olan anne ve babası tarafından Yahya'ya sık sık tekrarlanmıştı. Çocukluğundan itibaren, görevi sürekli onun gözü önündeydi ve o, bu kutsal görevi kabul etti. Şüphe, inançsızlık ve ahlaki bozukluğun son derece yaygın hale geldiği toplumdan uzaklaşmak için çölün ıssızlığını seve seve kabul etti. Şeytan'ın teşvikine karşı dayanabilmek için kendi gücüne güvenmiyordu ve günaha karşı duyarlılığını kaybetmemek için günahtan sürekli kaçındı. SO 85.2
Bir Nasıralı olarak, doğumundan itibaren kendisini Allah'a adamıştı. Kutsal bir yaşam sürmeye karar verdi. Yahya'nın giysisi deve kılından ve eski peygamberlerin giydiği türdendi; belinde deri bir kemeri vardı. Çölde bulunan “çekirge ve yaban balı” yiyordu ve tepelerden akan temiz suyu içiyordu. Fakat Yahya'nın ömrü, tembellik ederek, kendini dünyadan tamamen soyutlayarak ve kasvet içerisinde ya da bencil bir şekilde inzivaya çekilerek geçmedi. Zaman zaman, insanların arasına karışıp dünyada olup bitenleri ilgiyle takip etti. Sessizce çöle çekilmesinden itibaren gelişen olayları izledi. Gökyüzünün mesajı ile onların kalplerine nasıl ulaşabileceğini anlayabilmesi için Kutsal Ruh'un yardımıyla insanların karakterleri üzerinde çalıştı. Yüklendiği görevin yükü onun üzerindeydi. Yalnız başına derin düşünme ve dua ile hayatım adayacağı görevi için kendisini hazırlamaya ve bunun üzerinde düşüncelerini yoğunlaştırmaya çalıştı. SO 85.3
Çölde, Şeytan'ın günaha teşvikinden muaf olmamasına rağmen, mümkün olduğunca onun girebileceği her geçiş yolunu tıkadı. Buna karşın, Ayartıcı tarafından yine de rahatsız edildi. Fakat o, ruhsal anlayışa açıktı; karakterini ve karar verme gücünü geliştirdi. Kutsal Ruh'un yardımı ile Şeytan'ın kendisine yaklaşmasını önledi ve onun gücüne karşı dayanabildi. SO 86.1
Çöl, Yahya'nın hem okulu, hem de tapınağı oldu. Midyan'ın dağlarının arasında Musa gibi, Allah'ın varlığı ve O'nun gücünün kanıtlarıyla çevrelendi. Issız dağların kutsal yüceliğinde yaşamak, İsrail'in büyük önderi gibi onun kaderi olmadı. Fakat onun önünde, Ürdün'ün ötesinde Moav'ın yüksek tepeleri duruyordu ve sanki ona, dağları yerleştiren ve onları gücüyle oldukları yere sabitleyen Yüce Yara- dan'dan bahsediyordu. Onun çöl yurdundaki kasvetli ve virane görüntüsü, İsrail'in durumunu açık bir şekilde göz önüne seriyordu. Rab'bin bereketli bağı, ıssız ve çorak bir yer haline gelmişti. Fakat çölün üzerinde gökyüzü tüm parlaklığı ve güzelliği ile eğiliyordu. Fırtınayla kararan bulut yığınları, umut veren gökkuşağıyla kemer şeklinde uzanarak uzaklaşıyordu. İsrail'in üzerinde, Mesih'in hükümranlığının vaat edilen görkemi parladı. Öfke bulutları, O'nun antlaşma lütfunun gökkuşağı tarafından dağıtıldı. SO 86.2
Gece sessizlikte tek başına, Allah'ın, İbrahim'e yıldızlar gibi sayısız bir soy6Çıkış 32:13 (Yaratılış 15:5; 22:17).vaat ettiğini okudu. Sabahın ilk ışıkları Moav'ın dağlarını aydınlattığında, sanki “güneş doğduğunda sabah nuru gibi, hatta bulutsuz bir sabah gibi” olacak Kişi'den bahseder gibiydi.72.Samuel 23:4.Öğle vaktinin aydınlığında, “Allah'ın görkemi göründüğünde ve tüm halk O'nu birlikte gördüğünde”, O'nun görkemini gördü.8Yeşaya 40:5. SO 86.3
