Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    Bölüm 2 - Günahkârın Mesih’e Duyduğu İhtiyaç

    İnsana aslen asil kabiliyetler ve dengeli bir akıl bahşedilmişti. Varlığında mükemmeldi ve Allah’la uyum içindeydi. Düşünceleri saftı, amaçları kutsaldı. Ancak itaatsiz­lik yoluyla kabiliyetleri saptırıldı ve sevginin yerini bencillik aldı. Günah işlemekle doğası öylesine zayıflaştı ki kendi gücüyle kötülüğün gücüne karşı koyması imkânsız hâle geldi. Şeytan tarafından tutsak edildi ve Allah özellikle araya gir­meseydi sonsuza dek öyle kalırdı. Ayartıcının amacı, insanın yaratılışındaki ilahî planı engellemek ve dünyayı ke­der ve haraplıkla doldurmaktı. Ve bütün bu kötülüğün Allah’ın insanı yaratması yüzünden olduğunu iddia edecekti.GY 9.1

    Günahsız hâlinde insan, “bilginin ve bilgeliğin bütün ha­zinelerinin saklı olduğu” Kişi ile sevinç dolu bir birlikteliğe sahipti (Koloseliler 2:3). Fakat günahından sonra artık kutsallıkta mutluluk bulamaz oldu ve Allah’ın huzurundan saklanmaya çalıştı. Yenilenmemiş kalbin durumu hâlâ budur. Allah’la uyum içinde değildir ve O’nunla birliktelikten mutluluk duymaz. Günahkâr, Allah’ın huzurunda mutlu olamaz; kutsal varlıkların arkadaşlığından çekinir. Cennete girmesine izin verilebilseydi, bundan keyif almazdı. Orada hüküm süren özverili sevgi ruhu —her kalp Sonsuz Sevgi’nin kalbine karşılık verir— yüreğinde hiçbir şarkı uyandırmazdı. Düşünceleri, ilgileri, güdüleri, oranın günahsız sakinlerini yönlendirenlere kıyasla çok farklı olurdu. Cennetin melodisini bozan akortsuz bir nota olurdu. Cennet, onun için bir işkence yeri olurdu; oranın ışığı ve neşesinin merkezi olan Kişi’den saklanacak yer arardı. Kötüleri cennetin dışında bırakmak Allah tarafından verilmiş keyfî bir buyruk değildir; oranın ortamına kendi uygunsuzluğu günahkârı dışarıda bırakır. Tanrı’nın görkemi onlar için yakıp yok eden bir ateş olurdu. Onları kurtarmak için ölen Kişi’nin yüzünden saklanmak için yok edilmeyi memnuniyetle karşılarlardı.GY 9.2

    Kendi hâlimizle, düştüğümüz günah çukurundan çıkmamız imkânsızdır. Kalbimiz kötüdür ve onu değiştiremeyiz. “Kim temizi kirliden çıkarabilir? Hiç kimse!” “Benliğe dayanan düşünce Tanrı’ya düşmandır; Tanrı’nın Yasasına boyun eğmez, eğemez de…” (Eyüp 14:4; Romalılar 8:7). Eğitim, kültür, irade gücünü kullanma, insan çabaları; hepsinin yeri var, ancak burada yetersizdir. Dış görünüşte bir davranış doğruluğu sağlayabilir, ama kalbi değiştiremez; hayat kaynağını arıtamaz. İnsanların, günahtan kutsallığa değişebilmeleri için yukarıdan gelen yeni bir hayat, içten çalışan bir güç olması lazım. O güç Mesih’tir. Yalnızca O’nun lütfu ruhun cansız yetilerini uyandırabilir ve onu Allah’a, kutsallığa çekebilir.GY 10.1

    Kurtarıcı, “bir kimse yukarıdan1Türkçe Yeni Çeviri’de (KK) “yeniden” olarak yazılmış kelimenin dipnotunda “yukarıdan” kelimesi belirtilmiştir.İngilizce orijinalinde yazar, İngilizce Kutsal Kitap’ta da bulunan bu dipnotu kullanmıştır. Çev. doğmadıkça,” yani yeni bir hayata yol açan yeni bir kalp, yeni istekler, amaçlar ve güdüler edinmedikçe, “Tanrı’nın Egemenliği’ni göremez” demiştir (Yuhanna 3:3). Sadece insan doğasında var olan iyiliği geliştirmenin yeterli olacağı fikri ölümcül bir yanıltmadır. “Doğal kişi, Tanrı’nın Ruhu’yla ilgili gerçekleri kabul etmez. Çünkü bunlar ona saçma gelir, ruhça değerlendirildikleri için bunları anlayamaz.” “Sana, ‘Yeniden doğmalısınız’ dediğime şaşma” (1. Korintliler 2:14; Yuhanna 3:7). Mesih hakkında şu yazılmıştır: “Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı.” “Bu göğün altında insanlara bağışlanmış, bizi kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur” (Yuhanna 1:4; Elçilerin İşleri 4:12).GY 10.2

    Allah’ın sevgili merhametliliğini algılamak, hayırseverliğini, karakterinin babacan duyarlılığını görmek yeterli değil. Yasasının bilgeliğini ve adaletini kavramak, sonsuz olan sevgi prensibi üzerine kurulduğunu görmek yeterli değil. Elçi Pavlus, “Yasa’nın iyi olduğunu kabul” ediyorum, “Yasa gerçekten kutsaldır. Buyruk da kutsal, doğru ve iyidir” dediğinde bütün bunları görüyordu. Ama acı ruh ızdırabı ve umutsuzluğu sırasında şunu ekledi: “Bense benliğin denetimindeyim, köle gibi günaha satılmışım” (Romalılar 7:16, 12, 14). Kendi kendine elde etmeye gücü yetersiz olan paklığı ve doğruluğu arzuladı ve haykırdı: “Ne zavallı adamım! Bu ölüm bede­ninden beni kim kurtaracak?” (Romalılar 7:24 [KM]). Tüm ülkelerde ve tüm çağlarda yüklü yüreklerden yükselen çığlık budur. Hepsine sadece bir cevap vardır: “İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!” (Yuhanna 1:29).GY 10.3

    Allah’ın Ruhu’nun bu gerçeği tanımlamak ve suçluluğun yükünden kurtuluş arayan kişilere açıklamak için kullandığı yollar çoktur. Yakup, Esav’ı aldatmakla işlediği günahtan sonra babasının evinden kaçtığında, suçluluk hissiyle yüklüydü. Yalnız ve aforoz edilmiş hâlde, hayata anlam veren her şeyden ayrılmışken, ruhuna her şeyden çok baskı yapan düşünce, günahının kendisini Allah’tan koparmış, cennetten kesmiş olması korkusuydu. Üzüntü içinde, dinlenmek için toprak yere yattı; etrafında sadece yalnız tepeler, üstünde yıldızlarla parıldayan gökyüzü vardı. Uyurken, rüyasına garip bir ışık girdi; ve baktı ki, yattığı ovadan sanki ta cennetin kapılarına kadar uzanan uçsuz bucaksız gölgeli merdivenler uzanıyor gibiydi ve üzerinde Tanrı’nın melekleri inip çıkıyordu; yukarıdaki görkemden ise ilahî sesin avuntu ve ümit veren mesajı duyuldu. Böylece Yakup’a ruhunun duyduğu ihtiyaç ve hasreti karşılayan şey tanıtıldı — bir Kurtarıcı. Neşe ve şükran ile kendisinin, bir günahkârın, Allah’la birlikteliğinin yeniden kurulabileceği bir yolun ortaya konduğunu gördü. Rüyasındaki gizemli merdiven İsa’yı temsil ediyordu—Tanrı ve insan arasında iletişimin tek aracısı.GY 11.1

    Bu, İsa’nın Natanel’le konuşmasında bahsettiği şeklin aynısıdır: “Göğün açıldığını, Tanrı’nın meleklerinin İnsanoğlu üzerinde yükselip indiklerini göreceksiniz” (Yuhanna 1:51). İsyan ederek insan kendisini Allah’tan uzaklaştırdı; dünya ve cennetin arası açılmıştı. Aradaki boşluğun üzerinden birliktelik olamazdı. Ama Mesih aracılığıyla dünya tekrar cennetle bağlandı. Hizmetkâr melekler insanla birlikte olabilsin diye Mesih kendi liyakatları ile günahın yarattığı boşluğu kapattı. Mesih, düşmüş insanı acizliğinden ve güçsüzlüğünden alıp sonsuz gücün Kaynak’ına bağlıyor.GY 12.1

    Ancak eğer düşmüş ırk için ümit ve yardımın bir tek Kaynak’ı önemsenmezse, insanın tüm ilerleme hayalleri, insanoğlunu yükseltme çabaları boşa olur. “Her nimet, her mükemmel armağan” Allah’tandır (Yakup 1:17). O’ndan ayrı hiçbir gerçek karakter mükemmelliği yoktur. Ve Allah’a tek yol Mesih’tir. O, “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” diyor, “Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez” (Yuhanna 14:6).GY 12.2

    Tanrı’nın kalbi, dünyasal çocukları için ölümden daha kuvvetli bir sevgiyle hasret çeker. Oğlu’nu vermekle bize tüm cenneti tek armağanla verdi. Kurtarıcı’nın hayatı ve ölümü ve aracılığı, meleklerin nezareti, Ruh’un yalvarmaları, Baba’nın her şeyin üzerinden ve içinden çalışması, semavi varlıkların devamlı ilgisi — hepsine insanın kurtuluşu için başvuruluyor.GY 12.3

    Bizim için yapılmış inanılmaz fedakârlığı düşünelim! Cennetin kaybolmuşları geri almak ve Baba’nın evine geri getirmek için sarf ettiği çaba ve enerjinin değerini anlamaya çalışalım. Daha güçlü güdüler veya kuvvetler asla işe konamaz. Doğruluğun ölçüsüz ödülleri, cennetin keyfini çıkarmak, meleklerin dostluğu, Tanrı ve Oğlu’nun sevgi ve birlikteliği, sonsuz çağlar boyunca güçlerimizin yükselmesi ve genişlemesi — bunlar sevgiyle kalbin hizmetini Yaratıcımız ve Kurtarıcımız’a vermemiz için güçlü dürtüler ve teşvikler değil mi?GY 12.4

    Ve öbür tarafta, Allah’ın günaha karşı verdiği cezalandırma, kaçınılmaz ceza, karakterimizin bozulması ve son imha, bizi Şeytan’ın servisinde olmaya karşı uyarmak için Allah’ın sözünde sunulmuştur.GY 12.5

    Allah’ın merhametini önemsemeyelim mi? Daha ne yapabilir? Bizi inanılmaz sevgiyle Seven ile kendimizi doğru ilişkiye koyalım. Bize verilen imkânlardan faydalanalım ki O’nun benzerliğine dönüştürülelim ve yardım eden meleklerle arkadaşlığa geri dönelim, Baba ve Oğul’la uyum ve birlikteliğe geri dönelim.GY 12.6

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents