Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents

Sevgi öğretmeni

 - Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    22. Yahya'nın Tutsak Edilmesi ve Ölümü

    Vaftizci Yahya, Mesih'in krallığını ilk müjdeleyen kişi olmuştu ve ilk acı çeken de kendisi oldu. Çöldeki özgür ortamdan ve sözlerini dinleyen büyük kalabalıklardan sonra şimdi kuytu bir zindan hücresinde ve dört duvar arasındaydı. Kral Hirodes Antipas'ın kalesindeki zindandaydı. Yahya'nın görevinin büyük bir bölümü kral Antipas'ın yönetiminde olan Ürdün'ün doğu bölgesinde geçmişti. Hirodes, Yahya'nın vaazını bizzat kendisi de dinlemişti. Acımasız kral, onun tövbeye çağrısını dinlerken titremişti. “Hirodes, Yahya'dan çekiniyordu; onun kutsal ve dindar bir kişi olduğunu biliyordu;... O'nun vaazını dinlediğinde büyük bir şaşkınlık içinde kalıyor, yine de onu dinlemekten zevk alıyordu.”SO 197.1

    Yahya, Hirodes'in erkek kardeşinin karısıyla olan birlikteliğini kınıyordu; fakat ona karşı sadakatliydi. Hirodes bir süre için, kendisini bağlayan aşırı hırsın zincirini kırmaya çalıştı; fakat Hirodiya kendi isteklerini yaptırmak için ona baskı yapıyordu. Hirodes'in onu zindana atmasını sağlayarak Yahya'dan intikam aldı.SO 197.2

    Yahya'nın yaşamı yoğun bir çalışma içinde geçmiş ve zindandaki yaşamının kasveti ve durgunluğu, O'nun üzerine tüm ağırlığı ile çökmüştü. Haftalar geçiyor ve hiçbir değişiklik olmuyordu. Yüreğini korku ve umutsuzluk sardı. Öğrencileri onu terk etmedi. Onların zindana girmelerine izin veriliyordu. Yahya'ya, İsa'nın çalışmalarından haberler getiriyorlardı ve halkın O'na nasıl akın akın geldiğini anlatıyorlardı. Fakat bu yeni Öğretmen'in, niçin Mesih olduğunu soruyorlardı. O, Yahya'yı kurtarmak için hiçbir şey yapmadı. Sadık müjdecisinin özgürlüğünü, hatta belki de yaşamını yitirmesine nasıl izin verebilirdi?SO 197.3

    Bu sorular etkisiz kalmadı. Yahya'nın kafasında çeşitli sorular u- yanmıştı. Şeytan, bu öğrencilerin şüphe dolu sözlerini duyduğunda ve Rab'bin elçisinin ruhunu incittiklerini gördüğünde buna çok sevindi. İyi bir insanın dostu olduklarını düşünerek, ona sadık olduklarını göstermeye çalışanlar, çoğu kez kendilerinin, onun en tehlikeli düşmanları olduklarını kanıtlarlar! Onların sözleri, kişinin imanını güçlendirmek yerine, ona sıkıntı verir ve onun cesaretini yitirmesine yol açar!SO 197.4

    Kurtarıcı'nın öğrencileri gibi, Yahya da İsa'nın krallığının doğasını anlamadı. O, İsa'nın Davut'un tahtına geçmesini bekledi; ve bir süre sonra Kurtarıcı'nın, dünyasal bir krallık yetkisi iddia etmemesi, Yahya da şaşkınlık ve üzüntü yarattı. Rab'bin önünde yolun hazırlanması için Yeşaya'nın peygamberliğinin gerçekleşmesinin gerektiğini halka açıkladı; dağlar ve tepeler alçaltılmalı, engebeler düzeltilmeli ve hendekler doldurulmalıydı. O, insan gurur ve gücünün alçaltılmasını arzu-ladı. Yuhanna, İsa'yı yabası elinde, harman yerini temizleyecek, buğdayını toplayıp ambara yığacak, samanı sönmeyen ateşte yakacak olan Kişi olarak gösterdi.1Matta 3:12'ye bakınız.İsrail'e ruhu ve gücüyle geldiği İlyas peygamber gibi, Rab bin, kendisini ateşle karşılık veren bir Allah olarak göstermesini istedi.SO 198.1

