Kurtuluşu kendi işleriyle kazanma çabası, insanları ka-çınılmaz bir şekilde günaha karşı engel olarak insani kuralları yığmaya yönlendirir. Zira, yasayı yerine getirmekte aciz ol-duklarını gördüklerinde, kendilerini uymaya zorlamak amacıyla kendi kurallarını ve yönetmeliklerini icat edeceklerdir. Tüm bunlar zihni Allah’tan uzaklaştırarak benliğe yönlendirir. O’nun sevgisi kalpten yok olur, ve bununla birlikte insan kardeşlerine sevgi de ortadan kalkar. Sayısız ayrıntılı kurallarla dolu olan insani bir sistem, savunucularını saptanmış insani standarda ulaşamayan herkesi yargılamaya yönlendirecektir. Bencil ve dar görüşlü eleştiri ortamı, asil ve cömert duyguları bastırır, ve insanların benmerkezci yargıçlara ve aşağılık casuslara dönüşmelerine neden olur. BDD 116.1
Ferisiler bu sınıftandı. Dinsel ibadetlerinden çıktıklarında zayıflıklarının bilinciyle tevazu göstermiyor, Allah’ın kendile-rine verdiği muazzam ayrıcalıklara minnettar olmuyorlardı. BDD 117.1
İbadetlerinden ruhsal gururla dolu bir halde çıkıyorlar, ana ko-nuları ise “Benliğim, benim duygularım, benim bilgim, benim yollarım” oluyordu. Kendi başarı düzeyleri, başkalarını yargıla-dıkları standart haline gelmişti. Özsaygınlık cüppelerini giyine-rek, eleştirmek ve mahkûm etmek için yargı kürsüsü kurdular. BDD 117.2
Halk da büyük ölçüde aynı ruhu paylaşıyordu, vicdan ala-nına tecavüz ediyor ve kişi ile Allah arasında kalması gereken konularda birbirlerini yargılıyorlardı. İsa, işte bu ruha ve uygu-lamaya ilişkin olarak “Başkasını yargılamayın ki, siz de yargı-lanmayasınız” dedi. Yani, kendinizi standart olarak belirleme-yin. Kendi görüşlerinizi, görev anlayışlarınızı, Kutsal Yazılar’a ilişkin yorumlarınızı başkaları için bir ölçüt haline getirip de, si-zin idealinize uymadıkları takdirde kalbinizde onları mahkûm etmeyin. Başka insanların güdülerine ilişkin varsayımlarda bu-lunup haklarında hüküm vererek onları eleştirmeyin. BDD 117.3
“Belirlenen zamandan önce hiçbir şeyi yargılamayın. Rab’bin gelişini bekleyin. O, karanlığın gizlediklerini aydınlığa çıkaracak, yüreklerdeki amaçları açığa vuracaktır” (1. Korintli- ler 4:5). Kalbi okuyamayız. Kendimiz kusurlu olduğumuzdan, başkalarını yargılamaya uygun nitelikte değiliz. Sınırlı insanlar yalnızca dış görünüşe dayanarak hüküm verebilir. Her bir can için hüküm verme yetkisi, yalnızca gizli eylem kaynaklarını bi-len, ve şefkatle ve merhametle davranan Kişi’ye aittir. BDD 117.4
“Sen, ey başkasını yargılayan insan, kim olursan ol, özrün yoktur. Başkasını yargıladığın konuda kendini mahkûm ediyorsun. Çünkü ey yargılayan sen, aynı şeyleri yapıyorsun” (Romalılar 2:1). Böylelikle, başka insanları mahkûm eden ya da eleştirenler kendi kendilerini suçlu çıkarmaktadırlar, zira aynı şeyleri kendileri de yapmaktadırlar. Başkalarını mahkûm ederken kendi kendileri için hüküm vermektedirler, ve Allah bu hükmün adil olduğunu bildirmektedir. O, kendi aleyhlerine verdikleri bu hükmü kabul eder. BDD 117.5
“Bu hantal ayaklar, hâlâ çamurda,
Durmaksızın gider, çiçekleri ezerek; BDD 118.1
Bu sert ve iyi niyetli elleri saplarız yersizin Bir dostun kalp telleri arasına.” 61Edward Rowland Sill’in “The Fool’s Prayer” adlı şiirinden alıntı. Ed. BDD 118.2