Hastalığın bedene yayılarak hayatı yok etmesini önlemek için, insan sağ elini bile kesmeye razı olur. Canın hayatını teh-likeye atan şeyden vazgeçmek içinse çok daha istekli olmalıdır. BDD 62.1
Müjde aracılığıyla Şeytan’ın aşağıladığı ve esir ettiği canlar kurtarılarak, Allah oğullarının yüce özgürlüğünü paylaşa-caklardır. Allah’ın amacı insanı yalnızca günahın kaçınılmaz sonucu olan acıdan kurtarmak değil, günahın kendisinden kurtarmaktır. Yozlaşmış ve hasar görmüş olan can, “Allahımız Rabb’in [güzelliğinde],” “Oğlu’nun benzerliğine dönüştürmek üzere” giyindirilebilmesi için arındırılmalı, dönüştürülmelidir. “Tanrı’nın kendisini sevenler için hazırladıklarını hiçbir göz görmedi, hiçbir kulak duymadı, hiçbir insan yüreği kavramadı” (Mezmur 90:17 [KM]; 35Bu alıntı orijinal İbranicesinden doğrudan çevirilmiştir. Ed. 62 Romalılar 8:29; 1. Korintliler 2:9). Allah’ın suretini geri kazanacak olan insanın görkemli kaderini ancak ve ancak sonsuzluk ortaya koyabilir. BDD 62.2
Bu yüksek ideale ulaşabilmemiz için, canın sürçmesine neden olan şeyler feda edilmelidir. Günah, üzerimizdeki haki-miyetini irade aracılığıyla sürdürebilmektedir. İradenin teslim oluşu, gözün çıkarılması ya da elin kesilmesi şeklinde temsil edilmiştir. İradeyi Allah’a teslim etmek, bize genellikle hayatı sakatlanmış ya da felç edilmiş bir halde yaşamaya razı olmakmış gibi gelmektedir. Fakat Mesih, hayata bu şekilde girebile-cekseniz, benliğin sakatlanmış, yaralanmış ya da felç edilmiş olmasının daha iyi olduğunu söylemektedir. Sizin felaket olarak gördüğünüz şey, en büyük menfaate açılan kapıdır. BDD 62.3
Allah yaşamın kaynağıdır ve biz ancak O’nunla birliktelik halinde olduğumuzda yaşama sahip olabiliriz. Allah’tan ayrı olarak, varoluşumuz kısa bir süre sürebilir, ancak yaşama sahip değiliz. “Kendini zevke veren kadın hayatta iken ölmüş-tür” (1. Timoteos 5:6 [KM]). Allah’ın bize yaşam vermesi ancak kendi irademizi O’na teslim ederek mümkün olur. İsa’nın dediği gibi, belirttiği gizli günahları yenebilmek, sadece kendini adama yoluyla O’nun hayatını almakla mümkün olur. Bunları kalplerinize gömüp insanların gözlerinden gizlemeniz mümkündür, peki Allah’ın huzurunda nasıl duracaksınız? BDD 62.4
İradenizi Allah’a teslim etmeyi reddederek benliğe sıkı sıkıya sarılırsanız, ölümü seçiyorsunuzdur. Günah için, onun bulunduğu her yerde, Allah yakıp tüketen bir ateştir. Günahı seçer ve ondan ayrılmayı reddederseniz, Allah’ın günahı yakıp tüketen mevcudiyetinin sizi de yakıp tüketmesi gerekir. BDD 63.1
Kendinizi Allah’a vermeniz bir fedakarlık gerektirecektir; ancak bu yukarı olan için aşağı olanın, ruhani olan için dünyevi olanın, ebedi olan için fani olanın feda edilmesidir. Allah irademizin yok olmasını istemez, zira O’nun yapmamızı istediği şeyi ancak irademizi kullanarak gerçekleştirebiliriz. İrademiz, arındırılmış ve inceltilmiş olarak geri alabilmemiz için, O’na teslim edilmelidir, böylece İlahî Olan’la bu şekilde duygudaşlık kurarak, O’nun bizim aracılığımızla sevgisini ve kudretini yağdırması mümkün olacaktır. Bu teslimiyet, inatçı ve asi kalbe ne kadar acı ve sancılı görünürse görünsün, sonuçta ‘senin için daha yararlıdır.’ 36Bkz. M atta 5:29-30. Ed. BDD 63.2
Yakup, sakatlanmış ve çaresiz bir şekilde antlaşma me-leğinin göğsüne düşünceye dek, galip gelen imanın gücünü anlamamış ve Allah katında bir prens unvanını almamıştı. “Uyluğu üzerinde [aksadığı]” zaman (Yaratılış 32:31 [KM]), Esav’ın silahlı birlikleri önünde durakladılar, ve kraliyet so-yunun gururlu varisi Firavun, onun bereket duasını alabilmek için başını eğdi. Kurtuluşumuzun Öncüsü de “acılarla yetkinliğe erdir [ildi] ” (İbraniler 2:10), ve iman çocukları “güçsüzlükte kuvvet buldular” ve “yabancı orduları bozguna uğrattılar” (İbraniler 11:34). Aynı şekilde “Topallar bile yağmaya katıl[ır]” (Yeşaya 33:23), ve güçsüzler “Davut gibi,” “Davut soyu da... RAB’bin meleği gibi” olur (Zekeriya 12:8). BDD 63.3