    Yahya, kötülüğün her derecesini cesurca kınayan biriydi. Günahlarını kınamasıyla, kral Hirodes'i karşısına alma cesaretini gösterdi. Kendisine verilen görevi yerine getirebilmek için, kendi yaşamına çok fazla değer vermedi; ve şimdi zindanda, Yahuda kavminin aslanının, zalim kralın kibrini kırmasını, acı çeken zavallı insanları ve kendisini kurtarmasını bekliyordu. Fakat İsa, öğrencilerini etrafında toplayıp insanları iyileştirmek ve onları eğitmekle yetiniyor gibi görünüyordu. Roma'nın İsrail üzerinde hükmü her geçen gün daha da ağırlaşırken ve acı çeken çaresiz insanların haykırışları gökyüzüne yükselirken O, vergi görevlileriyle birlikte aynı sofrada yemek yiyordu.SO 198.2

    Tüm bunlar, çöl peygamberine çözülemeyen bir sır gibi geliyordu. Bazen şeytani güçlerin fısıltıları ruhuna eziyet ediyor ve korku-nun gölgesi tüm benliğini kaplıyordu. Uzun süredir ümit edilen ve beklenen Kurtarıcı henüz gelmemiş olabilir miydi? Öyleyse kendisinin iletmek için görevlendirildiği mesaj ne anlama geliyordu? Yahya yürüttüğü görevin sonucunda büyük ölçüde hayal kırıklığına uğradı. O, Allah'tan gelen mesajın, Yeşu ve Ezra'nın günlerinde okunduğu zamandaki gibi aynı etkiyi sürdürmesini bekliyordu.22.Tarihler 34 ve Nehemya 8:9'a bakınız.Öyle ki tam bir pişmanlık ve Rab'be dönüş olsun. Bu görevin başarısı için tüm yaşamını adamıştı. Şimdi bütün bunlar boşa mı gidecekti?SO 198.3

    Yahya, kendisine olan sevgilerinden dolayı kendi öğrencilerinin İsa'ya inançsızlık duyduklarını gördüğünde buna çok üzüldü. Yahya'nın öğrencileri için yaptığı çalışmalar, onların üzerinde hiçbir iyi etki bırakmamış mıydı? Sadakatle yaptığı işinden şimdi ayrı kaldı. Eğer vaat edilen Kurtarıcı gelseydi; ve Yahya çağrısında doğru bulunsaydı, İsa şimdi zulmedenin gücünü kırarak müjdecisini özgürlüğüne kavuşturmaz mıydı?SO 199.1

    Fakat Vaftizci Yahya, İsa'ya olan imanını yitirmedi. Gökyüzünden gelen sesin, inen güvercinin, İsa'nın dürüst kişiliğinin, temiz kalbinin, Kurtarıcı'nın yanına geldiğinde üzerine inen Kutsal Ruh'un gücünün ve peygamberlik sözlerinin tanıklığının hatırası, bunların hepsi vaat edilen Kişi'nin Nasıralı İsa olduğunu doğruladı.SO 199.2

    Yahya, şüphe ve endişelerini yakınlarıyla tartışmak istemiyordu. İsa'ya bir soru mesajı göndermeye karar verdi. Bunun için öğrencilerinden ikisini görevlendirdi. İsa ile görüşmelerinin onların imanını sağlamlaştıracağını ve diğer imanlı kardeşlerine de güvence vereceğini umuyordu. Ve İsa'nın doğrudan doğruya kendisi hakkında söylediği sözleri duymayı bekliyordu.SO 199.3

    Öğrenciler, İsa'ya mesajla birlikte geldiler: “Gelecek olan Kişi sen misin? Yoksa başkasını mı bekleyelim?”SO 199.4

    Vaftizcinin, İsa'yı işaret ederek, “İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!... Benden sonra gelen O'dur.” diye bildirdiği zamandan bu yana çok az bir zaman geçmişti. Bu sözlere rağmen Vaftizci Yahya'nın, “Gelecek olan sen misin?” sözü ne kadar acı ve üzüntü verici bir soruydu. Sadık müjdecisi Yahya bile O'nun görevini anlayamadıysa, sadece kendi çıkarını düşünen diğer insanlardan ne beklenebilirdi ki?SO 199.5

