Tuz koruyucu özelliklerinden ötürü değerlidir; Allah da kendi çocuklarına tuz dediğinde, onları kendi lütfunun tebaasi yapmaktaki amacının, başkalarını kurtarma işinde aracılar olabilmeleri olduğunu onlara öğretmektedir. Allah’ın tüm dünyanın önünde bir halk seçmekteki amacı, yalnızca onları oğullar ve kızlar olarak evlat edinmesi değil, aynı zamanda dünyanın onlar aracılığıyla kurtuluş sağlayan lütfu kabul edebilmesiydi (Titus 2:11). Allah İbrahim’i seçtiğinde, bu salt Allah’ın yakın dostu olması üzere değil, fakat aynı zamanda Rabb’in uluslara bahşetmeyi arzuladığı hususi ayrıcalıklar için aracı olması üzere idi. İsa, çarmıha gerilmesinden önce öğrencileriyle birlikte ettiği son duasında “Onlar da gerçekle kutsal kılınsınlar diye kendimi onların uğruna adıyorum” de-mişti (Yuhanna 17:19). Aynı şekilde, gerçek aracılığıyla arın-dırılan Mesih imanlıları da dünyayı mutlak ahlaki yozlaşmadan koruyacak olan kurtarıcı özelliklere sahip olacaklardır. BDD 39.2
Tuz, eklendiği maddeyle karışmalıdır; koruyabilmesi için içeri işleyerek aşılanmalıdır. Aynı şekilde, insanlara kişisel temas ve birliktelik yoluyla, müjdenin kurtarıcı gücüyle ulaşılır. İnsanlar kitleler halinde değil, bireysel olarak kurtulur. Kişisel etki bir güçtür. Faydalı olmayı arzu ettiğimiz insanlara yaklaşmalıyız. BDD 40.1
Tuzun tadı Mesih imanlısının hayati gücünü temsil eder - kalpteki İsa sevgisi, hayata egemen olan Mesih’in doğruluğu. Mesih’in sevgisi yayılmacı ve etkindir. Eğer bizde yaşıyorsa, dı-şarı akarak başkalarına da geçecektir. Kalpleri bizim özverili ilgi ve sevgimizle ısınana dek onlara yaklaşmalıyız. Samimi imanlı-lar hayat enerjisi yayarlar, bu enerji nüfuz edicidir ve kendileri için çalıştıkları canlara yeni manevi güç verir. Dönüştürücü işi yapan insanın kendi gücü değil, Kutsal Ruh’un gücüdür. BDD 40.2
İsa şu ciddi uyarıyı ekledi: “Tuz tadını yitirirse, bir daha ona nasıl tuz tadı verilebilir? Artık dışarı atılıp ayak altında çiğnenmekten başka işe yaramaz.” 19Bkz. M atta 5:13. Çev. BDD 40.3
İnsanlar Mesih’in sözlerini dinlerken, tadını yitirdiği ve dolayısıyla faydasız hale geldiği için atıldığı yollarda parlayan beyaz tuzu görebiliyorlardı. Bu örnek Ferisilerin durumunu ve inançlarının toplum üzerindeki etkisini çok iyi temsil ediyordu. Allah’ın lütfunun gücünün kendisinden ayrıldığı, bu nedenle soğuk ve Mesihsiz kalan her canın yaşamını simgelemektedir. İman ikrarı ne olursa olsun, böyle birisine insanlar ve melekler tarafından tatsız ve çekilmez biri gözüyle bakılır. Mesih böylelerine şunları söylüyor: “Keşke ya soğuk ya sıcak olsaydın! Oysa ne sıcak ne soğuksun, ılıksın. Bu yüzden seni ağzımdan kusacağım” (Vahiy 3:15, 16). BDD 41.1
Kişisel Kurtarıcı olarak Mesih’e yaşayan bir iman olmadan, şüpheci bir dünyada etkimizi hissettirmemiz imkânsızdır. Kendimizin sahip olmadığı şeyi başkalarına veremeyiz. İnsa-noğlunun bereketlenmesi ve yüceltilmesi için yapacağımız etki, Mesih’e gösterdiğimiz kendi bağlılığımız ve adanmışlığı- mızla doğru orantılıdır. Gerçek bir hizmet, hakiki sevgi, deneyim gerçekliği yoksa, yaşamda yardım etmek için hiçbir güç, gökle hiçbir bağlantı, ve Mesih’in tadından hiçbir iz yoktur. Kutsal Ruh bizi İsa’da olan gerçeği dünyaya iletmek için aracılar olarak kullanamadığı müddetçe, tadını yitiren ve tamamen değersiz olan tuzdan farksızız. Mesih’in lütfunun bizde eksik olması yüzünden, kendisine iman etme iddiasında olduğumuz hakikatin hiçbir kutsama gücünün olmadığını tüm dünyaya ilan ederiz; böylece, etkimiz olduğu kadarıyla, Allah’ın sözünü tamamen tesirsiz hale getiririz. “İnsanların ve meleklerin diliyle konuşsam, ama sevgim olmasa, ses çıkaran bakırdan ya da çınlayan zilden farkım kalmaz. Peygamberlikte buluna- bilsem, bütün sırları bilsem, her bilgiye sahip olsam, dağları yerinden oynatacak kadar büyük imanım olsa, ama sevgim olmasa, bir hiçim. Varımı yoğumu sadaka olarak dağıtsam, bedenimi yakılmak üzere teslim etsem, ama sevgim olmasa, bunun bana hiçbir yararı olmaz” (1. Korintliler 13:1-3). BDD 41.2
Sevgi kalbi doldurduğunda başkalarına doğru akacaktır, onlardan gelen iyilikler nedeniyle değil, ancak sevginin eylem ilkesi olması nedeniyle. Sevgi, karakteri tadil eder, güdülere hükmeder, düşmanlığı bastırır ve hisleri asilleştirir. Bu sevgi evren kadar geniştir ve melek işçilerin sevgisiyle uyum içindedir. Kalpte beslenip büyütüldüğünde tüm hayatı tatlılaştırır ve bereketlerini dört bir yana döker. Bizi yeryüzünün tuzu haline getirebilecek olan sadece ve sadece budur. BDD 42.1