Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents

Geçmişten Sonsuzluğa - 2. Cilt

 - Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    Bölüm 9—Tişbeli İlyas

    Ahav'ın günlerinde, Ürdün'ün doğusundaki Gilead dağlarının arasında, korkusuz ruhsal hizmeti İsrail'deki yaygın sapkınlığa dur diyecek bir iman ve dua adamı yaşıyordu. Tanınmış kentlerden çok uzakta kalan Tişbeli İlyas'ın yaşamda sarılabileceği hiçbir yüksek konumu yoktu. Buna rağmen, Allah'ın kendisine yol açacağına ve başarı sağlayacağına güven duyarak ruhsal hizmetine başladı. Dudaklarında iman ve güç sözleri vardı; tüm yaşamı reform etkinliğine adanmıştı. Onun sesi günahı mahkum etmek ve kötülüğün dalgalarını geri püskürtmek için çölde yükselen sesti. Halkı günahlarından ötürü azarlamak için geldiği halde, onun bildirisi aynı zamanda iyileşmeyi arzulayanlar için Gilead'ın merhemi gibiydi.2GS 69.1

    İlyas İsrail'in putperestliğe her gün daha çok batışını izledikçe yüreğini sıkıntı bürüdü, öfkesi uyandı. Allah, kendi halkı için büyük şeyler yapmıştı. Onları kölelikten kurtarmıştı. Ulusların topraklarını verdi onlara. Halkların emeğini miras aldılar; kurallarını yerine getirsinler, yasalarına uysunlar diye (Mezmur 105:44,45). Ne var ki Yahve'nin cömert iyiliği şimdi unutulmuştu. İmansızlık seçilmiş ulusu güçlerinin Kaynağından yoksun bırakıyordu. İlyas bu sapkınlığı dağdaki evinden izliyor, kederle doluyordu. Acıyan yüreğiyle Allah'a yöneldi, bir zamanlar Allah'ın beğenisini kazanan ulusun kötülüğüne son verilmesini, Göklerden ayrılmalarının gerçek sonuçlarını görebilmeleri için gerekirse yargılanmalarını diledi. Kötülükte Rab'bin onları tümüyle yok etmesine neden olacak kadar ileri gitmeden önce tövbe etmelerini istiyordu.2GS 69.2

    İlyas'ın duası karşılık buldu. Sık yinelenen çağrılar, üzüntü ifadeleri ve uyarılar İsrail'in tövbe etmesini sağlayamamıştı. Allah'ın onlara artık yargıyla sesleneceği zaman gelmişti. Baal'a tapınanlar göklerin hazinelerinin, çiyin ve yağmurun Yahve'den değil de, doğanın kuvvetlerinden kaynaklandığını, toprağın güneşin yaratıcı enerjisiyle zenginleştiğini ve meyve verdiğini iddia ettikleri için Allah'ın laneti kirlenen ülkenin üzerinde duruyordu. İsrail'in sapkın oymakları, geçici nimetler için Baal'ın gücüne güvenmenin boşluğunu göreceklerdi. Allah'a tövbeyle dönmedikçe ve O'nu bütün bereketlerin kaynağı olarak tanımadıkça, ülke ne çiy ne de yağmur görecekti.2GS 69.3

    İlyas'a, Göklerin yargısını Ahav'a bildirme görevi emanet edildi. İlyas Rab'bin habercisi olmayı istememiş, Rab'bin sözü ona gelmişti. Allah davasının onuru için kıskançlık duyduğundan, O'nun buyruklarına uymak her ne kadar kötü kral tarafından öldürülmekle sonuçlanacaksa da İlyas hiç tereddüt etmedi. Derhal yola çıkan peygamber, gece gündüz yolculuk yaparak Samiriye'ye vardı. Saraya girmek için izin istemedi ya da resmi olarak davet edilmeyi beklemedi. O çağın peygamberlerince giyilen sade giysilerle güvenlik görevlilerinin dikkatini çekmeden içeri süzüldü, şaşkın kralın önünde dikiliverdi.2GS 70.1