    Kurtarıcı, öğrencilerin sorusuna hemen cevap vermedi. O'nun sessizliğini şaşkın bir şekilde izlerken, hasta insanlar iyileşmek için O'na geliyordu. Körler kalabalığın arasında el yordamıyla ilerliyorlardı; her türden hastalığı olanların bazıları yalnız başına, diğerleri de arkadaşlarının yardımıyla O'na geliyorlardı. Onları iyileştiren bu güçlü Kişi'nin sesi, sağırların kulaklarını açtı. O'nun elinin dokunuşu ve söylediği tek bir söz, gün ışığını, doğanın o güzel manzarasını, arkadaşlarının ve Kurtarıcı'nın yüzünü görmeleri için körlerin gözünü açtı. İsa hastaları iyileştirdi ve onların yüksek ateşini dindirdi. O'nun sesi ölmek üzere olanlara ulaştı ve onlar sağlıklı ve güçlü bir şekilde ayağa kalktılar. Şeytan'ın tutsağı olanlar O'nun sözüne itaat ettiler ve hırçın hareketlerini bırakarak O'na tapındılar. İnsanların hastalıklarını iyileştirirken, onlara ilahi dersler verdi. “Temiz” olmadıkları gerekçesiyle rabbiler tarafından dışlanan yoksul köylüler ve işçiler O'nun çevresinde toplandı ve Kurtarıcı onlara sonsuz yaşamdan söz etti.SO 199.6

    Böylece gün sona erdi; Yahya'nın öğrencileri O'nu gördüler ve dinlediler. İsa en sonunda onları yanına çağırdı ve tanıklık ettikleri olayları şu sözlerle Yahya'ya bildirmelerini buyurdu: “Benden ötürü sendeleyip düşmeyene ne mutlu!”3Luka 7:23.O'nun ilahiliğinin kanıtı, acı çeken insanları iyileştirmesinde ve onların ihtiyaçlarını karşılamasında görüldü. Bizim özdeşliğimizi alarak kendini alçaltmasıyla, kendi görkemini gözler önüne serdi.SO 200.1

    Öğrenciler mesajı iletti ve bu yeterliydi. Yahya, Mesih ile ilgili peygamberliği hatırladı: “Çünkü yoksullara müjde iletmem için beni O meshetti. Yüreği ezik olanların yaralarını sarmak, tutsaklara serbest bırakılacaklarını, zindanlarda bulunanlara kurtulacaklarını, RAB'bin lütuf yılını, Allah'imiz'ın öç alacağı günü ilan etmek... için gönderdi beni Rab.”4Yeşaya 61:1-2.İsa'nın çalışmaları, sadece O'nun Mesih olduğunu değil, aynı zamanda O'nun krallığının nasıl kurulacağını bildirdi. “Büyük ve güçlü bir rüzgar dağları yardığında ve Rab'bin önünde kayaları parçaladığında; ve rüzgardan sonra deprem; fakat Rab depremde değildi; ve depremden sonra ateş; fakat Rab ateşte değildi; ve ateşten sonra sakin ince bir sesle Rab,” Yahya'ya çölde İlyas'a açılan gerçeği açıkladı.51. Krallar 19:11-12.Böylece İsa, görevini silahlı çatışmayla, krallıkları ve tahtları devirerek değil, fedakarlık ve iyiliklerle dolu bir yaşam sürerek ve insanların kalplerine ulaşarak yapacaktı. Vaftizcinin kendi yaşamının fedakarlık ilkesi, onun krallığının ilkesiydi. Yahya, tüm bunların İsrail'deki liderlerin umutlarına ve ilkelerine ne kadar zıt olduğunu çok iyi biliyordu. Yahya'nın inandığı İsa'nın ilahiliğinin kanıtına, onlar inanmayacaktı. Onlar vaat edilmeyen bir Mesih bekliyorlardı. Kurtarıcı'nın görevi onlarda sadece kin ve nefret uyandırıyordu. Fakat öncü Yahya, İsa nın son damlasına kadar içmesi gereken kaseyi içiyordu.SO 200.2

    Kurtarıcı'nın şu sözleri Yahya'ya karşı nazik bir sitemdi: “Benden ötürü sendeleyip düşmeyene ne mutlu!” Söylenen boşuna gitmemiş ve bu onun, İsa'nın görevinin doğasını şimdi daha iyi anlamasını, yaşamda ve ölümde kendisini tamamen Allah'a teslim etmesini sağlamıştı. Böylece zevkle yerine getirdiği görevinde daha fazla başarı elde edebilirdi. Haberciler O'nun yanından ayrıldıktan sonra İsa, halka Yahya'dan söz etti. Kurtarıcı'nın kalbi, şimdi Hirodes'in zindanında yatan sadık tanığı için acımayla doldu. İnsanların, Allah'ın Yahya'yı terk ettiği ya da bu zor günlerinde Yahya'nın imanının azaldığı sonucuna varmalarını istemiyordu. “Çöle ne görmek için çıktınız? Rüzgarın etkisiyle sallanan bir kamış mı?” dedi.SO 200.3

    Ürdün'ün yanındaki bölgede yetişen ve hafif bir rüzgarın etkisiyle bile eğilen kamışlar, Yahya'nın görevini yargılayan ve eleştiren rabbileri temsil ediyorlardı. Onlar, halkın düşünce rüzgarlarında savruldular. Vaftizci Yahya'nın insanların kalplerine ulaşan mesajını almaya tenezzül etmediler; buna karşın, halktan çekindikleri için onun çalışmalarına açıkça engel olmaya kalkışmadılar. Fakat Allah'ın elçisi, böyle çekingen bir ruha sahip değildi. İsa'nın çevresinde toplanan kalabalıklar, Yahya'nın yaptığı çalışmalara tanıklık ettiler. O'nun günahı nasıl korkusuzca kınadığını duydular. Kibirli Ferisiler, Saduki hahamlar, Kral Hirodes ve onun sarayındakiler, prensler ve askerler, vergi görevlileri ve köylüler ile konuşurken Yahya, düşüncelerini onlara hep aynı açıklıkla bildirdi. O insanların önyargısı ya da övgüsüyle savrulan bir kamış değildi. Çölde Allah'ın mesajını vaaz ederken olduğu gibi, hapisteyken de Allah'a olan bağlılığını ve dürüstlüğünü sürdürdü. İlkelerine olan bağlılığıyla bir kaya kadar sertti.SO 201.1

    İsa sözlerine devam etti: “Söyleyin, ne görmeye gittiniz? Zarif giysilere bürünmüş bir adam mı? Oysa görkemli giysiler giyip bolluk içinde yaşayanlar kralların sarayında bulunur.” Yahya, günahı ve kendi yaşadığı dönemdeki aşırılıkları kınamak için Allah tarafından gönderilmişti. O'nun gösterişsiz kıyafeti ve özverili yaşamı, görevi ile uyum içindeydi. Zengin giysileri ve lüks yaşam, Allah'a hizmet edenlerin payında değil, dünyasal güç ve zenginliğe sahip olan “kral saraylarında yaşayan bu dünyanın hükümdarlarının payında” olacaktır. İsa, Yahya'nın giydiği kıyafet ile hahamlar ve yöneticilerin giysileri arasındaki farka halkın dikkatini çekmek istedi. Bu liderler, zengin cübbelerine bürünürler ve pahalı takılar takarlardı. Gösteriş yapmayı severlerdi ve bu şekilde insanların dikkatini kendi üzerlerine çekmeyi ve daha fazla itibar görmeyi umarlardı. Temiz kalpli ve dürüst olup Allah'ın beğenisini kazanmak yerine, insanların beğenisini kazan-mayı arzuluyorlardı. Bu şekilde Allah'a değil dünya hükümranlığına bağlı olduklarını kanıt-lıyorlardı.SO 201.2

    “Öyleyse ne görmeye gittiniz?” dedi İsa. “Bir peygamber mi? Evet! Ve size şunu söyleyeyim, gördüğünüz kişi peygamberden de üstündür. 'Bak, habercimi senin önünden gönderiyorum; o önden gidip senin yolunu hazırlayacak' diye yazılmış olan sözler onunla ilgilidir. Size şunu söyleyeyim, kadından doğanlar arasında Yahya'dan daha üstün olanı yoktur.” Yahya'nın doğumundan önce Zekarya'ya yapılan bildiride, melek şöyle dedi: “O, Rab'bin gözünde büyük olacak.”6Luka 1:15.İlahi anlamda büyüklüğün ölçüsü nedir? Elbette ki dünyasal büyüklük değil!...; zenginlik, mevki sahibi, soylu ya da zihinsel yeteneklere sahip olmak; bunların hepsi dünyasal büyüklüktür. Eğer zekilik daha yüce bir saygı ifadesi dışında kişiye onur verici bir şey olsaydı, o zaman dünyada bugüne dek hiçbir insanın zeka bakımından eşit olamadığı Şeytan'a hürmet etmemiz gerekirdi; fakat bu yetenek, kişinin kendi bencil arzuları için kullanıldığında ne kadar zararlı hale gelir! Allah için önemli olan, ahlâki değerdir. Sevgi ve dürüstlük, O'nun en fazla önem verdiği şeylerdir. Yahya, Yüksek Kurul'un habercilerinin önünde kendisinin onurlandırılmasını beklemeyip İsa'yı vaat edilen Kişi olarak bildirdiğinde, Rab'bin gözünde büyük bir kişiydi. İsa'ya yardım etmek-teki sevinci ve bencil olmayan tutumu, insanda görülen soyluluğun en yüce örneğini temsil eder.SO 202.1

    Yahya'nın ölümünden sonra, onun İsa'ya olan tanıklığını dinleyenler şöyle dediler; “Yahya hiç mucize yapmadı. Fakat onun bu Kişi için söylediklerinin tümü doğru çıktı.”7Yuhanna 10:41.Yahya'ya, ne İlyas'ın yaptığı gibi gökyüzünden ateş indirmesi, ve ölüleri diriltmesi, ne de Allah'ın adıyla Musa'nın güçlü asasını elinde tutması buyruldu. O, Kurtarıcı'nın gelişini müjdelemek ve insanları onun gelişine hazırlamak için gönderildi. Görevini o kadar bağlılıkla yaptı ki, insanlar onun İsa ile ilgili öğrettiklerini hatırladığında: “O'nun bu Kişi hakkında söylediği her şeyin doğru” olduğunu söyleyebildiler. Rab'bin her öğrencisi, İsa'ya bu şekilde tanıklık etmek için çağrılır.SO 202.2

    Yahya, Mesih'in müjdecisi olarak “bir peygamberden daha üstün” idi; Peygamberler İsa'nın gelişini çok önceden gördükleri için, Yahya, O'nun Mesih olduğuna tanıklık etti ve O'nu, Allah tarafından gönderilen Kişi olarak İsrail'e tanıttı. Buna karşın İsa şöyle dedi: “Göklerin hükümranlığında en küçük olan ondan büyüktür.”SO 202.3

    Yahya peygamber her iki şifa verici düzenlemenin bağıydı. Allah'ın temsilcisi olarak, yasa ve peygamberler ile hıristiyanlığın şifa verici düzeninin arasındaki ilişkiyi gösterdi. O, kendisinden sonra gelecek daha büyük ışığa yönlendiren küçük ışıktı. Kendi halkına ışık verebilmesi için Yahya'nın düşünceleri Kutsal Ruh ile aydınlandı; fakat İsa'nın öğretilerinden ve örneğinden yayılan ışık kadar parlak olanı, günahkar insanlık üzerinde bugüne kadar hiç parlamamıştır ve bundan sonra da parlamayacaktır. İsa ve görevi anlamını yitirmiş kurbanlarla sembolize edildiği için insanlar tarafından çok iyi anlaşılamadı. Hatta Yahya bile geleceği, Kurtarıcı vasıtasıyla olan sonsuz yaşamı tam olarak anlayamadı.SO 203.1

    Yahya görevini yerine getirmekten sevinç duyuyordu; fakat yaşamı acı içinde geçti. Çöl dışında sesi çok az duyuldu. Yalnızlık onun kaderi oldu. Kendi çalışmalarının sonucunu görmesine bile izin verilmedi. Daha büyük bir ışığı elinde bulunduran ilahi güce tanıklık etme ve İsa ile birlikte olma ayrıcalığına sahip olamadı. Körlerin ışığa kavuştuklarını, hastaların iyileştiklerini, ölülerin dirildiklerini göremedi.SO 203.2

    Peygamberliğin vaatleri üzerinde görkemi açıkça görülen İsa'nın sözlerinde parıldayan ışığı görmedi. İsa'nın gerçekleştirdiği büyük işleri gören ve sözlerini dinleyen herhangi bir öğrenci bile, bu bakımdan Yahya'dan daha ayrıcalıklıydı ve bu yüzden daha büyük olarak nitelendirildi.SO 203.3

    Yahya'nın ünü, vaazını dinleyen geniş kalabalıklar vasıtasıyla tüm ülkeye yayıldı. Onun hapse girmesi büyük ilgi uyandırdı. Buna karşın onun lekesiz yaşamı ve yaptığı iyiliklerle insanlara olan büyük sevgisi, zor kullanarak ona karşı tedbir alınmaması gerektiği inancına yol açtı.SO 203.4

    Hirodes, Yahya'nın Allah'ın bir peygamberi olduğuna inanıyordu ve onu tamamen özgürlüğüne kavuşturmayı düşünüyordu. Fakat Hirodiya'dan çekindiği için bu maksadından vazgeçti. Hirodiya, Hirodes'i, Yahya'nın öldürülmesi için açıkça tedbir almaya razı edemeyeceğini biliyordu ve amacını kurnazlıkla gerçekleştirmeye karar verdi. Kralın doğum gününde saraydaki ileri gelenler ve soylular için bir eğlence düzenlenecekti. İçkili bir ziyafet olacaktı. Hirodes böylelikle korumasız kalacaktı ve Hirodiya'nın isteğine razı olacaktı.SO 203.5