Korku ve sevinçle, yılanın başını ezecek olan vaat edilen Oğul; Davut'un tahtından bir kral, saltanatı bırakmadan önce belirecek olan “barış veren”9Yaratılış 49:10'a bakınız.Kişi'nin gelişiyle ilgili vahiyleri, peygamberlik kayıtlarında gece gündüz araştırdı. Vakit dolmuştu. Bir Romalı hükümdar Siyon tepesi üzerindeki sarayda oturdu. Allah'ın yüce buyruğu ile Mesih doğdu. SO 86.4
Yeşaya'nın, Mesih'in görkemini belirten hayranlık dolu açıklamaları, onun gece gündüz sürekli üzerinde çalıştığı konuydu. İşay'ın kökünden dal, “yeryüzünde ezilenler için dürüstçe karar vererek”; adaletle hükümranlık edecek10Yeşaya 11:4.bir Kral “ve insan için, fırtınadan sakla-nacak bir yer gibi; ... yorucu bir diyarda büyük bir kaya gölgesi gibi olacak;”11Yeşaya 32:2.artık İsrail'e “terk edilmiş” ve onun ülkesine de “virane” denmeyecek. Fakat ona Rab'bin halkı, “heftsi-ba”12Zevkim onda.ve onun ülkesine de “beula”13Kocalı kadın.denilecek; Çünkü Rab onu seviyor.”14Yeşaya 62:4.Yalnız olan peygamberin kalbi, bu ilahi düşüncelerin görkemiyle doldu. SO 87.1
Kral'a baktığında, O'nun güzelliğini görünce kendisini unuttu. Kendisinin, O'nun kutsal görkemine bakmaya layık olmadığını düşündü. Kimseden korkmadan bir gökyüzü elçisi olarak görevine baş-lamaya hazırdı. Çünkü İlahi Olan'a bakmıştı. Kralların Kralı'nın önünde eğildiği için dünyasal hükümdarların önünde cesurca ve korkmadan durabilirdi. SO 87.2
Yahya, Mesih'in krallığının doğasını tam olarak anlayamadı. O, İsrail'in düşmanlarından kurtarılmasını arzuladı. Fakat Mesih'in doğruluk içinde gelişi ve İsrail'in kutsal bir millet olarak tekrar kurulması, onun en büyük ümidiydi. Böylece O'nun doğumunda verilen peygamberliğin gerçekleşeceğine inanıyordu. SO 87.3
O'nun kutsal anlaşmasını anmak;... Biz, düşmanlarımızın elinden kurtarıldığımız için, O'nun önünde kutsallık ve doğruluk içinde, yaşamımızın tüm günlerinde O'na korkusuzca ibadet edebiliriz.” SO 87.4
O, halkını kandırılmış, kibirli ve günahlarının içerisinde uyumakta buldu. Onları kutsal bir yaşama çağırmayı arzuladı. Allah'ın iletmesi için ona verdiği mesaj, onların ilgisizliğini gidermek ve büyük kötülükleri yüzünden onları uyarmak içindi. Müjde'nin tohumu ekilmeden önce kalbin toprağı sürülmeliydi. Onlar, Mesih'ten şifa dilemeden önce içinde bulundukları günahlardan zarar görme tehlikesine karşı uyarılmalıydılar. SO 87.5
Allah gökyüzü elçilerini günahkarı pohpohlamak için göndermez. O, hiçbir barış mesajını, kutsal olmayanları ölümcül bir güvenliğe sü- rüklemek için vermez. Yanlış yolda olanların vicdanları üzerine ağır yükler getirir ve vicdani hükümleriyle kalplerini etkiler. Elçilik eden melekler, günahkarın Allah'a olan ihtiyaç duygusunu derinleştirmek ve “kurtarılmak için ne yapmalıyım?” diye haykırması için, ona Allah'ın uyarılarını iletirler. İşte o zaman tövbekara uzanan el, onu günahtan kurtarır. Günahı kınayan ve günahkarın kibrini ve hırsını utanca dönüştüren ses, en nazik ve sevgi dolu bir şekilde sorar: “Senin için ne yapmamı istersin?” SO 87.6
Yahya göreve başladığında, ülke kargaşa içindeydi ve bir devrimin eşiğindeydi. Arhelaos'un tahtı bırakmasından sonra, Yahudiye tamamen Roma'nın denetimine geçmişti. Romalı valilerin zalimliği, zorbalığı ve ülkeye putperest simge ve gelenekleri getirmek için kararlı bir şekilde çaba harcamaları, İsrail'in en cesur insanlarının öldürüldüğü ve binlerce kişinin kanıyla bastırılan ayaklanmanın çıkmasına sebep oldu. Tüm bunlar, Roma'ya ulusça duyulan nefreti daha da artırdı ve onun gücünden kurtulma arzusunu canlandırdı. SO 88.1
Kargaşa ve çekişmenin ortasında çölden, sert, ürkütücü fakat umut verici bir ses duyuldu: “Tövbe edin; Göklerin Egemenliği yaklaşmıştır.” Yeni ve farklı bir güç insanları harekete geçirdi. Peygamberler, Mesih'in gelişini, gelecekte uzun süre sonra gerçekleşecek bir olay olarak bildirdiler. Fakat şimdi, bu peygamberliğin gerçekleştiği bildiriliyordu. Yahya'nın tek başına ortaya çıkması, onu dinleyenlerin düşüncelerini eski peygamberlere yöneltti. Davranışları ve kıyafetiyle İlyas peygambere benziyordu. İlyas'ın ruhu ve gücüyle ulusal yozlaşmaya karşı çıktı ve halkın günahlarını kınadı. Sözleri açık, anlaşılır ve ikna ediciydi. Birçok kimse onun ölümden dirilen peygam-berlerden biri olduğuna inanıyordu. Ülkenin tümü heyecan içindeydi ve halk çöle akın etti. SO 88.2
Yahya, Mesih'in gelişini halka ilan etti ve onları tövbe etmeye çağırdı. Günahtan arınmanın simgesi olarak onları Ürdün ırmağında vaftiz etti. Böylece onlara önemli bir ders vererek, kendilerinin Allah m seçilmiş halkı olduğunu iddia edenlerin, günahla bozulmuş kimseler olduklarını; yaşamlarını ve kalplerini arındırmadan, Mesih'in krallığında onlar için yer olmayacağını bildirdi. SO 88.3
Prensler, hahamlar, askerler, vergi görevlileri ve köylüler peygamberi dinlemeye geldiler. Allah'ın kutsal uyarısı onları bir süre için korkuttu. Birçok kimse tövbe etti ve vaftiz oldu. Her mevkiden insan, onun açıkladığı Mesih'in krallığında yer alabilmek için Vaftizci'nin isteklerini yerine getirdi. SO 88.4
Birçok din yorumcusu ve Ferisi, günahlarını itiraf edip vaftiz olmaya geldiler. Kendilerini diğer insanlardan üstün görmüşlerdi ve insanları, kendi dindarlıklarının onlarınkinden daha üstün olduğunu düşünmeye yöneltmişlerdi; ve şimdi onların hayatındaki gizli suçlar ve sırlar açığa çıkmıştı. Fakat Kutsal Ruh tarafından Yahya'ya, bu insanların çoğunun, günahın gerçek kanısına sahip olmadıkları bildirildi. Onlar zamana uyan kimselerdi. Peygamberin arkadaşları olarak, gelen Kral ile lütuf bulacaklarını umut ediyorlardı. Bu sevilen genç öğretmenin ellerinde vaftiz edilerek insanların üzerindeki etkilerini güçlendirmeyi düşündüler. SO 89.1
Yahya onları karşıladığı zaman, şu sözlerle kınadı: “Engerekler soyu!... Gelecek olan öfkeden kaçmanız için sizi kim uyardı? Günahlarınızdan döndüğünüzü kanıtlayan ürünler getirin. Tövbe edin. Kendi kendinize 'atamız İbrahim'dir' demeye kalkışmayın. Çünkü size diyorum ki; Tanrı, İbrahim'e şu taşlardan çocuk çıkaracak güçtedir.” SO 89.2
Yahudiler, Allah'ın İsrail'e sonsuz lütuf vaadini yanlış yorumladılar. “Gündüzleyin ışık olsun diye güneşi veren, geceleyin ışık olsun diye ayın ve yıldızların kanunlarını koyan; dalgalar gürleyinceye dek denizi karıştıran; O'nun ismi, orduların Rab'bidir; eğer o kanunlar benden uzaklaşırsa, İsrailoğulları benim önümde bir millet olmaktan sonsuza dek çıkar. Rab şöyle diyor; Eğer yukarıda gökler ölçülebilirse ve aşağıda yerin temelleri aşılabilirse, ben de o zaman tüm yaptıklarından ötürü İsrail'in zürriyetini kendimden atarım.”15Yeremya 31:35-37.Yahudiler, İb-rahim'in soyundan gelmelerinin, doğal olarak onlara, bu vaadin kendileri için verildiğini iddia etme hakkı verdiğini düşünüyorlardı. Fakat onlar, Allah'ın belirttiği şartları görmezlikten geldiler. Vaadi vermeden önce O, şöyle demişti: “Yasamı onların içine işleyeceğim; ve onların kalplerine yazacağım; onların Tanrı'sı olacağım ve onlar da benim halkım olacaklar... Fakat onların yaptığı kötülükleri affedeceğim ve onların günahlarını artık hiç anmayacağım.”16Yeremya 31:33-34. SO 89.3
O'nun yasasının kalplerinde yazılı olduğu bir halka, Allah'ın lütfü verilir. O'nunla bütünleşirler. Fakat Yahudiler, kendilerini Allah'tan ayırmışlardı. Günahları yüzünden O'nun hükümleri altında acı çekiyor- lardı. Bu yüzden putperest bir millete esir düştüler. Onların düşünceleri yasayı çiğnemeleri sonucu karardı ve Allah geçmişte onlara çok büyük bir lütuf gösterdiği için, onlar kendi günahlarını mazur gördüler. Diğer insanlardan üstün ve O'nun kutsamalarını almaya layık olduklarını iddia ederek kibirlendiler. SO 89.4
Bu olaylar, “başkalarına ders olsun diye onların başına geldi ve çağların sonuna ulaşmış olan bizleri uyarmak için yazıya geçirildi.”171. Korintliler 10:11.Allah'ın lütuflarını çoğu kez yanlış yorumlarız ve yaptığımız iyiliklerden dolayı O'nun lütfunu aldığımızı düşünerek, gereksiz yere övünürüz! Allah bu durumda, bizim için yapmak istediklerini yapamaz. O'nun lütufları, bizim mutlu olmamızı ve kalplerimizin, inançsızlık ve günaha karşı dayanıklı olmasını sağlamak içindir. SO 90.1
Yahya, kibirleri, bencillikleri ve zalimliklerinden dolayı, İsrail'in öğretmenlerinin, dürüst ve itaatkar İbrahim'in çocuklarından çok, insanlar için ölümcül bir bela olan engerekler soyundan olduklarını gösterdiklerini belirtti. Allah'tan aldıkları ışık göz önüne alındığında, onlar, kendilerini üstün gördükleri putperestlerden bile daha kötüydüler. Yontulduktan kayayı ve kazıldıkları çukurun boşluğunu unutmuşlardı. Allah amacını gerçekleştirmek için onlara bağımlı değildi. Putperest halkın arasından İbrahim'i çağırdığı gibi, diğerlerini de kendisine hizmet etmeye çağırabilirdi. Onların kalpleri, o an için çöldeki taşlar kadar sert görünebilirdi. Fakat Allah'ın ruhu, onları, kendi iste-ğini yerine getirmeleri ve vaadinin gerçekleşmesini beklemeleri için harekete geçirebilirdi. SO 90.2
“Ve şimdi” dedi peygamber: “Balta, ağaçların köküne vuruluyor. Bu yüzden iyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılacak.” Ağacın değeri, ismiyle değil, verdiği meyveleriyle belirlenir. Eğer ağaç iyi meyve vermiyorsa, ismi onu yok olmaktan kurtaramaz. Yahya Yahu- dilere, Allah katındaki değerlerinin, onların karakterleri ve yaşamları ile belirleneceğini bildirdi. Onların iddialarının hiçbir değeri yoktu. Eğer yaşamları ve karakterleri Allah'ın yasası ile uyum içinde değilse, onlar O'nun halkı değildiler. SO 90.3
O'nu dinleyenler, insanları kalpten etkilediği sözleriyle ikna oldular. O'na şu soru ile geldiler: “Öyleyse ne yapalım?” ve o cevap verdi: “İki mintanı olan, birini mintanı olmayana versin; yiyeceği olan, yiyeceği olmayanla paylaşsın.” Vergi görevlilerini adaletsizliğe ve askerleri şiddete karşı uyardı. SO 90.4
Yahya, İsa'nın krallığında yer alacak olan herkesin, imanını ve pişmanlığını kanıtlaması gerektiğini belirtti. Nezaket, dürüstlük ve sadakat, onların yaşamlarında görülmeliydi. Onlar, ihtiyacı olanlara yardım edecekler ve Allah'a adaklarını sunacaklardı. Savunmasız olanları koruyacak, doğruluk ve şefkat örneği vereceklerdi. Böylece Mesih'i izleyenler, Kutsal Ruh'un, insanı değiştirebilen gücünün kanıtı olacaklardır. Onların günlük yaşamlarında adalet, acıma ve Allah sevgisi görülecektir. Aksi takdirde onlar, ateşe atılan samanın alevi gibi olurlar. SO 91.1
Yahya, şöyle dedi: “Gerçi ben sizi tövbe için suyla vaftiz ediyorum, ama benden sonra gelen benden daha güçlüdür. Ben, O'nun çarıklarını çıkarmaya bile layık değilim. O, sizi Kutsal Ruh'la ve ateşle vaftiz edecek.”18Matta 3:11.Peygamber Yeşaya, Rab'bin halkını “ateş ve adalet ruhu ile arındıracağını” belirtmiştir. Rab, İsrail'e şöyle dedi: “Elimi senin üzerine döndüreceğim ve senin tüm cürufunu temizleyeceğim. Senin bütün kalayını kaldıracağım.”19Yeşaya 1:25.Günahın bulunduğu her yerde “Tanrı yakıp tüketen ateştir.”20İbraniler 12:29.O'nun gücüne teslim olan herkesin içinde, Allah'ın Ruh'u günahı tüketecektir. Fakat insanlar günaha bağlı kalırlarsa, onunla bütünleşirler. O zaman, Allah'ın günahı yok eden gücünün, onları da yok etmesi gerekir. Yakup, melekle güreştiği geceden sonra şöyle haykırdı: “Allah'la yüz yüze görüştüm, ama canım bağışlandı.”21Yaratılış 32:30.Yakup, Esav'a karşı davranışında büyük bir günah işlemişti. O pişmanlık duyduğunda günahı affedildi ve günahtan arındırıldı. Bu şekilde Allah'ın mevcudiyetinin kendisine açıklanması karşısında ayakta kalabildi. Fakat insanlar bilerek kötülük yaptıklarında, her nerede Allah'ın önüne gelseler, hep yok oldular. Mesih'in ikinci gelişinde kötüler, “O'nun ağzından çıkan solukla” tükenecekler ve “O'nun gelişinin görkemiyle yok olacaklardır.”222.Selanikliler 2:8.Doğrulara hayat veren Allah'ın görkeminin ışığı günahkarları yok edecektir. SO 91.2
Vaftizci Yahya'nın zamanında Mesih, Allah'ın karakterini göstermek için belirmek üzereydi. O'nun varlığı insanlara kendi günahlarını gösterecekti. Onlar ancak günahtan arınmayı istedikleri müddetçe, O'nun birlikteliğine girebilirlerdi. Sadece temiz kalpli insanlar, O'nun yanında kalabilirlerdi. SO 92.1
Böylece Yahya, Allah'ın mesajını İsrail'e açıkladı. Birçok kimse onun öğrettiklerine önem verdi ve itaat etmek için her şeyden fedakarlık etti. Halk bu yeni öğretmeni her gittiği yerde izledi, birçok kimse onun, Mesih olabileceği umudunu taşıyordu. Fakat Yahya, insanların kendisiyle ilgilendiğini gördüğünde, onların imanını gelecek olan Kişi'ye yöneltmeye çalıştı. SO 92.2
Bu bölüm Luka 1:5-23, 57-80; 3:1-18; Matta 3:1-12; Markos 1:1-8'e dayanmaktadır. SO 92.3