    İlyas, apansız gelişi için özür dilemedi. Kendisini konuşması için görevlendiren, İsrail'in kralından da büyük bir Yöneticiydi. Elini Göklere uzatarak En Yüce Olan'ın İsrail'i yargılamak üzere olduğunu duyurdu. “Hizmet ettiğim İsrail'in Allahı yaşayan Rab'bin adıyla derim ki, ben söylemedikçe önümüzdeki yıllarda ne yağmur yağacak, ne de çiy düşecek.”2GS 70.2

    İlyas bu bildiriyi yalnızca Allah sözünün sarsılmaz kudretine duyduğu güçlü imana sarılarak iletti. Eğer hizmet ettiği Allah'a tam bir güven duymasaydı, Ahav'ın önüne asla çıkamazdı. İlyas, Samiriye'ye giderken kuraklığın asla ulaşamaz gibi göründüğü ırmaklardan, çiçeklerle örtülü tepelerden ve dev ormanlardan geçmişti. Peygamber, akışı asla durmayan ırmakların nasıl olup da kuruyabileceğim, güneşin o tepeleri ve vadileri nasıl yakıp kavurabileceğim merak etmiş olmalıydı. Buna rağmen, yüreğinde imansızlığa yer vermedi. Allah'ın sapkın İsrail'i alçaltabileceği ne ve yargılanan halkın tövbe edeceğine tümüyle inanıyordu. Göklerin fermanı çıkmıştı; Allah'ın sözü boşa çıkamazdı. İlyas yaşamı tehlikede olduğu halde görevini korkusuzca yerine getirdi. Gelecek yargının bildirisi gökyüzünden düşen bir yıldırım gibi kötü kralın kulaklarında çınladı. Ahav şaşkınlığını üzerinden atamadan İlyas geldiği gibi ortadan kayboldu. Bildirisinin yarattığı sonucu görememişti. Rab de onun yolunu açtı, İlyas'a şöyle seslendi: “Buradan ayrıl, doğuya git. Şeria Irmağı'nın doğusundaki Kerit Vadisi'nde gizlen. Dereden su içeceksin ve buyruk verdiğim kargaların getirdiklerini yiyeceksin.”2GS 70.3

    Kral her yeri araştırıp soruşturdu, ama peygamber bulunamadı. Kraliçe İzevel, göklerin hazinelerini kilitleyen bildiriye çok kızdı, vakit geçirmeden Baal'ın kahinlerine danıştı. Hepsi birleşerek peygambere lanet, Yahve'nin gazabına da meydan okudular. Ancak, yargıyı haber veren İlyas'ı bulmak istediklerinde hayal kırıklığına uğradılar. Artık, duyurulan yargı sözünün bilgisini insanlardan gizleyemezlerdi. İlyas'ın İsrail'in günahlanı yargılayan sözleri ve gelecek olan cezayla ilgili peygamberliği ülkede hızla yayıldı. Bazıları korkuyla doldu, ama halkın geneli göksel bildiriyle alay etti.2GS 70.4

    Peygamberin sözleri kısa sürede etkisini gösterdi. Kuraklık düşüncesini ilk önceleri küçümseyenler, sonradan ciddi ciddi düşünmeye başladılar. Birkaç ay içinde çiy ve yağmurla tazelenmeyen toprak kurudu, yeşillikler sararıp soldu. Zaman geçtikçe, kuruduğu hiç duyulmamış ırmaklar durulmaya başladı, çayların suları tükendi. Ancak halk Baal'ın gücüne güven duyan önderler tarafından teşvik ediliyor, İlyas'ın peygamberliğinin boş sözler olarak algılanıp unutulması söyleniyordu. Kahinler yağmurun hala Baal'ın gücüyle yağdığını ısrarla belirtiyorlardı. İlyas'tan ve onun sözlerinden korkmayın, diyorlardı, hasadı mevsiminde çıkaran, insanları ve hayvanları doyuran Baal'dır.2GS 71.1

    Allah'ın Ahav'a bildirisi, İzevel'e, onun kahinlerine, Baal'ın ve Aştoret'in bütün izleyicilerine ilahlarının gücünü sınama ve İlyas'ın ; sözlerinin doğruluğunu kanıtlama fırsatı verdi. Yüzlerce putperest kahinin güvencelerine karşı İlyas tek başınaydı. Peygamberin duyurusuna rağmen Baal hala çiy ve yağmur yağdırıyor, ırmakların akmasını ve yeşilliklerin canlı kalmasını sağlayabiliyorsa, İsrail kralı ona tapmaya devam etmeli ve halk da onun Allahlığını onaylamalıydı.2GS 71.2

    İnsanları aldatmaya devam eden Baal peygamberleri, ilahlarına kurbanlar sunmaya, yağmur yağması için gece gündüz onlara yalvarmaya devam ettiler. Kahinler pahalı sunularla ilahlarının öfkesini yatıştırmaya çalıştılar; daha iyi bir davaya değecek tutku ve gayretle putperest sunakların çevresinde kaldılar ve ısrarla dua ettiler. Yargıya maruz kalan ülkede her gece feryatlar ve ricalar işitiliyordu. Ne var ki güneşin yakıcı ışınlarını saklayacak bulutlar gökyüzünde bir türlü görünmüyordu. Toprak ne çiy ne de yağmurla ıslanıyordu. Baal'ın kahinlerinin yaptığı her şeye rağmen Yahve'nin sözü değişmeden kaldı.2GS 71.3

    Koskoca bir yıl geride kalmış, ama yağmur hala yağmamıştı. Toprak ateşle kavrulmuş gibi kupkuru ve çatlaktı. Güneşin kavurucu sıcaklığı hayatta kalmayı başaran az sayıda yeşilliği yok ediyordu. Çaylar kuruyor, hayvan sürüleri sıkıntı içinde bir oraya bir buraya koşuşuyordu. Bir zamanlar bitkilerle süslenmiş olan tarlalar, ıssız çöl kumlarına dönmüştü. Putlara tapınmaya adanmış olan çalılıklar yapraksız kalmıştı; doğanın çirkin birer iskeletine benzeyen ağaçların sunacak gölgeleri yoktu. Hava kuru ve boğucuydu; toz fırtınaları gözleri kör ediyor, soluk alıp vermeyi olanaksız kılıyordu. Bir zamanlar refah içinde yaşayan kentler ve köyler, artık yas tutma yerleri haline gelmişti. Açlık ve susuzluk insanların ve hayvanların üzerine ölümcül bir yıkımla çöreklenmişti.2GS 71.4

    Allah'ın gücünün bütün bu kanıtlarına rağmen İsrail tövbe etmedi, Allah'ın kendilerine verdiği dersi almak istemediler. Doğayı yaratan Allah'ın doğanın yasalarını da kontrol ettiğini, bunları bereket ya da yıkım araçları olarak kullanabileceğini göremediler. Gururlu yüreklerinden ve sahte tapınmanın yarattığı körlükten ötürü, kendilerini Allah'ın her şeye yeten gücü altında alçaltmak istemediler, acılarını başka bir nedene bağladılar.2GS 72.1

    İzevel, kuraklığı Yahve'nin bir yargısı olarak kabul etmedi. Göklerin Allahına meydan okuma kararlılığından vazgeçmediği için bütün İsrail'le birlikte sorunlarının kökeninde İlyas'ı gördüler. Neticede tapınma biçimlerine karşı çıkan o değil miydi? İlyas yoldan çekilirse, ilahların öfkesi dinecek ve bütün sıkıntıları son bulacaktı.2GS 72.2

    Ahav kraliçenin etkisiyle peygamberin saklandığı yeri bulmak için arama yaptırdı. Hem nefret ettiği hem de korktuğu adamın bulunması için yakındaki ve uzaktaki komşu uluslara haberciler gönderdi. Hatta, aramanın kapsamlı olması için bu krallıklara ve uluslara peygamberin yerini bilmediklerine dair ant içirdi. Ama bütün gayretler boşa çıktı. Peygamber, günahları Allah'ın ülkeyi yargılamasına yol açan öfkeli kralın kötülüklerinden uzakta, güven içindeydi.2GS 72.3

    İlyas'a karşı çabalarının başarısız olduğunu gören İzevel, İsrail'de Yahve'nin bütün peygamberlerini katlederek intikam almaya karar verdi. Hiçbiri hayatta kalmamalıydı. Kızgın kadın, Allah'ın biçok hizmetkarını ortadan kaldırarak amacına ulaştı. Ancak hepsi ölmemişti. Ahav'ın ev halkının yöneticisi Ovadya, Allah'a hala sadıktı; yüz peygamberi yanına alıp ellişer ellişer mağaralara gizlemiş ve yiyecek, içecek gereksinimlerini karşılamıştı (1.Krallar 18:4).2GS 72.4

    Kıtlığın ilk yılı geride kaldı; acımasız göklerde hala yağmur belirtisi yoktu. Kuraklık ve kıtlık krallığı kasıp kavurmaya devam etti. Çocuklarının acılarını gideremeyen ana ve babalar, onların can çekişini görmek zorunda kaldılar. Biitiin bunlara rağmen, sapkın İsrail kendisini Allah'ın huzurunda alçaltmayı reddetti. Bu korkunç yargıya maruz kalmalarına aracı olan adama karşı söylenmeye devam ettiler. Acıların ve sıkıntıların içinde varolan tövbe çağrısını göremediler. Oysa bu çağrı, onları ölümciil yoldan kurtaracak ve Göklerin affına kavuşturacaktı.2GS 73.1

    İsrail'in sapkınlığı kıtlığın biitiin dehşetlerinden daha korkunçtu. Allah, halkı aldanıştan kurtararak, yaşamlarını ve her şeylerini borçlu oldukları Rab'be döndürmek istiyordu. Kaybolan imanlarını bulmalarına yardımcı olmaya çalışıyordu ve bunun için gerekirse biiyiik sıkıntıları kullanmaya hazırdı.2GS 73.2

    “Ben kötü kişinin ölümünden sevinç duymam, ancak kötii kişinin kötii yollarından dönüp yaşamasından sevinç duyarım. Yaptığınız biitiin kötülükleri atın üzerinizden. Yeni bir yürek, yeni bir ruh edinin. Neden öleceksin, ey İsrail halkı? Çünkü ben kimsenin ölümünden sevinç duymam.” Rab Yahve böyle diyor. “Öyleyse günahınızdan dönün de yaşayın! Dönün! Kötii yollarınızdan dönün! Niçin ölesiniz, ey İsrail halkı!” (Hezekiel 18:23,31,32; 33:11).2GS 73.3

    Allah kendisine dönmesi için İsrail'e haberciler gönderdi. Onlar bu bildirilere kulak assalardı, Baal'dan dönerek yaşayan Allah'a yönelselerdi, İlyas'ın yargı bildirisi asla verilmeyecekti. Böylece yaşayanlar için yaşam kokusu olabilecek uyarılar, mahvolanlar için ölüm kokusu oldu. Gururları kırıldı, habercilere öfkelendiler, İlyas peygambere yoğun bir nefret duymaya başladılar. İlyas bir ellerine düşseydi, onu seve seve İzevel'e teslim ederlerdi. Onu susturmakla onun sözlerinin yerine gelmesine engel olacaklarını sandılar. Yaşadıkları felakete rağmen putperestlikten ödün vermediler. Böylece, Göklerin yargısına neden olan suçları çoğaltmış oldular.2GS 73.4

    Sıkıntılı İsrail için tek bir çare vardı - En Yüce Olan'ın yola getirici elini etkin kılan günahlardan dönmek, tam bir yürekle Rab'be dönmek. Onlara şu güvence verilmişti: “Yağmur yağmasın diye göğü kapadığımda, toprağın ürününü yiyip bitirmesi için çekirgelere buyruk verdiğimde ya da halkımın arasına salgın hastalık gönderdiğimde, adımla çağrılan halkım alçakgönüllülüğü takınır, bana yönelip dua eder, kötii yollarından dönerse, gökten onları duyacağım, günahlarını bağışlayıp ülkelerini sağlığa kavuşturacağım” (2.Tarihler 7:13,14). Kararlı bir reform olana dek bu mutlu sona ulaşabilmeleri için Allah onlardan çiyi ve yağmuru esirgemişti.2GS 73.5

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents