Kurtarıcı’nın sözlerinde işaret edilen durum, kendini tek bir amaca verme, Allah’a samimi bir bağlılıktır. Amaç doğru olanı anlamak ve her ne pahasına olursa olsun ona uymak için samimi ve sarsılmaz olsun, ilahî aydınlığı alacaksınız. Gerçek dindarlık günaha verilen bütün tavizler bittiği zaman başlar. Bundan sonra kalp elçi Pavlus’un dilini konuşacaktır: “Ancak şunu yapıyorum: Geride kalan her şeyi unutup ileride olanlara uzanarak, Tanrı’nın Mesih İsa aracılığıyla yaptığı göksel çağrıda öngörülen ödülü kazanmak için hedefe doğru koşuyorum.” “Uğruna her şeyi yitirdiğim Rabbim İsa Mesih’i tanımanın üs-tün değeri yanında her şeyi zarar sayıyorum, süprüntü sayı-yorum. Öyle ki, Mesih’i kazanayım...” (Filipililer 3:13, 14, 8). BDD 88.3
Ancak göz benlik sevgisiyle kör olduğunda, yalnızca karanlık vardır. “Gözünüz bozuksa, bütün bedeniniz karanlık olur.” 52Bkz. Matta 6:23. Ed. Yahudileri inatçı inançsızlıkla sarmalayan bu korkutucu karanlıktı, kendilerini günahlarından kurtarmak için gelen Kişi’nin karakterini ve görevini takdir etmelerini imkânsız hale getirmişti. BDD 89.1
Ayartıya teslimiyet, zihnin bocalamasına izin vermenizle, Allah’a olan itimadınızda sebatsız olmanızla başlar. Kendimizi tamamen Allah’a vermeyi seçmezsek, karanlıkta kalırız. Tereddütte bulunduğumuz zaman, Şeytan’ın içeri girerek bizi ayartılarıyla yoldan çıkarabileceği bir kapı açmış oluruz. O, iman gözünün Allah’ı göremeyeceği ölçüde görüşümüzü bulandırırsa, günaha karşı hiçbir engel kalmayacağını bilmektedir. BDD 89.2
Günahlı bir arzunun egemen olması, canın aldanış içinde bulunduğunu gösterir. O arzuya her müsamaha, canın Allah’a karşı isteksizliğini güçlendirir. Şeytan’ın seçtiği yolu izlediği-mizde kötülüğün gölgeleriyle kuşatılırız, ve her adım bizi daha derin karanlığa sürükleyerek kalbin körlüğünü arttırır. BDD 89.3
Doğal âlemde geçerli olan kural, ruhsal âlemde de ge- çerlidir. Karanlıkta yaşayan kişi sonunda görme yetisini kay-bedecektir. Gece yarısından daha derin bir karanlıkta kalacak; en parlak öğlen güneşi bile ona ışık getiremeyecektir. O “karanlıkta yürür ve nereye gittiğini bilmez. Çünkü karanlık gözlerini kör etmiştir” (1. Yuhanna 2:11). Kötülüğü sürekli besleyerek, ilahî sevginin teklifleri kasten göz ardı edilerek, günahkâr kişi iyilik sevgisini, Allah’a olan arzusunu, göğün ışığını alma yetisini kaybeder. Merhamet daveti halen sevgiyle doludur, ışık canının üzerine ilk doğduğu zamanki kadar parlak bir şekilde ışıldamaktadır; fakat ses sağır kulaklara, ışık körelmiş gözlere düşer. BDD 89.4
Hiç bir can, kurtuluşu için umut olduğu sürece, hiçbir zaman Allah tarafından tamamen terk edilmez, kendi haline bırakılmaz. “İnsan Allah’tan döner, Allah ondan dönmez.” 531859’da John G. Whittier tarafından yazılmış “The Over-Heart” adlı şiirden alıntı. Ed. Göksel Babamız, daha fazla fırsat ve ayrıcalık tanımanın ta-mamen boşuna olacağı zamana dek, bizi çağrılar ve uyarılar ile ve merhamet güvenceleri ile izler. Sorumluluk günahkârın kendisine aittir. Bugün Allah’ın Ruhu’na direnerek, ışık daha güçlü bir şekilde geri döndüğü zaman ona karşı göstereceği ikinci bir direnişin yolunu hazırlamaktadır. Böylece bir direniş basamağından diğerine geçer, ve en sonunda ışık onu et- kilememeye başlar ve Allah’ın Ruhu’na hiçbir ölçüde karşılık vermez. Öyle ki, “içinizdeki ışık” dahi karanlığa dönüşmüştür. Kesin olarak bildiğimiz gerçek, canın körlüğünü arttıracak denli çarpıtılmıştır. BDD 90.1