Burada söz konusu edilen yas, günah için duyulan gerçek kalp acısıdır. İsa “Ben yerden yukarı kaldırıldığım zaman bütün insanları kendime çekeceğim” demektedir (Yuhanna 12:32). Ve bir kimse İsa’nın çarmıhta yukarı kaldırıldığını görmeye çekildiğinde, insanlığın günahkâr halini fark eder. Görkemli Rabb’i kırbaçlayanın ve çarmıha gerenin günah olduğunu görür. Kendisi kelimelerle anlatılamaz bir şefkatle sevilirken, hayatının sürekli bir nankörlük ve isyan sahnesi halini aldığını görür. En iyi Dostunu yüzüstü bırakmış ve göğün en değerli armağanını istismar etmiştir. Allah’ın Oğlu’nu yeniden kendisine çarmıha germiştir ve o kanayan ve yaralı kalbi tekrar delmiştir. Geniş, karanlık ve derin bir günah uçurumuyla Allah’tan ayrılmıştır, bu nedenle kalbi parçalanmış bir şekilde yas tutar. BDD 17.2
Böyle bir yas “teselli edilecektir.” Allah, Mesih’e sığı- nabilmemiz, O’nun aracığıyla günahın esaretinden kurtula-bilmemiz ve Allah oğullarının özgürlüğüyle sevinebilmemiz için, bize suçumuzu açıklamaktadır. Gerçek pişmanlıkla haçın dibine gelebilir ve yüklerimizi oraya bırakabiliriz. BDD 17.3
Kurtarıcı’nın sözlerinin, sıkıntı çeken ya da yaslı kimselere de bir mesajı vardır. Acılarımız yerden bitmez. Allah “isteyerek acı çektirmez, insanları üzmez” (Ağıtlar 3:33). Denenmelere ve sıkıntılara izin verdiği zaman, bu “kendisinin kudsiyetine hissedar olalım diye, menfaatimiz için”dir (İb- raniler 12:10 [KM]). İmanla alınırsa, çok acı ve dayanılmaz görünen denenmenin, gerçekte bereket olduğu görülecektir. Yeryüzünün neşesini kaçıran zalim darbe, gözlerimizi göğe çevirmemize vesile olacaktır. Acılar kendilerini İsa’da teselli aramaya yönlendirmiş olmasa, O’nu hiçbir zaman tanımamış olacak ne kadar kişi var! BDD 18.1
Hayatın denenmeleri, karakterimizden kirliliği ve pürüzleri gidermek için Allah’ın çalıştırdığı işçilerdir. Yontmaları, düzlemeleri ve oymaları, cilalayıp parlatmaları sancılı bir sü-reçtir; zımpara taşına bastırılmak zordur. Fakat bunun sonu-cunda, göksel tapınaktaki yerini doldurmak üzere hazırlanmış olan taş ortaya çıkar. Efendi, hiçbir faydasız malzemenin üze-rinde böylesi dikkatli ve ayrıntılı şekilde emek vermez. Yalnızca O’nun değerli taşları bir sarayın suretine göre cilalanırlar. BDD 18.2
Rab, kendisine itimat eden herkes için çalışacaktır. Sa-dıklar çok değerli zaferler kazanacaklardır. Değerli dersler öğrenilecektir. Değerli deneyimler gerçekleştirilecektir. BDD 18.3
Göksel Babamız, acının dokunduğu kişilere karşı asla aldırışsız değildir. Davut Zeytin Dağı’na çıktığı zaman, “ağlaya ağlaya...çıkıyordu. Başı örtülüydü, yalınayak yürüyordu” (2. Samuel 15:30); bu esnada Rab ona merhametle bakıyordu. Davut çul giysiler giyinmişti ve vicdanı onu cezalandırıyordu. Dışa vurduğu kendini alçaltma belirtileri, pişmanlığına tanıklık ediyordu. Ağlamaklı ve kederli sözlerle davasını Allah’a sundu, Rab de kendi kulunu yüzüstü bırakmadı. Davut Sınırsız Sevgi’nin kalbine hiçbir zaman, vicdanının ağır yükü altında, canını kurtarmak için kendi öz oğlu tarafından isyana sevk edilmiş olan düşmanlarından kaçarken olduğu kadar yakın olmamıştı. 3Bkz. M ezm ur 3; 2. Samuel 15:12 vd. Çev. Rab, “Ben sevdiklerimi azarlayıp terbiye ederim. Onun için gayrete gel, tövbe et” diyor (Vahiy 3:19). Mesih tövbekâr kalbi yükseltir ve yaslı canı, kendisinin ikametgâhı olana dek arıtır. BDD 18.4
