“Ve İsa,Kutsal Ruh ile dolu olarak Ürdün'den döndü ve O'nun tarafından çöle yöneltildi.” Markos'un sözleri daha büyük önem taşır. O, şöyle der: “O an Ruh, İsa'yı çöle gönderdi. İsa çölde kaldığı kırk gün boyunca Şeytan tarafından sınandı. Yabani hayvanlar arasındaydı.” “Ve bu süre içinde hiçbir şey yemedi.” SO 99.1
İsa denenmek üzere çöle gönderildiğinde, Allah'ın Ruhu tarafından yönlendirildi. O, Şeytan'ın kendisini kandırmasını sağlayacak hiçbir şey yapmadı. İsa yalnız kalmak, işi ve görevi üzerinde düşünmek için çöle gitti. Dua ederek ve oruç tutarak bu dikenli yolda yolculuk yapmak için cesaretini toplayacaktı. Fakat Şeytan, Kurtarıcı'nm çöle gittiğini biliyordu ve bunun O'na yaklaşmak için en uygun fırsat olduğunu düşündü. SO 99.2
Işık Prensi ve Karanlıklar Krallığı'nın lideri arasındaki çatışmada dünyayı büyük sorunlar bekliyordu. Şeytan insanı günahla kandırdıktan sonra dünyanın kendisine ait olduğunu iddia etti ve kendisini bu dünyanın prensi olarak tanıttı. İlk anne ve babamız, O'nun doğasına uyum sağlamış oldukları için Şeytan, burada kendi imparatorluğunu kurmayı düşündü. İnsanların onu hükümdarları olarak seçtiklerini belirtti. Onları denetimi altına alarak dünya üzerinde egemenlik kurdu. Mesih, Şeytan'ın iddiasının yanlışlığını kanıtlamak için geldi. Bir insanoğlu olarak Allah'a bağlı kalacaktı. Böylece Şeytan'ın, insan soyu üzerinde denetimi bütünüyle eline geçiremediği ve O'nun dünyanın sahibi olduğu iddiasının yanlış olduğu gösterilecekti. O'nun gücünden kurtulmak isteyenler serbest bırakılacaklardı. Adem'in günahtan dolayı yitirdiği egemenlik geri alınacaktı. SO 99.3
Aden bahçesinde Allah m yılana yapmış olduğu şu açıklamasından beri, Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu birbirinize düş- man edeceğim,”2Yaratılış 3:15.Şeytan dünya üzerinde kendisinin tam bir egemenlik kuramadığını biliyordu. İnsanda O'nun egemenliğine karşı direnen bir gücün işlediğini gördü. SO 99.4
Şeytan yoğun ilgiyle Adem ve oğulları tarafından sunulan kurbanları izledi. Bu törenlerde gökyüzü ve yeryüzü arasında bir birlik simgesi gördü. Kurtarıcı'yı işaret eden ayinleri ve Allah'ı yanlış yorumladı. Allah sanki onları yok etmeyi arzuluyormuş gibi, insanlar Allah'tan korkmaya yöneltildiler. O'nun sevgisini göstermek için sunulması gereken kurbanlar, O'nun öfkesini dindirmek için sunuldu. Şeytan insanları kendi yasasına bağlamak için onların kötü duygularını harekete geçirdi. Allah'ın yazılı sözü insanlığa iletildiğinde, Şeytan, Kurtarıcı'nın gelişiyle ilgili peygamberlikler üzerinde çalıştı. Mesih geldiğinde O'nu reddetmelerini sağlamak için nesiller boyunca onların gözlerini peygamberliklere kapamaya çalıştı. SO 100.1
İsa doğduğunda Şeytan, Mesih'in O'nun egemenliğine karşı çıkmak için ilahi bir görevle geldiğini biliyordu. Yeni doğan Kral'ın yetkisini doğrulayan mesajı duyunca tedirgin oldu. Şeytan, Mesih'in Baba'nın Oğlu olarak gökyüzünde sahip olduğu konumu iyi biliyordu. Tanrı'nın Oğlu'nun bir insan bedeninde dünyaya gelecek olması, O'nu şaşırttı ve endişelendirdi. O, bu büyük fedakarlığın sırrını çözemedi. O'nun bencil ruhu aldatılan insan soyuna duyulan böylesine büyük bir sevgiyi anlayamazdı. Gökyüzünün barışı, görkemi ve Allah ile birlikte olmanın sevinci, insanlar tarafından çok iyi anlaşılamadı. Fakat Lusifer bunu çok iyi biliyordu. Gökyüzünden kovulduğundan dolayı, kendisi gibi başkalarının da düşmesine sebep olmak için intikam almaya karar verdi. Bunıı, insanların göksel gerçeklere gereğinden az değer vermelerini ve dünyevi zevklere kapılmalarını sağlayarak yapacaktı. SO 100.2
Gökyüzünün Hakimi, insanları kendi krallığına getirmek için verdiği mücadelede birçok engelle karşılaştı. Beytlehem'de bir bebek olduğu zamandan itibaren, bu Kötü Varlık tarafından sürekli rahatsız edildi. Allah'ın görüntüsü İsa'da açıkça görülüyordu ve Şeytan'ın konseylerinde O'nun yenilmesine karar verildi. Yeryüzünde başka hiçbir kimse, Aldatıcı'nın gücünden kaçamamıştı. Kötülük ittifakının güçleri, O'na karşı savaş açmak ve hatta mümkün olsa O'na hükmetmek için harekete geçtiler. SO 100.3
Şeytan, Kurtarıcı'nın vaftizine tanık olanların arasındaydı. Baha'nın nurunun Oğlu'nu sardığını gördü. İsa'nın ilahiliğini doğrulayan Yehova'nın sesini duydu. Adem günah işlediğinden beri insanların Allah ile kurdukları doğrudan birliktelik kesintiye uğramıştı; gökyüzü ve yeryüzü arasındaki ilişki Mesih ile tekrar sağlandı; fakat O, “günahkar insanın özdeşliğinde geldiği için”3Romalılar 8:3.Baba, bizzat kendisi konuştu. O daha önce insanlarla İsaaracılığıylailetişim kurmuştu; fakat şimdi onlarlaİsa'nın bizzat kendisindeiletişim kurdu. Şeytan, Allah'ın kötülükten nefret etmesinin yeryüzü ve gökyüzü arasında sonsuz bir ayırım getirmesini umuyordu; fakat şimdi Allah ile insanlar arasındaki bağın tekrar kurulduğu açıkça görülüyordu. SO 101.1
Şeytan sürdürdüğü bu savaşı kazanmak ya da kaybetmek zorundaydı. İnsanlara karşı açtığı savaşta tasarladığı o kadar çok tuzak vardı ki, bunun için sadece kendi meleklerini görevlendirmesi yeterli olmazdı. Savaşı bizzat kendisi yönetmeliydi. Dönekliğin her türlü gücü, Tanrı'nın Oğlu'na karşı kullanılmak üzere biriktirildi. SO 101.2
Birçok kimse, Mesih ile Şeytan arasındaki savaşı, kendi hayatları için özel önem taşıyan bir mesele olarak görmez; bu, onları pek fazla ilgilendirmez. Fakat bu çatışma her insan kalbinde tekrarlanır. Kişi, Allah'a hizmet etmek için kötülerin tarafını, Şeytan'ın saldırıları ile karşı karşıya gelmeden bırakmaz. İsa'nın karşı koyduğu tuzaklar, bizim için dayanılamayacak kadar zor olan tuzaklardı. O'nun karakte-rinin bizden üstün olduğu kadar, onlar kendilerini O'ndan üstün gördüler. Dünyanın günahlarından oluşan yığının O'nun üzerine gelmesiyle, İsa nefsine hakim olma, dünyevi değerlere bağımlılık ve kişiyi aşırılığa iten gösteriş düşkünlüğü testine dayandı. Bunlar, Adem ve Havva'nın yenik düştüğü ve rahatlıkla bizim de yenik düşebileceğimiz kandırmacalardı. SO 101.3
Şeytan, Adem'in günah işlemesini, Allah'ın Yasası'nın adil olmadığı ve ona itaat edilemeyeceğine kanıt olarak öne sürdü. İsa, bizim insan görünümümüzü alarak Adem'in hatasının bedelini ödeyecekti. Fakat Adem'e Ayartıcı tarafından saldırıldığında, günahın onun üzerinde hiçbir etkisi yoktu; onun üzerinde bedensel ve zihinsel sağlığa tam olarak sahip olma gücü vardı. Ayrıca Aden bahçesinin görkemi onu kuşatmıştı ve göksel varlıklarla her gün ilişki içindeydi. İsa şeytanla karşılaşmak için çok değişik bir koşulda çöle gitmişti. İnsan soyu dört bin yıldır bedensel ve zihinsel gücüyle birlikte, ahlaki değerlerini de kaybediyordu ve Mesih yozlaşan insanlığın zayıflıklarını üzerine aldı. Onu bulunduğu en düşük derinliklerden ancak bu şekilde kurtarabilirdi. SO 101.4
Birçok kimse İsa'nın, Şeytan'ın günaha teşvikiyle yenilmesinin imkansız olduğunu iddia eder. Öyle olsaydı İsa, Adem ile aynı konumda olamazdı; Adem'in kazanamadığı zaferi, O da kazanamazdı. Biz herhangi bir bakımdan, İsa'nın yaşadığından daha sert bir çatışma içinde olsak, İsa bu durumda bizi kurtaramazdı. Fakat Kurtarıcı'mız, tüm sorumluluklarıyla insan özdeşliğini aldı. Şeytan'a uyma olasılığıyla birlikte bizim yapımızı aldı. Biz, O'nun maruz kalmadığı hiçbir olayı yaşamıyoruz. SO 102.1
Nefse hakim olma, Aden bahçesindeki kutsal çiftin yenik düştüğü; fakat İsa'nın galip geldiği ilk büyük ayartılmanın temeliydi. Yıkımın başladığı yerde bizim kurtarılma işimiz başlamalıydı. Adem'in, nefis arzusuna göz yumması sonucu günah işlediği gibi, İsa'nın da nefsinin arzularını reddederek galip gelmesi gerekliydi. “Kırk gün kırk gece oruç tuttu. Sonunda açlık duydu. Ayartıcı yaklaşıp 'Eğer Tanrı'nın Oğlu'ysan, söyle şu taşlar ekmek olsun' dedi. İsa ona şu karşılığı verdi: 'Kutsal Yazılarda insan yalnız ekmekle değil, Allah'ın ağzından çıkan her sözle yaşar diye yazılmıştır.'”4Matta 4:2-4. SO 102.2
Adem'den, İsa'nın yaşadığı çağa kadar, insanların kendilerini nefis arzularına bırakmaları, tamamen denetimden çıkıncaya kadar, onların tutkularının ve ihtiraslarının güçlerini artırdı. Böylece insanların ahlakı ve sağlığı bozuldu ve Şeytan'a karşı galip gelmek onlar için artık imkansız hale geldi. İsa bizim için en zor teste dayanarak Ayartıcı'yı yendi. O, ölüm ya da açlıktan daha güçlü bir iradeye sahipti. Bu ilk zaferde karanlığın güçleriyle olan çatışmalarımızla ilgili başka olaylar da bulunmaktadır. SO 102.3
İsa çöle girdiğinde Baba'nın görkemiyle çevrelendi. Düşüncelerini Allah üzerinde yoğunlaştırarak insan zayıflığının üzerinde yük-seltildi. Fakat görkem oradan uzaklaştı ve Mesih, Ayartıcı'ya karşı mücadele etmek üzere yalnız bırakıldı. Burada O'na her an sıkıntı verici bir ortam vardı. O'nun insani doğası, kendisini bekleyen çatışmadan kaçındı. Kırk gün oruç tuttu ve dua etti. Açlıktan zayıf düşmüştü. Yorgun ve bitkin bir haldeydi. Şiddetli bir zihinsel acı çekiyordu. “O'nun görünüşü ve şekli insanın görünüşünden çok farklı bir hale gelmişti.”5Yeşaya 52:14.Bu kez Şeytan için bir fırsat doğmuştu. Artık İsa'yı yenebileceğini sanıyordu. SO 102.4
Mesih'in yanına sanki dualarına cevap olarak melek görünümünde birisi geldi ve oruç süresinin bittiğini bildirmek için Allah tarafından görevlendirildiğini söyledi. Allah, İbrahim'in İshak'ı kurban etmesini önleyen bir melek gibi, İsa'nın kan izleri taşıyan yolda çöle gitme isteğini de yerine getirdi. Baba, O'nu kurtarmak için bir melek göndermişti; bu, İsa'ya getirilen mesajdı. Kurtarıcı açlıktan zayıflamıştı. Şeytan ansızın O'nun üzerine geldiğinde, yiyeceğe şiddetle ihtiyacı vardı. Çöldeki ekmek somunu görünümündeki taşları işaret ederek, “Eğer Tanrı'nın Oğlu'ysan emret, şu taşlar ekmek olsun!” dedi. O, ışık meleği gibi görünmesine rağmen, söylediği şu ilk sözler, O'nun gerçek kimliğini açığa çıkarıyor. “Eğer Tanrı'nın Oğlu'ysan” sözünde gizli bir güvensizlik ima ediliyor. İsa, Şeytan'ın önerdiğini yapsaydı, onun şüphesini kabul etmiş olacaktı. Ayartıcı başlangıçta insanları yenmede son derece başarılı olduğu yöntemlerle, İsa'yı yenmeyi tasarlar. Şeytan, Aden'de Havva'ya ne kadar kurnaz bir şekilde yaklaşmıştı! “Tanrı, gerçekten bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesinden yemeyeceksiniz dedi mi?”6Yaratılış 3:1.Ayartıcı'nın sözleri doğruydu; fakat bu sözleri söylerken, Allah'ın sözüne karşı gizli bir küçümseme ima ediyordu. Şeytan'ın sözlerinde gizli bir olumsuzluk ve ilahi gerçekliğe karşı bir şüphe ifadesi vardı. Şeytan, Allah'ın, kendi söylediği şekilde davranmayacağı düşüncesini Havva'ya aşılamaya çalıştı. Böylesine güzel bir meyveyi onlardan esirgemesinin, O'nun sevgisi ve insanlara olan şefkatiyle çeliştiğini söyledi. Böylece Ayartıcı, bu kez İsa'yı kendi düşünceleriyle etkilemeye çalışır: “Eğer sen Tanrı'nın Oğlu'ysan!” Mesih, bu sözleri hatırladıkça acı duyar. Şeytan'ın ses tonunda bir şüphe ifadesi vardır. Ayartıcı, “Tanrı, Oğlu'na bu şekilde davranır mıydı? O'nu çölde vahşi hayvanlarla, yiyeceksiz ve yalnız başına bırakır mıydı?” diye düşünür. Şeytan, bu düşünceleriyle Allah'ın, İsa'nın böyle bir durumda olmasını asla istemediğini ima eder. “Eğer Tanrı'nın Oğlu'ysan” kendini bu açlıktan kurtarmak için emret, şu taşlar ekmek olsun! SO 103.1
Gökyüzünden gelen şu ses, “Sevgili Oğlum budur, O'ndan hoşnudum”7Matta 3:17.hala Şeytan'ın kulaklarında çınlıyordu. Fakat o, İsa'nın bu kanıta inanmasını engellemekte kararlıydı. Allah'ın sözü Mesih'in ilahi görevinin güvencesiydi. İsa insanların arasında bir insan olarak yaşamaya gelmişti ve bu, O'nun gökyüzü ile olan ilişkisini bildiren sözdü. Şeytan'ın amacı, O'nun bu sözden şüphe duymasına neden olmaktı. Eğer İsa'nın Allah'a duyduğu güven sarsılabilirse, Şeytan tüm çatışmada zaferin kendisinin olacağını biliyordu. Böylece İsa'yı yenebilirdi. Şeytan aşırı açlık ve umutsuzluğun zorlaması altında, İsa'nın, Baba sına olan imanının azalacağını ve kendisi için bir mucize yapacağını umuyordu. Eğer Mesih bunu yapsaydı, bizi kurtarma planı başarısız olurdu. SO 104.1
Şeytan ve Mesih ilk olarak çatışma içinde karşılaştıklarında, İsa gökyüzünün hakimiydi ve gökyüzündeki isyanın lideri olan Şeytan cennetten kovuldu. Onların şimdiki durumları bu kez bunun tam tersiymiş gibi görünür. Şeytan, kendisine göre avantaj saydığını şimdi en iyi şekilde kullanır. O, meleklerin en güçlülerinden birinin gökyüzünden kovulduğunu söyler. İsa'nın gelişi, O'nun, Allah tarafından dışlanan ve insanlar tarafından terk edilen o kovulan melek olduğunu gösteriyor. Şeytan, ilahi bir Kişi'nin mucize yaparak iddiasını kanıtlaması gerektiğini savunuyordu. “Tanrı'nın Oğluysan, söyle de şu taşlar ekmek olsun” dedi. Şeytan böyle yaratıcı bir güç hareketinin, ilahi- liğin kesin bir kanıtı olacağını ileri sürer. Bu, Şeytan'ın başlattığı çatışmayı sona erdirecekti. İsa, kurnaz Aldatıcı'yı hiçbir tepki göstermeden sessizlik içinde dinleyemezdi. Fakat Tann'nın Oğlu, Şeytan'a ilahiliğini kanıtlamayacak ve alçaltılmasının nedenini açıklamayacaktı. İsyancı'nın isteğine uyarak ne insanların yararı ne de Allah'ın yüceliği için hiçbir şey kazanılamazdı. İsa, onun önerisine uymuş olsaydı, Düşman şöyle derdi: “Bana, senin Tanrı'nın Oğlu olduğuna inanmamı sağlayacak bir kanıt göster!” Bunu kanıtlamak, onun kalbindeki isyan gücünü kırmaya yetmezdi. İsa ilahi gücünü kendi kişisel çıkarları için kullanmayacaktı. Bize bir iman ve sadakat örneği bırakarak, bizim gibi acı çekmek için gelmişti. Yeryüzündeki yaşamında, ne şimdi, ne de hayatının daha sonraki dönemlerinde kendi yararına bir mucize yapmadı. O nun harikulade işleri başkalarının yararınaydı. İsa, Şeytan'ı baştan beri tanımasına rağmen onunla şiddetli tartışmalara girmek için, onun teşvikine kapılmadı. Gökyüzünden gelen sesi hatırlayıp güçlenerek Babasının sevgisinde huzur buldu. Şeytan ile pazarlık etmeyecekti. SO 104.2
İsa, Şeytan'a Kutsal Yazı'nın sözleriyle karşılık verdi. “Böyle yazılıdır” dedi. Şeytan'ın günaha her teşvikinde, O'na karşı savaşta kullandığı tek silah, Allah'ın Sözü'ydü. Şeytan, ilahiliğinin bir işareti olarak İsa'dan bir mucize yapmasını istedi. Fakat tüm mucizelerden daha yüce olan şu sözlere duyulan sarsılmaz güven, “Rab böyle diyor” inkar edilemez bir gerçekti. İsa konumunu koruduğu sürece, Ayartıcı hiçbir avantaj kazanamadı. SO 105.1
İsa en zayıf düştüğü anda Şeytan'ın en şiddetli teşviki ile karşılaştı. Şeytan, böylece O'na hükmedebileceğini düşündü. Bu yöntemle insanlar- üzerinde zafer kazanmıştı. İrade gücü zayıfladığında, dayanma gücü ve Allah'a iman azaldığında dürüstlüklerini korumak için uzun süre cesurca dayananların çoğu, sonunda Şeytan'a yenildiler. İmanı, Sınırsız güce olan bağlılığını bir an için bıraktığında, Musa kırk yıl boyunca İsrail halkı ile çölde dolaşmaktan yorgun düştü. Vaat edilen ülkenin sınırlarında başarısızlığa uğradı. Baal'ın dört yüz elli sahte peygamberiyle birlikte tüm İsrail ulusuna karşı duran Kral Ahav'ın önüne cesurca çıkan İlyas ile de böyle oldu. Karmel dağı üzerindeki o kötü günden sonra, sahte peygamberler öldürüldüğünde ve insanlar Allah'a bağlılıklarını bildirdiklerinde, İlyas putperest İzevel'in tehditlerinden dolayı hayatını kurtarmak için oradan uzaklaştı.91. Krallar 18.Böylece Şeytan insanlığın zayıflığından yararlandı. O, günümüzde hala aynı şekilde iş başındadır. Kişi ne zaman üzüntü ve kederle çevrelense ya da yoksulluk ve sıkıntı çekse, Şeytan onu ayartmak ve huzursuz etmek için hazırdır. O, bizim karakterimizin zayıf noktalarına saldırır. Böyle bir durumun gerçekleşmesinden acı duyan Allah'a olan güvenimizi sarsmaya çalışır. Allah'a güvenmememiz ve O'nun yasasından şüphe duymamız için bizi ayartmaya çalışır. Ayartıcı zayıflığımızı ve acizliğimizi göz önüne getirerek, İsa'nın yanına geldiği gibi bizim yanımıza da gelir. O, kişinin cesaretini ve Allah'a olan bağlılığını yitirmesini sağlamayı ümit eder. O zaman kurbanından emin olur. Eğer biz onunla, İsa'nın karşılaştığı gibi karşılaşsak, birçok yenilgiden kurtulmuş olurduk. Düşman'la pazarlık edersek, ona avantaj vermiş oluruz. SO 105.2
İsa, Ayartıcı'ya, “İnsan sadece ekmekle değil, Allah'ın ağzından çıkan her sözle yaşar” dediğinde, on dört asırdan daha uzun bir süre önce İsrail'e söylediği sözleri tekrarladı: “Seni alçaltmak, denemek, emirlerini tutup tutmayacağını ve kalbinde olanı bilmek için, Rab'bin seni bu kırk yıl boyunca çölde yürüttüğü bütün bu yolu hatırlayacaksın... Seni alçalttı ve aç bıraktı ve insanın sadece ekmekle yaşamadığını; fakat Rab'bin ağzından çıkan her sözle yaşadığını sana bildirmesi için, senin bilmediğin ve atalarının bilmediği 'man'ı10Çıkış 16:13-36.sana yedirdi.”11Yasa 8:2-3.Çölde tüm dayanma gücü bittiğinde, Allah, halkına gökten 'man'ı indirdi; indirilen man tüm halka yetecek kadardı. Onlar Allah'a güvenip O'nun yolunda yürürlerken, onlar için ilahi bir şekilde sağlanan bu kutsal yiyecek, Allah tarafından terk edilmediklerini onlara öğretecekti. Kurtarıcı, İsrail'e öğrettiği dersi bu kez kendisi uyguladı. Allah'ın Sözü ile İbrani ordusuna yardım verilmişti ve bu yardım aynı söz tarafından İsa'ya da verilecekti. İsa, Allah'ın yardım göndereceği zamanı bekledi. O, çölde Allah'a itaat ediyordu ve Şeytan'ın önerilerine uyarak yiyecek elde etmeyecekti. SO 106.1
Evrenin tanıklığında Allah'ın isteğinden ayrılmaktansa, sonuç ne olursa olsun buna katlanmaya karar verdi. SO 106.2
“İnsan sadece ekmekle değil, Allah'ın her sözüyle yaşar.” İsa'nın yolundan gidenler, çoğu kez Allah'a hizmet edemedikleri ve dünyasal işlerini yapamadıkları bir duruma gelirler. Allah'ın bazı isteklerine uymak, belki de onlara, geçimlerini sağladıkları imkanları kısıtlayacakmış gibi görünür. Şeytan, onları, vicdani hükümlerini feda etmeleri gerektiğine inandırır. Fakat dünyada gerçekten güvenebileceğimiz tek şey, Allah'ın Sözü'dür. “Siz önce O'nun egemenliğinin ve O'ndaki doğruluğun ardından gidin, o zaman size tüm bunlar da verilecektir.12Matta 6:33.Gökyüzündeki Baha'mızdan uzaklaşmak, bu yaşamımızda bile bizim için iyi değildir. O'nun Sözü'nün gücünü öğrendiğimizde, kendimize yiyecek sağlamak ve kendi hayatımızı korumak için Şeytan'ın önerilerine uymayacağız. Tek sorumuz şu olacaktır. Allah neyi emreder? Ve neyi vaat eder? Bunları bilerek, birine itaat edecek, diğerine güveneceğiz. SO 106.3
Şeytan la olan çatışmanın son büyük mücadelesinde Allah'a sadık kalanlar, dünyasal desteğin kesildiğini göreceklerdir. Çünkü onlar dünyasal güçlere itaat etmeyi ve O'nun yasasını ihlal etmeyi reddederler. Onların bir şey alıp satmaları yasaklanacaktır. Onlar sonunda ölüme mahkum edileceklerdir.13Esinleme 13:11-17'ye bakınız.Fakat itaat edene şu vaat edilir: “Yüksek yerlerde oturacak. Yalçın kayalıklar onun korunağı olacak. Hiçbir zaman yiyeceksiz ve içeceksiz kalmayacaktır.”14Yeşaya 33:16.Bu vaatle Allah'ın çocukları yaşayacaklar. Dünya kıtlıktan viran olduğunda onlar doyurulacaklar. “Kötü günde utanmayacaklar ve kıtlık günlerinde doya-caklar.”15Mezmurlar 37:19.Peygamber Habakkuk, bu sıkıntılı günleri bekledi ve onun sözleri inançlı kimselerin imanını açıkladı. “Çünkü incir ağacı çiçeklenmese ve asmalarda meyve olmasa da; zeytin emeği boşa çıksa, tarlalar yiyecek vermese de; ağıldan sürü kesilse ve ağıllarda sığır kalmasa da, ben yine de Rab ile sevinç bulacağım. Kurtuluşumun İlahı ile coşacağım.”16Habakkuk 3:17-18.Mesih'ten öğreneceğimiz derslerin arasında en önemli olanı nefsimize ve tutkularımıza hakim olma dersidir. Fiziksel yapıyı cezbeden aldatmacalar, insanlığın ahlaki bozukluğu ve aşağılanmasında çağlar boyunca son derece etkili olmuştur. Şeytan günaha teşvikle, Allah'ın insanlara karşılıksız bir lütuf olarak verdiği zihinsel ve ahlaki güçleri yok etmeye çalışır. Böylece insanların ilahi değeri olan şeylerin farkına varması imkansızlaşır. Hislere aşırı düşkünlük sonucunda, Şeytan, kişideki Allah'a benzerliğin her izini yok eder. SO 106.4
İsa'nın ilk gelişinde var olan, denetlenemeyen irade ve bunun sonucunda oluşan bozukluk ve alçalma, ikinci gelişinden önce kötülüklerle birlikte yoğun bir şekilde varlığını sürdürecektir. İsa dünyanın durumunun Tufan'dan önceki günlerde olduğu gibi ve Sodom ve Gomora'daki17Yaratılış 19:28'e bakınız.gibi olacağını bildirir. Kötülük kalpteki düşünceleri tamamen kaplayacaktır. Biz şu an bu korkunç çağın eşiğinde yaşıyoruz ve Kurtarıcı'nın çöldeki zor şartlar altında tuttuğu oruç bize ders olmalıdır. Sadece İsa'nın çektiği tarifsiz acıyla, hakim olunmayan nefsin getireceği kötülükleri tahmin edebiliriz. O'nun örneği bize şunu açıklar: Bizim tek sonsuz yaşam umudumuz, Allah'ın isteğine uyarak nefsimize ve tutkularımıza hakim olmamıza bağlıdır. SO 107.1
Kendi gücümüzle günahkar soyumuzun sebep olduğu felaketleri yenmemiz imkansızdır. Bu yolla Şeytan bizi günaha teşvik eder. Mesih, Düşman'ın, insanın zaaflarından faydalanmak ve yanlış açıklamalarla, Allah'a güven duymayanları tuzağa düşürmek için insanların yanına geldiğini biliyordu. İsa geçmek zorunda olduğu yoldan geçerek Şeytan'a karşı galip gelmemiz için yolu hazırladı. Mesih, Şeytan'la olan çatışmamızda dezavantajlı bir durumda olmamızı, Yılan'ın saldırıları tarafından korkutulmamızı ya da cesaretimizi yitirmemizi asla istemedi. Mesih şöyle der: “Cesur olun ben dünyayı yendim.”18Yuhanna 16:33. SO 108.1
İradesinin gücüne karşı savaşan bir kişi, Kurtarıcı'nın çölde yaşadığı denenmelere bakmalıdır. Çarmıhta acı içinde “susadım” diye haykırmasını görmelidir. Bizim dayanabileceğimiz her olayı, O da ya-şadı. O'nun zaferi bizim zaferimizdir. SO 108.2
İsa, Kutsal Baha'sının gücüne ve aklına güvendi. O, şöyle bildirir: “Rab Tanrı, bana yardım edecektir...; bu yüzden utanç duymam... İşte Rab Tanrı bana yardım edecek.” Kendi örneğini işaret ederek bize şöyle der: “Aranızda Rab'den kim korkar? Karanlıkta yürüyen ve ışığı olmayan Rab'be güvensin, İlahı'na dayansın.”19Yeşaya 50:7-10. SO 108.3
İsa, şöyle der: “Bu dünyanın egemeni geliyor. O'nun benim üzerimde hiçbir yetkisi yoktur.”20Yuhanna 14:30.O'nun davranışlarında, Şeytan'ın aldatmacasına uyan hiçbir şey yoktu. O, günaha razı olmadı. Hiçbir düşüncesiyle Şeytan'a uymadı. Bu, bizim için de böyle olabilir. İsa'nın insanlığı ilahilikle bütünleşti; Kutsal Ruh'un yanında olup kendisine destek vermesiyle, Şeytan'la savaşmaya hazırlandı. O, bizim de ilahi yapıya sahip olmamızı sağlamak için geldi. O'na imanla bağlandığımız sürece günah bizim üzerimizde egemen olamaz. Allah, bizim karakterimizin de mükemmelliğe ulaşabilmesi ve sahip olduğumuz i- manla İsa'nın ilahiliğine sımsıkı sarılmamız için yardım elini bize uzatır. SO 108.4
İsa bunu nasıl başaracağımızı bize göstermiştir. O, Şeytan'la olan savaşını nasıl kazandı? Allah'ın Sözü ile. Ayartılmaya karşı sadece O'nun Sözü ile karşılık verdi. “Böyle yazılıdır” dedi. “O'nun yüceliği ve erdemi sayesinde bize çok büyük ve değerli vaatler verilmiştir. Öyle ki dünyada kötü arzuların yol açtığı yozlaşmadan kurtulmuş olarak, bu erdemi sayesinde bize çok büyük ve değerli vaatler verilmiştir. Öyle ki dünyada kötü arzuların yol açtığı yozlaşmadan kurtulmuş olarak, bu vaatler aracılığıyla İlahi özyapıya ortak olasınız.”212.Petrus 1:4.Allah'ın Sözü'ndeki her vaat bizimdir. “Allah'ın ağzından çıkan her sözle yaşayacağız.” Günaha teşvikle karşılaştığımız zaman, o an içinde bulunduğumuz şartlara ya da irademizin zayıflığına değil, Allah'ın Sözü'nün gücüne bakmalıyız. O'nun tüm gücü bizimdir. Mezmurlar şöyle der: “Sana karşı günah işlememek için, sözünü yüreğimde sakladım.”22Mezmurlar 119:11.“Senin sözünle kendimi Yok Edici'den korudum.”23Mezmurlar 17:4. SO 108.5
Bu bölüm Matta 4:1-11; Markos 1:12-13; Luka 4:1-13'e dayanmaktadır. SO 109.1