    Büyük gün geldiğinde ve kral konuklarla ziyafete oturduğunda, Hirodes konuklan eğlendirmek üzere dans etmesi için kızını ziyafet salonuna gönderdi. Salome kadınlığının ilk baharındaydı ve onun eş- siz güzelliği soylu konukları adeta büyüledi. Soylu kadınlar bu tür şölenlerde pek sık görünmezlerdi. İsrail'in hahamlarının ve prenslerinin bu kızı, konukları eğlendirmek için dans ettiğinde, Hirodes büyük övgü aldı.SO 203.6

    Şarabın etkisiyle kralın gözleri kamaştı. O an için gördüğü tek şey, eğlence salonu, soylu konuklar, ziyafet sofraları, ışıldayan şarap-lar, parıldayan ışıklar ve önünde dans eden genç kızdı. Ansızın çevresindeki soylu insanların kendisini yüceltmelerini sağlayacak bir şey yapmak istedi. Hirodiya'nın kızına her ne isterse vereceğine söz verdi. Hatta krallığının yarısını bile. Salome ne istemesi gerektiğini sormak için hemen annesine koştu. Cevap hazırdı: Yahya'nın başı. Salome, annesinin Yahya'ya duyduğu intikam hırsından habersizdi ve dilekte bulunmaktan çekindi. Fakat Hirodiya'nın bu konudaki kararlılığı etkili oldu. Kız, şu acı istekle krala döndü: “Vaftizci Yahya'nın başını bir tepsi üzerinde hemen bana vermenizi istiyorum.”8Markos 6:25.SO 204.1

    Hirodes çok şaşırmıştı. Şölenin gürültülü neşesi dindi. Salona ağır bir sessizlik çöktü; Yahya'yı öldürme düşüncesi kralı dehşete düşürdü. Buna karşın onun sözü yerine getirildi. Hirodes şölendeki konuklara kararsız görünmek ve verdiği sözden dönmek istemiyordu. Konukların önünde söz vermişti; ve onlardan biri bile, onun sözünün gerçekleştirilmesine itiraz etmek için buna karşı bir söz söyleseydi, Hirodes, peygamberin hayatını memnuniyetle bağışlayacaktı. Kral onlara Yahya'nın adına konuşma fırsatı verdi. Onlar Yahya'nın vaazını dinlemek için çok uzun yollardan gelmişlerdi. Onun, Allah'a hizmet ettiğini ve suçsuz olduğunu biliyorlardı; fakat kızın talebi karşısında şok olmalarına rağmen, bu duruma itiraz edemeyecek kadar kendilerini eğlenceye ve şölenin havasına kaptırmışlardı. Gökyüzünün elçisinin hayatını kurtarmak için hiç kimseden bir ses çıkmadı. Buradaki konuklar halkın büyük güven duyduğu, yüksek mevki sahibi insanlardı ve onlar büyük bir sorumluluk taşıyorlardı. Buna karşın kendilerini, duyguları körleşinceye dek yemeye, içmeye ve eğlenceye kaptırmışlardı. Dans ve müziğin gürültüsü onların aklını başından almıştı ve bilinçsizce hareket etmeye başladılar. Sessizlikleriyle, ahlâksız bir kadının intikam hırsını tatmin etmek için Allah'ın peygamberinin ölüm fermanını onayladılar.SO 204.2

    Hirodes, sözünden dönebilmek için boş yere bekledi ve istemediği halde Yahya'nın öldürülmesini emretti. Yahya'nın başı hemen kral ve konukların önüne getirildi. Hirodes'i günah dolu yaşamından dönmesi için sadakatle uyaran dudaklar sonsuza dek mühürlendi. İnsanları tövbeye çağıran ses artık duyulmayacaktı. Bir gecelik eğlence ve şölen, en yüce peygamberlerden birinin hayatına mal olmuştu.SO 205.1

    Adaletin koruyucusu olması gereken kişilerin aşırılıkları yüzünden, ne kadar çok suçsuz ve masum insan kurban edildi. Sarhoşluk yaratan bu içkiyi dudaklarına götürenler, her türlü haksızlığa yol açan sorumluluğu da beraberinde davet etmiş olurlar. İçki, insanın hislerini köreltir, aklı başında karar almasını ve doğru ile yanlış arasındaki farkı görmesini imkansız hale getirir; ve masum insanlara zulmetmek ve onları yok etmek için Şeytan'a yardım eder; “Şarap alaycıdır. Alkollü içki gürültücüdür ve onunla kandırılanın aklı başında değildir.”9Süleyman'ın Özdeyişleri 20:1.“Adaletin geri çekilmesi;... kötülükten uzaklaşanın kendisini kurban etmesi” böyle oldu.10Yeşaya 59:14-15.Çevrelerindeki insanların hayatları üzerinde hüküm sürenler, aşırılığa kaçtıklarında suçlu sayılmalıdırlar. Yasayı uygulayanlar, aynı zamanda onu korumalıdırlar ve onlar, kendi iradelerine hakim olmalıdırlar. Kendilerinin fiziksel, zihinsel ve ahlaki güçlerini tümüyle kontrol edebilmelidirler ki, aklı başında ve adaletli kişilerin temsilcisi olabilsinler.SO 205.2

    Vaftizci Yahya'nın başı, onu büyük bir zevkle alan Hirodiya'ya getirildi. Hirodiya intikamını aldığı için çok sevinçliydi ve Hirodes'in vicdanının rahat olduğunu düşündü; fakat bu günahı, ona mutluluk getirmedi. Hirodes, korkunç bir vicdan azabı duyuyordu ve Yahya'nın uyarılarını hatırladıkça daha çok acı çekiyordu, Hirodiya'nın adı lekelendi ve ondan nefret edildi. Yahya'nın öğretilerinin etkisi asla dinmedi ve çağların sonuna kadar kuşaktan kuşağa geçecekti.SO 205.3

    Hirodes işlediği bu günahı düşündükçe huzursuz oluyordu ve vicdanının kendisini suçlamasından kurtulmak için sürekli çaba harcıyordu. Yahya'ya olan güveni asla eksilmemişti. Onun fedakar yaşamını, yalnızlığını, ağırbaşlılığını, fikirlerindeki adil yargısını ve nasıl ölüme gittiğini hatırladığında sürekli acı çekiyordu ve vicdan azabı duyuyordu. Lanetlendiğini düşünerek, korku ve endişe dolu kalbini gizleyerek devlet işlerini yürütürken halkın arasında güler yüzlü ve ağırbaşlı görünmeye çalışıyordu.SO 205.4

    Hirodes, Yahya'nın, Allah'tan hiçbir şeyin gizlenemeyeceği ile ilgili sözlerinden çok etkilenmişti. O, Allah'ın her yerde olduğuna, şölen salonunda olanlara tanıklık ettiğine, kendisinin, Yahya'yı öldürme emrini verdiğini duyduğuna, Hirodiya'nın buna nasıl çılgınca sevindiğini ve Yahya'nın kesik başına nasıl hakaret ettiğini gördüğünde ikna oldu. Hirodes'in, peygamberin ağzından duyduğu birçok söz, şimdi çöldeki vaazından daha açık ve etkili bir şekilde onun vicdanıyla ko-nuştu.SO 206.1

    Hirodes, İsa'nın çalışmalarını duyduğunda son derece sıkıntı duydu. Kendisinin işlediği günahı cezalandırmak için Allah'ın daha büyük bir güç vererek Yahya'yı ölümden dirilttiğini sandı. Yahya'nın, kendisinden ve saray halkından öç almak için harekete geçeceğinden endişe ediyordu. Hirodes, şimdi Allah'ın günahın sonucu olarak bildirdiği olayı yaşıyordu: “Yüreğin sürekli titreyecek. Gözlerin zayıflayacak ve büyük acı duyacaksın. Hayatından emin olmayacaksın; ve hayatın sallantıda olacak; gece gündüz korkacaksın; yüreğini dolduran korkudan ve gözlerinin gördüğü şeylerden dolayı sabahleyin keşke akşam olsaydı, akşamleyin de, keşke sabah olsaydı diyeceksin.”11Yasa 28: 65-67.Günahkarı suçlayan onun kendi düşünceleridir; ve kendisine gece gündüz rahat yüzü göstermeyen, suçlu bir insanın vicdan azabından daha büyük bir işkence olamaz.SO 206.2

    Yahya'nın kaderi, tüm gizemiyle birçok insanın düşüncesine yerleşir. Onun niçin bu kadar çok acı çekmesi ve hapiste öldürülmesi gerektiğini sorarlar. İnsan beyninin gücü, bu acı kaderin sırrını kavramaya yetmez; fakat Yahya'nın, İsa'nın çektiği acıları paylaştığını hatırladığımızda, Allah'a olan güvenimiz asla sarsılmaz. İsa'nın yolundan gidenler, fedakarlık tacını takacaklardır. Onlar bencil kişilerce mutlaka yanlış anlaşılacaklardır ve Şeytan'ın şiddetli saldırısına maruz kalacak-lardır. Şeytan, krallığını bu fedakarlık prensibini yok etmek için kurmuştur ve bu fedakarlığın gösterildiği her yerde ona karşı savaşacaktır.SO 206.3

    Yahya çocukluğu, gençliği ve yetişkinliği boyunca sürekli ciddi, ağırbaşlı ve güçlü bir karakter sergiledi. Çölde şu sözieri söylediğinde: “Rab'bin yolunu hazırlayın; geçeceği yollarını düzleyin,”12Matta 3:3.Şeytan ken- di krallığının güvenliğinden endişe ediyordu. Günahın etkisi öylesine belirgindi ki, bu insanları korkutuyordu. Kendisinin kontrolü altına aldığı birçok kişinin üzerinde Şeytan'ın gücü kırıldı. Vaftizci'yi Allah'a adadığı yaşamından uzaklaştırmak için gösterdiği çabada yorulmak bilmiyordu ve İsa'ya karşı girdiği mücadelede başarısız olmuştu. Şeytan, çöldeki ayartma denemesinde yenildi ve buna çok öfkelendi. Bu kez Yahya'yı yenerek İsa'ya acı çektirmeye karar verdi. Günaha teşvik edemediği Kişi'nin acı çekmesine sebep olacaktı. İsa, kendisine hizmet eden bu kişiyi kurtarmak için müdahale etmedi. Yahya'nın bu teste dayanacağını biliyordu. Kurtarıcı zindanın karanlığını kendi varlığı ile aydınlatmak için seve seve gelirdi; fakat kendisini düşmanların eline teslim etmemesi ve görevini tehlikeye atmaması gerekiyordu. Sadık hizmetkarını seve seve kurtarırdı. Fakat Yahya, daha sonraki yıllarda hapisteyken ölecek olan binlerce kişinin adına şehitlik kasesini içmeliydi. İsa'nın yolundan gidenler zindan hücrelerinde acı çeker-lerken, kılıçla ya da işkenceyle öldürülürlerken, İsa'nın, bağlılığına bizzat tanık olduğu kişinin de aynı olayları yaşamış olduğu düşüncesi, Allah ve insanlar tarafından terk edilmiş gibi görünen bu kişilerin kalplerinde ne kadar güçlü bir etki bırakırdı!SO 206.4

    Şeytan'a Allah'ın elçisinin dünyevi yaşamını kısaltma hakkı verilmişti. Yok Edici, “İsa ile Tanrı'da saklı olan yaşama” erişemedi.13Koloseliler 3:3.İsa'nın acı çekmesine sebep olduğu için sevindi. Fakat Yahya'yı yenme konusunda başarısız oldu. Ölüm, onu sadece ayartıcı gücün etkisinden korumuştu. Şeytan bu savaşta kendi karakterini göz önüne seriyordu. Allah'a ve insanlara olan düşmanlığını açıkça gösterdi.SO 207.1

    Yahya bir mucize ile kurtarılmamasına rağmen terk edilmiş değildi. Kutsal Yazı'nın vaatlerini ve İsa ile ilgili peygamberlikleri kendisine ileten gökyüzü melekleri, sürekli onunla birlikteydi. Onlar gelecek çağlar boyunca Allah'ın halkına destek olacaklardı ve şimdi Yahya'ya destek oluyorlardı. Kendisinden sonra gelenlere olduğu gibi, Vaftizci Yahya ya da şu güvence verildi: “Dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim.”14Matta 28:20.SO 207.2

    Allah, kendilerine yol gösterilmesini istemedikçe insanlara yol göstermez. Eğer sonu, baştan görebilirler ve O'nunla birlikte çalışarak gerçekleştirdikleri amacın görkemini fark edebilirlerse, Allah, onlara yol gösterir. Göğe yükselen Enok, savaş arabasıyla inen İlyas, zindanda yalnız başına ölen Yahya'dan daha yüce ve onurlu değildi. “Mesih uğruna, size yalnızca Mesih'e iman etmek değil, ama daha önce bende gördüğünüz ve hala sürdürdüğümü duyduğunuz zorlu çabanın aynısına sahip olarak, Mesih uğruna acı çekmek ayrıcalığı da verildi.”15Filipililer 1:29.Gökyüzünün insanlara sunduğu ayrıcalıkların içinde, İsa'nın acılarına paydaş olmak en yüce onur ve güvendir.SO 207.3

    Bu bölüm Matta 11:1-11; 14:1-11; Markos 6:17-28 ve Luka 7:19:28'e dayanmaktadır.SO 208.1

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents