Mesih’in dağda söylediği sözler, kendi yaşamının sözlere dökülmemiş öğretisi olan, fakat halkın kavrayamadığı öğretinin bir ifadesiydi. Bu kadar büyük güce sahip olmasına rağmen, bunu neden kendilerinin başlıca iyilik olarak gördükleri şeyi sağlamak için kullanmadığını anlayamıyorlardı. Onların ruhu, güdüleri ve yöntemleri, O’nunkilerin zıddıydı. Yasanın şerefi için çok titiz olduklarını iddia etseler de, asıl ulaşmaya çalıştıkları hedef kendilerini yüceltmekti; Mesih de onlara benliği sevenlerin yasayı çiğnediklerini sergileyecekti. BDD 78.1
Ancak Ferisilerin değer verdiği ilkeler, insanlığın tüm çağlarda gösterdiği karaktere özgüdür. Ferisilik ruhu insan tabiatının ruhudur; ve Kurtarıcı’nın kendi ruhu ve yöntemleri ile hahamların ruhu ve yöntemleri arasındaki zıtlığı gösterdiği gibi, O’nun öğretisi de tüm zamanlardaki insanlar için aynı ölçüde geçerlidir. BDD 78.2
Mesih’in zamanında Ferisiler, erdemlerin ödülü olarak gördükleri dünyasal şeref ve zenginliği kazanabilmek amacıyla, sürekli olarak Göğün lütfuna erişmeye çalışıyorlardı. Aynı zamanda hayır işlerini dikkat çekmek ve kutsal kişiler olarak nam kazanmak için insanların gözü önünde gösteriş amacıyla yapıyorlardı. BDD 78.3
İsa onların gösteriş meraklarını kınadı, Allah’ın böyle bir hizmeti kabul etmeyeceğini, ve bu kadar büyük bir hevesle kazanmaya çalıştıkları insanların dalkavukluğu ile hayranlığının, ellerine geçecek tek ödül olduğunu bildirdi. BDD 79.1
“Siz sadaka verirken,” dedi, “sol eliniz sağ elinizin ne yaptığını bilmesin. Öyle ki, verdiğiniz sadaka gizli kalsın. Giz-lice yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.” 47Bkz. Matta 6:3, 4. Ed. BDD 79.2
İsa bu sözlerle şefkat davranışlarının her zaman gizli tutulması gerektiğini öğretmiyordu. Kutsal Ruh’un yönlen- dirişi ile yazan elçi Pavlus, Makedonyalı Mesih imanlılarının cömert fedakârlığını gizlemedi, fakat Mesih’in onların içinde işlediği lütuftan söz etti, böylece diğerleri de aynı ruhla aşı-landılar. Ayrıca Korint kilisesine yazarak, onlara “Gayretiniz onların çoğunu harekete geçirdi” dedi (2. Korintliler 9:2). BDD 79.3
Mesih’in kendi sözleri ne demek istediğini açıklamaktadır: hayır işlerinde amaç insanlardan övgü ve şeref kazanmak olmamalıdır. Gerçek dindarlık hiçbir zaman gösteriş için çaba sarfetmez. Övgü ve yağcılık sözleri duymak isteyen ve adeta bunlardan beslenen kişiler yalnızca sözde Hristiyandır. BDD 79.4
Mesih’in izleyicileri iyi işleri ile kendilerini değil, lütfu ve gücü ile işledikleri Kişi’yi yüceltmelidirler. Her iyi iş Kutsal Ruh aracılığıyla gerçekleştirilir, ve Ruh alanı değil, Veren’i yü-celtmek için verilir. Mesih’in ışığı canda parladığında, dudaklar Allah’a övgüler ve şükranlarla dolacaktır. Dualarınız, görev performansınız, hayırseverliğiniz ve özveriniz, düşüncelerinizin ya da konuşmalarınızın konusu olmayacaktır. İsa yüceltilir, benlik gizlenir ve Mesih her şeyde herşey olarak görünür. BDD 79.5
Yardımlarımızı samimiyetle yapmalı, iyi işlerimizi gös-terişe çevirerek değil, fakat sıkıntıda olanlara duyduğumuz merhamet ve sevgiden dolayı vermeliyiz. Halis niyet ve kalpteki gerçek nezaket, Göğün değer verdiği güdüdür. Sevgisinde samimi, bağlılığında gayretli olan canı Allah, Ofir’in saf altınından daha nadir kılar. BDD 80.1
Ödülü değil hizmeti düşünmeliyiz; buna rağmen bu ruhla gösterilen nezaket karşılıksız kalmayacaktır. “Gizlide gören Baban seni açıkça ödüllendirecektir.” Büyük Ödül, diğer tüm ödülleri de kapsayan şekilde Allah’ın kendisi olsa da, can ancak karakter bakımından O’na benzediği zaman O’na sahip olabilir ve tadını çıkarabilir. Sadece benzer karakterde olanlar birbirini anlayabilir. Biz insanlığa hizmet amacıyla kendimizi Allah’a verdikçe, O da kendisini bize verir. BDD 80.2
Hiç kimse, kendisi de zengin bir ödül almadan, Allah’ın bereketinin başkalarına akması için kalbinde ve hayatında yer ayıramaz. Dağlardan akan çayların denize ulaşması için yatak sağlayan yamaçlar ve ovalar, bundan dolayı kayba uğramazlar. Verdikleri şey yüz misliyle kendilerine ödenir. Zira çağıldayarak yoluna giden çay, ardında yeşillik ve verimlilik armağanını bırakır. Kıyılarındaki çimenler daha canlı yeşillenir, ağaçlar daha verimli, çiçekler daha bol olurlar. Yeryüzü kavurucu yaz güneşinin altında çorak ve yanmış bir halde dururken, nehrin mecrasını bir verimlilik çizgisi işaretler; ve dağın hazinesini denize taşımak için kucağını açan ova, tazelik ve güzellikle giyindirilir, bunlar Allah’ın lütfunun dünyaya akması için kendini bir mecra olarak veren herkese lütufla ödül verildiğinin bir kanıtıdır. BDD 80.3
Fakirlere merhamet gösterenlerin bereketi budur. Yeşaya peygamber şöyle diyor: “Kendi ekmeğini aç olanla paylaşmak, ve yurtsuz düşkünleri kendi evine getirmek, ve çıplağı görünce üstünü örtmek, ve kendi etinden olandan kaçınmamak değil mi? O zaman ışığın tan gibi doğar, ve yaran çabuk et sürer... Ve daima RAB sana yol gösterecek, ve kurak yerlerde senin canını doyuracak... ve sulanmış bir bahçe gibi, ve suları yalancı olmıyan bir kaynak gibi olacaksın” (Yeşaya 58:7-11 [KM]). BDD 80.4
Hayır işi iki kez bereketlenir. Veren kişi başkalarını bereketlerken, kendisi de daha büyük ölçüde bereketlenir. Mesih’in canda bıraktığı lütuf, bencilliğin zıddı olan karakter özelliklerini geliştirmektedir - hayatı arıtacak, asilleştirecek ve zenginleştirecek özellikler. Gizlide gösterilen şefkat davranışları kalpleri birbirine bağlayacak, ve onları her cömert güdünün kaynaklandığı Mesih’e doğru daha yakın çekecektir. Küçük nezaketler, bir çiçekten yayılan koku gibi sessizce hayattan yayılan küçük sevgi ve özveri davranışları - bunlar hayatın bereketlerinin ve mutluluğunun azımsanamayacak bir kısmını meydana getirir. Ve başkalarının iyiliği ve mutluluğu için benliği inkâr etmenin, her ne kadar mütevazi ve takdir edilmemiş olursa olsun, bizim O’nunla -zengin olan, fakat bizim uğrumuza fakirleşen izzet Kralı’yla- birliğimizin gös-tergesi olarak gökte kabul gördüğü en sonunda anlaşılacaktır. BDD 81.1
Şefkat işleri gizlide yapılmış olabilir, fakat bunları yapanın karakteri üzerindeki sonuçları saklanamaz. Mesih’in bir izleyicisi olarak gayretli bir ilgiyle çalışırsak, kalp Allah’la yakın muhabbet içinde olacak ve Allah’ın Ruhu bizim ruhumuz üzerinde çalışarak, ilahî dokunuşa yanıt olan canın kutsal ahenklerini ortaya çıkaracaktır. BDD 81.2
Kendilerine emanet edilen armağanları akıllıca gelişti-renlere arttırılmış beceriler veren Kişi, lütfu ve gücü aracılığıyla çalıştıkları Sevgili’ye iman eden halkının hizmetlerini memnuniyetle kabul edecektir. Yetilerini iyi işlerde kullanarak Hristiyan karakterini geliştirmeye ve mükemmelleş- tirmeye çalışanlar, gelecek dünyada ektiklerini biçecekler. Yeryüzünde başlanan çalışma, sonsuzluk boyunca sürecek o daha yüce ve daha kutsal hayatta tamamına erecektir. BDD 81.3