Cöldeki peygamberin mesajları ve onun harikulade açıklamaları tüm Celile'de yayıldı. Mesaj en uzaktaki dağ köylülerine ve göl kenarında yaşayan balıkçılara kadar ulaştı. Bu içten ve samimi insanların kalplerinde en gerçek ilgiyi buldu. Mesih Nasıra'da Yusuf'un marangoz dükkanında çağrıyı aldı. Vakit dolmuştu. Günlük işinden dönerek annesiyle vedalaştı. Ürdün'e akın eden insanları izledi. SO 93.1
İsa ve Vaftizci Yahya kuzendiler ve doğdukları dönemdeki şartlar nedeniyle birbirleriyle yakından ilgiliydiler. Buna karşın henüz hiç karşılaşmamışlardı. İsa'nın yaşamı Celile'deki Nasıra'da, Yahya'nınki ise Yahuda çölünde geçmişti. Çok farklı çevrelerde gizlilik içinde yaşamışlardı ve birbirleriyle henüz hiç görüşmemişlerdi. Allah böyle emretmişti. Böylece insanlarda, onların birbirlerine destek olmak için birlikte el birliğiyle çalıştıkları düşüncesi uyanmamıştı. SO 93.2
Yahya, Mesih'in doğumunu işaret eden olaylar hakkında bilgi sahibiydi. O'nun çocukluğunda Kudüs'ü ziyaret ettiğini ve hahamların okulunda geçenleri duymuştu. Günahsız bir yaşamı olduğunu bili-yordu ve O'nun Mesih olduğuna inanıyordu; fakat bundan tam olarak emin değildi. İsa nın yıllar boyu gizlilik içinde yaşadığı gerçeği, O'nun görevi ile ilgili özellikle kesin bir bilgi vermeyerek, O'nun vaat edilen Kişi olup olmadığı konusunda şüphe duyulmasına yol açtı. Buna rağmen Vaftizci, Allah istediğinde her şeyin açığa çıkacağına inanarak iman içinde bekledi. Mesih'in onun ellerinde vaftizi arayacağı ve O'nun ilahi karakterinin işaretinin o zaman verileceği kendisine gösterilmişti. Böylece Yahya, Mesih'i halka tanıtabilecekti. SO 93.3
İsa vaftiz olmak için geldiğinde, Yahya O'nun karakterinde, daha önce hiçbir kimsede sezinlemediği bir saflığın farkına vardı. O'nun varlığıyla çevrelenen ortam kutsaldı ve insanlarda saygı uyandırıyordu. Ürdün'de O'nun etrafında toplanan kalabalığın arasında; Yahya, onla- rın suçlarıyla ilgili karanlık olaylarını dinledi ve sayısız günah işlemiş, günaha yenik düşmüş insanlarla karşılaştı; böylesine ilahi etki bırakan bir Kişi ile daha önce hiç karşılaşmamıştı. Bununla birlikte Mesih'in isteğini yerine getirmekten çekindi. Kendisi bir günahkar olarak, günahsız olan Kişi'yi nasıl vaftiz edebilirdi? Ve tövbeye ihtiyacı olmayan Kişi, arınmak için günahların itiraf edildiği bir ayine katılmaya nasıl razı olurdu? SO 93.4
İsa vaftiz olmak istediğinde, Yahya geri çekildi ve şöyle dedi: “Senin elinle benim vaftiz edilmem gerekirken, sen mi bana vaftize geliyorsun?” Ciddi, fakat nazik bir şekilde İsa cevap verdi: “Şimdilik buna razı ol; çünkü doğru olan her şeyi bu şekilde yerine getirmemiz gerekir.” Ve Yahya buna razı olarak Kurtarıcı'yı, aşağıya, Ürdün ırmağına yöneltti ve O'nu suya batırdı. “İsa vaftiz olur olmaz sudan çıktı... O anda gökler açıldı ve İsa, Allah'ın Ruhunun güvercin gibi inip üzerine konduğunu gördü.” SO 94.1
İsa kendi adına günahların itirafı için vaftiz olmadı. Bizim atacağımız adımları atarak ve bizim yapmamız gereken işi yaparak, günahkar insanlarla bütünleşti. O'nun vaftizinden sonraki acı dolu ve güçlüklere karşı sabırla dayandığı yaşamı bizim için bir örnekti. SO 94.2
Sudan çıkarak ırmak kenarında duayla eğildi. O'nun önünde yeni ve önemli bir dönem başlıyordu. Şimdi daha geniş bir alanda hayatının en büyük mücadelesine giriyordu. O, Barışın Kralı olduğu halde O'nun gelişi bir kılıcın kınından çıkması gibi olmalıydı. O'nun kurmak üzere geldiği Krallık, Yahudilerin arzu ettiği krallığın tam tersiydi. İsrail'in dini yapısının kurucusu olan Kişi'ye onun düşmanı ve onu yok etmek isteyen biri gözüyle bakılacaktı. Sina dağı üzerinde yasayı açıkça bildiren Kişi, yasayı çiğneyen biri gibi yargılanacaktı. Şeytan'ın gücünü kırmak için gelen Kişi, Beelzebub' olarak suçlanacaktı. Yeryüzünde hiç kimse O'nu anlamamıştı ve görevini sürdürürken, hala yalnız başına yoluna devam etmek zorundaydı. Annesi ve kardeşleri, hatta elçileri bile O'nun görevini hayatları boyunca anlayamadılar. O, sonsuz ışık içinde Allah ile birlikte olan Kişi olarak yaşadı; fakat O'nun yeryüzündeki yaşamının yalnızlık içinde geçmesi gerekliydi. SO 94.3
Bizimle birlikte olan Kişi olarak bizim sıkıntılarımızın ve suçlarımızın yükünü taşıması gerekliydi. Günahsız olan Kişi, günahın utancını hissetmek zorunda kaldı. Barıştan yana olan, çekişme ortamında1Cinlerin reisi. yaşamaya; gerçekten yana olan, uydurmacalara; iyilikten yana olan da kötülüğe tahammül etmeliydi. Yasaları ihlal etmenin sebep olduğu her günah, uyuşmazlık ve ihtirasın sonucunda oluşan bozukluk adeta O'nun ruhuna yapılan bir işkenceydi. SO 94.4
O, yoluna yalnız başına devam etmeliydi. Yükü tek başına taşımalıydı. Dünyanın kurtuluşu, kendi görkemini bir yana bırakıp insan-lığın zayıflığını kabul eden Kişi'ye bağlıydı. Her şeyi gördü ve hissetti. Fakat O'nun tek bir amacı vardı. Günahkar insan soyunun kurtuluşu O'na bağlıydı ve her şeye Gücü Yeten Sevgi'nin elini tutmak için kendi elini uzattı. SO 95.1
Kurtarıcı, duayla ruhunu dökerken, O'nun nuru gökyüzüne yayılıyor gibi görünür. O, günahın insan kalbini nasıl taşlaştırdığını ve O'nun görevini anlamanın ve kurtuluşu kabul etmenin onlar için ne kadar zor olacağını iyi bilir. Onların inançsızlığını yenmek ve Şeytan'ın onları tutsak ettiği zincirleri kırmak ve onların iyiliğini düşünerek, Yok Edici'yi yenmek için Baba'dan kendisine güç vermesini diler. Allah'ın, Oğlu'nun kişiliğinde insanlığı kabul ettiğine dair Allah'tan kanıt ister. SO 95.2
Melekler böyle bir duayı daha önce hiç duymamışlardır. Çok sevdikleri Komutanları'na bu teminat ve teselli mesajını iletmek için sabırsızlanırlar. Fakat hayır; Oğlu'nun yakarışına Baba bizzat kendisi cevap verecektir. Allah'ın tahtından doğrudan doğruya O'nun görkeminin ışığı parlar. Gökler açılır ve Kurtarıcı'nın başı üzerine güvercin şeklinde bir ışık en saf bir şekilde iner. Bu, yumuşak ve alçakgönüllü Olan'a uyan bir simgedir. SO 95.3
Ürdün'deki kalabalığın arasında, Yahya dışında çok az kimse gökyüzündeki bu görüntünün farkına vardı. Buna karşın İlahi Varlık'ın kutsallığı topluluğun üzerindeydi. Halk sessizce İsa'ya bakıyordu. O'nun bedeni Allah'ın halkını çevreleyen ışıkla doldu. O'nun göğe çevrilen yüzü onların daha önce hiçbir insanda görmedikleri şekilde nurla doldu. Açılan göklerden bir ses şöyle dedi: “İşte benim sevgili Oğlum. Ondan hoşnudum.” Bu doğrulayıcı sözler, olaya tanık olanların yüreğini imanla doldurmak ve Kurtarıcı'ya görevinde güç vermek için söylendi. Suçlu bir dünyanın günahlarının Mesih'e yüklenmesiyle ve bizim günahkar ırkımızın tabiatını alarak O'nun kendisini alçalmasıyla birlikte, gökyüzünden gelen ses, O'nun Sonsuz Olan'ın Oğlu olduğunu bildirdi. SO 95.4
Yahya, İsa'yı Baba'nın rızası için gözyaşları içinde yakaran biri olarak gördüğünde derinden etkilendi. Allah'ın görkemi O'nu çev- relediğinde, gökyüzünden gelen bir ses duyuldu. Yahya, Allah'ın vaat ettiği işareti tanımıştı. Vaftiz ettiği Kişi'nin dünyanın Kurtarıcı'sı olduğunu biliyordu. Kutsal Ruh O'nun üzerindeydi ve eliyle İsa'yı işaret ederek şöyle haykırdı. “İşte dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu.” SO 95.5
Dinleyenlerin arasında hiç kimse, hatta kendisi bile şu sözlerin önemini fark edemedi: “Allah'ın Kuzusu”. İbrahim, Moriya dağı üzerinde oğlunun kendisine şu soruyu sorduğunu duydu: “Baba, yakılmalık adak için kuzu nerede?” Baba cevap verdi: “Oğlum, yakılmalık adak kuzusunu Tanrı kendisi sağlar.”2Yaratılış 22:7-8.İbrahim, İshak'ın yerine ilahi olarak verilen koçta, insanların günahları için ölecek olan Kişi'nin simgesini gördü. Kutsal Ruh, Yeşaya aracılığıyla bu olayı işaret ederek Kurtarıcı hakkında şöyle peygamberlik eder: “O, boğazlanacak kuzu gibi getirildi.” ve “Rab, bizim kötülüklerimizi O'nun üzerine koydu”3Yeşaya 53:6-7.; fakat İsrail halkı bundan ders almadı. Onlardan birçoğu sundukları kurbanları, putperestlerin kendi kurbanları için yaptıkları gibi, onları Allah'ın gözüne girebilmek için verilen hediyeler olarak gördüler. Allah onları kendisine yaklaştıran lütfün, O'nun kendi sevgisinden kaynaklandığını onlara öğretmeyi arzuladı. SO 96.1
Ürdün'de Mesih'e söylenen sözler, “Sevgili Oğlum budur. O'ndan hoşnudum” tüm insanlık içindir. Allah Mesih ile, bizim temsilcimiz olarak konuştu. Tüm günahlarımızla ve zayıflığımızla değersiz olarak görülüp bir kenara atılmadık. “Öyle ki sevgili Oğlunda bize bağışladığı yüce lütfü övülsün”4Efesliler 1:6.İsa'nın üzerindeki yücelik, Allah'ın bize duyduğu sevginin teminatıdır. Bize duanın gücünü anlatır. Allah'ın, insanın sesini nasıl duyabileceğini ve bizim yakarışlarımızın, gökyüzü tarafından nasıl kabul edildiğini bize söyler. Yeryüzü günahla gökyüzünden ayrıldı ve onun birlikteliğine yabancılaştı; fakat İsa onu görkemli kü-reyle tekrar bütünleştirdi. O'nun sevgisi insanları sardı ve gökyüzünün en yükseğine erişti. Gökyüzünün açık kapılarından süzülen görkem, günaha teşvike karşı dayanmamıza yardım dilemek için dua ettiğimizde, bizim başımızın üzerine de süzülecektir. İsa ile konuşan Ses, inanan herkese hitap eder. “Sevgili Oğlum budur. O'ndan hoşnudum.” SO 96.2
“Sevgili kardeşlerim, daha şimdiden Tanrı çocuklarıyız ama, ne olacağımız henüz bize gösterilmedi. Ne var ki, Mesih göründüğü zaman O'na benzer olacağımızı biliyoruz. Çünkü O'nu olduğu gibi göreceğiz.”51.Yuhanna 3:2.Kurtarıcımız en günahkar, en muhtaç, en fazla zulüm görmüş ve hor görülmüş olan kimselerin Baba'ya ulaşabilmesi için yolu açmıştır. Hepsi Mesih'in hazırlamak için gittiği yere girebilir. “Kutsal ve gerçek olan, Davut'un anahtarını elinde bulunduran Kişi, şu sözleri bildiriyor: 'O'nun açtığını kimse kapatamaz, kapattığını kimse açamaz; ...İşte senin önüne kimsenin kapayamayacağı açık bir kapı koydum'”6Esinleme 3:7-8. SO 97.1
Bu bölüm Matta 3:13-17; Markos 1:9-11; Luka 3:21-22'ye dayanmaktadır. SO 97.2