Rabb’in Duası, Kurtarıcımız tarafından iki kez verilmişti, ilk olarak Dağdaki Vaaz’da toplanan kalabalığa, ikinci olarak da, birkaç ay sonra, yalnızca öğrencilere. Öğrenciler kısa bir süre Rableri’nden ayrılmışlardı, geri döndüklerinde O’nu Allah ile birlikteliğe dalmış bir halde buldular. İsa, onların varlığından habersiz gibi görünerek, yüksek sesle duaya devam etti. Kurtarıcı’nın yüzü göksel bir ışıltıyla parlıyordu. Görülmeyen’in huzurunda imiş gibi görünüyordu, ve sözlerinde Allah’la konuşan birinin gücü gibi yaşayan bir güç vardı. BDD 98.1
Dinleyen öğrencilerin kalpleri derinden etkilendi. O’nun sıklıkla yalnız başına, Baba’sıyla birliktelik içinde uzun saatler geçirdiğini fark etmişlerdi. Günleri, üzerine üşüşen kalabalıklara hizmetle ve hahamların tehlikeli safsatalarını açığa vurmakla geçiyordu; bu aralıksız çalışma O’nu o kadar bitkin düşürüyordu ki, annesi ve erkek kardeşleri, hatta öğrencileri, böylesine çalışmanın hayatına mal olacağından korkuyorlardı. Fakat zahmetli günü sona erdiren dua saatlerinden döndüğünde, yüzündeki huzurlu ifadeyi, tüm mevcudiyetini kaplar gibi görünen tazelik hissini fark ediyorlardı. Her sabah, insanlara göğün ışığını getirmeye, Allah ile geçirilen saatlerden geliyordu. Öğrenciler O’nun sözlerinin ve işlerinin gücünün duada geçirdiği saatlere bağlı olduğunu görmüşlerdi. Şimdi, O’nun yakarışını işittiklerinde, kalpleri huşuyla ve alçakgönüllülükle doldu. O duasını bitirdiğinde, kendi büyük ihtiyaçlarının farkına vararak, “Ya Rab... bize dua etmesini öğret” diye haykırdılar (Luka 11:1). BDD 98.2
İsa onlara yeni bir dua şekli vermiyor. Daha önce onlara öğrettiğini tekrarlayarak, adeta şöyle diyor: Zaten vermiş olduğumu anlamanız gerekiyor. Henüz idrak edemediğiniz kadar derin bir anlamı vardır. BDD 99.1
Ancak Kurtarıcı bizi kelimesi kelimesine bu sözlerin kullanımıyla sınırlamaz. İnsanlıkla bir olarak, kendi ideal du-asını sunar; küçük bir çocuğun dahi kullanabileceği basitlikte, ancak önemleri en büyük zihinler tarafından dahi tamamıyla kavranamayacak denli kapsamlı sözler. Bize, Allah’a kendi şükran övgümüzle gelmemiz, isteklerimizi bildirmemiz, gü-nahlarımızı itiraf etmemiz ve O’nun vaadine uygun olarak O’nun merhametini talep etmemiz öğretilmektedir. BDD 99.2