Gün batımına kadar kent kapısına ulaşmaya çabalayan gecikmiş yolcu, yoldaki cazibelere bakmak için yolundan sap- tırılamaz. Tüm zihniyle bir amaca, kapıdan girmeye odaklan-mıştır. İsa, aynı kesin kararlılığın Hristiyan yaşamında gerekli olduğunu söyledi. Sana karakter yüceliğini açtım, bu Benim krallığımın gerçek yüceliğidir. Bu karakter yüceliği sana hiçbir dünyasal egemenlik vaadinde bulunmaz; fakat senin en büyük arzuna ve çabana değer. Seni büyük dünya imparatorluğunun üstünlüğü için savaşa çağırmıyorum, fakat bu yüzden ne savaşılacak muharebe, ne de kazanılacak zafer olmadığını düşünme. Benim ruhsal krallığıma girmek için gayret ve mücadele etmeni salık veriyorum. BDD 132.1
Hristiyan yaşamı bir mücadele ve yürüyüştür. Fakat elde edilecek olan zafer, insan gücüyle kazanılmaz. Çatışma alanı kalptedir. Savaşmak zorunda olduğumuz muharebe -insanın savaştığı en büyük muharebe- benliğin Allah’ın iradesine teslim olması, kalbin sevginin egemenliğine boyun eğmesidir. Kandan ve bedenin arzusundan doğmuş olan eski mizaç, Allah’ın krallığını miras alamaz. Kalıtsal eğilimler, eski alışkanlıklar bırakılmalıdır. BDD 132.2
Ruhsal krallığa girmeye karar veren kişi, yenilenmemiş nitelikteki tüm güçlerin ve tutkuların, karanlığın krallığının kuvvetleri tarafından desteklenerek kendisine cephe aldıklarını görecektir. Bencillik ve gurur, kendilerini günahlı olarak göste-ren her şeye direnecektir. Denetimi ele geçirmek için çabalayan şer arzuları ve alışkanlıklara kendi başımıza galip gelemeyiz. Bizi esareti altında tutan kudretli düşmanı yenemeyiz. Yalnızca Allah bize zafer verebilir. O bizim benliklerimiz, kendi irademiz ve yollarımız üzerinde hakimiyet sahibi olmamızı ister. Fakat bizim onayımız ve işbirliğimiz olmadan çalışamaz. İlahî Ruh, insana verilmiş olan yetiler ve güçler aracılığıyla çalışır. Enerjilerimizin Allah’la işbirliği içinde bulunması gerekir. BDD 132.3
Pek çok ciddi dua olmadan, her bir adımda benliği al-çaltmadan zafer kazanılmaz. İrademiz ilahî aracılarla işbirliğine zorlanmayacaktır, fakat gönüllü olarak teslim olmalıdır. Allah’ın Ruhu’nun etkisinin size yüz kat yoğunlukla zorla kabul ettirilmesi mümkün olsaydı, sizi bir Mesih imanlısı, göğe layık bir tebaa haline getirmezdi. Şeytan’ın kalesi düşmezdi. İrade, Allah’ın iradesinin yanında yer almalıdır. Amaçlarınızı ve arzularınızı ve eğilimlerinizi Allah’ın iradesine teslim etmeye kendi başınıza yeterli değilsiniz; fakat “istekli hale getirilmeye istekli” iseniz, Allah bu işi sizin için, “safsataları, Tanrı bilgisine karşı diklenen her engeli yıkarak, her düşünceyi tutsak edip Mesih’e bağımlı kı[larak]” gerçekleştirecektir (2. Korintli- ler 10:5). Böylece “kurtuluşunuzu saygı ve korkuyla etkin kıla-caksınız. Çünkü kendisini hoşnut edeni hem istemeniz hem de yapmanız için sizde etkin olan Tanrı’dır” (Filipililer 2:12, 13). BDD 133.1
Fakat pek çok kişi Mesih’in güzelliği ve göğün görkemi ile cezbedilir, ve buna rağmen bunlara sahip olabilecekleri yegane koşullardan kaçınırlar. Geniş yolda, yürüdükleri yoldan tamamen memnun olmayan pek çok kişi bulunmaktadır. Gü-nahın köleliğinden kurtulmak için can atarlar ve kendi güç-leriyle günahlı alışkanlıklarına karşı durmaya çalışırlar. Çetin yola ve dar kapıya doğru bakarlar; fakat bencil zevkler, dünya sevgisi, gurur, kutsallıktan uzak tutkular, kendileri ile kurtarıcı arasına engel koyar. Kendi iradelerini, sevgi veya ilgilerini yönlendirmek için seçtikleri nesneleri terk etmek fedakârlık gerektirir, işte bu noktada duraksayarak bocalarlar ve geri dönerler. “Çok kişi içeri girmek isteyecek, ama giremeyecek” (Luka 13:24). İyi olanı arzularlar, onu elde etmek için biraz çaba gösterirler; fakat onu seçmezler; her şeyin pahasına onu elde etmek için kararlılıkla hedef belirlememişlerdir. BDD 133.2
Galip gelecek isek tek umudumuz, kendi irademizi Allah’ın iradesiyle birleştirerek, her saat, her gün O’nunla işbirliği içinde çalışmaktır. Benliğimizi koruyarak Allah’ın krallığına girmemiz mümkün değildir. Eğer kutsallığa erişecek isek, bu benliği inkâr ve Mesih’in zihin yapısına sahip olmakla gerçekleşecektir. Gurur ve özyeterlilik duygusu çarmıha gerilmelidir. Bizden talep edilen ücreti ödemeye istekli miyiz? İrademizin Allah’ın iradesiyle mükemmel olarak uyumlu hale getirilmesine istekli miyiz? Biz istekli olmadığımız sürece, Allah’ın dönüştürücü lütfu bizde sergilenemez. BDD 134.1
Savaşmamız gereken savaş, “imanın iyi savaşı”dır. 67Bkz. 1. Timoteos 6:12 (Kİ). Çev. Elçi Pavlus “bende kudretle etkin olan O’nun işleyişine göre gayretle çalışıp emek veriyorum” dedi (Koloseliler 1:29 [Kİ]). BDD 134.2
Yakup, hayatının büyük buhranında, dua etmek için kenara çekildi. 68 Bkz. Yaratılış 32:9 vd. (KM). Çev. Ezici büyüklükte bir amacı vardı - karakterin dönüşümünü sağlamaya çalışmak. Fakat Allah’a yalvarmakta iken, düşman zannettiği bir kişi elini üzerine koydu ve tüm gece canını kurtarmak için güreşti. 69 Bkz. Yaratılış 32:24-30 (KM). Çev. Ancak ruhunun hedefi hayati tehlike nedeniyle bile değişikliğe uğramamıştı. Gücü neredeyse tükendiğinde, Melek ilahî kuvvetini ortaya koydu ve O’nun dokunuşu ile Yakup mücadele ettiği Kişi’yi tanıdı. Yaralı ve çaresiz bir halde Kurtarıcı’nın göğsü üzerine düşerek, bereket diledi. Yolundan dönmemeye ve şefaat duasını kesmemeye kararlıydı, Mesih de, kendi verdiği “kuvvetime yapışsın da barış etsin benimle, evet, benimle barışsın” vaadine göre, bu çaresiz ve tövbekâr cana dileğini bağışladı (Ye- şaya 27:5 [KM]). Yakup kararlı bir ruhla, “Beni kutsamadıkça seni bırakmam” diye yalvardı (Yaratılış 32:26). Bu sebat ruhunu ilham eden, atayla güreşmiş olan Kişi idi. Ona zafer veren de O’ydu, ve adını Yakup’tan İsrail’e değiştirerek, ona “Tanrı’yla, insanlarla güreşip yendin” dedi (Yaratılış 32:28). Yakup’un kendi gücüyle boşuna kazanmaya çabaladığı güreş, teslimiyet ve sarsılmaz iman yoluyla kazanıldı. “Bize dünyaya karşı zafer kazandıran imanımızdır” (1. Yuhanna 5:4). BDD 134.3