Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents

Elçilerin İşleri

 - Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    17—Incil’in Müjdecileri

    [Bu bölüm, Elçilerin İşleri 13:4-52 ayetlerine dayanmaktadır.]

    Pavlus ile Barnaba, Antakya’da kardeşler tarafından görevlen-dirilmelerinin ardından “Kutsal Ruh’un buyruğuyla yola çıka[rak]... Selefkiye’ye gittiler, oradan da gemiyle Kıbrıs’a geçtiler.” Böylece elçiler ilk müjdeleme yolculuklarına başladılar.EI 145.1

    Kıbrıs, İstefanos’un ölümünün ardından başlayan zulüm nedeniyle imanlıların Yeruşalim’den kaçarak gittikleri yerlerden biriydi. Antakya’ya seyahat ederek “Rab İsa’nın İncilini ilân [eden]” kişiler Kıbrıs’tan gelmişlerdi (Elçilerin İşleri 11:20 [Kİ]). Barnaba’nın kendisi “Kıbrıs doğumlu” idi (Elçilerin İşleri 4:36); şimdi de o ve Pavlus, Barnaba’nın akrabalarından olan Yuhanna Markos ile birlikte, bu adayı ziyaret ediyorlardı.EI 145.2

    Markos’un annesi Mesih inancına dönmüş bir mühtediydi, ve Yeruşalim’deki evi öğrenciler için bir sığınak gibiydi. Orada her zaman içtenlikle karşılanacaklarından ve dinlenme zamanı bulacaklarından emin oluyorlardı. Markos, elçilerin annesinin evine yaptığı bu ziyaretlerden birinde, Pavlus ile Barnaba’ya müjdeleme yolculuklarında kendilerine eşlik etmeyi teklif etti. Allah’ın lütfunu kalbinde hissediyordu ve kendisini tamamen müjdeleme hizmetine adamayı arzu ediyordu.EI 145.3

    Salamis’e varan elçiler “Yahudiler’in havralarında Tanrı’nın sözünü duyurmaya başladılar... Adayı baştan başa geçerek Baf’a geldiler. Orada büyücü ve sahte peygamber Barye- şu adında bir Yahudi’yle karşılaştılar. Baryeşu, Vali Sergius Pavlus’a yakın biriydi. Akıllı bir kişi olan vali, Barnaba’yla Saul’u çağırtıp Tanrı’nın sözünü dinlemek istedi. Ne var ki Baryeşu -büyücü anlamına gelen öbür adıyla Elimas- onlara karşı koyarak valiyi iman etmekten caydırmaya çalıştı.”EI 145.4

    Şeytan, Allah’ın krallığının yeryüzünde mücadele verilmeden inşa edilmesine izin veremez. Kötülüğün güçleri, müjdenin yayılmasıyla görevlendirilmiş aracılara karşı bitmeyen bir savaş halindedirler; saygın ve bütünüyle dürüst kişilerin huzurunda gerçek ilan edildiğinde karanlığın bu güçleri bilhassa etkin olurlar. Kıbrıs valisi Sergius Pavlus müjde mesajını dinlerken de böyle oldu. Vali, elçilerin iletmeye geldiği mesajı öğrenmek için onları çağırtmıştı, şimdi ise büyücü Elimas aracılığıyla çalışan kötülüğün güçleri şeytani teklifleriyle onu imandan döndürmeye, böylece Allah’ın amacını engellemeye çalışıyorlardı.EI 146.1

    Düşkün düşman her zaman, ihtida ettikleri takdirde Allah’ın gayesine etkin hizmet verebilecek olan nüfuzlu kişileri bu şekilde kendi saflarında tutmaya çalışır. Fakat sadık müjde işçisi düşmanın elinde bozguna uğramaktan korkmamalıdır; zira o, her şeytani etkiye dayanmak için yukarıdan gelen güçle kuşanma ayrıcalığına sahiptir.EI 146.2

    Pavlus, Şeytan tarafından ciddi şekilde kuşatılmasına rağmen, düşmanın birlikte çalıştığı kişiyi azarlayacak cesarete sahipti. “Kutsal Ruh’la dolan” elçi, “gözlerini Elimas’a dikerek, ‘Ey İblis’in oğlu!’ dedi. ‘Yüreğin her türlü hile ve sahtekârlıkla dolu; doğru olan her şeyin düşmanısın. Rab’bin düz yollarını çarpıtmaktan vazgeçmeyecek misin? İşte şimdi Rab’bin eli sana karşı kalktı. Kör olacaksın, bir süre gün ışığını göremeyeceksin.’ O anda adamın üzerine bir sis, bir karanlık çöktü. Dört dönerek, elinden tutup kendisine yol gösterecek birile- rini aramaya başladı. Olanları gören vali, Rab’le ilgili öğretiyi hayranlıkla karşıladı ve iman etti.”EI 146.3

