İsa halka öğretirken, derslerini ilginç hale getiriyor ve dinleyicilerine çevrelerindeki doğa sahnelerinden pek çok örnek vererek onların dikkatini canlı tutuyordu. Henüz sabah vaktinde insanlar bir araya gelmişlerdi. Mavi gökte gitgide yükselmekte olan parlak güneş, vadilerde ve dağların dar geçitlerinde gizlenen gölgeleri kovalıyordu. Doğu göklerinin parlaklığı henüz zayıflamamıştı. Gün ışığı bölgeyi ihtişamıyla dolduruyordu; gölün durgun yüzeyi altın ışığı yansıtıyor ve gül pembesi sabah bulutlarını aksettiriyordu. Her bir tomurcuk, çiçek ve yapraklı bahar dalı, çiy damlacıklarıyla pırıldıyordu. Doğa yeni bir günün bereketiyle gülümsüyor, kuşlar ağaçların arasında tatlı tatlı şakıyorlardı. Kurtarıcı, önce önünde duran topluluğa, sonra da yükselen güneşe bakarak, öğrencilerine “Dünyanın ışığı sizsiniz” dedi. Güneşin sevgi rotasında ilerlediği, gecenin gölgelerini dağıtarak dünyayı hayata uyandırdığı gibi, Mesih’in izleyicilerinin de kendi görevlerinde ilerleyerek, göğün ışığını yanılgının ve günahın karanlığında bulunanların üzerine dökmeleri gerekir. BDD 42.2
Sabahın parlak ışığında tepelerin etrafındaki kasabalar ve köyler açıkça görülüyor, sahneye çekici bir özellik katıyordu. İsa onlara işaret ederek “Tepeye kurulan kent gizlenemez” 20Bkz. M atta 5:14. Ed. dedi. Ve şöyle ekledi: “Kimse kandil yakıp tahıl ölçeğinin altına koymaz. Tersine, kandilliğe koyar; evdekilerin hepsine ışık sağlar.” 21Bkz. M atta 5:15. Ed. İsa’nın sözlerini dinleyenlerin çoğu, tek odadan ibaret ve kandillikteki tek bir kandilin tüm evdekileri aydınlattığı fakirhanelerde oturan köylüler ve balıkçılardı. Buna rağmen İsa şunları söyledi: “Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerdeki Babanız’ı yüceltsinler!” 22Bkz. M atta 5:16. Ed. BDD 42.3
Düşkün insanın üzerine, Mesih’ten kaynaklanan ışıktan başka hiçbir ışık parlamamıştır ve parlamayacaktır. Kurtarıcı İsa, günah içinde yüzen bir dünyanın karanlığını aydınlatabilecek tek ışıktır. Mesih hakkında şöyle yazılmıştır: “Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı” (Yuhanna 1:4). O’nun öğrencileri O’ndaki yaşamı alarak ışık taşıyıcılar olabilirlerdi. Candaki Mesih’in yaşamı, O’nun karakterde ortaya konulan sevgisi, onları dünyanın ışığı yapacaktı. BDD 43.1
İnsanlığın özünde ışık yoktur. Mesih’ten ayrı olduğu-muzda yakılmamış bir mum gibiyiz, yüzü güneşten öteye döndüğü zamanki ay gibiyiz; dünyanın karanlığına tuta-bileceğimiz tek bir ışık şuamız bile yoktur. Fakat Doğruluk Güneşi’ne doğru döndüğümüzde, Mesih’le temas kurduğu-muzda, tüm can ilahî mevcudiyetin parlaklığı ile ışıldar. BDD 43.2
Mesih’in izleyicileri insanlar arasında bir ışıktan daha faz-lası olmalıdırlar. Onlar dünyanın ışığıdır. İsa, kendi adını söy-leyen herkese, ‘Siz kendinizi Bana verdiniz, Ben de sizi kendi temsilcilerim olarak dünyaya verdim’ der. Baba’nın O’nu dün-yaya gönderdiği gibi, O da “ben de onları dünyaya gönderdim” diye beyan eder (Yuhanna 17:18). Mesih Baba’nın açıklanması için bir araç olduğu gibi, biz de Mesih’in açıklanması için araç olmalıyız. Kurtarıcımız büyük bir ışık kaynağı olsa da, ey Hristiyan, O’nun insanlık aracılığıyla açıklandığını unutma. Allah’ın bereketleri insanlar aracılığıyla verilmektedir. Mesih’in kendisi dünyaya İnsanoğlu olarak geldi. İlahî tabiatla birleşen insanlık, insanlığa dokunmalıdır. Mesih’in kilisesi, Efendi’nin her bir öğrencisi, Allah’ı insanlara açıklamak üzere gök tarafından atanan araçlardır. Görkemli melekler sizin ara-cılığınızla, mahvolmaya hazır canlara göğün ışığını ve kudretini iletmek için beklemektedirler. İnsani aracı kendisine verilen görevi tamamlamakta başarısız mı olacak? Öyleyse, dünya vaat edilmiş olan Kutsal Ruh’un tesirinden o ölçüde mahrum kalır! BDD 43.3
Fakat İsa öğrencilere “Işığınızı parlatmaya çalışın” demedi; “Parlasın” dedi. Mesih kalpte ikamet ediyorsa, O’nun mev-cudiyetinin ışığını gizlemek imkânsızdır. Mesih’in izleyicileri olma iddiasındakiler dünyanın ışığı değillerse, bunun nedeni hayati gücün onları terk etmiş olmasıdır; verecek ışıkları yoksa, bunun nedeni ışık Kaynağı ile temaslarının olmamasıdır. BDD 44.1
Her çağda “içlerinde olan Mesih Ruhu” (1. Petrus 1:11) Allah’ın gerçek çocuklarını kendi çağlarının insanları için ışık haline getirmiştir. Yusuf Mısır’da bir ışık taşıyıcıydı. Paklığı, iyilikseverliği ve hayırlı evlatlara yaraşır sevgisiyle, putperest-lerden oluşan bir ulusun ortasında Mesih’i temsil ediyordu. İsrailliler Mısır’dan çıkıp Vaat Edilen Ülke’ye doğru giderken, içlerinde bulunan sadıklar çevre uluslara ışık oldular. Onlar aracılığıyla Allah dünyaya açıklandı. Babil’deki Daniel ve yoldaşlarından, 23Bkz. Daniel 1., 2. ve 3. bölümler. Çev. Pers krallığındaki Mordekay’dan, 24Bkz. Ester 2:19-23; 6. bölüm . Çev.kraliyet saraylarının karanlığı arasında görkemli ışık huzmeleri parladı. Benzer şekilde, Mesih’in öğrencileri de göğe giden yolda ışık taşıyıcılar olarak görevlendirilmişlerdir; onlar aracılığıyla, Baba’nın merhameti ve iyiliği, Allah’ın yanlış anlaşılmasından dolayı karanlıkla kuşatılmış olan bir dünyaya ilan edilir. Onların iyi işlerini gören diğerleri gökteki Baba’yı yüceltmeye sevk edilir; zira evrenin tahtında, karakteri övgüye ve örnek alınmaya layık bir Allah’ın oturmakta olduğu ilan edilmiştir. Kalpte parlayan ilahî sevgi, yaşamda sergilenen Mesih’e yaraşır uyum, dünyanın insanlarına, mükemmelliğini takdir ede-bilmeleri için bahşedilen, göğün bir anlık görünümüdür. BDD 44.2
İnsanlar “Tanrı’nın bize olan sevgisi[ne]” inanmaya bu şekilde sevk edilirler (1. Yuhanna 4:16). Böylece bir zamanlar günahlı ve yozlaşmış olan kalpler, “büyük sevinç içinde lekesiz olarak [O’nun] yüce huzuruna” çıkarılmak üzere, arındırılarak dönüşüm geçirir (Yahuda 24). BDD 45.1
Kurtarıcı’nın “Dünyanın ışığı sizsiniz” sözleri, O’nun izleyicilerine dünya çapında bir görev verdiğine işaret eder. Mesih’in zamanında, bencillik, gurur ve önyargı kutsal öğütlerin koruyucusu olarak atanan ulus ile yerküredeki diğer tüm uluslar arasına sağlam ve yüksek bir bölünme duvarı örmüştü. Ancak Kurtarıcı tüm bunları değiştirmeye gelmişti. İnsanların onun dudaklarından duydukları sözler, daha önce bir rahipten ya da hahamdan duyduklarına hiç benzemiyordu. Mesih bölünme duvarını, kendini beğenmişliği, ulusçuluğun bölücü önyargısını yıkar ve tüm insanlık ailesi için aynı sevgiyi öğretir. İnsanları, bencilliklerinin kendilerini tuttuğu dar çemberden çıkarır; tüm bölgesel sınırları ve yapay toplumsal ayrımları ortadan kaldırır. Komşular ile yabancılar, dostlar ile düşmanlar arasında hiçbir fark gözetmez. Bize, muhtaç durumdaki tüm canlara komşumuz, dünyaya da etkinlik alanımız olarak bakmayı öğretir. BDD 45.2
Allah, güneşin ışınlarının yerkürenin en uzak köşelerine işlediği gibi, müjdenin ışığının da yeryüzündeki her cana ulaş-masını tasarlar. Mesih’in kilisesi Rabbimiz’in amacını yerine getiriyor olsaydı, karanlıkta ve ölüm ülkesinde ve gölgesinde oturmakta olan herkesin üzerine ışık dökülürdü. Kilisenin üyeleri, bir araya toplanıp sorumluluktan ve haçı taşımaktan kaçınmak yerine tüm ülkelere dağılacaklar, Mesih’in ışığının kendilerinden parlamasına izin vererek, canların kurtuluşu için O’nun çalıştığı gibi çalışacaklardı, böylece “göksel egemenliğin bu müjdesi” 25Bkz. M atta 4:23; 9:35; 24:14; Markos 1:14. Çev. tüm dünyaya hızla iletilecekti. BDD 45.3
Allah’ın, Mezopotamya ovalarındaki İbrahim’den, bu çağda yaşayan bizlere kadar, kendi halkını çağırmaktaki amacı, bunun yerine gelmesidir. O, “Seni kutsayaca[ğım]... bereket kaynağı olacaksın” der (Yaratılış 12:2). Mesih’in, müjde peygamberi aracılığıyla söylenen ve Dağdaki Vaaz’da tekrar yankılanan sözleri, bu son nesilde yaşayan bizler içindir: “Kalk, parla; çünkü Işığın geliyor, RAB’bin yüceliği üzerine doğuyor” (Yeşaya 60:1). Ruhunuzun üzerine Rabb’in görkemi doğduysa, “on binlerin arasında seçkin olan” 26Bkz. Ezgiler Ezgisi 5:10 (KM). Çev. ve “tepeden tırnağa güzel” 27Bkz. Ezgiler Ezgisi 5:16. Çev. olan Kişi’nin güzelliğini gördüyseniz, O’nun görkeminin mevcudiyetiyle canlarınız ışıldadıysa, bu söz Efendi’den size gönderilmiştir. Mesih’le birlikte başkalaşım dağında durdunuz mu? Aşağıdaki düzlükte Şeytan’ın esir ettiği canlar bulunmaktadır; kendilerini özgür kılacak olan iman ve dua sözünü beklemektedirler. BDD 46.1
Yalnızca Mesih’in görkemini tefekkür etmemiz değil, O’nun mükemmelliğinden bahsetmemiz de gereklidir. Yeşa- ya Mesih’in görkemini görmekle kalmadı, O’nun hakkında konuştu da. Davut derin düşüncelere dalmışken, ateş yandı; ve o diliyle konuştu. O Allah’ın harika sevgisi üzerinde derin derin düşünürken, gördüğü ve hissettiği şeyler hakkında konuşmadan edemezdi. Kim imanla harika kurtuluş planını, Allah’ın biricik Oğlunun yüceliğini görüp de onun hakkında konuşmaz? Mesih’in ölümünde Golgota’daki haç üzerinde, mahvolmayalım, ama sonsuz hayatımız olsun diye beyan edilen, sırrına erişilmez sevgiyi kim tefekkür edebilir - kim bunu görür de, Kurtarıcı’nın görkemini överek göklere çıkaracak sözleri olmaz? BDD 46.2
“O’nun tapınağında herkes ‘Yücesin!’ diye haykırır” (Mezmur 29:9). İsrail’in tatlı dilli ozanı O’na lir ile övgüler söyleyerek, şöyle dedi: “Düşüneceğim harika işlerini, insanlar büyüklüğünü, yüce görkemini konuşacak. Yaptığın müthiş işlerin gücünden söz edecekler, ben de senin büyüklüğünü duyuracağım” (Mezmur 145:5, 6). BDD 47.1
Golgota’daki haç insanların üzerinde çok yükseklere kaldırılmalı, zihinlerini meşgul ederek düşüncelerini yoğun- laştırmalıdır. Bundan sonra tüm ruhsal yetiler, doğrudan Allah’tan gelen ilahî güçle dolacaktır. Bundan sonra, enerjiler Efendi için samimiyetle çalışmak üzere yoğunlaşacaktır. İşçiler, yeryüzünü aydınlatmak için yaşayan araçlar olarak, dünyaya ışık huzmeleri yayacaklardır. BDD 47.2
Mesih, kendisine teslim olan her insani aracıyı büyük bir memnuniyetle kabul eder. O, dünyaya beden almış sevginin sırlarını anlatabilmek için, insani olanı ilahî olanla bir araya getirir. Bunu sözle anlatın, duayla anlatın, ilahiyle anlatın; O’nun yüceliğine dair bildiriyi her yerde ilan edin, ve ötelerdeki bölgelere doğru yola devam edin. BDD 47.3
Sabırla katlanılan denenmeler, minnettarlıkla alınan be-reketler, cesaretle karşı durulan ayartılar, alışkanlıkla açığa vurulan alçakgönüllülük, nezaket, merhamet ve sevgi, hayat ışığının hiç aydınlatmadığı bencil kalbin karanlığının aksine, karakterde parıldayan ışıklardır. BDD 47.4