Ancak sıkıntılar üzerimize geldiğinde, kaçımız Yakup gibiyiz! Bunun düşmanın eli olduğunu düşünürüz; ve gücümüz tükenene dek karanlıkta körlemesine güreşiriz, bunun sonucunda da teselli ya da kurtuluş bulamayız. Yakup’a gün ağarırken dokunan ilahî el, ona kiminle mücadele etmekte olduğunu açıkladı - antlaşma Meleğiydi; böylece çaresiz bir halde ağlayarak, canının özlemini duyduğu bereketi almak için Sınırsız Sevgi’nin göğsüne yaslandı. 4Bkz. Yaratılış 32:24-29. Çev. Ayrıca, denenmelerin fayda sağladığını ve Rab tarafından azarlandığımızda O’nun terbiyesini küçümsemememiz ve cesaretimizi kaybetmememiz gerektiğini öğrenmemiz gerekir. BDD 19.1
“İşte, ne mutlu Tanrının eğittiği insana! ... Çünkü O hem yaralar hem sarar, O incitir, ama elleri sağaltır. Altı kez sıkıntıya düşsen seni kurtarır, yedinci kez de sana zarar vermez” (Eyüp 5:17-19). İsa, her yaralı kişiye şifa hizmetiyle gelir. Yas, acı ve sıkıntı dolu hayat, O’nun varlığının değerli tezahürleriyle aydınlanabilir. BDD 19.2
Allah bizim amaçsız acılar altında ezilip, yaralı ve kırık kalplerle kalmamızı istemez. O, bizim yukarı bakarak O’nun sevgi dolu yüzünü görmemizi ister. Mübarek Kurtarıcı, gözleri yaşlarla kendisini fark edemeyecek kadar kör olmuş pek çok kişiye destek olur. O, saf imanla kendisine bakabilmemiz ve dolayısıyla bizi yönlendirmesine izin vermemiz için, ellerimizi tutmaya can atar. O’nun kalbi kederlerimize, acılarımı za ve denenmelerimize açıktır. O bizi sonsuza dek kalıcı bir sevgiyle sevmiş ve sevgi dolu şefkatle kuşatmıştır. Kalbimizi O’nda bırakarak, gün boyunca O’nun sevgi dolu şefkati üze-rinde derin düşünebiliriz. O canı gündelik acılardan ve kar-gaşadan uzaklaştırarak, bir huzur diyarına yükseltecektir. BDD 19.3
Sıkıntıların ve acıların çocukları, bunları düşünün ve umutla sevinin. “Bize dünyaya karşı zafer kazandıran imanı- mızdır” (1. Yuhanna 5:4). BDD 20.1
Dünyanın acılarına karşı duygudaşlık göstererek ve onun günahına kederlenerek İsa ile birlikte ağlayanlara da ne mutludur. Böylesi bir yasa, benliğe dair hiçbir düşünce ka-rışmamıştır. İsa Elemler Adamı’ydı, hiçbir dilin tarif edeme-yeceği kalp ıstırabına dayanmıştı. İnsanların suçlarıyla ruhu parçalanmış ve incinmişti. İnsanlığın ihtiyaçlarını karşılaya-bilmek ve üzüntülerini giderebilmek için kendi kendini yiyip bitiren bir gayretle çalıştı, ve büyük kalabalıkların yaşama ka-vuşabilmeleri için kendisine gelmeyi reddettiklerini görünce kalbi kederle ağırlaştı. Mesih’in izleyicisi olan herkes bu tec-rübeyi paylaşacaktır. O’nun sevgisinden pay alırlarken, kayıp olanların kurtarılması için O’nun çektiği eziyetlere de gire-ceklerdir. Mesih’in sıkıntılarını paylaşırlar, ayrıca açığa çı-karılacak olan yücelikten de pay alacaklardır. O’nunla işinde bir olanlar, elem kâsesinden O’nunla birlikte içenler, O’nun sevincine de ortak olurlar. BDD 20.2
İsa, teselli hizmetine kendi çektiği acıların tecrübesi saye-sinde girdi. İnsanların tüm sıkıntılarında O da sıkıntı çekmişti; ve “kendisi denenip acı çektiği için denenenlere yardım edebilir” (Yeşaya 63:9; İbraniler 2:18). Bu hizmette, O’nun elemlerinin paylaşımına katılan her can, paylaşma ayrıcalığına sahiptir. “Çünkü Mesih’in acılarını nasıl büyük ölçüde çekiyorsak, Mesih sayesinde büyük teselli de buluyoruz” (2. Korintliler 1:5). Rabb’in yaslı olan için özel bir lütfu vardır, ve bunun gücü kalpleri eritmek, canları kazanmaktır. O’nun sevgisi, yaralı ve incinmiş canın derinliklerine bir kanal açarak, kederli olanlar için şifa merhemi haline gelir. “Her türlü tesellinin kaynağı olan [Tanrı], merhametli [Baba]... kendisinden aldığımız teselliyle her türlü sıkıntıda olanları teselli edebilmemiz için bizi bütün sıkıntılarımızda teselli ediyor” (2. Korintliler 1:3, 4). BDD 20.3