    Büyücü gözünü müjde gerçeğinin kanıtlarına kapamıştı, Rab de, adil bir öfkeyle, onun doğal gözlerini kapatarak onu gün ışığından mahrum bıraktı. Bu körlük kalıcı değil, yalnızca bir süreliğineydi, tövbe etmek için uyarılması ve acı verici bir şekilde gücendirdiği Allah’ın affını istemesi için verilmişti. Bu şekilde içine düşürüldüğü kargaşa, Mesih’in öğretisine karşı kullandığı sinsi sanatlarını tamamen faydasız hale getirdi. Kör olarak yolunu el yordamıyla aramaya zorlanmış olması, elçilerin gerçekleştirdiği ve Elimas’ın elçabukluğu olarak küçümsediği tüm mucizelerin Allah’ın gücüyle gerçekleştirildiğini kanıtlıyordu. Elçilerin öğrettiği doktrinin gerçekliğine ikna olan vali, müjdeyi kabul etti.EI 147.1

    Elimas eğitimli bir adam değildi, ancak Şeytan’ın işini yapmak için özellikle uygundu. Allah’ın gerçeğini vaaz edenler kurnaz düşmanla pek çok değişik şekillerde karşılaşacaklardır. Bu, Şeytan’ın canları kandırmakta başarılı araçlar olmak üzere eğittiği, kimi zaman bilgili, fakat çoğunlukla cahil kişiler şeklinde olacaktır. Mesih’in hizmetkârının görevi, Allah korkusuna ve O’nun kudretinden gelen güce sahip olarak, nöbet yerinde beklemektir. Böylelikle Şeytan’ın ordularını kargaşaya uğratabilir ve Rabb’in adıyla zafer kazanabilir.EI 147.2

    Pavlus ve beraberindekiler yolculuklarına devam ederek, Pamfilya bölgesindeki Perge kentine gittiler. Yolları çok zah-metliydi; zorluklarla ve mahrumiyetlerle karşılaştılar, ve dört bir yandan tehlikelerle kuşatıldılar. Geçtikleri kentlerde ve kasabalarda, ve ıssız yollar boyunca, görülen ve görülmeyen tehlikelerle çevrelendiler. Fakat Pavlus ile Barnaba Allah’ın kurtarıcı gücüne itimat etmeyi öğrenmişlerdi. Kalpleri, mahvolmakta olan canlara karşı gayretli sevgiyle doluydu. Kayıp koyunları arayan sadık çobanlar olarak, kendi rahatlıklarını ve kolaylıklarını hiç düşünmediler. Kendi benliklerini unutarak, yorgun ve aç olduklarında ve üşüdüklerinde sendelemediler. Gözlerinin önünde tek bir hedef vardı - sürüden ayrılarak çok uzaklaşanların kurtuluşu.EI 147.3

    İşte burada Markos, korkusunun ve cesaretinin kırılmasının altında ezilerek, kendini Rabb’in işine yürekten verme hedefinde bir süreliğine sendeledi. Zorluklara alışkın olmadığından, yoldaki tehlikelerden ve mahrumiyetlerden ötürü cesareti kırıldı. Uygun koşullar altında başarıyla çalışmıştı; fakat şimdi, öncü işçiyi sıklıkla kuşatan karşıtlıkların ve tehlikelerin ortasında, çarmıhın iyi bir askeri olarak zorluklara göğüs germede başarısız oldu. Tehlikeye, zulme ve zorluklara cesur bir kalple karşı koymayı henüz öğrenmemişti. Elçiler yollarına devam ettiğinde, ve daha da büyük zorlukların beklentisi ortaya çıktığında, Markos’un gözü korktu, tüm cesaretini kaybederek ilerlemeyi reddetti ve Yeruşalim’e döndü.EI 148.1

    Bu terkediş Pavlus’un Markos’u bir süreliğine kötü, hatta sert bir şekilde yargılamasına neden oldu. Öte yandan Barnaba ise onu tecrübesizliğinden ötürü mazur görme eğilimindeydi. Markos’un hizmeti bırakmasından endişe ediyordu, zira onda kendisini Mesih için faydalı bir işçi olmaya uygun hale getirecek nitelikler görüyordu. İleriki yıllarda Markos için gösterdiği özenin semeresini bol bol gördü, zira genç adam kendini kayıtsızca Rabb’e verdi ve müjdeyi zorlu alanlarda duyurma işine girdi. Allah’ın bereketi ve Barnaba’nın bilgece eğitimiyle, değerli bir işçiye dönüştü.EI 148.2

    Pavlus daha sonra Markos’la barıştı ve onu işçi kardeşi olarak kabul etti. Onu ayrıca “Allah’ın krallığı için” iş arkadaşı ve “bana teselli” olan biri olarak, Koloselilere tavsiye etti (Kolo- seliler 4:11 [Kİ]). Yine, kendi ölümünden kısa bir süre önce, Markos’tan “hizmet için” kendisine “yararlı” olarak bahsetti (2. Timoteos 4:11 [Kİ]).EI 148.3

    Markos’un ayrılışından sonra Pavlus ile Barnaba Pisidya'da- ki Antakya’yı ziyaret ederek, Sebt günü Yahudi havrasına gidip oturdular. “Kutsal Yasa ve peygamberlerin yazıları okunduktan sonra, havranın yöneticileri onlara, ‘Kardeşler, halka verecek bir öğüdünüz varsa buyurun, konuşun’ diye haber yolladılar.” Bu şekilde konuşmaya çağrılan “Pavlus ayağa kalktı, eliyle bir işaret yaparak, ‘Ey İsrailliler ve Tanrı’dan korkan yabancılar, dinleyin’ dedi.” Bunu harika bir konuşma izledi. Rabb’in Yahudilerle Mısır’daki esaretten kurtuldukları zamandan beri ilgilenişinin, ve Davut’un soyundan bir Kurtarıcı’nın nasıl vaat edildiğinin hikâyesini anlatarak devam etti, ve cesaretle şunları söyledi: “Tanrı, verdiği sözü tutarak bu adamın soyundan İsrail’e bir Kurtarıcı, İsa’yı gönderdi. İsa’nın gelişinden önce Yahya, bütün İsrail halkını, tövbe edip vaftiz olmaya çağırdı. Yahya görevini tamamlarken şöyle diyordu: ‘Beni kim sanıyorsunuz? Ben Mesih değilim. Ama O benden sonra geliyor. Ben O’nun ayağındaki çarığın bağını çözmeye bile layık değilim.’ ” Böylece İsa’yı insanlarınEI 148.4

    Kurtarıcısı, peygamberlik sözlerinde bildirilen Mesih olarak güçlü bir şekilde ilan etti.EI 149.1

    Pavlus bu beyanda bulunduktan sonra sözüne devam etti: “Kardeşler, İbrahim’in soyundan gelenler ve Tanrı’dan korkan yabancılar, bu kurtuluş bildirisi bize gönderildi. Çünkü Yeruşalim’de yaşayanlar ve onların yöneticileri İsa’yı reddettiler. O’nu mahkûm etmekle her Şabat Günü okunan peygamberlerin sözlerini yerine getirmiş oldular.”EI 149.2

    Pavlus, Kurtarıcı’nın Yahudi önderler tarafından redde- dilişiyle ilgili açık gerçeği duyurmakta tereddüt etmedi. Elçi “O’nda ölüm cezasını gerektiren herhangi bir suç bulamadıkları halde” dedi, “Pilatus’tan O’nun idamını istediler. O’nunla ilgili yazılanların hepsini yerine getirdikten sonra O’nu çarmıhtan indirip mezara koydular. Ama Tanrı O’nu ölümden diriltti. İsa, daha önce kendisiyle birlikte Celile’den Yeruşalim’e gelenlere günlerce göründü. Bu kişiler şimdi halka O’nun tanıklığını yapıyor.”EI 149.3

    Elçi sözlerine “Biz de size Müjde’yi duyuruyoruz” diye devam etti, “Tanrı İsa’yı diriltmekle, atalarımıza verdiği sözü, onların çocukları olan bizler için yerine getirmiştir. İkinci Mezmur’da da yazıldığı gibi: ‘Sen benim Oğlum’sun, bugün ben sana Baba oldum.’ Tanrı, O’nu asla çürümemek üzere ölümden dirilttiğini şu sözlerle belirtmiştir: ‘Size, Davut’a söz verdiğim kutsal ve güvenilir nimetleri vereceğim.’ Bunun için başka bir yerde de şöyle der: ‘Kutsalının çürümesine izin vermeyeceksin.’ Davut, kendi kuşağında Tanrı’nın amacı uyarınca hizmet ettikten sonra gözlerini yaşama kapadı, ataları gibi gömüldü ve bedeni çürüyüp gitti. Oysa Tanrı’nın dirilttiği Kişi’nin bedeni çürümedi.”EI 149.4

    Ve şimdi, Mesih’e ilişkin bilinen peygamberlik sözlerinin yerine gelişini açıkça bildirdikten sonra, Pavlus onlara tövbeyi ve Kurtarıcıları İsa’nın erdemleri aracılığıyla günahların bağış-lanmasını vaaz etti. “Şunu bilin ki” dedi, “Günahların bu Kişi aracılığıyla bağışlanacağı size duyurulmuş bulunuyor. Şöyle ki, iman eden herkes, Musa’nın yasasıyla aklanamadığınız her suçtan O’nun aracılığıyla aklanır.”EI 150.1

    Konuşulan sözlere Allah’ın Ruhu eşlik etti, ve kalplere doku-nuldu. Elçinin Eski Ahit peygamberlik sözlerine atıfta bulunması, ve bunların Nasıralı İsa’nın hizmetinde yerine geldiğini beyan etmesi, vaat edilen Mesih’in gelişini özlemle bekleyen pek çok can için ikna edici oldu. Ve konuşmacının kurtuluşa dair “sevinçli haber”in hem Yahudiler hem de Uluslardan olanlar için olduğuna ilişkin verdiği güvence, bedene göre İbrahim’in çocukları arasında sayılmayanlara umut ve sevinç getirdi.EI 150.2

    “Yahudiler havradan çıkarlarken, Uluslar bu sözlerin gelecek Sebt günü kendilerine söylenmesini yalvardılar” (Kİ). Topluluk sonunda dağılırken, o gün kendilerine sunulan sevinçli haberi kabul etmiş olan “Yahudiler ve Yahudiliğe dönüp Tanrı’ya tapan yabancılardan birçoğu onların ardından gitti. Pavlus’la Barnaba onlarla konuşarak onları devamlı Tanrı’nın lütfunda yaşamaya özendirdiler.”EI 150.3

    Pisidya’nın Antakyası’nda Pavlus’un konuşmasına gösterilen ilgi sayesinde, ertesi Sebt günü “hemen hemen bütün şehir Allah’ın sözünü dinlemek için toplanmıştı. Ama Yahudiler kalabalıkları görünce, kıskançlıkla doldular ve karşı koyup küfrederek Pavlus tarafından söylenen şeylere karşı geldiler” (Kİ).EI 150.4

    Pavlus ve Barnaba ise cesaretle şöyle karşılık verdiler: “Tanrı’nın sözünü ilk önce size bildirmemiz gerekiyordu. Siz onu reddettiğinize ve kendinizi sonsuz yaşama layık görmediğinize göre, biz şimdi öteki uluslara gidiyoruz. Çünkü Rab bize şöyle buyurmuştur: ‘Yeryüzünün dört bucağına kurtuluş götürmen için Seni uluslara ışık yaptım.’ ”EI 151.1

    “Öteki uluslardan olanlar bunu işitince sevindiler ve Rabb’in sözünü yücelttiler. Sonsuz yaşam için belirlenmiş olanların hepsi iman etti.” Mesih’in kendilerini Allah’ın çocukları olarak tanımış olmasına fazlasıyla sevindiler, ve minnettar kalplerle vaaz edilen sözü dinlediler. İman edenler müjde mesajını başkalarına iletmede gayretliydiler, böylece “Rabb’in sözü bütün yörede yayıldı.”EI 151.2

    Yüzyıllar önce ilhamla yazan kalem, Ulusların bu devşi- rilmesini tasvir etmişti; ancak bu peygamberlik ifadeleri yalnızca belli belirsiz anlaşılabilmişti. Hoşea şöyle demişti: “Yine de İsrailliler’in sayısı denizin kumu gibi sayılamaz, ölçülemez olacak. Kendilerine, ‘Siz halkım değilsiniz’ denilen yerde, ‘Yaşayan Tanrı’nın çocuklarısınız’ denecek.” Ve yine: “Onu ülkede kendim için ekeceğim, merhamete ermemiş olana acıyacağım, halkım olmayana, ‘Halkımsın’ diyeceğim; onlar da bana, ‘Tanrım’ diyecekler” (Hoşea 1:10; 2:23).EI 151.3

    Kurtarıcı’nın kendisi, yeryüzündeki hizmeti sırasında, müjdenin Uluslar arasında yayılışını önceden bildirmişti. Bağ benzetmesinde, tövbesiz Yahudilere “Allah’ın krallığı sizden alınacak ve onun meyvesini verecek bir ulusa verilecektir” dedi (Matta 21:43 [Kİ]). Dirilişinden sonra da, öğrencilerine ‘bütün dünyaya’ gitmeleri ve ‘tüm uluslara öğretmeleri’ emrini verdi. Uyarılmamış hiç kimse bırakmamalı, ancak “Müjde’yi bütün yaratılışa duyur[malıydılar]” (Matta 28:19; Markos 16:15).EI 151.4

    Pavlus ile Barnaba, Pisidya Antakyası’nda ilgilerini Uluslara çevirdikleri halde, dinleyici bulmak için olumlu fırsat ortaya çıkan her yerde Yahudiler için çalışmaktan da geri kalmadılar. Daha sonra, Selanik’te, Korint’te, Efes’te ve diğer önemli merkezlerde, Pavlus ve çalışma arkadaşları müjdeyi hem Yahu- dilere hem de Uluslara vaaz ettiler. Fakat bundan böyle enerjilerinin büyük bölümünü, putperest bölgesinde, gerçek Allah ve O’nun Oğlu’na ilişkin çok az bilgisi olan ya da hiç bilgisi olmayan halkların arasında Allah’ın krallığını kurmaya yönelik olarak kullanacaklardı. Pavlus’un ve çalışma arkadaşlarının kalpleri, “Mesihsiz, İsrail’de vatandaşlıktan yoksun, vaade dayanan antlaşmalara yabancı, dünyada umutsuz ve tanrısız” olanlar için merhametle doldu. Elçilerin Uluslara yaptığı yorulmak bilmeyen hizmet sayesinde, “bir zamanlar uzak olan” “yabancı ve garip[ler],” “Mesih’in kanı sayesinde yakın” kılındıklarını, ve O’nun kefaret edici kurbanlığına iman aracılığıyla “kutsallarla birlikte yurttaş ve Tanrı’nın ev halkı” olabileceklerini öğrendiler (Efesliler 2:12, 13, 19).EI 151.5

    İmanda ilerleyen Pavlus, İsrail’deki öğretmenler tarafından göz ardı edilenler arasında Allah’ın krallığının geliştirilmesi için durmaksızın çalışıyordu. Mesih İsa’yı daima “kralların Kralı, rablerin Rabbi” (1. Timoteos 6:15) olarak yüceltiyor, ve imanlıları ‘O’nda köklenip gelişmeye, ve imanda güçlenmeye’ teşvik ediyordu (Koloseliler 2:7).EI 152.1

    İman edenler için Mesih sağlam temeldir. Bu diri taş üzerine hem Yahudiler hem de Uluslar inşa edebilir. Herkese yetecek kadar geniş, tüm dünyanın ağırlığını ve yükünü kaldırabilecek kadar sağlamdır. Bu, Pavlus’un kendisi tarafından açıkça anlaşılmış bir gerçektir. Hizmetinin son dönemlerinde, müjde gerçeğine olan sevgilerinde sadık kalmış olan Uluslardan bir grup imanlıya hitap eden elçi, şöyle yazdı: “Elçilerle peygamberlerden oluşan temel üzerine inşa edildiniz. Köşe taşı Mesih İsa’nın kendisidir” (Efesliler 2:20).EI 152.2

    Müjde mesajı Pisidya'da yayıldığında, Antakyalı inançsız Ya-hudiler, kör önyargıları ile “Tanrı’ya tapan saygın kadınlarla kentin ileri gelen erkeklerini kışkırttılar, Pavlus’la Barnaba’ya karşı bir baskı hareketi başlatıp onları bölge sınırlarının dışına attılar.”EI 152.3

    Gördükleri bu muameleden ötürü elçilerin cesareti kırılmadı; Efendileri’nin sözlerini hatırladılar: “Benim yüzümden insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! Sevinin, sevinçle coşun! Çünkü göklerdeki ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşayan peygamberlere de böyle zulmettiler” (Matta 5:11, 12).EI 153.1

    Müjde mesajı ilerliyordu, ve elçilerin yüreklenmeleri için pek çok nedenleri vardı. Antakya’da Pisidyalılar arasında yaptıkları çalışmalar bol bol bereketlenmişti, ve çalışmayı bir süreliğine yalnız başlarına sürdürmek için yanlarından ayrıldıkları imanlılar “sevinç ve Kutsal Ruh’la doluydu.”EI 153.2

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents